Masa başı müdürü değil, operasyon insanı: Seher Gökçe

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

“Operasyon insanıyım. Masa başı müdürü hiçbir zaman olmadım. Personelimin içinde olmayı, onlarla birlikte çalışmayı hep sevdim, benimsedim.”

Seher Gökçe, Park Dedeman Denizli Oteli’nin genç ve deneyimli Genel Müdürü. Cesaret, disiplin, çalışmak ve paylaşmak ekseninde oluşturduğu başarı formülünde masa başı müdürlüğü değil, doğrudan operasyon ve organizasyon kabiliyeti var. Yeri geldiğinde sıcak, esprili, yumuşak yeri geldiğinde cesur, atak, kural sever ve iş bitirici… Kısa bir tanımlamayla hem tatlı hem sert!

Profesyonel çalışma hayatına genç yaşta başlayan, şimdilerde 10 yıllık otel yöneticiliği deneyimiyle sektörün başarılı isimlerinden biri olan Gökçe’yi kariyer hikayesi, gelecek projeleri ve hayalleriyle sayfalarımıza konuk ettik.

8

Otelcilik sektörünün genç, dinamik ve başarılı yöneticilerinden birisiniz. Seher Hanım, turizmle ilk kez nasıl tanıştınız, otelcilik sektörüne nasıl girdiniz?

Ben aslen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü mezunuyum. Üç yabancı dil eğitimi aldım. Dolayısıyla o güne kadar ki iş tercihlerim de hep gazete ve televizyonlar üzerine oldu. Otelcilikle ilk kez nasıl tanıştım? Sene 2004 ve ben iş arıyorum… O arada turizm, otelcilik hiçbir şekilde aklımda, hayalimde yok. O dönem Eskişehir’de Anemon Otel açılıyor. Haberlerini yine arkadaşlarımdan alıyorum ve bana başvuru yapabileceğimi söylüyorlar. Tamam üç dilim var ama hiçbir şekilde otelcilik geçmişim, okul kariyerim yok. Olsa olsa sadece tatile gideriz…

Bir kararla “tamam” deyip başvuru formunu dolduruyorum, mülakata giriyorum. Ama ne sorsalar bilmiyorum. Yaptığım sadece mülakat vermek, hiçbir hırsım yok. Hatta onlara ileride televizyonda çalışmak istediğimi, okulu bitirir bitirmez İstanbul’a gitmek istediğimi söylüyorum. Hiç olacak şey mi? Haliyle bana “Seni niye işe alacağız” diye soruyorlar. Sadece “çalışırım” diyorum. Çünkü ben çok iyi çalışırım! Haber merkezlerinde de saatler boyu mesai tüketmemiş miydim? Ardından hiçbir otelcilik tecrübem olmamasına rağmen Anemon Eskişehir’in resepsiyonunda işe başlıyorum. 8.00-15.00 okul, 16.00-24.00 iş… Ardından altı ay sonra Satış Müdürlüğü görevi geliyor.

Enteresan bir tanışma hikayesi olmuş. Hedefinde turizm – otelcilik olmayan biri için bu kadar kısa sürede merkezine çekilmek hiç zorlamadı mı sizi?  

Tam aksine çok sevdim, çok keyifli geçti. Bir de ben hiçbir zaman işten yüksünen biri olmadım. Hayatım boyunca bir koltukta iki üç karpuzu birlikte taşıyabildiğim içindir belki de, kimbilir? Sabah okul, akşam iş yorucu oluyordu olmasına ama hiçbir zaman yıldırıcı gelmiyordu. Hatta okulum erken bittiğinde işe koşa koşa gidiyordum, banket operasyonlarına bile kalıyordum. Yeni açılan bir oteldi. Programları, otel çalışma sistemlerini hatta ekip ruhunu bile birlikte emekleyerek öğreniyorsunuz. Böyle olunca benim de terfim uzun sürmedi, yaklaşık altı sonra Satış Müdürlüğüne getirildim. Otelde 16.00-24.00 saatleri bizim en fazla satış yaptığımız, resepsiyon için en verimli saatlerdir. O dönemde çok fazla misafir ilişkilerine girdiğim, sorun çözdüğüm ve iş bağladığım için o pozisyona layık görüldüğümü düşünüyorum. Bir de ben çok ataktım, oteldeki başka işlere de yardımcı oluyordum. Ama ben o işleri otelcilik ve kariyer aşkına da yapmıyordum. Tamamen sevdiğim için boş vakitlerimde farklı işleri de kovalamaktan büyük keyif alıyordum.

Bu aralıkta siz de kendinizi, otelcilikle örtüşen yeteneklerinizi keşfetmiş, o yolda bir kariyer çizmişsiniz. Sonraki süreç hangi sürprizlerle gelişmelerle devam etti, anlatır mısınız?

Ben zaten otelciliğe resepsiyonda devam etmeyi hiç düşünmedim, kafamda hep başka işler yapmak vardı. En yoğun dönemde bu terfiyi alınca başarabileceğime inandım, yeni görev tanımımı yadırgamadım. Zaten hemen ikinci gününde de satış ofisine geçip, ilk görüşmeleri almaya başlamıştım bile. Akabinde 2006 yılında Anemon Denizli’nin Genel Müdürü oldum. Otelin yeni açılıyor olmasının bu hızlı yükselişte yine etkisi büyük olmuştur.

Tabii şu detayı da vermek isterim, ben okul döneminde Anemon Eskişehir’e ilk başvurduğumda Haziran ayıydı. Otel Ekim ayı gibi açılacaktı. Beni işe aldılar ama “Biz sizi arayacağız” dediler. Ben bir hafta sonra oteli arayıp bir işimin olmadığını ve şantiyede çalışabileceğimi söyledim. Hiç unutmuyorum, 100-150 erkek ustanın arasında tek kadın çalışan bendim. Küçücük bir şantiye ofisinde gelen telefonlara bakıyorum, cv’leri topluyorum, malzeme geliyor, teslim tutanaklarını tutuyorum. O dönem çok rahat, çok keyifli çalıştım. Hatta Anemon Eskişehir açılış tecrübem, bir sonraki Anemon Denizli’deki açılış Genel Müdürlüğü başarıma da önemli ölçüde yansıdı. Kapı numaralarını yapıştırmanın bile faydalarını gördüm, öyle söyleyeyim.

7

Eskişehir’den sonra Denizli nasıl bir deneyimdi? Bölgenin turizm potansiyelini değerlendirerek şehir otelciliğinin gelişimine ilişkin düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

2006 yılından beri Denizli’deyim. Denizli, Eskişehir’den sonra benim hiç bilmediğim, çok yeni bir bölgeydi. İlk defa gitmiştim, daha önce tatil yaptığım bir yer de değildi. Şehir içindeki oteller ilk defa üç yıldızdan beş yıldıza çıkmıştı. Bölgedeki operasyon üçten beşe çıkınca o dönemde de müthiş zorluklar yaşadık. Açılışta çok yorulduk. Denizli turizm potansiyeli yüksek bir şehir. Özellikle Pamukkale bölgesi önemli bir cazibe merkezi. Dolayısıyla bölgenin turizmde yükselmemesi için hiçbir neden yok. Bu şehir otelciliğine de çok olumlu yansımış, bölge şehir otelciliğinde 2006’dan bu yana ciddi bir ivmeyle büyüyor, gelişiyor.

Görünen o ki, bu karşılıklı bir büyüme ve gelişme süreci olmuş. Bir süreden beri Park Dedeman Denizli Oteli’ni yönetiyorsunuz. Anemon’a vedanız, Dedeman Grubu ile buluşmanız nasıl oldu?

Ben Dedeman’ın üst düzey yöneticileriyle Anemon’dayken tanıştım. Denizli’deki otelin inşaatı esnasında bir vesileyle bir araya gelmiştim. Sonrasında otelle yol ayrımına girince karşılıklı gelişen bir diyalogla Dedeman Ailesi’ne katıldım. Park Dedeman Denizli Oteli’nin ikinci müdürüyüm.

Park Dedeman Denizli cephesinden bu zorlu günler nasıl geçiyor? Malumunuz, Türkiye turizmi için sıkıntılı bir sürecin içindeyiz. Sizce sektör 2016 yılını nasıl bir sezon finaliyle kapatır?

Dediğiniz gibi zor bir yılın içindeyiz. Bu yıla seçimlerin akabinde beklentilerimizi yüksek tutarak başladık. Daha durağan bir süreç olur diye ümit ettik. Denizlili işadamlarının da konuştuğu konu hep oydu. Her ne kadar son gelişmeler işlerimizi biraz sıkıntıya soksa da biz işadamlarıyla birebir çalıştığımız için krizden çok etkilenmedik. Dolayısıyla bu yılki bütçelerimizin çok büyük riske gireceğini düşünmüyorum. Park Dedeman Denizli için bu yılki hedefimiz, belirlediğimiz bütçeleri tutturmak.

4

Biraz da kendinizden, yönetim ilkelerinizden, turizmle örtüşen özelliklerinizden bahsetmenizi isterim. Seher Gökçe iş ve günlük hayatında ne tür bir aura ve çalışma görüşüne sahip biridir?

Çok açık fikirli, esprili ama bir o kadar da disiplinli bir insanım. Bir iş planlanıyorsa mutlaka zamanında yapılmalıdır. İş bitiriciyimdir, uzun uzun bahaneleri sevmem. Yeri geldiğinde sertimdir ama kural koyup yapılmadığında çıkış veren bir yönetici de asla olmam. Daima kazanmaya yönelik çalışırım. Operasyon insanıyımdır. Ben masa başı müdürü hiçbir zaman olmadım. Personelimin içinde olmayı, onlarla birlikte çalışmayı hep sevdim, benimsedim.

 Siz sevip benimsediniz… Peki sektör sizi ne kadar benimsedi, destekledi?

Bugüne kadar kadın yönetici olmanın zorluğunu hiçbir şekilde yaşamadım. Aksine çalıştığım gruplarda daima desteklendim. Karakteristik özelliklerin de bunda çok büyük bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. Ben anne, anneanne ve dedeyle büyüyen bir çocuk olduğum için ayaklarım yere hep sağlam bastı, sorumluluk sahibi bir çocuk oldum. Onun da artılarını iş hayatımda fazlasıyla gördüm. Bir kadın genel müdürün idaresinde çalışmanın personel için büyük bir artı olduğunu düşünüyorum. Bizim otelimizde 12 kadın çalışanımız var, toplam istihdam sayımız 379. Kadın çalışanlarımıza yönelik çok özel organizasyonlarımız oluyor. Mesela Anneler Günleri’ni en özel şekilde yemekle veyahut hiçbir şey yapamasak pasta keserek kutluyoruz. Biz otelde kişiye özel uygulamalar yapıyoruz. Bir çalışanımız çocuk doğurduysa ona yönelik bir program yapıyoruz, çocuğu okula yeni başlayan bir çalışanımız için kendi aramızda para topluyoruz ve ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bir de özellikle her yıl bankaları davet edip çalışanlarımızı bireysel emeklilik ve benzeri sigortalar konusunda bilgilendirme toplantıları düzenliyorum. Yine otelimize bir avukat davet edip kadınlarımızı hakları konusunda bilinçlendirme toplantıları da yapıyoruz.

Bundan sonrası için planlarınız, hayalleriniz var mı?

Herkesin bir hayali vardır. Ne bileyim restoran açmak, kendi butik otelini işletmek ister. Benimse en büyük hayalim, herhalde biraz da yaşım gereği olsa gerek, profesyonel iş dünyasının içinde kariyer yapmak. Bu bölge direktörlüğü olabilir, satış direktörlüğü olabilir… Nasıl ki bu noktalara kademe kademe geldiysem yine o şekilde basamak basamak ilerlemek istiyorum. Sanırım bunun için de bir beş yılım var. Hayallerin gerçek olması için zaman şart ama bunun yanında şans, fırsat ve yer gibi koşullar da çok önemli. Ben çok azimli ve iş konusunda sabırlıyımdır. Doğru zamanda doğru yerde olmak ve işini severek ve kaliteli yapmak başarıyı mutlaka getirecektir.

kadınlar günü

Bu süre zarfında, en çok da otelcilik sektörüne girerken en büyük şansınız neydi?

Yaklaşık 10 yıldır bu sektörün içinde genel müdürlük yapıyorum. Genç olmak elbette ki çok büyük bir kazanımdı. Ona rağmen bir yerlere tutunup kariyer yapabildim. Daha yeni de başlamış olabilirdim. Sonra cesaretim… Hep cesurdum. Anemon Eskişehir Oteli’ndeki iş görüşmesine giderken de cesurdum, satış müdürlüğü teklifini kabul ederken de cesurdum. Cesaretin iyi bir fırsat yarattığını düşünüyorum. Arkadaşlara da onu tavsiye ediyorum, hani çok bilginiz vardır, ama onu kullanmaya cesaret edemezsiniz. O bilgi yine sizde kalır. Çok paranız vardır, girişken olmaya cesaret edemezsiniz, paranız cebinizde kalır. Cesaret bir bakıma ateşleyici bir güç gibi geliyor bana.

Bir de tabii Dedeman Ailesi ile çalışmak benim için çok büyük bir şans. Çünkü grubumuz kendi bünyesindeki personeline son derece katkı sağlayan, destekleyen bir kurum kültürüne sahip. Çok severek çalışıyorum.

 Otelcilik sektörüne girerken ki cesaretiniz şimdiden baktığınıza size kaygı veriyor mu?

Kesinlikle hayır, hatta iyi ki yapmışım diyorum. Cesaretimi doğru zamanda, doğru yerde ve gerektiği ölçülerde kullanmayı bilen biri oldum hep. Bugüne dek daima eksik yönlerimi tamamlayarak yoluma devam ettim. İşim biterdi mesela, ustayla saatlerce oturup yeni bir şeyler daha öğrenmenin telaşsına düşerdim. Mutfakta sarma sardım, oda temizledim, salon operasyonu hazırladım, A’dan Z’ye düğün kurdum.

Ben üniversitede yılda iki kez öğrencilerle buluşuyorum. Turizm derslerine giriyorum aynı zamanda kariyer günlerinde öğrenci sohbetlerine de katılıyorum. Orada da genç arkadaşlarımıza işe erken başlamalarını, olabildiğince cesur davranmalarını anlatıyorum. “Okurken başlayın, geç kalmayın. Her gün bugün olabilir. Bugün bir fırsatı kaçırmış olabilirsiniz. Ben hayata da hep öyle bakarım, o gün bugün olabilir.” diyorum.

1

 Yeni nesilin enerjisini nasıl görüyorsunuz, sizi umutlandırıyor mu?

Yeni nesil ikna olursa, çok güzel şeyler yapabiliyorlar. Ben öğrenci arkadaşlarıma “Mutlaka bir yerde staj yapın, kendinizi ölçün ve doğru zamanda doğru yerde olmaya gayret edin.” diyorum. Ben de şans eseri doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla otelciliğe başladım. Anemon Grubu bu konuda beni fazlasıyla desteklemiştir. Anemon benim için bir okul olmuştur. Dedeman Grubu’nda ise, iş hayatının çok daha profesyonel tarafını yaşıyorum. Belki sektöre burada başlangıç yapsaydım aynı şekilde burası da benim için iyi bir okul olabilirdi. Anemon’dan mezun oldum Dedeman da ise kariyer yolculuğuma devam ediyorum.

 Merak ediyorum, bunca koşuşturmacanın içinde kendinizi turizmden soyutlayabiliyor musunuz? Özel yaşamanızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Asla, çok içindeyim. Ben Denizli’de de çok faal çalışıyorum. İşi iş gibi asla görmüyorum. Profesyonel hayatımda beraber çalıştığım bütün insanlarla sosyal hayatımda da görüşmeye devam ediyorum. Denizli Turizmciler Derneği üyesiyim, Denizli İş Adamları Derneği’nin Başkan Yardımcılığı’nı yaptım. Denizli’de çok faalim. Ama turizmden kopmak gibi bir durum söz konusu değil, yapısı gereği sosyal hayatımızın içinde hep var.

Özel hayatımda spor yapıyorum, sinemaya gidiyorum. Tıpkı benim gibi uyumayı sevmeyen küçük bir oğlum var. Çalışan arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. İki haftada bir dışarıya, yemeğe gidiyoruz. Çünkü biz çok keyifli bir aileyiz. Sanırım başarımızı da bu birlikte hareket etme ruhuna borçluyuz.

Seher Gökçe ödül

Bir de ödülünüz var, ondan hiç bahsetmediniz.

Evet, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Denizli’de en başarılı ve en girişimci iş kadınlarından biri seçildim. BEMAR Okulları’nın hazırladığı bir programdı, sağ olsunlar beni ödüle layık görmüşler.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir