2. Adana Lezzet Festivali sınavı geçti mi, kaldı mı? Gastronomi duayenleri nasıl yorumladı?

Haber: Hatice Ünal Bilen

Bu yıl 12 – 14 Ekim tarihlerinde “Gelenekselin Gücü Adına!” temasıyla Merkez Park’ta düzenlenen ve Adana’nın “en” yerel ve “en” geleneksel mutfak kültürünü dünyaya tanıtma hedefiyle yola çıkan 2. Adana Lezzet Festivali halkın da yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde, Adana Valiliği’nin ev sahipliğinde düzenlenen festival, 2 Michelin yıldızlı ünlü Belçikalı şef Alexandre Dionisio gibi uluslararası yıldız isimlerin ve ünlü ulusal şeflerin katılımıyla üç gün boyunca devam etti.

Peki gastronomi ve mutfak dünyasının öne çıkan isimleri festivali nasıl yorumladı?

Bu haberimizde…

Zeynep Kakınç: “En yerel ve en geleneksel haliyle festival amacına ulaşmıştır”

Mutfak Dostları Derneği olarak festivalin ikinci yılında da destek verdiklerini belirten ve organizasyonun planlanan kurgusuyla başarılı bir şekilde geçtiğini anlatan Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç, “Neydi önceden planlanan? “Gelenekselin Gücü Adına” mottosuyla Adana’nın en yerel ve en geleneksel lezzetlerini ön plana çıkarmaktı. Bu da aslında yerel ustalara ve ev kadınlarına bir saygı niteliğindeydi. Başrolde onlar olacaktı. Ulusal ve uluslararası şeflerimiz ise onlara destek vereceklerdi. Bu anlamda gerek yerel ve geleneksel lezzetlerin en iyi şekilde sunumları gerek ev kadınlarının, kınalı ellerin ve dolayısıyla halkın yoğun katılımıyla festivalin gerçek amacına ulaştığını düşünüyorum. Bununla birlikte festival nitelikli söyleşileri ve panelleri ile olduğu kadar Adana’nın tüm lezzetlerini detaylarıyla yansıtan yemek stantlarıyla da yurdun dört bir yanından gelen insanlardan yoğun ilgi gördü. Eminim insanlar buradan Adana gastronomisi, yeme- içme mutfak kültürü hakkında geniş ölçüde fikir sahibi olarak evlerine dönecekler.”

Zeki Açıköz: “TAFED olarak yerli mutfakların destekçisiyiz”

Festivalin zengin yemek çeşitliliğiyle “Adana mutfağı kebaptan ibarettir” algısını yıktığını söyleyen TAFED (Türkiye Aşçılar Federasyonu) Başkanı Zeki Açıköz, bunun Türk mutfağı için de geçerli olduğunu belirterek etkinliği şöyle değerlendirdi: “Cuma gününden beri durmadan yiyoruz, lezzete doyamadık bile. Çünkü organizasyon alanında o kadar çok lezzet vardı ki, hepsini tatmak isteseniz bir ay burada kalmanız gerekir. Adana mutfağı denildiği zaman insanlarda hep bir kebap algısı oluşuyor. Bu tarafıyla festivalin bu algıyı yıkmak adına büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Aynı şey Türk mutfağı için de geçerli. İnsanlar bu etkinlikte Adana mutfağının sadece kebaptan, Bici bici’den ibaret olmadığını, çok daha zengin bir yemek çeşitliliğine sahip olduğunu gördüler. Bu vesile ile emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” TAFED’in bu seneki sloganının “Yerliyse yeriz, yerliyse tüketiriz” olduğunu anımsatan Açıköz, yerli mutfaklara sahip çıkmak hedefiyle tüm aşçılar ordusu olarak geleneksel mutfakların yanında olacaklarını da sözlerine ekledi.

Ebru Baybara Demir: “Bu sene daha düzenli ve sistemliydi, ben çok keyif aldım”

Festivale ikinci kez katıldığını ve ilkiyle arasında büyük farklar gördüğünü anlatan Mardinli Şef-Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir, “Bu seneki organizasyonu çok beğendim. Etkinlik alanı çok düzenli ve daha derli topluydu, çeşit fazlaydı. Herkes ne yaptığını gösterebildi. Bu senenin daha sistemli olduğunu gözlemledim. Söyleşiler nitelikli, halkın ilgisi büyüktü. Başarılı bir halkla ilişkiler çalışması yapılmış olmalı ki, şehir dışından gelenlerin sayısı da epey fazlaydı. Ses getiren, halkı bilinçlendiren, etkili bir organizasyon olduğunu söyleyebilirim.” dedi. Etkinliğin sosyal medya kanallarını etkili bir şekilde kullanmasının da bir artı olduğunun altını çizen Demir, “Ben çok keyif aldım. Geçen seneyle arasındaki farkı gördükten sonra bu organizasyonun seneye birkaç tık daha yukarı çıkacağına inanıyorum. Hatta 2019’da daha da iyisini yapabileceklerini düşünüyorum.” dedi.

Ömer Kartın: “Adana’yı en iyi şekilde pazarlamak bizim görevimiz”

TÜRSAB Gastronomi İhtisas Komitesi Başkanı Ömer Kartın, festivalin güzel geçtiğini ve başarılı bir biçimde tamamlandığını söyledi. Adana’nın kendini ispatlamış bir şehir olduğunu belirten Kartın, şehrin güney ve güneydoğu şehirleri içinde ihtiyaç olunan bir gastronomi kenti olduğunun altını çizerek, “Komitemiz olarak Adana’yı geliştirmek adına çalışacağız. Yurt dışından Adana ve Hatay’a beraber kombine turlar düzenleyeceğiz. TÜRSAB olarak geliştireceğimiz ürünlerimiz var. Birinci safhada kombin ürünler yapmalıyız. Bu seneki projemiz mümkün olduğu kadar alternatif rota çıkarabilmek ve yurt dışı turizm fuarlarında pazarlayabilmek. Ben güzel geçeceğine inanıyorum.” dedi. Adana’nın festivale iyi hazırlandığını gözlemlediğini ifade eden Kartın, “Gastronomi kenti özelliklerine her şeyiyle haiz. İyi bir iklimi var, insanları güzel, harika mutfağı var. Geriye kalan ise sadece kenti başarılı bir şekilde pazarlamak. O da bizim görevimiz, TÜRSAB olarak destek vermeyi sürdüreceğiz.” dedi.

Özge Samancı: “Gelenekselin altını çizmesi bakımından önemli bir etkinlikti”

Festivalin özellikle geleneksel mutfağın Türkiye’deki öneminin altını çizmesi açısından önemli olduğunu anlatan Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Özge Samancı şöyle devam etti: “Bu sadece Adana için değil, Anadolu ve Türkiye’nin geleneksel mutfak kültürünün ne kadar zengin ve kapsamlı olduğunu hatırlatması bakımında da önemli bir etkinlikti. Organizasyonun nitelikli söyleşiler, paneller ve yemek demostrasyonları ile zenginleştirilmesi de başarılıydı. Üç gün süren etkinlik boyunca şehrin tüm yiyecek içecek işletmelerinin stantlarını gezdim ve lezzetlerini tatma imkanı buldum. Gördüğüm kadarıyla Adana halkı da oldukça ilgi gösterdi. Başarılı bir organizasyon olduğunu düşünüyorum.”

Ahmet Örs: “Bunca yıldır festivallere katılırım, ilk kez bu kadar iyi planlananı gördüm”

Gurme Yazar Ahmet Örs ise, yemek konulu festivallerin genellikle çok ilkel şartlarda, kötü ürünlerin satışına yönelik bir cümbüş havasında geçtiğini söyledi. Herhangi bir kalite kaygısı güdülmeksizin yapılan bu organizasyonların aksine Adana Lezzet Festivali’nde her bir ayrıntının incelikle düşünüldüğünü anlatan Örs, “İlk defa bu şölende her şey çok iyi düşünülmüş. İçinde sanat var, kültürel aktiviteler iyi programlanmış. İyi malzemelerle hazırlanan yemeklerin geleneksel ve modern yöntemlerle harmanlanmasını başarılı buldum. Aşçıların yemeğe kendi yorumlarını katmaları ve halkın coşkulu katılımı da çok önemliydi.” dedi. Festivalin alan düzeni ve yönetimi ile de başarılı bulduğunu söyleyen Örs, “Ben hayatımda bu kadar ızgara dumanını bir arada görmemiştim. Ama alan o kadar iyi planlanmış ve düzenlenmişti ki, yemek bölümleri birbirine karışmadan alanın çeşitli yerlerine dağıtılmıştı. İnsanlar tüm stantları tek bir noktadan görebiliyordu. Dumanın rüzgara göre akışını bile hesaplamışlar. Bununla birlikte sıkı güvenlik tedbirleri alınmış. Ben bu kadar güvenlik tedbirine başka bir şölende rastlamadım. Bunca yıldır festivallere katılırım, ilk kez bu kadar iyi planlananı gördüm.” yorumlarını getirdi.

Adnan Şahin: “Festivali halka indirmezseniz gastronominin gelişmesini de beklemeyin”

Festivalde aslolanın halkla bütünleşilmesi olduğunu belirten YEDY Kurucular Kurulu Üyesi ve Anadolu Halk Mutfağı Derneği Başkanı Adnan Şahin, Türkiye’de düzenlenen gastronomi etkinliklerinde halkın ya tam olarak işin içinde tutulmadığını ya da bu gerçekleşse de panayır havasına dönüştüğünü söyledi. Adana Lezzet Festivali’nde düzenli bir sistem kurulduğunu ve halkın işin içinde tutulduğunu ifade eden Şahin, “Bu çok güzel. Şehrin Valisi de festivali tamamıyla sahiplenmiş. Her aşamasında işin başında” dedi. Türkiye’deki mutfak operasyonlarının bu şekilde olması gerektiğine vurgu yaptı. “Gelenekselin gücü adına” mottosuyla düzenlenen festivalde amacına uygun bir şekilde gelenekselin ön plana çıkarıldığını anlatan Şahin, bu kapsamda yapılan etkinliklere bir gönderme yaparak, “Ne yazık ki en büyük handikapımız, genelde ünlü şefler getiriliyor, onlar birbirilerine bir şeyler anlatıyor. Ve asıl işin odağında olması gereken halk dışında tutuluyor. Dolayısıyla bu da aslında ne şehre ne de gastronomik hayatına çok fazla bir şey katmıyor. Tabiri caizse ‘körler sağırlar birbirini ağırlar’ modunda oluyor.” dedi. Artık bu yaklaşımdan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, “Festivalleri halka indirmezseniz gastronominin gelişmesini de bekleyemezsiniz. Yerel anlamda bu işi doğru yapmak önemli. Belli bir grubun kendi içinde paylaştığı bir organizasyon olmaktan çıkarıp herkesi içine katabileceğiniz bir festivale dönüşmesi de önemli ki, bu onlardan ilkiydi. O yüzden hem Adana Valiliği’ni hem de organizasyonu yapan arkadaşları tebrik ediyorum.” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir