TAVAK, “Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırması”nı yayınladı

Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) “Türkiye’de Yeme İçme Sektörünün Yapısı Gastroekonomisinin Boyutları Nasıl Gelişiyor?” konulu 2018 Ara Raporunu yayınladı. Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırması’na göre, Türkiye hane halkının satın alma gücünün gelişimi ile sektörün gelişimindeki büyüme paralel gidiyor. Alım gücü ne kadar yüksek olursa, halk o kadar çok restoran harcaması yapıyor. Gastronomi ekonomisinin gelişimini etkileyen bir diğer önemli unsur, enflasyon. İç ve dış politik etmenler ve terör de gastronomi ekonomisini olumsuz etkileyen faktörlerin başında geliyor.

Gastronomi Ekonomisi

Gastronomide dönen paranın %25’i kültüre bağlı oluşuyor

Gastronomi ekonomisinde bugüne kadar ciddi bir araştırma yapılmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğunu ifade eden TAVAK Vakfı Başkanı Faruk Şen araştırmaya ilişkin şu bilgileri paylaştı: “TAVAK olarak gastronomi sektörünü 13 ana başlıkta topluyoruz. Tam olarak gerçekçi bir yaklaşım sunmak güçtür. Fakat konuşulan uzmanlar ve bu konuda çıkan haberler kapsamında gastronomi ekonomisinde dönen paranın 16 ila 24 milyar dolar olduğundan hareket edilmektedir. Bu açıdan gastronomi ekonomisini 22 milyar olarak dolar görürsek, bunun içinde 13 ana başlıkta görülen kuruluşlarda ve otellerin gastronomisi de dahil edilirse, Türkiye’de gastronomi konusunda dönen paranın ortalama % 25’inin kültüre bağlı olarak oluştuğu görülmektedir. Bunun İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde hafta içi ve hafta sonu müzikli yemekler yapan yerler ile beraber Antalya’da belirli bayramlarda ve önemli günlerde sanatçıyla yapılan yemekleri dâhil etmemizde yarar var. Bunların da %25’lik bir gastronomi ekonomisinden pay almaları halinde kültüre dayalı gastronominin takriben 6 milyar dolar olduğundan hareket edebiliriz.”

 Sektörün yıllara göre büyümesi

2011 yılı verilerine göre, tüm hazır yemek sektörünün büyüklüğü yaklaşık 14 milyar dolardır. 2006 yılında 5 milyar dolar cirosu olan sektör 5 yılda takriben 3 kat büyümüştür. 2015 yılında sektörün büyüklüğü takriben 24.7 milyar dolardır. Restoranlar yüzde 35, tabldot yüzde 30, oteller yüzde 20 ve fastfood restoranlar yüzde 15 pazar payı oranına sahiptir. Ekonomik büyüme ve sosyo-kültürel değişimlere paralel olarak fastfood sektörünün pazar payı hızla artmaktadır.

Sektör 2005-2015 arasında katlanarak büyüdü

Türkiye’de ev dışı tüketim harcamaları 2015 yılında dünya ortalamasının üç katı üzerinde %11’lik artışla 55 milyar liraya ulaşmıştır. Türkiye şu anda dünyayı çok büyük bir süratle tüketim hızında geçmektedir. Fiyatlar dengesi arasındaki bu açığa rağmen Türkiye’nin tüketim hızında gerçekleşen artış bireysel borçların artışıyla gündeme gelebilir. Türkiye’de 2011 yılında 25 milyar Türk lirası olan harcama tüketimleri 5 yıl içerisinde 30 milyar Türk lirası büyümüştür.

2016-2017 “kara yıllar” olarak tarihe geçti

Ev Dışı Tüketim sektörü (EDT), 2015 yılına kadar istikrarlı bir şekilde çift haneli rakamlarla büyüme gösterirken son iki senedir Türkiye’de yaşanan olumsuz gelişmeler EDT sektörünü de etkiledi. 2016 yılında yaklaşık yüzde 25-30 civarında küçülen sektörün 2017 yılında daha önceki yıllardaki performansını gösteremedi. EDT sektörü dünyada ve Türkiye’de her yıl gelişme göstermektedir. Türkiye’de ise pazar 2016 yılında yüzde 25-30’lar seviyesinde küçüldüğünden hareket edilmektedir.

Yeme içme sektörünün dağılımları

EDT pazarı ABD’de 2.1 trilyon TL ile Türkiye’nin 38 katı, Avrupa’da ise 1.6 trilyon TL ile Türkiye’nin 29 katı büyüklüğündedir. Fastfood kanalının payı yüzde 30 ile en yüksek tüketici harcamasının yapıldığı kanal durumundadır. Restoran/kafe yüzde 27 ile ikinci sırada, oteller ise yüzde 13 ile üçüncü sırada yer alırken, otellerde yüzde 28’lik bir düşüş hesaplanmaktadır. İstanbul toplam cironun yüzde 41’ini oluştururken Antalya ve İzmir yüzde 15’er pay ile ikinci sırada, Ankara ise yüzde 11 ile üçüncü sırada yer almaktadır. Antalya’da 2015’den 2016’ya yüzde 22’lik bir daralma olacağı hesaplanmaktadır. Tüketim harcamalarının çok büyük bir kısmı gıda tüketimlerine yapılmaktadır. Ev dışı tüketim harcamalarının %62’sinin gıda sektöründe yapıldığı ve bu gıda sektöründeki harcamaların %56’sının restoranlar ile fastfood mekanlarında yapıldığı saptanmıştır.

2015’de yeme içme sektörü

Türkiye’de 2015 yılında Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) 859 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Kişi başına düşen milli gelir ise 10 bin 500 dolardır (28.350 TL). 2015 yılında hane halkının restoran harcamaları 24.7 Milyar Dolardır (66.7 milyar Türk lirası). 2015 yılında hane halkının restoran tüketim harcamalarının GSMH’den aldığı pay ortalama %2,87’dir.

2016’da yeme-içme sektörü

Türkiye’de 2016 yılında hane halkının ev dışı tüketim harcamaları bir önceki yıla göre büyük ölçüde gerilemiştir. 2016 yılında hane halkının restoran harcamaları yaklaşık olarak 18 milyar dolar (55 milyar Türk Lirası) olarak gerçekleşmesinden hareket edilmektedir. Hane halkının restoran harcamalarının 2016 yılında GSMH’ya oranı 2,09 olmuştur.

Türkiye’de Gastronomi Turizmi

Normal turiste göre 1 buçuk katı harcama oranı

Yabancı turistler ile yapılan küçük ölçekli bir araştırma toplam harcamaların yüzde 20’sini yeme-içmeye ayırırken, Gastronomi turistleri toplam harcamalarının yüzde 27’sini yeme içmeye harcamaktadır. Gastronomi turistleri tatilleri boyunca harcadıkları ortalama 945 doların 259’unu yeme-içmeye ayırdıkları belirtirken, diğer turistler harcadıkları ortalama 837 doların 171’ini yeme-içme amacıyla harcadıkları belirtmişlerdir. Gastronomi turistleri, yeme-içmeye diğer yabancı turistlerin 1 buçuk katı daha fazla para harcamaktadırlar. Bu da gastronomi turizminin yabancı turistlerden elde edilen gelirleri artırmak için iyi bir çözüm sunduğunu göstermektedir.

Sonuç

Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi üzerine yaptığımız araştırma sonucunda, hane halkının satın alma gücünün gelişimi ile sektörün gelişimindeki büyüme ilişkisini tespit ettik. Türkiye’de alım gücü ne kadar yüksek olursa, Türkiye halkı o kadar çok restoran harcamasında yapmaktadır. GSMH’nin ve SAGP’nin artışı sektörün gelecek yıllarda kaderini belirleyecek gibi gözüküyor. Kültür ekonomisinin en büyük segmenti olan Gastronomi ekonomisinin gelişimini etkileyen bir diğer önemli konu ise enflasyondur. Türkiye’de hayat pahalılığı son 15 yıla baktığımızda en yüksek dönemini geçirmektedir. Bu elbette yalnızca enflasyonla açıklanacak bir durum değildir. Ülkemizde ithal ve yerli mallara çok yüksek vergiler uygulanmaktadır. Bu gelişmelerde alım gücünü azaltmaktadır. Türkiye için ne yazık ki 2016 ve 2017 yılları istenilen seviyelerde kapanmamıştır. Ülkemizde gerçekleşen olaylar sektörü doğrudan etkilemiştir. Türkiye ekonomisi iç ve dış politik etmenlerden ve terörden oldukça olumsuz etkilenmektedir. Türkiye’nin ekonominin her sahasında olduğu gibi gastronomide de ilerlemesi için, mevcut problemlerin iyileştirilmesi gerekmektedir.”

Araştırma Yöntemi

“Türkiye’de Gastronomi Ekonomisi Araştırması” kapsamında En üst Düzey Restoranlar, Üst Düzey Seviyedeki Restoranlar, Orta Restoranlar, Standart Restoranlar, Alkolsüz Restoranlar, Ev Yemekleri, Üst Fast-Food Kuruluşları, Orta Fast-Food Kuruluşları, Alt Fast-Food Kuruluşları, Catering/ Firmalar, İçki Üreticileri, Otel Restoranları ve Sokak Lezzetleri olmak üzere 13 ayrı bölümde örnekleme çalışması yapılmış, TUİK başta olmak üzere bütün istatistikler de detaylı olarak ele alınmıştır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir