Tezer Öner: Aman tahsis edelim derken, tahriş etmeyelim!

Tahsislerin verilişi ve kapsamına ilişkin değişiklik öncesi Kültür ve Turizm Bakanlığı devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler, Hazine’nin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, bu bölgelerin veya planlarla belirlenmiş alt bölgeleri ve turizm merkezlerinin içinde yer alan orman arazilerini yatırımcılara 99 yıla kadar tahsis edebiliyordu.

Yapılan değişiklikle bakanlığın yatırımcılara tahsis edebileceği alanlar ‘kamu taşınmazları’ tanımı genişletilerek şöyle sıralandı: “Kamu taşınmazları: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri içinde veya dışında kalan ve kanun uyarınca bakanlığa tahsis edilen; Hazine’nin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici yerler ile kapanan yollar ve yol fazlaları, devlet ormanı sayılan yerler ile Milli Parklar Kanunu ve Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen yerler ve ayrıca, ormanlık alanlar üzerinde bulunan ve Orman Genel Müdürlüğü sabit kıymetlerine alınan tesislerden konaklama amaçlı kullanılması mümkün olanlar ile devlet ormanları içinde sınırları Orman Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen ve üzerinde konaklama tesisi bulunan veya yapılması uygun görülen mesire yerleri”.

Bu değişiklik çok taze olduğu için yatırımcılar ve tahsis alanlarının söz konusu olduğu belediyeler ile yerel halk tarafından henüz tepki almadı. Ancak bu genişletilmiş tanımın ortaya koyacağı bazı sıkıntıların da olacağı şimdiden görülmekte.

Öncelikle ben bir yatırım danışmanı olarak, tek elde ve doğal olarak da Ankara’da bulunan bir idarenin mesela Ege’de minik bir alanın da büyük bir alanın da sorumluluğunu taşımasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Meşguliyet açısından ve doğru değerleme açısından çatışmalar doğacaktır. Ayrıca belediyelerin imar planlarında ve alt yapı hazırlıklarında yer almayan ve yatırım izni bir anda verilmiş olan yerler iş planlarında da sıkıntı oluşturacaktır. Bunun örneğini hastane yollarında yaşadık.

Diğer taraftan tanımın genişletilmiş olması da ayrı bir sorundur. Ankara’daki biri için mera bir anlam ifade etmeyebilir. Ama Trabzon yaylalarında bir köylü için hayvancılık, et, süt ve tereyağ gibi gelir kaynaklarının olmazsa olmazıdır. Hangi meranın vasıfsız olacağına kim karar verecek bu durumda?

Bir de işin ekolojik tarafı var. Orman alanları, mesire yerleri, özel çevre koruma alanları ve milli parkların tanıma dahil edilmesi bir çevreci ve ekolojik yaşam destekçisi olarak benim içimde korku dalgaları oluşturuyor. Bugün bu kararı alanlar ve uygulayanlar iyi niyetli olsa bile, yarın bu işi yönetenlerin bu karar kapsamında nereleri yok edeceğini bilemeyiz. İklim hızla değişirken ve yeşil alanları arttırmamız gerekirken azaltacak kararlar almak gelecek kuşaklar adına ne kadar doğru, ileride değerlendirilecektir. Ama şu anda hissi olarak kesinlikle yanlış bulduğumu söyleyebilirim.

Planlama ve alt yapı yatırımlarının belediyelerde olduğu ve il özel idareleri ile belediyelerin koordineli çalışmasının bölgesel faydalarını bildiğimiz halde bu bağı daha da koparmak ve merkezle belediyeler arasına böyle bir uçurum koymak yatırım süreçlerini kesinlikle olumsuz etkileyecektir.

Her dönemde olduğu gibi deneyerek göreceğimiz bir süreç daha başlamış bulunuyor. Yatırımcılara ve turizm sektörüne hayırlı uğurlu olsun.

#tezeröner #turizmtahsis #turizmtahsisdeğişiklik #kültürveturizmbakanlığıtahsis #tahsisdüzenleme #agondanışmanlıkvemümessillik #turizm

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir