Hasan Erdem: “Bileğimizin gücüyle seçimi kazanacağız”

Haber: Hatice Ünal Bilen

TÜRSAB Başkanlığı için adı geçen isimlerden olan Hasan Erdem bugün Grand Öztanık Hotel’de basına ve acentalara yönelik düzenlenen toplantıda  adaylığını resmen açıkladı.
TÜRSAB’in kasım ayında yapılacak seçimler için adaylığını duyuran TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Erdem’e seçimin diğer aday ismi LİTE Tour’un sahibi Cüneyt Tansu Demir ve TÜRSAB eski Başkanı Başaran Ulusoy da destek verdi.
Hasan Erdem, acentalara ve zaman zaman da Başaran Ulusoy’a hitaben yaptığı konuşmada “Birlikte Güçlü TÜRSAB” hedefi ile yola çıktıklarını belirterek, yeni döneme dair yol haritasını, sektörü ve TÜRSAB’ı taşımak istediği noktayı şu söylem ve vaadleriyle aktardı:

“Sözünü yerine getirmedikten sonra başkan olmanın bir anlamı yok”
Burada bulunmamızın nedenini size açıklamak istiyorum. Bildiğiniz gibi ismim Hasan Erdem. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin şu an yönetim kurulu üyesiyim. Bir dönem önce de başkan yardımcılığı yaptım. Sayın Başaran Ulusoy başkanımız döneminde 8 yıl bölge başkanlığı yaptım. 26 yıldan beridir Türsab’ın üyesiyim. Sektörün 35 yıldır içerisinde emek veren biriyim. Birlikte bir yola çıktık, mücadele verdik. Amacımız, seyahat acentalarının daha iyi bir gelir kaynağına sahip olması, daha güzel yerlere gelmesi, gelir  kaynaklarının artması, kamuoyundaki itibarının artması, gücünün daha da yükselmesi oldu. Bunu başarmak için de geçen seçimde Değişim Hareketi arkadaşlarımızla birlikte bir ittifak yaptık, seçime girdik ve sizlerin teveccühü ile kazandık. Tabii seçilmek yetmiyor. Önemli olan, icraata yapabilmek, sözlerini yerine getirebilmektir. Bunu yapamadıktan sonra seçimin başkanı olmanın, yönetim kurulu üyesi olmanın bir anlamı yoktur. Önemli olan sizlere emanet edilen koltukların hakkını verebilmek, onlara katma değer sağlayabilmektir.
Seçime iki ay gibi bir süre kalmışken, gönül isterdi ki, bugün biz yönetim kurulu üyeleri olarak şunları başardık, şunları yerine getirdik diyebilseydim. Ama geldiğimiz nokta itibariyle bunları söyleyemiyorum. Geriye baktığımızda verilen sözler ve vaatlerin hiçbiri yerine gelmemiştir.

“Ben de yolda kalanlar içerisindeyim”

Sözlerine bir fıkrayla devam eden Erdem, Nasreddin Hoca fıkrasında olduğu yolda bırakıldıklarını belirterek “Yola çıktığınız insanlara çok dikkat edeceksiniz, etmezsiniz yolda  kalırsınız. Ben de yolda kalanlar içerisindeyim. İnanın, bu görevi aldığımda o kadar umutlarım, hayallerim vardı ki, maalesef 8 kişiye bir kişi hiçbir şey yapamadık. Bazen alay konusu olduk, bazen boş boş konuşuyor dediler. Geçen gün sayın TÜRSAB başkanımıza ve yönetim kurulu üyelerimize bir mektup yazdım. Dedim ki: “Sayın Başkanım, ekibimizle beraber size destek verdik, vaadlerimiz vardı. Yerine getiremediniz. Ben de getiremedim. Müsaade ederseniz, bu görevi devralmak istiyoruz. Biz size nasıl destek verdiysek, siz de bize destek verin. Başaramadıklarınızı sizin adınıza biz başaralım. Tabii cevap gelmedi. İnşallah gelir. Söz, kişinin namusudur. İnsanlara söz verdiğiniz zaman sözünün eri olunmalıdır. Bazı mazeretler olabilir. Ben başaramadığım zaman çeker giderim. Böyle de olmalı. Çünkü bugün 12 bin acentanın 3-4 bini geçim sıkıntısı içerisinde, kepenk kapatmak üzereler.

“Acentalar gelir kaybediyor”
Sektörümüz, evet son dönemde başarı elde ediyor ama biz acentalar gelir kaybediyoruz.
Bunun için ne yapmamız gerekir? Önce yapılmayanları söyleyeyim. 18 yıl bilfiil TÜRSAB’a başkanlık yapmış birisi olarak Başaran Bey’e soruyorum, “Sayın Başkanım, 18 yıl içerisinde denetleme kurulunu kapattınız mı, odasını kilitlediniz mi, disiplin kurulunun taahütlerine engel oldunuz mu, olmadınız. Biz bugün bunu yaşıyoruz. Denetleme kurulu üyemiz haksız, mesnetsiz bir şekilde disiplin kuruluna sevk ediliyor. Sebebi ne biliyor musunuz? Görevi olan karar defterini istemek.
Biz diyoruz ki, TÜRSAB, neden kurumsallaşamıyor? TÜRSAB’ın
kurumsallasabilmesi için öncelikle kendi organlarını aktif ve dinamik hale getirmesi gerekmez mi? Dışarıdan 150.000 TL ödeyerek, personelinizi eğiterek bunu yapmaya çalışıyorsunuz. Fakat kendi asli organlarınızı bertaraf ediyorsanız kurumsallaşamazsınız. Bugün biz bunları yaşıyoruz. Başaran Bey, soruyorum, siz başkan yardımcısının odasını kapattınız mı? Biz bunları yaşadık. Birliğin 2. başkanıyım. Benim odama kilit vuruyorsunuz, giremezsiniz diyorsunuz. Sayın Başkanım, siz yönetim kurulu esnasında başkan yardımcımız geldi diye yönetim kurulunu terk ettiniz mi?
Bakınız arkadaşlar, ben içeri girdim, Firuz Bey dışarı çıktı. Benim 8 kişinin birlikte hareket ettiği yönetimin üretkenliğini bertaraf etme hakkım yok. Ben ondan sonra yönetime katılmadım. Şimdi onu koz olarak her yerde söylüyor. Yönetime gelmedi, ilgisiz kaldı diyor. Benim istenmediğim yerde kalmaya gönlüm olmasa da istifa etmedim. Çünkü ben
koltuk sevdalısı olmadım, hizmet etmek için buradayım. Bu yanlışları gördüğüm için sizlere anlatmak için buradayım. Sizler de bu bilgileri aldıktan sonra diğer bütün acentalara ve meslektaşlarınıza anlatın istiyorum. Yönetim kurulundaki o mobbingin sebebi,  benim aykırı ve farklı düşünmemdir. Demokrasilerde insanlar bu farklı seslere tahammül edebilmeli. Yanlış olanı düzeltmek sizin göreviniz, bizim görevimiz, onun için buradayız.

Bakanla kavga etmek anlamsız”

TÜRSAB’in başarılı olabilmesi için aşması gereken birtakım sorunlar olduğuna da işaret eden Erdem sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim en büyük sorunumuz bildiğiniz gibi kendi araçlarımızla kendi kaynaklarımızla otellerin önünden, havalimanlarından yolcularımızı alamıyoruz. Zaman zaman cezaya maruz kalıyoruz, bunu hepimiz yaşıyoruz. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin bir kamu gücü var. Bu güç hiçbir zaman kullanılmadı, bir güç olarak gösterilmedi. Oysa birlik ve beraberlik içinde olunsaydı çözerdik. Bakıyorsunuz derneklerimiz bu görevi yapıyor, birliğimiz yapmıyor. Arkadaşlarımız kendi imkanlarıyla, dernek çatısı altında bu kamu görevini yerine getirmeye çalışıyor. B:et ziz diyoruz ki, yönetime gelirsek, bakanlıklarla ilişkilerimiz çok iyi olmak zorunda. Bizim bakanlık dışında bir iş yapmamız mümkün değil. Bakanla kavga etmek anlamsız. Hem de bu kavgalar kişisel menfaat üzerine olursa daha da acı.  Böyle olduğu için de güç kaybediyoruz. Dolayısıyla hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem de Ulaştırma Bakanlığı nezdinde kurumumuzun gücünü, 12 bin acentanın sesini duyurmamız gerekiyordu, yapamadık. Biz bunu yapmamız gerektiğini söylüyoruz, yapacağız. “

“Nasreddin Hoca gibi yarıda kaldık”

Biz diyoruz ki, TÜRSAB’ın 35 tane bölgesel yürütme kurulu var. Bunların amacı bölgesel kalkınmayı desteklemek, sorunları çözmek ve bakanlığa iletilmesini sağlamak. BYK’lari özerk hale getireceğiz ki kanunda yer alacağız. Kanunda yer almıyoruz. Söz verdiğimiz halde bunu yapamamışız. Tam tersine ilk icraatlarımızla yönetmeliği değiştirdik. Oysa kanun değişmeden yönetmelik değişmez. Biz kanunu değiştirmeden yönetmeliği değiştirdik. Sebep neydi, başkan yardımcısının farklı bir sesi olduğu için görevlerini pasifize etmek. Onun yerine iki tane daha başkan yardımcısı yapmak. Çok gereksiz ve hiçbir acentaya fayda sağlamayan bir şey. İkinci hedef neydi, bölgesel yürütme kurulu dinamiklerimizi temsil statüsüne düşürerek, daha da pasifize etmek. Ama bunu bize söylediler mi, hayır. Biz bütün bunları anlamakta güçlük çekiyoruz, anlayamıyoruz ve Nasreddin Hoca gibi yarı yolda kaldık.

“25 yıldır TÜRSAB üyesiyim, binanın etrafında bu kadar güvenlikçi görmedim”
Değişim, değişim, değişim! Bu ne kardeşim, başkanı değiştirmekle, yönetimi değiştirmekle değişim mi olur? Değişim nerede olur biliyor musun? Değişim beyinde olur, sistemde olur, yönetim anlayışında olur. Dediğim gibi ben 25 senedir TÜRSAB’ın içindeyim, binanın etrafında bu kadar güvenlikçi görmedim. Kimi kimden koruyorsunuz kardeşim? Silahlı güvenlikçi bile var. Eğer kendini acentalardan koruyorsan acentalar sana bir şey yapmaz. Yapsaydı seni başkan yapmazdı. Bundan daha büyük bir yetki, mertebe olabilir mi? Olmaz! Bence acentaları senin şerrinden, senin haksızlıklarından koruyacak insanlara ihtiyacımız var. Bu bir algı, korku salma meselesidir. İnanın birçok acentamiz kurumdan içeri giremiyor, ben bile yönetime gitmekten korkuyorum. İtiraf edeyim buradan, 9. kata çıkmaktan korkuyorum.  9. katın da anahtarı var. Burası Pentagon. Ben anlamıyorum, kimin malını kimden kaçırıyorsun? Burası bir şirket değil, turizmin lokomotif bir kurumu.

TÜRSAB şu anda yönetimin hegemonyası altında”

TÜRSAB şu anda başkan ve yönetim kurullarının hegemonyası altında. Bunları da kurtarmak da size düşüyor arkadaşlar. Bize düşüyor. İki ayımız kaldı. Şeffaf, katılımcı, sizin gibi düşünen, halk insanı olabilen, Bakana gittiği zaman diklenmeyen, hükümetle iyi ilişkiler kurabilecek, insan evladı insanlara ihtiyacımız var. Sizin sayenizde geleceğiz ve sizlerle birlikte bu kurumu yöneteceğiz. Daha önce de bu sözleri verdik ama maalesef tek başımıza bir şey yapamadık. Ama bundan sonra hiç kimse kusura bakmasın. Bileğimizin gücüyle, sizin gücünüzle geleceğiz, TÜRSAB’ı örnek bir kurum haline getireceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir