Fark oluşturan mimari ve turizm…

Ülkemizin turizm değeri olan mimari eserlerini düşündüğümüzde, ekseriyetle kadim zamanlardan kalan yapılar aklımıza gelir. Büyük medeniyetlerin efsanesini günümüze taşıyan muazzam külliyeler, su kemerleri, dini ve idari yapılar, amfitiyatrolar… Hiçbir yeni yapının Ayasofya’nın etkileyiciliğine veya Göbeklitepe’nin gizemine sahip olması beklenemez. Bu zenginliklere sahip olan çok az ülke olması da Türkiye turizmi açısından büyük bir avantaj.

Ancak yeni nesil gezgin, çağdaş kentleşmeden, mimariden ve sanattan da ciddi manada etkileniyor. Bu alanda verilebilecek en önemli örneklerden biri de kuzey İspanya kenti Bilbao’nun geçirdiği köklü değişimdir. Tersane, demir-çelik ve tekstil sektörlerinin öne çıktığı çok kuvvetli bir sanayi kenti iken, bu sektörlerin 1970’lerle birlikte değişerek Asya kıtasına kayması ile ciddi bir çöküş dönemi yaşayan Bilbao, %35’e ulaşan işsizlik oranlarıyla kaybedilmiş bir dava gibi duruyordu.

Ancak 1987 yılında Ibon Areso’nun göreve gelmesi ile büyük bir kentsel dönüşüm planı devreye alındı. Sanayi kenti, hizmet odaklı bir kültür merkezine dönüştürülecekti. Yeşil alanlar, yaya yolları ve kültürel zenginlikler ile süslü yeni bir Bilbao oluşturuluyordu. Bunların en önemlilerinden biri de ünlü mimar Frank Gehry tarafından tasarlanan Guggenheim Müzesi oldu. Kentin siluetini tamamen değiştiren bu çağdaş mimari eserin pozitif etkisi ve yükselen bilişim çağının da rüzgarıyla Bilbao güçlü bir turizm destinasyonuna evirilmeye başardı. Müzeyi açıldığı ilk yıl neredeyse 1,4 milyon kişi ziyaret etti. Daha ilk yılında 132 milyon Avro seviyesindeki yatırım maliyetini çıkartan proje, böylece ulaşılması güç bir başarı elde etmiş oldu.

Diğer yandan, değişimin planlı ve kapsamlı olmasının önemi de yadsınamaz. Planlama da sadece ürün ve hizmetleri ortaya koymaktan ve sorumlu kişi ve kurumların belirlenmesinden ibaret değil. Bu noktada ortak bir hikâye geliştirebilmek ve rekabetçi bir pazarlama stratejisi oluşturabilmek kritik bir öneme haiz. Günümüzde Konya gibi bazı önemli Türk kentleri, tarih miraslarının üzerine çağdaş eklemeler yaparak farklılaşmaya gayret etmektedirler. Konya Tropikal Kelebek Bahçesi ve Konya Bilim Merkezi gibi yatırımlar bu açıdan dikkate değerdir. Konya’dan da önce bu doğrultuda adımlar atmış olan Eskişehir gibi öncü kentlerimiz de vardır (Sazova Parkı ve Odunpazarı Modern Müze gibi uluslararası standartlarda projeler ile kentin çehresi değişmiştir).

Ancak bunun gibi yatırımları tek bir tasarım dilinde, tek bir hikâyede ve kapsayıcı bir stratejik çatı altında toplayacak ve gerçek potansiyellerinin ortaya çıkmasını sağlayacak bir momentum henüz tam anlamıyla sağlanamamıştır. İhtimal odur ki bu momentum, ancak tüm paydaşlar iş birliği yaptığında ortaya çıkacaktır. Bu paydaşlardan biri de yatırımcıları, işletmecileri, acenteleri ve hizmet sağlayıcıları ile birlikte büyük Türkiye turizm sektörüdür.

Onur İlhan /ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş. İş Geliştirme Müdürü

 

Genel içinde yayınlandı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir