Takkeleri önünüze koyun, bakalım keliniz görünecek mi?

2018 yılının son günlerini yaşarken herkes hem kişisel hem de kurumsal manada ne yaptığının muhasebesine yapmaya başladı. Aynı zamanda bu önümüzdeki yıl ne yapacağız planlaması için de gerekli olduğundan biz de şöyle takkeyi önümüze bir koyalım istedik. Bakalım kel bir durum görünecek mi?

Öncelikle bu sene için en önemli fark, yepyeni bir yönetim anlayışı ve devlet yapılanmasının denenmesiydi. Hatta bakanlıklar açıklanırken profesyonel sektör yöneticilerinin seçilmesini de bir şans olarak değerlendirmiştik. Bürokrasi çarklarında kaybolmaması gereken aksiyon alabilecek ve sektörün duayenlerinden oluşan üç bakanımızın bu konuda ciddi etkili olmasını bekledik elbette. Kendi sektörümüz açısından baktığımızda Sayın Bakanımız gerçekten etkili ve yerinde tespitlerle işe başladı. Bu aşamda sektör de daha çok umutlandı elbette. Geldiğimiz noktada beklentilerin karşılandığı konular da var hala beklediğimiz konular da…

Bakanın iyi niyetinden şüphemiz yok!

Ama Sayın Bakanın iyi niyetinden şüphemiz yok. Ama sanki biraz fazla 5 yıldız ve tesisleşme üzerine eğiliyor gibi geldi bana… Turizm sektörü bir bütün olarak ele alınmıyor hala… Hala taksi, uber, küçük esnaf beklentileri, alt yapı sorunları gibi ufak ama mide bulandıran sorunlarımız var… Sayın Bakan sayesinde çıkan turizm yatırımlarında yer tahsisine karşı yasal düzenleme çok doğru bir hareket oldu. Aynı şekilde bedava tahsis edilen yerlerde gelişme olmaması, uzun süreçlerde yatırımların hala bitirilememesi ama taşın altına elini koyup parayla yapılan tahsislerde bir an önce işletmenin açılıp para kazanmaya başlama isteği ve dolayısıyla da yatırımların hızlı bitmesi çok önemli bir eleştiri.

Bu konuda Bakan beyle tamamen aynı fikirdeyim. Diğer taraftan aynı fikirde olduğum diğer önemli konu da, yatırımların hızla yol almasına ve bölgesel gelişmelere alt yapı ve belediyelerin aynı hızla reaksiyon verememesi. Bu durumda pek çok defa yaşanan toprak yolla 5 yıldızlı tatil köyüne ulaşım gibi komedilere maruz kalıyoruz. Gene dağınık ve parçalanmış meslek birlikleri yerine güçlü ve aktif bir meslek grubu yapılanması fikrine de katılıyorum.

İstanbul Havaalanı için ne olacağını bekleyip görmek lazım. Bölgesel bir kavşak ve dağıtım noktası olmayı, Almanya’nın zamanında Frankfurt Havaalanı gibi bir etki oluşturmayı  başarırsa bu gerçekten çok büyük getirileri işaret eder. Dolayısıyla dükkanı açtık ama esas olanın işletmek olduğunu unutmamak lazım…

Yaz döneminde kur farkının ortaya koyduğu pozitif etkiler de var. Yabancı turist geri döndü mesela… Eylül ayına dek ekonomiye turizmin katkısı %13 artarak 23 milyar USD oldu. Ocak-Ekim döneminde %22 artışla 33,5 milyon kişi yabancı olarak yurda giriş yaptı… %23 artışla 175,5 milyon geceleme rakamına ulaştık. Ama dediğim gibi bunlar biz bu işi daha iyi yaptık diye olmadı, kur farkı sebebiyle Türkiye ucuz ülke oldu imajından yararlandık. Bunu kurdan bağımsız hala getirmek zorundayız. Hala İtalya ve İspanya kıyıları o fiyatlarla daha fazla turist alıyorsa, demek ki daha çok çalışmamız lazım.

Turizm gelirleri ve geceleme sayılarında her zaman olduğu gibi Haziran, Temmuz, Ağustos rakamlarımız coşmuş durumda ve bu rakamlar bir önceki yıldan daha iyi, en az %20 artışlı rakamlar söz konusu… Bu da gösteriyor ki hala yaz turizmi ülkesi olmaktan kurtulamıyoruz. Kültür turizmi veya kongre turizmi konusunda maalesef durum pek lezzetli değil… Görünen itibariyle de önümüzdeki yıl da olmayacak.

Topyekün mücadele anlayışı turizme de uygulanmalı  

Turizmi etkileyen siyasi ve ekonomik faktörleri, alkol yasağı gibi, hak ve özgürlükler gibi problemleri burada irdelemeyeceğim. Ama muhafazakar yönetimimizin yanında bu tarz kararlar alıp sonra da Avrupalı ve Rus turistleri çekmeye çalışmak gerçekten zor oluyor. Hala taksiler ve Uber gibi şirketler için bir sonuca ulaşamadık. Taksici terörünü de hala bitirebilmiş değiliz. Her şey dahil sistemlerin yok ettiği yöresel küçük pazarlar ve küçük esnaf konusunda hala adım atmadık. Küçük esnafın hasbelkader eline düşen turisti de kazıklanmaktan kurtaramıyoruz. Yani topyekün mücadele anlayışımızın turizm için de uygulanması gerekiyor. Mahalle mahalle eğitimlerden tutun da denetimlere kadar ciddi bir yapısal reforma ihtiyacımız var. Ancak bu da bu sene biterken henüz gerçekleşmiş değil!

Sahillerimizi, denizimizi ve doğal güzelliklerimizi ön plana alarak turist beklerken bir taraftan da kıyıların betona dönüşmesine engel olamıyoruz. Kirlilik ve düzen sorunumuz var. Alt yapı eksiklikleri had safhada, her sene olan Bodrum’u sel bastı görüntülerini bu sene de 2-3 kere seyretmek zorunda kaldık. Geçen sene de seyrediyorduk, değişen bir şey yok. Bu seller Marmaris köylerinde de oluyor. Selimiye koyu da bu sene kirlilik rekoru kırdı. Karadeniz yaylalarını hiç açmayacağım çünkü imar barışında barıştık mı yoksa katliama sebep mi olduk hiç bilemiyorum. Akdeniz gölleri kurudu. Ege’de artık hortumlar görüyoruz. İklim gözümüze baka baka değişerek canımıza okurken biz hala inadına HES yaparak sen vurdun bir de ben vurayım demeye devam ediyoruz. Bunlar da turizm sektörünü etkileyen faktörler…

Sonuçta tekrar geldiğimiz nokta topyekün mücadele… Ama topyekün lafta kalmamalı… Çevre, sanayi, doğa, turizm, yatırım, inşaat, alt yapı, enerji ve turist kelimelerini birbirinden bağımsız ve ayrı şeyler gibi düşünmemiz artık imkansız. Bir tuğlanın yeri değişirken bunun neleri nasıl etkileyeceğini iyi hesaplamamız lazım.

Ben temiz ve çevresel sektörlerin katkılarıyla gelişip kazanmamızdan yanayım. Turizm bunlardan biri… Dolayısıyla benim doğamı etkileyecek doğam etkilenince de turizmim etkilenecekse ben o bölge için HES yapımını da, imar barışını da yok sayarım. Planlı ve geleceğe yönelik adımlar atmalıyız. Bu ülkeyi ve bu güzellikleri korumak birinci ve öncelikli hedefimiz olmalı… Temiz ve sürekli turizm gelirleri ekonomik ve kültürel gelişimimiz için hayati değer taşımaktadır.

Tüm bu eleştiri ve olumsuzluklara rağmen sektör için hem Bakanımıza hem de 2019’a güveniyorum. Yatırımların artmasını bekliyorum. Düzen ve ihtisaslaşmış yönetimler bekliyorum. Ekonomik istikrar ve plan yapabilecek kadar bir destek görmeyi bekliyorum. Yenileme ve alt yapı çalışmalarının artmasını bekliyorum. Turist kalitesinde artış ve Avrupalı zengin turistin geri gelmesi için dua ediyorum.

Türk turizm sektörünün nacizane bir temsilcisi olarak, Allah’ın bize nasip ettiği bu yurtta daha sevgi ve istikrar dolu bir yıl içinde bölgesel sorunların değil, bölgesel başarı ve güzelliklerin ülkesi olmak için çalışmak istiyorum.

Hepimiz için güzel bir 2019 dilerim.

Tezer Öner / Agon Danışmanlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir