Haber: Hatice Ünal Bilen
20 yıllık çiftliklerini Grandma’s Wonderland adında 7 odalı butik otele çeviren Akbayır ailesi, eski atları Veronika’nın ahırını da bir senelik renovasyonun ardından The Barn adını verdikleri restorana dönüştürerek turizme yepyeni bir soluk getirdi.
Silivri’nin Akören yolu üzerinde, İstanbul’a sadece 45 dakika uzaklıkta konumlanan Grandma’s Wonderland’ın renovasyon ile beraber değişen yeni yüzünü ve hizmetlerini Grandma’s Wonderland’in sahibesi Özgün Akbayır anlattı…
Grandma’s Wonderland’in renovasyon süreci ne kadar sürdü, projenin detaylarından biraz bahseder misiniz?
Daha önce çiftlik evi olarak kullanılan ana bina ve ahır olarak kullanılan bugünkü restoranın çevre düzenlemesi ile son halini alması 2 yıl sürdü. Hala da işimiz bitmedi, çiftlikte yaz -kış durmayan ve ihtiyaca göre şekillenen bir yenilenme süreci var.
Toplamda ne kadar maliyet çıktı?
Otel ve The Barn’ın renovasyonunun 2013-2015 arasında yapılan ilk fazı 600 bin dolar, 2017 yazında biten ikinci fazı ise yaklaşık 1 milyon doları buldu. Bunun içinde çiftliğin dış güvenlik duvarlarının güçlendirilmesinden güneş enerjisine geçiş maliyetlerine kadar geniş yatırım kalemleri var. 1997-2005 arasında süren ve burayı boş bir tarladan bu hale getiren ilk büyük projeyi saymıyoruz tabii.
Projeyi hangi mimarlık ofisiyle birlikte yürüttünüz?
Tüm proje çiftliğin sahibinin elinden çıktı. Aslen avukat olan ve çiftliğe adını da veren “Grandma” bir mimarla çalışmak yerine projeyi hayal edip, çizip, ustalarla birebir çalışarak başında olmayı tercih etti. İnşaat ve altyapı tarafında ise “Grandpa” nın emeği var. GW baştan sona bir aile projesi yani.
Odaların konseptlerinden bahseder misiniz?
Tüm odalar birbirinden farklı karakterleri ve yaşanmışlıkları anlatıyor. Birinci katta iki kişilik standart ve deluxe double odalar. En sevilen odalar şömineli olanlar. Otto adını banyosundaki Türk hamamı uyarlamasından alıyor. Romantik ve sade bir havası var. County ise daha sıcak tonların hakim olduğu tam bir kasabalı. Suitlerden Sunrise şöminesi, göz alabildiğine tarlalara açıklan camları ve jakuzisi ile yine en romantik odalardan. Sunset gölete bakan balkonlu suit, gün batımının en keyifle izlendiği odadır. Tüllerle kaplı yatakları ve kalp oymalı mobilyalarıyla şömine keyfini aratmayacak sıcaklıkta bir odadır. Moonlight suit ise adını çatı katının manzarasından alır. Kingsize bir yer yatağının hakim olduğu çatı katı çiftliğin ilk projesinde odaya dahil olmayan bir gözlem kulesiydi. İlk renovasyonda alt kattaki oda ile birleştirilip bir dubleks suit elde edildi.
Otelde şimdilik 7 oda var ama yakın zamanda 20 odanın üstüne çıkmayı planlıyoruz. Yeni projede otele bir de SPA eklemeyi amaçlıyoruz. Büyürken mimari bütünlüğü bozmadan yine taş-demir-ahşap uyumunu yakaladığımız odalar ve ortak alanlar yaratacağız. Açık kort ve sahalar da misafirlere yürüyüşten daha geniş bir spor olanağı sağlayacak.
Projenin bir ayağında da restoran var. The Barn’ı konsepti ve mutfağıyla anlatır mısınız?
The Barn’da çoğu 46 dönüm üzerine kurulu Grandma’s Wonderland’in bağ ve bahçesinde yetişen meyve ve sebzelerle hazırlanan tabaklar sunuluyor. Pancar salatası, pastırmalı mısır çorbası, pazı mücver, isli yoğurtla servis edilen kaz tirit; karalahana mıhlama, confit yer elması ve karamelize arpacık soğanla tabaklanan kuzu sırt kış menüsünde yer alan lezzetlerden.
Mutfakta Şef Gürkan Tümsek yönetiminde 3 kişilik bir ekip çalışıyor. Mutfakta kullanılan taze otlar restoranın bahçesindeki sebze yataklarından geliyor. Kestane muhallebi, kestane toprağı ve kestaneli dondurmadan glucan “Kestane Üçlemesi” ile tahinli pastacı kreması ve kaymaklı dondurma ile hazırlanan “Çıtır Kabak Tatlısı” ise Silivri’ye gelmek için küçük bir bahane olabilir.
Bağlar ve meyve bahçelerinin ortasında kurulu The Barn’ın gölet manzaralı taş binasında pazar günleri de brunchlar düzenleniyor. Dinlendirilmiş yerel peynirler, meyve ağaçlarından ev yapımı reçeller, bahçenin yeşilleri, ızgarada pişen sucuklar ve hellimler, ev yapımı artisan ekmekler ve sıcak pişi brunch büfesinin en sevilenleri arasında.
