Sevda Yılgaz, “Turizmde yeni bir şey söylemek lazım” dedi

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

“2016 yılını görüyorduk ama 2017 hiç görünmüyor. Yeni bir dünya düzeniyle turizmde değişimi sağlayabilirsek, 2018’de yeni doğan bir bebek olacağız.”

Turizm-otelcilik sektörüne uzun yıllarını adayan Sevda Yılgaz, her zaman olduğu gibi bu defa da sözünü esirgemedi, en çarpıcı söylemleriyle Türkiye’de son yaşananları turizm perspektifinde değerlendirdi…

Ekim 2015’ten bu yana Şişli’de hizmet veren Lampa Design Hotel’de CEO olarak görev yapan Sevda Yılgaz, Türkiye’nin turizm politikalarını eleştirdi, yönetim kaynaklı sorunların sektörel çırpınışlarına dokundurdu…

Yeni bir dünya düzeninden bahsetti, “Turizm için değişmek gerekiyor” dedi, dönüşüm için destinasyonları hedef gösterdi…

“Endişelere rağmen 2016’yı görüyorduk ama 2017 hiç görünmüyor” dedi, boşa umut dağıtmadı…

Hepsi ve daha fazlası Sevda Yılgaz ile yaptığımız bu samimi röportajımızda…

SAMSUNG CAMERA PICTURES

Sevda Hanım, son dönemde turizmde yaşananları siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektör 2016 yılına nasıl girdi? Yeni sezonda turizmcileri neler bekliyor?

2016, Türkiye turizmi adına bütün birikimlerin rafa kalktığı bir dönem oldu. Bu ülke için en alttan en üste, emek veren tüm çalışanlar, sektör temsilcileri olarak bugünlere pek çok şeyi biriktirerek geldik. Kendimizi, özgünlüğümüzü ifade etmek için çok çalıştık. Tanıtıma katkı anlamında önemli faaliyetler yürüttük. Hem Bakanlıkların hem tanıtma gruplarının son derece faydalı çalışmaları oldu. Paralelinde Türkiye algısı tüm dünyada pozitif bir imajla değerlendirildi. Özellikle İstanbul dünyanın önemli metropolleri içinde bir moda şehir oldu, kendisini doğru bir şekilde anlatabildi. Bunları başarırken, tam da üst düzey ziyaretçi tanıtımına odaklanmışken dünyada global olan bir krizin en çok yaşandığı ülke konumuna düştük.

Bugün üzülerek söylüyorum, biz şu anda Ortadoğu ülkesi algısındayız. Patlamalar, ülkemize yönelik göç dalgası, Türkiye’de pazarlıklar, Suriyelilerin ülkemiz üzerinden geri dönüşüne hazırlanması gibi birçok faktör bu algıyı doğurdu. En son Türkiye dünya turizminde altıncı sıradaydı. Her şey normal gidiyor olsaydı beşinci sıraya yerleşmemiz an meselesiydi.

Tabii şu da bir gerçek, sadece Türkiye değil, dünyanın diğer bütün ülkeleri kendi içlerinde farklılıklar yaşıyor. Mesela Avrupa, kendi Avrupa Birliği içinde kalma mücadelesi veriyor. Onlar birbirlerini destekliyor, kendi içlerinde hareket edecekler. Dünya turizminde de ekonomik daralmadan kaynaklanan bir geri çekilme durumu söz konusu. Bu kriz sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın gerçeği. Avrupa zaten ekonomik kriz yaşıyor ama onların paralarıyla bu ülkede tatil yapmak cenneti yaşayıp gitmekti. Şu anda güvenlik tehdidi nedeniyle güvenemediği, rahat düşünemediği, kendini emniyette hissedemediği için ailesini getiremeyecek. Ya kendi ülkesinde kalacak ya da komşuya gidecek…

SAMSUNG CAMERA PICTURES

 Terör bir global dünya sorunu evet ama en ağır faturanın Türk turizmine kesilmesine ne diyorsunuz? Neticede bu bombalar sadece İstanbul’da Ankara’da patlamadı. Bunun bir Paris’i bir Brüksel’i var…

Bunun en önemli sebebi bir turizm politikamızın olmayışı. Ülkeler arasında kurulan başarılı ekonomik, kültürel ve eğitimsel ilişkiler çok önemli ve bütün bunlar bir pazarlama modeli. Siz bütün bu ilişkilerinizi yönetimsel olarak diğer paydaşlarla, komşularınızla iyi bir seviyeye getiremiyorsunuz o ülkedeki sektörler ancak çırpınırlar, yapacak bir şeyleri olmaz.

Türkiye’de şu an çırpınan sadece turizm değil, buna bütün sektörleri de dahil etmek gerek. Neden? Çünkü turizm 60 tane sektörü etkiliyor, hepsi birbirine bağlı. “Yurtta barış dünyada barış” sözü aslında bir turizm politikasıdır. Vakti zamanında bugünler için söylenmiştir, nereye dokunsanız orayı dolduracak güçtedir.

Bakıyoruz, artık iletişimsel olarak dünyada hiçbir engel kalmadı. Birçok bilgiye sınırsız kaynaklardan ulaşabiliyoruz. İnsanlar seyahat etmek, dostluk, barış istiyor. Ama dünyada insan yaşamına aykırı bu sistem, kaos ortamı dünyadaki değişimin başladığını gösteriyor. Yeni bir dünya düzenine gidiş noktasında bu sürecin 2-3 sene daha devam edeceğini düşünüyorum. Ondan sonra çok zor bir dönem geçecek belki de. Ben 2018 itibari ile dünya turizminin çok başka bir düzenin içine gireceğini düşünüyorum.

“Turizmde yeni düzen” dediniz. Değişimle kastettiğiniz tam olarak ne, bunu biraz daha açabilir misiniz?

Ben diyorum ki, turizm için değişmek gerekiyor; özgünlüğü elden bırakmamak, samimiyet yani gerçek misafirperverlik ve doğru destekler yatırımlar gerekiyor. Gerçekten ne olduğumuzu doğru anlatmamız, taklit yapmamamız, yapmış isek de bizden de bir şeyler eklememiz gerekiyor.

Isparta’da bir şehir lavanta ekiyor ve şu anda bütün şehir onunla ekonomisini sağlıyor. Şimdilerde orada bisiklet yolları, festivaller düşünülüyor, proje bir turizm ürününe dönüşüyor. Çok başarılı bir proje, doğal olarak da heyecanlandırıyor, merak uyandırıyor. Hiç aklımda yok ama oraya ben de gitmek istiyorum.

Demem o ki, insanlar artık üretkenlik, farklılık ve samimiyet bekliyor. Bu şekilde nokta algımızın değişmesi için özgün olan şehirlerin destinasyon niteliğinin ortaya konması lazım. Herkesin özelliklerini zenginleştirerek anlatması ve farkındalık oluşturması gerek. Unutmayalım ki, değişim destinasyonlarla, farklılıkla başlar. Her birimizi dürten şey, farklılıktır, dikkat çeker ve oraya gitmenizi sağlar.

SAMSUNG CAMERA PICTURES

“HER ŞEY DAHİL DEĞİL, HER ŞEY HARİÇ OLMALI”

Tatil turizminde, yeni bir şey söylemek lazım mesela (inclusive out exclusive in) “her şey dahil” yerine “her şey hariç” olmalı ki şehir yaşamalı, yani misafir otele hapsolmuş modelinden çıkmamız gerekiyor. Kültür, zenginlik, ilişkiler paylaşılmalı. Bu şekilde otellerin maliyetleri de istihdam yükü de düşecek; şehir yaratıcılığını kullanıp, istihdam ve hizmetler şehir içinde birçok alana yayılacak.

 Türkiye ve dünya turizmi olarak bu değişimin neresindeyiz peki? Sözünü ettiğiniz dönüşüm başladı mı sizce?

Başlaması gerektiği algılandı diyelim. Turizmde bu algı niye oturmuyor dersek, turizm içindeki sektör birliklerinin de birbirleriyle ilişkileri tam bir daireyi doldurmuyor. Turizmin en büyük ayağı konaklama ne yazık ki hala bir yasası yok. Derneklerle kendini ifade etmeye çalışıyor. Bir defa bunun ortadan kaldırılması lazım. Rehberler Birliği’nin ve Seyahat Acentaları’nın var ama konaklamanın bir yasası yok. Böyle olunca bir kırılganlık da mevzu bahis oluyor tabii.

Sorunun çözümüne yönelik bir öneriniz olabilir mi?

Biz diyoruz ki, zaten yıllardır turizm için o kadar çok şey yapılmış ki, turizmin başarısı öyle güzel noktalara gelmiş ki, dünyada altıncı sıraya yerleşmişiz. Bir defa ülkemiz çok güzel. Dört mevsimi birlikte yaşıyor. Bulunduğu coğrafya eşsiz. Bunlar bizim en büyük doğal şanslarımız. Standartlar da yükseldi. Dünyaya en iyi ifade edebilen, yakınlaştıran, insanlarla bütünleşen bir sektörden söz ediyoruz. İnsan sevgisi ve misafirperverliğin en güzel şekliyle yaşandığı bir toplumun nesliyiz. Biz bu işi çok iyi yapıyoruz, insanımız çok fedakar ve en iyisiyle yapmaya çalışıyor.

Moraller iyi olduğu sürece iyi gidiyor ama toplumlardaki bu ayrıştırmalar başlayınca, siyasi olarak bölünmeler olup, başka zehirler atılınca gayri ihtiyari savaşmak zorunda kalıyorsunuz. Bu ülkenin gençleri var. İyi bir eğitimle yarınlarına turizm yolunda devam etmek isteyenler var. Bu enerjiyle pek çok insan turizmi sevdi. Otelcilik sevildi, turizm her kademesiyle sevildi. Kaldı ki algısı da geçmişte bu kadar pozitif değildi. Bugünden baktığımızda Türkiye, en fazla turizm kaynakları olan ve sektörden istihdam sağlayabilecek, dünyaya da bu güzellikleri en iyi şekilde verebilecek bir ülke. Başka da bir şansı yok zaten.

SAMSUNG CAMERA PICTURES

Turizm her dönem krizler yaşayan bir sektör oldu ama etkilerine bakılırsa bu kış ağır geçecek gibi görünüyor. Ya siz ne dersiniz?

Her ülkede olduğu gibi dönemsel krizler yaşanır. Şu anki niye çok büyük? Çünkü sektör çok büyüdü. Ondan dolayı bu kadar büyük bir kriz yaşanıyor. Bakıyorsunuz, birçok sektörü bırakıp turizm sektörüne giren işadamları var. İşini bırakıp otel yaptı, işini bırakıp residence yaptı, ama İstanbul’da ama şehir dışında… Evet, adam benzin istasyonunu sattı, otel yaptı. Tekstil firmasını kapatıp otel yaptı. Moda dünyasından çıktı, “benim çocuklar bu işi iyi yapar” dedi, otel yaptı. İleriye dönük yatırımlar çoğunlukla konaklama sektörüne yöneldiği için bu kadar büyük bir kriz yaşanıyor.

Bir de şu var, turizm büyüdüyse istihdam da ona paralel büyüdü. Bu krizle beraber birçok insan açığa çıkmak zorunda kaldı. Bu büyümeye mal üretenler durma noktasına geldi. Satın almalar yüzde 50’nin altına düştü. Anlayacağınız hepsi bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı olduğu için krizin etkisi bu kadar yüksek ve şiddetli hissediliyor.

2016 yılı zorlu geçiyor, 2017 yılı için öngörüleriniz neler olur?

2015 yılında bu yılın kötü geçeceği öngörüldü ve 2016 başından beri kötü gidiyor zaten. 2017 hiç görünmüyor. 2016 yılını görüyorduk, endişeler vardı, zaten bekleniyordu. Fakat son yaşananlar sebebiyle 2017 hiç görünmediği için ürünümüzü nasıl hangi fiyatla hangi pazarlara nasıl pazarlayacağımız belli değil.

Biz 2017’yi görüp, bu düşüncelerimizi geride bırakırsak ve biraz önce söylediğim gibi algıda değişim yapabilirsek, 2018 yılı itibariyle yeniden doğan akıllı bebek (smart modası da var biliyorsunuz) olacağız. Ben böyle düşünüyorum. Yarını görmüyoruz ki 2017’yi görelim. Dediğim gibi bu sadece Türkiye için de geçerli değil, ekonomik kaygılar dünya ölçeğinde devam ediyor. Genel manzara bu fakat turizm ülkesi Türkiye en ağır darbeyi aldığı için dibe vuruyor.

_W7A9484

 Son olarak biraz da Lampa Design Hotel’deki görevinizden bahsedelim isterim. Bir süredir otelin CEO’su olarak otelcilik çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Daha çok yeni bir otelsiniz, burada neler oluyor?

Biz bu olumsuz gelişmelerin içinde bugüne kadar yapılanlardan arta kalanlarla moral bulup, iyi şeyler olacak düşüncesiyle yolumuza devam ediyoruz, öncelikle onu söyleyeyim. Lampa Design Hotel’i Ekim 2015’te 20 odalı küçük otel olarak hizmete açtık. Otelimiz Şişli’de ticaretin, alışverişin, modanın yoğun olduğu bir bölge ve bağlantı noktası konumunda. Burada önemli hastanelere ve kliniklere yakın bir konumda bulunuyoruz. İstanbul’a sağlık, eğitim, sanat ve iş amaçlı gelen misafirlere konaklama olanağı sağlarken aynı zamanda turistik amaçlı misafirleri de ağırlıyoruz. Bölgemizde çok fazla konaklama tesisi var ve cazip olamaya davet ediyor. Hepsi birbirinden farklı, global markalı veya kendi markasını oluşturmuş başarılı işletmeler. Otelimizin çizgisi gereği dizayn otel olması diğerlerinden önemli bir ayırt edici özellik.

Lampa Design Otelimizde yoğun bir mimari akıl, özgünlük var ve de içinde ciddi bir koleksiyon da -barındırıyor. “Lampa” birçok dilde gaz lambası anlamına geliyor. Otelin yatırımcısı olan Orhan Utan’ın 200’ün üzerinde gaz lambası koleksiyonu var hepsi birbirinden değerli, otelin bazı köşelerinde sergileniyor. Misafirlerimizin de küçük fakat farklı mimari yapıda içinde özgünlükler geliştiren, kendini iyi ve yenilenmiş hissedecekleri bir evde konakladıkları hissiyatını yaşayacakları “lampa” ismiyle özdeşleşeceğini düşündük. Ev sahibi yaşam tarzını ve zevklerini misafirleriyle paylaşırken, doğaya saygı felsefesiyle de sürdürülebilirliğe atıfta bulunuyor. Kahvaltı soframızda Kars’tan gelen gravyer peyniri ve bal çeşitleri, ev yapımı reçeller, börekler, ekmekler, marmelatlar, sızma zeytinyağı ve zeytin çeşitleri gibi çok farklı yörelerimizin yiyecek değerlerini tatma fırsatı buluyorlar.

_W7A8815

“DAR ALANDA DOĞAYA GÖNDERMELER YAPIYORUZ”

Konaklayan veya ziyaretçi misafirimiz rahatlatıcı bir etkiyle otelimizden ayrılırken, detayların kendilerini zenginleştirdiğini, bu etkiyle farklı bir deneyim kazandıklarını söylüyorlar. Misafirlerimize her bir noktamızda başka bir pencere açıyoruz mesela kurucumuz Özge Utan’ın Terarium bitki merakı, kafemizin bir bölümünde bahçe dokusunda yaşatılırken, dar alanda doğa göndermesi yapıyor. Bu anlamda bölgenin kendisini dizayn etkisiyle istediği noktaya getiren, yenilikçi bir tesis olarak tercih ediliyoruz.

_W7A9059
‪#‎Turizm‬ ‪#‎YeniBirşeySöylemekLazım‬ ‪#‎Röportaj‬ ‪#‎LampaDesignHotel‬ ‪#‎Şişli‬ #‎SevdaYılgaz‬

Sevda Yılgaz, “Turizmde yeni bir şey söylemek lazım” dedi” için 2 yorum

  1. Sevda yilgaz hanımı bir meslektaşı olarak yerinde tespitleri için tebrik ediyorum…

  2. arkadaşım sevda cok net konuşmuş. tebrik ediyorum bizim düşüncelerimizi de aktarmış. sagolsun varolsun bizim değerli arkadaşımız özgün turizmcimiz. yüreğine, emeğine saglık diyor, sevgilerimi sunuyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir