Kahveyi bilmem ama bu festivalin hatırı 40 yıl sayılabilir!

Son yıllarda kahvenin üçüncü boyuta geçmesiyle dört bir yandan kahve kokuları gelmeye başladı ve tutkunlarınin sabırsızlıkla bekledikleri kahve festivali de dördüncü kez (İstanbul Coffee Festival) Maçka Küçük Çiftlik Parkı’nda arz-ı alem eyledi. Mahalle aynı olunca komşuya kahve içmeye gider gibi gittim festivale. Tabii birde aynı sektörden olunca haliyle sadece tadım için değil, yenilikleri yakından takip etmek için…

Kahve markalarının yer aldığı standların yanı sıra çikolata, pasta ne ararsanız vardı festivalde… Kaçırılmaması gereken söyleşiler ve konserler ve oldukça keyifli bir kalabalık! Türkiye’de kahve tutkusunun geldiği aşama festivale giriş yaptığım an itibariyle beni yine şaşırtmayı başardı!

Öyle ki  mesleğe yıllar önce oldukça büyük bir otelin içinde bulunan Café Strauss’un yöneticiliği ile başlayan Avusturyalı bir ustadan tüm kahve çeşitlerini yapılışını öğrenmiş Cimbali denilen o efsane kahve makinasından 24 farklı kahve çeşidini hazırlayabilen biri olarak sorsanız, ileride bu kahve Türkiye’de bu kadar ilgi görür mü diye, hayatta inanmazdım. Neyse ki böyle düşünen yalnızca ben değilmişim. Geçtiğimiz günlerde bir söyleşisine katıldığım Stratejik Pazarlama ve Yönetimi Uzmanı Yelda İpekli, yıllar önce Starbucks yöneticileri kendisinden Türkiye’de pazara girebilir miyiz diye bir araştırma istediklerinde mümkün değil. Burada Türk Kahvesi ve çay tutkusu varken bu mümkün olamaz diye geri çevirdiğinden bahsetti. Starbucks’un bugün Türkiye’de geldiği nokta ortada. 300’den fazla şubesi ve bağımlıları mevcut!..

Bense genelde kahve içmenin koşturmaca içinde, ayaküstü değil de, bir ritüel ve bol sohbet ortamında, muhakkak porselen fincanda olması gerektiğine inanan ve genelde Türk Kahvesi içmeyi tercih eden biri olsam da yenilikçi ve gözlemci tarafım mesleğime ilk başladığım yıllardan bugüne kahve ile ilgili tüm yenilikleri yakından takip etmemi ve deneyimlememi destekliyor. Kısaca gerektğinde karton bardakta da kahve içebiliyorum!

Gelelim kahve festivalindeki diğer detaylara…

Festival geleneksel kahve kültürünün yanı sıra yeni nesil kahve akımının yaşam stilini de interaktif bir şekilde biraraya getiriyor. 4 gün boyunca süren festivalde (perşembe-pazar) yoğun ilgi ve talep nedeniyle ziyaretçiler 10:00-13:00 ve 15:00-19:00 olmak üzere iki saatte içeri alındılar. Her geçen yıl bu çizgiden hiç bir şey kaybetmeden şehrin ilgisini çekmeyi başaran festivalin kuşkusuz en belirgin özelliği organizasyondaki başarısı.

DMS grubun başarılı bir şekilde organizasyonunu yaptığı ve tam bir ‘woodstock’ havasında geçen festival de aldığım bilgiye göre, 150’ye yakın marka standları ile yer almış.

Kurukahveci Mehmet Efendi’den Starbucks’a, Gloria Jeans’ten Tchibo’ya pek çok firmanın içinden ben ilk önce ülkemizi 3. dalga kahve ile tanıştıran ve bugün neredeyse her sokakta kahveci açılmasına sebep olan Sam Çeliköz’ün markası Federal Coffee Company standını ziyaret etmek istiyorum. Harika kahvemi yudumlarken sohbete dalıyorum. 3. nesil kahve nedir ?,  iyi kahvenin özelikleri nelerdir ? sizlerde merak ettiniz değil mi, hemen kısaca anlatayım:

Son dönemlerde sıkça duyduğumuz sosyal medyanın kahve adına en fotojenik hali olan bu üçüncü nesil kahve akımını anlayabilmek için öncelikle birinci ve ikinci nesil kahveden bahsetmek lazım. Neticede her akım bir öncekine tepki olarak doğarmış değil mi? Söylenen o ki birinci nesil kahvede ne yazık ki kahve hakettiği değeri bulamamış, kahve kalitesine bakılmaksızın sadece tüketilmiş. İkinci nesil kahve deyince ise granül olarak tüketilen markalaşmıs kahveler görüyoruz. Burada karşımıza franchise şeklinde kurulan kahve zincirleri çıkıyor. Kahveye dair farkındalık ortaya koyan bu akım hala popülerliğini korusa da iyi kahvenin tadını bilenler için bu akım sonlanmış bir akım olarak kabul ediliyor.

Gelelim kahvenin bu zamana kadarki en iyi aşaması olan üçüncü nesile! Önce yüksek kalitede kahve cekirdeği üretmek ve ithal etmekle başlayıp, uygun tat profiline göre çekirdeği kavurmak son aşamada uygun yöntemle demlemek ve bu akımı tüketiciye anlatmakla son buluyor.

Peki elimizdeki kaliteli kahve mükemmel tattaki kahveyi yudumlamamız için yeterli mi?Elbette degil! İşte iyi kahvenin 5 koşulu; İyi seçilmiş çekirdek, doğru kavurma, iyi barista, iyi makina, iyi su. (PH seviyesi 7.5’in altında olmamalı)

Her köşede gördüğümüz kahvecilerin kaçta kaçı bu koşullara dikkat ediyordur soruları kafamda dolaşırken teşekkür ederek festivali dolaşmaya devam ediyorum.

Her yer Peru, Brezilya, İtalyan kahve çekirdekleri hazırlanan kahvelerle dolu elbette. Türk kahvesi de var, dibek kahveciyi de görüyorum. Dikkatimi çeken diğer bir detay ise, Türk Kahvesinin en iyi anlatılan bilgilerin, kitapların  Starbucks standının içinde yer alması. Bunu çok yadsıdım ve rahatsız oldum. Keşke ayrı bir stand açılsa ve kahvemizin yapımı daha iyi anlatılabilseydi…

Festivalde sadece kahve standları olmadığını belirtmiştim. Kahve makinaları, pişirme tekniklerinin yanı sıra dört bardan oluşan Artisan Barda seanslar halinde değişerek farklı kahve dükkanlarının yetenekli baristalarının ağırlandığı ve profesyonel kahvelerin yapıldığı bölüm. Bunlardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. İsteyen deneyebilir…

Vee tabii ki hepsinden tattığım şahane çikolata standları.. Hem gözünüz hem mideniz doyuyor, mutluluk katsayınız çarpılarak artış gösteriyor.

Bununla da bitmiyor! Tam organik ekmekler, kokteyller, lokumlar, kurabiyeler, bisküvile ve daha neler neler… Tüm bunların yanında ise, çim alanda kocaman bir sahne çimlere atılmış minderler… Gençlerin ilgi gösterdiği pek çok genç akım sanatçıların konserleri… Kısaca bolca yenilik, eğlence, workshoplar ve müzik… Neyse ki tüm bunları bir arada yaşamak için İstanbul’da olmaya gerek yok. Bundan böyle Ankara ve İzmirliler de doyasıya lezzetli kahve tadıp,  unutulmayacak etkinliği yaşayabilecekler.

Kahveyi bilmem ama bu festivalin hatırı 40 yıl sayılabilir…

 

 

Genel içinde yayınlandı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir