%100 kadın girişimci: Selda Eruzun

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan

“Cebinizde bir lira sermayeniz yok, bir aile şirketini devam ettirmiyorsunuz, yeriniz yok, bir tek fikriniz var. Ama ben başaracağıma çok inanmıştım…”

 Cebinde 100 lirası bile yoktu, kolunda dosyaları tek bir fikirle yollara koyulurken… Hayali, cümle aleme küçük adetli tasarımlarla da para kazanılabileceğini göstermekti. Ama kadındı, “Bu iş erkek ağırlıklıdır, tekstil üretimini bir erkeksiz yapamazsın” diyenlere inat! Güldüler, inanmadılar, yadırgadılar… O sadece inandı… Türkiye’de kurumsal moda sektörünün başarılı isimlerinden Selda Eruzun, tam 8 yıldır Şişli’deki 1.000 m2’lik alanında kurumsal modanın adını Washa imzasıyla yeniden yazıyor.

İşte Washa’nın kurucusu Selda Eruzun ile yaptığımız o samimi söyleşimiz…

washa8

Selda Hanım, kurumsal moda sektöründe sizi başarılı çalışmalarınız kadar kadın girişimciliğini destekleyen güçlü kimliğinizle de tanıyoruz. Öncelikle o konudaki hassasiyetinize biraz değinebilir misiniz?

Elbette. Türkiye’deki kadın çalışanlar açısından şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor, kadınlar bedensel gücün ötesinde daha çok akıl ve mantıklarını kullanabilecekleri kademelerde görev alıyorlar ya da dayatmacı bir mantıkla aldırılıyorlar. Bankalar, dergiler ve kurumsal hayat bunlara bir örnek olabilir. Oysa girişimci olmak böyle bir şey değil, bence apayrı bir ruh…

Diyelim ki bana ailemden 100 milyar TL miras kaldı. Bir işyeri açmak istediğimde sizce ben girişimci mi yoksa yatırımcı mı olurum? Elbette ki yatırımcı olurum. Girişimcilik demek; bir fikre sahip olmak, onun için belli bir teşrik-i mesai harcamak, inanmak ve toplumsal bakış açılarından arınarak farklı bakış açıları geliştirmektir.

Ben Washa’yı kurup, belli bir noktaya getirdikten sonra bu girişimci ruhumun farkına vardım. Öğrencilik yıllarımda negatif durum olarak saydığım ve törpülemeye çalıştığım birçok yönümü Washa’yla birlikte pekiştirmeye ve geliştirmeye başladım. Günümüzde bile, ne yazık ki kadınlar kendi değerlerinin farkında değiller. Onlara ne öğretildiyse, ne dikte edildiyse onun güdümünde hareket ediyorlar. Oysa ki bunu reddederek ve mücadele ederek üstesinden gelebilmek mümkün. Ben bunu Washa’yı kurarken bir kere yaşadım.

Bunu biraz daha açabilir misiniz, Washa’yı kurarken neler yaşadınız?

Ben İstanbul Sanat Akademisi mezunuyum. Moda tasarımını bitirince doğal olarak tasarımcılık yapmak üzere bir ofis açmak istedim. Bağdat Caddesi’nde yolda yürürken başımı kaldırdım ve Şaşkınbakkal’dan Erenköy’e tam 56 tane modaevi saydım. Bunların içinde ben sadece 57.’si olabilecektim. Öğrencilik yıllarımda kurumsal tecrübelerim de oldu. Turkcell’de 4 yıl boyunca yöneticilik yaptım. İş yaşantım sadece biz kadınlara dayatılan gelinlik, temizlik, catering, organizasyon mantığında yürüseydi, günün sonunda sadece gelinlik dikip, moda konusunda genişleyecektim. Fakat benim hayalimde business da vardı. Dediğim gibi Turkcell’de iyi bir yöneticilik deneyimim olmuştu ve işin finans kısmı beni ayrı heyecanlandırıyordu.

Tamam, tekstil sektöründe standart bir işleyişle de çok para kazanabilirsiniz, bu doğru. Fakat benim asıl istediğim, içine ruhumu da katıp peşinden gideceğim bir işin sahibi olmaktı. Pazartesi sabahları işe ağlayarak değil, keyifle gitmek istedim. Bu konuda neler yapabileceğimi düşündüm ve işletme sahibi arkadaşlarımla bu hayalimi paylaştım.

washa1

“HAYALİMİ PAYLAŞTIM, EN ÇOK ERKEKLER GÜLDÜ”

Ben tekstilci bir ailenin kızıyım. Büyük adetlerde, sanayi tipi bir işleyişle ya da tek kalem marka ürünle çok paralar kazanmak mümkün, onu çok iyi biliyordum. Ama ikisini aynı potada buluşturacak bir işleyiş yoktu, ki onu fark ettim.  Görüşmelerime o doğrultuda yön verdim. Bir araya geldiğim insanlara “Şirketlere küçük adette tasarım yaparak da para kazanılabilir” dedim. Tekstilde 500 ila 5 bin adet ürün yaparsanız para kazanırsınız. Ama ben 50 adette bunu başarmak istedim, en büyük iddiam da buydu.

Buna karşın çevremdekiler küçük kar marjlarıyla çalışıldığı için maliyetleri karşılamayacağını ve şirketlerin bu işe para yatırmayacaklarını söylediler. Bana herkes güldü, işte girişimcilik de burada başlıyor.

Bu hayalinize en çok kimler güldü?

Tabii ki erkekler güldü, kendi mantık çerçeveleri içinde kimse bana inanmak istemedi. Bir fikir ilk söylenildiğinde “Hayır, bu kötüdür” deniyorsa bilin ki iyidir. “Dünya yuvarlıktır” diyeni astılar, öyle düşünün. Toplum genelinde ne yazık ki, doğru dediğiniz şey, herkesin ortak düşüncesinin toplamından ibaret.

Ama bir gerçek de vardı ki, insanlar hizmet alamıyorlardı. Bir restorana gidiyorsunuz, adam su ucuz diye satmıyor ya da beş katı fiyatına satıyor. Getirirken de önünüze atıyor. Amiyane bir örnekle Washa’dan önceki durum buydu. Çok lüks, şaşalı moda tasarımcılarının yanına gidip bir tasarıma dünya para verdiğinizde değer görüyordunuz. Hizmet yoktu ve tekstilin bitmesindeki en büyük sebep de buydu.

Sektör hizmet alamıyor. Yaratıcı fikir ve gelişime engel. Siz bir ürün yaptıracaksınız, ya bir tekstilci tanıdığınıza hatır gönül işi yaptıracaksınız ya kendiniz uğraşacaksınız ya da bir malı beş katı değerine vereceksiniz. İşte böyle bir pazar da var. Devir hizmet devri… Dünya ekonomisi bu yöne doğru gidiyor. Zaten kurumsal hayatta kadınların var olma sebebi de bu.

Ben müşterilerime gerçek hizmeti sunacağım, tasarımlarımı gününde teslim edeceğim ve bundan da para kazanacağım dediğimde bu işi çeviremeyeceğimi ve zarar edeceğimi söylediler. “Hiç boşuna uğraşma, tekstil 50 yıldır bu şekilde yürüdü, bunlardan ikisini yapacaksın, üçüncü yolun yok” dediler. Bir de üzerine, “Tekstil piyasası erkek ağırlıklıdır, bu üretimi bir erkeksiz yapamazsın.”

Sadece iş çevrelerim değil, bu hayalime ailem de dahil olmak üzere yakın çevremdeki kadınlar da inanmadı. Çünkü bir sermayeniz yok, bir aile şirketini devam ettirmiyorsunuz, bir yeriniz yok, sadece fikriniz var. Ama ben çok inanmıştım…

washa3

Peki babanız inandı mı?

Öncelikle şunu söylemek isterim; bu ülke mimar olup, hiç mimarlık yapmamış kadınlarla doludur. Ya da avukat bir kocayla evlendirilmek üzere hukuk fakültesi bitiren kadınlarla… Aileniz orada size bir statüyü işaret eder çünkü. Ama benim babam son derece özgür ve eşitlikçi bir adam olmuştur. Babam öyle olduğu için ben kadın girişimci oldum. Annem de bir kadın girişimciydi. 1980’li yıllarda birçok kadın evinde otururken annem Osmanbey piyasasında arı gibi çalışırdı. Modelistti benim annem, tekstil piyasasına 30 yıl emek verdi. Böyle bir rol modeliniz olunca girişimci olmamanız da mümkün değil tabii ki.

Size inanmadılar ama siz kendinize hep inandınız ve Washa’yı kurdunuz. “Onlar haklıymış, doğru söylemişler” dediğiniz anlar oldu mu hiç?

Haklı değillermiş çünkü 8 yıldır Washa hiç kimseden para almadan tek başına büyüyor. Ben bir de bu şirketi home office açtım. Cebimde 100 liram bile yoktu, sıfır sermaye ile anlayacağınız… Kolumda dosyalarımla, tek bir fikirle yola çıktım. Bugün 1.000 m2’lik bir alanda bu kadar insana istihdam sağlayabiliyorsam, 2 bin tane firmaya tasarım yapabiliyorsam demek ki bir şeyleri doğru yapmışım. Fakat o dönem çok zorlu oldu çünkü önümde örnek alabileceğim bir rol model yoktu.

washa4

“Hiç yoktu” diyorsunuz, peki şimdi var mı?

Elbette ki alternatiflerimiz var ama kurumsal modada hala tekiz. Cemil İpekçi gibi ünlü bir ismin Türk Hava Yolları’na tasarladığı ürünlerin fiyaskoyla sonuçlanmasının sebebi de işte budur! Kurumsal moda ayrı bir şey. Ben asla Cemil İpekçi gibi bir gelinlik dikemem, onunla yarışamam bile. Her şeyden önce tecrübelerine saygısızlık olur.

Fakat şu da bir gerçek, ben kurumsal moda için 8 yıldır emek veriyorum. İyi bir kurumsal moda tasarımcısıyla iyi bir gelinlik tasarımcısı aynı şey değil. Girişimci bir kadın olarak, 8 yıldır üniversitelerde ve çeşitli kuruluşlarda bunu anlatmak için nefes tüketiyoruz. Her zaman da söylediğim gibi, yeni bir şeyi anlatmak dünya genelinde çok zor ama Türkiye’de daha zor… Diyebilirim ki, bir fikri çürütmek atomu parçalamaktan daha zor. Benim ilk modelistim bana “Kızım sen kaç yaşındasın” dedi. O zaman 25’imdeydim. “Ben 35 yıldır bu işi yapıyorum, erkek gömleğine roba olmaz” dedi, beni salladı, attı. Dediği doğruydu belki ama onun olmaz dediği gömlekten ben 100 bin adet sattım.

“KURUMSAL MODA YAPIYORSAN BİLDİĞİNİ UNUTACAKSIN”

Kurumsal moda yapıyorsan bildiğini unutacaksın. Her gelen akıl veriyor. Tasarım başka bir iş… O nedenle genç insanlarla çalışmayı tercih ediyorum. Girişimciliğin de en büyük kuralı yeniliklere açık olmak ve bilginin değişebilir olduğuna inanmaktır. Gerçek aynı ama bilgi değişir, ben hep ona inandım. Elbette ki tekstil yapıyoruz ama iş kurumsal modayla farklı bir kimliğe bürünüyor.

Şöyle anlatayım, sanatsal yönü açık bir insanın iyi bir ticaret adamı olması mümkün değil. Washa’da biz bunu işaret ediyoruz. Moda tasarımcılarının başarısız olmalarının en önemli nedeni, olaya fazlasıyla sanatsal yaklaşmaları. Kabul et, bu senin rüyan değil, karşındakinin rüyası, onu gerçeğe dönüştüreceksin. Zaman zaman ben de edemiyorum. Mesela x bir tasarım yapıyorum, biri beğenirken diğeri çok amiyane bulabiliyor. Bunu böyle kabul edip, onun gözüyle tasarlamak zamanı! İstediğiniz kadar iyi tasarlayın, onu karşı tarafa geçiremiyorsanız, ihtiyacına cevap veremiyorsanız hiçbir anlamı da yok gibi geliyor bana.

washa7

Vakti zamanında siz bu yola çıkarken size inanmadılar, peki şimdi neler söylüyorlar?

İnsanlar ölçümlemelerini icraatlarınıza bakarak yaptıkları için, evet bu anlamda mutluyum. Şimdi sözlerim biraz daha dinleniyor. Ama tam istediğiniz yerde misiniz diye soracak olursanız, işte burada zorluklar devreye giriyor. 8 yıl bir çırpıda anlatılıyor ama korkunç hayal kırıklıkları, mücadeleler, maddi-manevi yıkımlarım da olmadı değil. Fakat ben onlara hep şu açıdan baktım, hiç kimse zaten başarı merdivenlerini elleri cebinde çıkmamıştır. Öyle çıktıysa adı başarı olmaz zaten. Bunu güzel yapan da aslında o zorlukları…

Bahsettiğiniz bu zorlu mücadelenin arkasında nasıl bir kişilik ve iş disiplini var, anlatır mısınız? Ben biraz da sizin ağzınızdan Selda Eruzun’u tanımak istiyorum.

İnatçı biriyim. Çok zeki olduğumu düşünmüyorum. Bence Türkiye’de bir insan sabah 8.00’de evinden çıkıp 18.00’de evinde olabiliyorsa ve başına bir şey gelmiyorsa, fazlasıyla zeki ve akıllıdır. Dediğim gibi ben çok zeki ve akıllı olduğumu düşünmüyorum ama çok çalışkanım. İnsan para için değil, önce kendi için çalışmalı. Para ve başarı sonrasında geliyor zaten. Hayatım boyunca buna inanarak güçlü ve sağlam durdum, ısrarcı oldum, özgüvenimi bir an olsun yitirmedim.

washa2

Washa’yla devam edelim. Bundan sonra hangi yeni fikirler, oluşumlar ve hizmetlerle yola devam edeceksiniz? Kurumsal moda takipçilerini bekleyen yeni sürprizler var mı?

Biz yeniliği çok seven bir firmayız. Benim için her müşteri, her tasarım yeni bir fikir demek. Bunun ne tarafa hizmet ettiğinin hiçbir önemi yok. Modacılar ile üniformacılar arasındaki farkı anlatmak biraz uzun ve zorlu bir yol olacak.

Biz Washa olarak bu anlamda önemli bir yol kat ettiğimizi düşünüyoruz ama önümüzde daha çok yolumuz var. Daha çok bebek, daha çok anlatacağı şey var. O yüzden değişen ekonomik şartlarına göre zaten iyi bir girişimci olmanın altın kurallarından biri de bu, çok hızlı şekil ve kabuk değiştirebiliyor olmanız.

“YURT DIŞINA AÇILMAK İSTİYORUM”

Bu amaçla EF London’dan bir aylık bir eğitim programı satın aldım. İngiltere’ye gidip, yeni sezon, yeni trendler doğrultusunda kaynaklarımızı geliştirip güçlendirmenin çalışmalarını yapacağım. Bununla birlikte Washa’yı yurt dışına açmak istiyorum. Bir ülkenin medeniyet seviyesinin en önemli ölçütü, kadına verilen değerdir. Avrupa ülkeleri sanatsal becerilere çok fazla önem veriyor. O yüzden Washa bu kaynakları kullanmak istiyor. Oradaki bakış açısını biraz daha buraya yansıtmak istiyor.

Zaten kapasite olarak, fason atölyelerini de ilave edersek, 100 bin adete kadar ürün çıkarabiliyoruz. Bundan sonra tüm seri üretimlerimiz Ümraniye’den çıkacak. Bununla birlikte Ağustos ayından sonra ön koleksiyonlarımızı Şişli – Bomonti’de teşhir edeceğiz. Orada short koleksiyonlarımızı sergileyeceğimiz 250 m2’lik küçük bir atölye hazırlığındayız. Şu an bu hizmeti veriyoruz ama Bomonti ile beraber daha profesyonel bir hale getireceğiz.

washa9

Son bir soru daha, geçen bu 8 yılda neler öğrendiniz, unuttunuz, keşfettiniz? Bir durum değerlendirmesi yapmanızı istesem?

Ben Çukurova’da çalışırken çok büyük işletmem olursa ve yanımda çok sayıda insan çalıştırırsam kurumsal olacağımı zannediyordum. Çünkü orada sadece alım yapıyordum ama arkamda Çukurova Grubu vardı, ödemeyi yapıyordu. Ben de kurumsallık bu zannediyordum. Ama geçen 8 yılda gördüm ki, kurumsal olmanız için çok ciddi bir işe hakim olursunuz ve çok kurumsal bir şirkete finansal olarak ortak olursanız, evet bu mümkündür. Onun haricinde kobi olursunuz. Ben sekiz yılda dört seçim geçirmiş bir firma olarak ayakta kalabildiysem, bu en çok da esnaf ve kobi olduğum içindir. Çünkü küçüktüm, anında küçüldüm ve ayakta kaldım. İşi yönetmekle para yönetmenin ayrı bir şey olduğunu öğrendim.

Bir de tabii önemli keşiflerim oldu. Keşfettim ki, ne kadar çok çalışırsam bahtım o kadar açılıyor… Ve değişim üç aşamadan geçer. Önce onunla dalga geçilir. Sonra şiddetle itiraz edilir. Son olarak da bariz olarak kabul edilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir