İçi boş gastronomi festival enflasyonu var, deneyim yok!

Yerel yönetimler yıllardır gastronomi namına çok çeşitli festivaller, şenlikler düzenleye dursun, tüm bu yapılan bu etkinliklerin hafızasında neler kalıyor, siz yorulmadan ben söyleyeyim;

Bolvadin Geleneksel Kaymak Eber Gölü Festivali yapıldı, televizyon programcısı Turgay Başkale katılarak yediği 5 kilo ballı kaymaktan kilo aldı. Festivalde ayrıca pepe karakterleri yer aldı, karakterlerden biri kostümün içerisinde sıcaktan bunalınca baygınlık geçirdi. Eber Gölü mü? Ha o göl de artık kuruduğu için sadece festivalde adı kaldı, gitmedik!..

Borçka, Macahel Saf Kafkas Arı ve Bal Festivali’nde, jüri üyeleri yarışmaya katılan balı tatma fırsatı bulamadı, sadece görsel olarak değerlendirdi.

Brunchers Fest-Nesli Tükenmeyen Kahvaltı Kültürü Festivali’nde gelenekselden vazgeçilmemesi gerektiği vurgulandı..

Antepfest’te Başkan Fatma Şahin, “Gastronominin Davos’u olacağız” dedi, sosyal medya fenomenleri çağrıldı ama gastronomiye emek ve yön veren akademisyenler, yazarlar ve profesyoneller unutuldu.

Kuzguncuk’ta yapılan Lüfer Bayramı’nda oltalar atıldı, lüfer yakalanamayınca, balık pazarından lüfer satın alındı.

İstanbul Kahve Festivali’nde ikinci seans biletleri kahve fiyatından ucuz ve kahve de bedava olunca birinci seans boş geçse de ikinci seansta izdiham yaşandı.

Bunlar gibi sizlere daha yüzlerce trajikomik örnek verebilirim. Görüyoruz ki bugüne dek düzenlenen festivallerin çoğu uzmanlar ve amacına uygun yapılmadığından milyonlarca dolarlar ve emekler heba olup gitmekte. Hafıza da ise ne yazık ki yukarıda haber kaynaklarından aldığım manşetler kalmakta.

Size bu olumların olma süreci ile birkaç bilimsel araştırmalardan da bahsedecek olursam;

Gastronomi, sadece yeme içme sanatı olmayıp, yiyecek ve içecek ile ilişkili her bileşenin bilim, sanat ve kültürle olan etkileşiminden oluşmaktadır. Bu yönüyle gastronomi geniş bir alanı kapsamaktadır. Turizm de bu alanlardan birisi olup, özellikle turizm destinasyonundaki yerel mutfağa turistlerin ilgisinin artması, restoran yönetimi ile ilgili araştırmaların çoğalması, beslenme alışkanlıklarının, gıda bilimi ve güvenliğinin turizm endüstrisinde önem kazanmasıyla gastronomi ile turizm sıkı bir ilişki içerisinde olacaktır.

Gastronomi ve turizm ilişkisini kültürel, sosyal, ekonomik ve ideolojik anlamda ele alan bir konu da gastronomik kimlik olmaktadır. Özgün nitelikleri taklit edilemeyen gastronomik kimliğin, destinasyonun kültürü ve çevresi ile harmanlanarak gastronomi turizmi içerisinde yer alması bu çalışmanın konusunu oluşturur. Yapılacak festivaller ya da çalışmalarda gastronomi turizmi ile gastronomik kimlik ilişkisi özellikle destinasyon rekabetçiliğini arttırmaya ve turistin seyahat motivasyonuna etkisi bakımından literatürdeki çalışmalarla ele alınmalıdır. Bu festivallerde destinasyon yönetimi, gastronomi ve turizm kamuoyu ile ilgili aktörlere gastronomik kimlik ile ilgili tüm çalışmaların önceden yapılması gerekir.

Gastronomik kimliği etkileyen faktörlerin başında kültür ve çevre gelir. Kültürün alt faktörleri; tarih, etnik çeşitlilik, deneme-yanılma, olanaklar, gelenekler, inançlar ve değerler olurken, çevrenin alt faktörleri ise; coğrafya, iklim, mikro iklimler, yöreye özgü ürünler ve yeni ürünlerin yararlı uyumudur.

Gastronomik kimlikte kültür ve çevre tarafından etkilenen faktörler ise; lezzet profili, görgü kuralları, yemek tarifleri, malzemeleri birleştirme tekniği (füzyon), şarap ve yemek uyumu, iklim kuşağı, yeni dünya ve eski dünya stilleri olmaktadır.

Bölgeye özgü kimlik oluşumunda, bölgenin benzersiz özellikleri ile bileşenleri arasındaki etkileşimler etkili rol oynamaktadır. Gastronomik kimliği en iyi açıklayan ifade şarapçılıkta ileri gitmiş pek çok ülkede hayati öneme sahip bir kavram olan Terroir kelimesidir. Terroir, Fransızca toprak anlamına gelen “Terre” kelimesinden türetilmiş olup, bir bağın ve bu bağda yetişen üzümlerin içinde bulundukları çevreyle olan etkileşimleridir. Terroir bir turizm destinasyonunun çekicilik faktörü olabilmekte ve fiziksel, kültürel ve doğal çevrenin benzersiz kombinasyonu şeklidir.

O halde turizmde gastronomik kimlik, destinasyondaki turistik ürün ve hizmetlere bir tutam fiziksel, kültürel ve doğal çevre ile benzersiz bir kıvam verilmesi şeklinde tanımlanabilir. Sonradan uydurduğunuz festivallerin bir hikayesi ya da dayanağı olmadığında mehteran takımı, karagöz ve ünlü bir sanatçı getirerek, günümüzde yeni moda olan fenomenleri davet ederek tanıtım yaptığını düşünen yerel yönetimler rantçıların ekmeğine kaymak sürmekten başka hiçbir amaca hizmet etmemektedirler!

Şimdi siz gastronomi festivali hazırlayanlar ya da katılımcılar destinasyonunuzda yukarıda yazdıklarımı baz almadan, festival ve şenliğin deneyimini tasarlamadan yapacağınız tüm festivallerde harcayacağınız paralar hebadır, yazıktır milli servettir yapmayın!

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir