Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe gastronominin turizmle ilgisini yazdı…

Herkes Gastronomi Turizmi kavramını ortaya attığımda bu da nerden çıktı veya biz bu tarz bir derneğin kurulmasına karşıyız gibi tepkiler vermişti. Ama zaman içinde herkes Gastronomi Turizmi’nin önemini anlamaya başladı…

Peki Gastronomi Turizmi neden bu kadar önemli ve aslında nedir?

Turizmin dallarına baktığımızda aslında yaklaşık 23 çeşit turizm var: Kongre, Sağlık, Deniz-Kum-Güneş-Incoming, Outgoing, Kültür vb… Tüm bu sistemlerin herbirinde aslında Gastronomi var zaten. Dikkat edildiğinde kongreye gelen bir turist de damak tadına haiz veya içinde bulunduğu kültürün lezzetlerini deneyimlemek istiyor, saç ektirmeye gelen bir yabancı da…

Kendinizden bir pay çıkarın ve düşünün bir kere… Viyana’ya gitmişsiniz, sabah kahvaltınızda bir kruvasan tadımlamak istemeyecek misiniz? Veyahut Viyana’da lezzetli bir şnitzel yemek hoşunuza gitmeyecek mi? Ya da Amerika’ya gittiniz… NN Burger’de hamburger hiç mi canınız çekmez, İtalya’da pizza veya dondurma, Norveç’te somon balığı? Bunlar gibi dünyanın pek çok deneyimlenmesi gereken özel tatları mevcut.

İşte biz de diyoruz ki, Anadolu topraklarındaki saray mutfağı, Osmanlı yemekleri, kebap veya lahmacun hatta gastronomik anlamdaki tüm ürünlerimizi masaya yatırdığımızda, dünyada bir eşi benzeri daha yok. Türkiye’nin yerel ürünleri hem damak tadı hem içerik hem de hazırlanışı anlamında çok daha özel ve benzersiz. Peki Türk kahvesinden simidimize, yoğurdumuzdan Çığırtma’ya kadar hangi ürünümüzü dünyaya istediğimiz ölçüde tanıtabiliyoruz?

Asıl can alıcı soru da bu!

Gastronomi Turizmi denilince yurt içi veya yurt dışında gastronomi amacıyla seyahat eden, yeni tatlar deneyimlemek isteyen, bu arada da ülkenin diğer güzelliklerini yaşatan turizm çeşidinden bahsediyoruz. Ben de 25 yıllık bir turizmci olarak diyorum ki, Gastronomi Turizmi için Türkiye en kolay ve en başarılı olabileceği alandır. Bizde 10.000 yıl öncesine dayanan yemekler yapılmaya zaten devam ediyor. Bugün New York’da yemek yiyebileceğiniz en önemli restoranlar İtalyan mutfağıdır, Çin lezzetleridir.

İncelendiğinde Türkiye ye gelen turistin haftada yiyecek içeceğe bıraktığı rakam 157 USD civarında. Oysa bir Türk’ün yurt dışına çıktığında haftada bıraktığı para 258 USD. Biz kendi ürünlerimizi ülkemize gelen turistlere yeterli miktarda tanıtamadığımız gibi, bizi hala develerle dolaşan, lokum satan bir halk olarak betimleyen pek çok yabancı algısı mevcut. Hal böyle olunca da İstanbul’a gastronomi amacıyla gelen bir turist Cihangir, Boğaz, Ayasofya veyahut Yerebatan Sarnıcı’nda özel bir etkinliğe katıldığında tabiri caizse şok oluyor.

Neden? Çünkü bizim ülkemizin her köşesinde farklı kültürlerin mirasları var. Tarih içinde farklı yemekler deneyimlemek çok özel…

Antakya, Kastamonu, Karadeniz, Ege veya Doğu’da ise, kebap kültürüne kadar olan hatta Süryani-Ermeni-Laz o kadar değişik yemekler deneyimleme imkanları oluyor ki, özellikle Amerika’ dan gelen turistler bu zenginlik karşısında şaşırıp kalıyorlar.

Çin yemeğinde bana çeşit sayın desem? Geçenlerde Hongkong’daydım. Özellikle ara sokaklarındaki turistik olmayan en iyi restoranlarına gittim. Bakıyorum, daha çok deniz mahsulleri ağırlıklı. Masanın ortasında büyük bir delik var ve içindeki kaynayan kazanda deniz mahsulleri pişiyor. Kalamar, karides. vb. ürünler bahsettiğim. Ben diyorum ki, Boğaz’da balık yiyen bir Çinli bugüne kadar balık yemediğini veya yanlış şekilde balık yediğini düşünür.

Geçenlerde Kenya Büyüklelçisi Kiema Klonza’yı ağırladım. Kendisi balık hastasıymış. Ankara’dan sırf benimle balık yemeğe İstanbul’a geldi. Kenya’da Tamarin Balık Lokantası’ndan daha iyi bir yer olamayacağını iddia etti. Ben de akşam benimle gittiği restoranda siparişi bana bırakmasını rica ettim. Boğaz manzarası eşliğinde dünyanın en güzel Ege otlarından, kalamarına, karidesine ve ana yemek balıklarına kadar hepsini yedi. Nerdeyse parmaklarını yiyecekti, öyle söyleyeyim.

Ne mi oldu? İstanbul’daki konaklamasını 2 gün daha uzattık. Ardından eşi ve ailesine telefon açtı. 7 kişi özel escort ve koruma ile Ankara’dan İstanbul’a geldi. Aynı restorana iki aile defalarca yemeğe gittik. Kenya Büyüklelçisi, yaşadığı bu güzelliği de defalarca dile getirdi. Diyor ki, “Bizim Tamarin Restoran’dan çok daha iyi balık yapıyorsunuz.” Biz bunu biliyoruz zaten ama bugüne kadar anlatamıyorduk.

İşte Michellin yıldızlı restoranlar tabağını San Sebastian’da 500 Euro’ya sattıkları özel yemeklerden çok daha iyileri bizim restoranlarda hatta sokak lezzetlerimizde mevcut. Ama bunu dünya bilirse o zaman bize gelir. Bilmezse İtalyan, Çin mutfağı gibi farklı kültürler en kısa zamanda dünyaya yayılmaya devam ederler. Eskiden ülkeler topla tüfekle işgal edilirdi. Sonra Iphone 7 gibi teknolojik ürünlerle ele geçirildi.

Şimdi ben diyorum ki, “Kültürü tanıtmanın en kolay yolu, Gastronomi Turizmi!”

Gastronomi Turizmi’ni algılayan ülke politikası ve marka şehir politikası geliştiren vizyonlu yöneticilerimiz ile aydınlık yarınlara diyorum…

Kalın sağlıcakla….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir