Kaçan balık büyük olur ama yakalanan balığı da hazırlayacak eleman yok! Turizmde istihdam hataları

 Turizm sezonu açıldı sayılır. Her yerde hummalı faaliyetler var. Geçen ayki ve önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere bu sene herkesin beklentisi çok yüksek. Eh beklentiler yüksek olunca da bu beklentileri memnun edecek bir personel ve iyi bir takım oluşturmak şart oluyor.

Turizm sektörü oldukça durgun geçen ve hatta finansal açıdan çok ciddi sıkıntıların yaşandığı iki yıllık bir periyodun ardından doğal olarak elindeki ekipleri azaltmış veya tamamen tasfiye etmiş durumda. Kariyer.net’ten aldığımız bilgilere göre yeni iş ilanı sayısı geçen yıla oranla yüzde 29, şubat ayına oranla yüzde 16 artış gösterdi. İstihdam piyasasında baharın hareketli geçtiğini gösteren endeks sonuçlarına göre, turizm sektöründe ve bu sektörün etkin olduğu Antalya, Muğla ve İzmir gibi şehirlerde önemli hareketlilik gözlemleniyor. Türkiye’nin en büyük online istihdam platformu Kariyer.net’in her ay düzenli olarak yayınladığı İstihdam Endeksi’nin Mart 2018 verileri açıklandı. Buna göre yeni iş ilanı sayısı 22.307 olarak gerçekleşirken, geçen yıla oranla yüzde 29, bir önceki aya oranla ise yüzde 16 artış gerçekleştiği kaydedildi.

Mart ayında başvuru alan ilan sayısı en fazla olan ilk 10 şehre ilişkin yapılan değerlendirmede, Muğla’nın yüzde 55 ile geçen yıla göre en çok artış yakalayan şehir olduğu ortaya çıktı. Muğla’nın ardından yüzde 47 ile Antalya, yüzde 46 ile Tekirdağ, yüzde 41 ile İzmir sıralandı.

Bu rakamlar da gösteriyor ki, turizm sektörü bu yaz ciddi beklentilerle kadrolarını tekrar en iyi şekilde oluşturma çabasına girmişler. Ancak diğer yandan dedikodular ve dost ağızlardan alınan bilgiler sayesinde öğreniyoruz ki, iyi yetişmiş kalifiye ve tecrübeli olan ciddi bir çalışan sayısı yurt dışı işlere yönelerek Türkiye’den uzaklaşmış durumda. Bazı dostlarımızın eski elemanlarını çağırdıkları halde bu profesyonel ve yetişmiş kadrolardan hayır cevapları gelmiş…

İşte bu noktada neleri yanlış neleri doğru yaptığımızı bir kez daha düşünmek zorundayız. İlk duyduğum andan beri karşı olduğum sezonluk kadro oluşturma veya sezonluk işe alma sistemi bence şu an bizim en ciddi derdimiz oldu. Birçok turizm işletmesi yaz veya kış sezonu için sezon başı yapılan anlaşmalarla yaz için 8 aylık kış için 4 aylık sözleşmelerle ekip kurmaya ve bu ekiple “aynı kalite” ve “aynı hizmeti” sunmaya çalışmakta…

Hepimiz biliriz, aile işletmesi değilse veya işletmenin çok sevdiği ve işletme sahiplerine de bir şekilde yakınlığı olan biri değilse genelde çalışanlar sezon sonu çıkarılır. İşletme bakıma veya tadilata yönelir. Hiç birini yapmıyorsa da kapısına kilidi vurup tatile gidilir. Bu arada siz bir tatilci olarak çalışanlarla yakın ilişki kuran veya bir şekilde diyaloğa giren biriyseniz hep şunu duyarsınız: “Ahmet yaptığın balık harikaydı dostum, ee kışa ne yapacaksın? Önümüzdeki yaz da burada mısın?” Gelen cevap ta hep şöyle olur; “Abi bilmiyorum yaa, Allah büyük bulacağız bir yer kışa İstanbul’da iş arayacağım orada işler 12 aylık olmadı uzun sezonu olan bir yere kaçarım… Yunanistan, Mayorka veya Sicilya taraflarına bakacağım… Bir arkadaşım Tunus’ta belki onun yanına giderim. Seneye mi bilmem abi çağırırlarsa bakarız ben de işsiz olursam…”

Bu ve benzeri diyalogları çok sık duydum. Hem turizmci olarak hem de müşteri olarak. Sorun bu arkadaşa 4 ay daha maaş vermek mi vermemek mi? O 4 ay maaş işletmeye gerçekten ciddi bir yük mü? Ehh bu şekilde çalışırsak evet… Yani az karlılık ve her şey dahil sistemde 5 yıldızlı lüks tatil konsepti kurmaya çalışarak ve pahalı elemanları günde 50 euro’luk turistlere meze yaparak çalışırsak evet bu ciddi bir külfet… Sezonluk çalışma ve sezonluk işçilik elbette olacaktır ve olmalıdır. Ama bir şef aşçı, şef garson, mutfakta kilit bir iki aşçı yamağı veya inanılmaz bir iletişim kabiliyetine sahip önbüro görevlisi için de istisnalar olmalı… Olmalı ki diğer elemanlar da onları kendilerine örnek alarak gelişmek için çaba sarf etmeli… Yoksa siz çok beğendiğiniz halde o çocuk size döner ve şunu der; “Abi bizim şef Osman Bey bile sezon sonu ayrılacak, o bile giderken beni hiç tutmazlar… “

Bence her işletmenin işletme açık da kapalı da olsa bir çekirdek kadrosu olmalı ve mutlaka korunmalı. Çünkü bu çekirdek kadro aynı zamanda işletmenin yenilenme sürecinde, bakım ve onarımında bilgi sahibi olan deneyimli kadro olacak. İşletmenin kalite ve standart oluşturmasında yönetici olarak ve sorumluluk sahibi olarak lokomotif görevi üstlenecek. Sürekli müşterilerin oluşmasında, halkla ilişkiler ve diyalog kurmada işletmenin sesi ve yüzü olacak. Bir işletmenin parçası olmanın haklı onuru ve gururu ile çalışmasa bile işletmenin reklamını yapacak ve onu hem savunacak hem de marka değerini satacak…

Yabancı bir ülkede yaşadığım bir diyalog çok hoşuma gitmişti. Dört yıldızlı bir yazlık otelin barında içki hazırlayan arkadaşa ne kadar zamandır burada çalışıyorsun diye sormuştum. Bana ben aslında bir dağ otelinde kış turizmine yönelik çalışıyorum, bir ay iznim var ve bir ayda bakım onarım zamanımız var. Otelimden izin alarak burada misafir barmen olarak çalışıyorum hem de tatil yapıyorum demişti. Hatta sonra dikkat ettim yakasında kendi otelinin de rozeti vardı. Elbette bizim yazlık otel sayımızla kışlık otel sayımız aynı değil veya büyük oransal bir farklılık var ama en azından sezonu uzatmak, kongre turizmine dönmek veya bölgesel festival, fuar ve aktivitelerle sezon dışı hareketliliği yakalamak zorundayız.

Ayrıca bir de gastronomi sorunumuz var. Okullarda gastronomi eğitimini kaldırarak hangi yabancı turiste barmen ve barmaid yetiştireceğiz bundan sonra? Bu hatadan da bir an önce dönülmesi gerekiyor. Zaten az olan nitelikli barmen ve barmaidler otel dışında da iş bulabildiklerinden yakın zamanda bunun sıkıntısı ve borsası da oluşmaya başlar. Özellikle Rus ve İngiliz turistler başta olmak üzere Avrupalı turisti çekmek istiyorsak bazı şeyleri “iş” olarak görüp zamana uygun hareket etmemizde fayda var…

İşte tüm bu argümanlar ve yaşananlar üzerine tüm tesislerimizin istedikleri gibi “sezonluk” ve hatta “ucuz” ayrıca “çok iyi yetişmiş” elemanlar bulabilmesini diliyorum. Ancak yukarıda verdiğim rakamların ilan sayılarındaki artış olduğunu ve bu sayıların ne kadarının karşılandığını bilmediğimizi de unutmayın. Yani istemekle her şey olmuyor. Dilerim ki bizim de işletmelerimiz kemik kadrolarla, uzun ve mümkün olan her anı değerlendirerek, 12 ay çalışacak, kalite/karlılık oranı yüksek ve zengin turist ve iş adamı çekmeyi başaran tesisler haline gelsin. Eğer turizm bizim için lokomotif sektör olacaksa devletimiz de bunun önünü açsın ve buna göre destekler versin…

Sezonu eksiksiz ve kusursuz açmanız dileğiyle, iyi bir mayıs ayı dilerim.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir