Tezer Öner, ITB Berlin’i ve Türkiye’ye yansımalarını değerlendirdi

Sektörün en büyük organizasyonlarından biri olan ITB Berlin Fuarı 7 – 11 Mart 2018 tarihleri arasında Almanya’nın Berlin kentinde gerçekleşti. Bu fuar organizasyonu sektörün yönünü tayin etmesi ve erken bazı uyarı veya işaretlerin alınması açısından bizim için çok büyük önem taşıyordu. ITB Türkiye’nin en ciddi potansiyel müşteri grubu olan Almanya’nın kalbinde bizim için tam bir nabız alma durumunda olduğundan firmalarımız da bu fuara gerekli özen ve ciddiyeti gösterdi.

Berlin’de 52. kez düzenlenen dünyanın en büyük turizm fuar ve borsası ITB Berlin, bu yıl rekor kırdı. 160 bin metrekare alan üzerinde gerçekleştirilen 52. ITB Berlin’i bu yıl 110 bini profesyonel olmak üzere yaklaşık 170 bin kişinin ziyaret ettiği açıklandı. 186 ülkeden 10 bini aşkın katılımcının 26 salonda bir araya geldiği fuarı 2017’de 109 bini profesyonel olmak üzere 169 bin kişi ziyaret etmişti. Açılışını Almanya Başbakanı Angela Merkel’in yaptığı fuarda Türkiye bu yıl 3 bin 79 metrekare angaje ile 3.2 no’lu Hol’de varlık gösterdi. ITB Berlin’deki dev Türkiye standında, THY ile birlikte, 20 seyahat acentası, 50 otel, 20 valilik, 40 birlik, dernek, belediye ile kalkınma ajansı yer aldı.

2019’un partner ülkesi, Malezya

ITB Berlin’i ziyaret edenlerin üçte ikisinin seyahat ürünleri alımında direkt karar vericiler olduğuna dikkat çeken ITB Berlin yönetimi, bu kesimin 1 milyon avronun üzerinde bütçeye sahip olduklarını, üçte birlik kesimin ise 10 milyon avronun üzerinde satın alma bütçesi olanlardan oluştuğunu ifade etti. Fuarda panel ve konferans olarak 150 oturumda, 300 civarında konuşmacı söz aldı. 2018’de partner ülkesi olmayan fuarda Almanya’nın eyaletlerinden Mecklenburg Vorpommern ana sponsor olurken, ITB Berlin’in 2019’daki partner ülkesi olarak da Malezya açıklandı. 53. ITB Berlin fuarı ise 6-9 Mart 2019 tarihlerinde yapılacak.

186 ülkeden 10 bin firmanın katılımıyla gerçekleşen fuara Almanya’nın ve dünyanın ne derece önem verdiğini Başbakan Angela Merkel’in açılışını yapmasından da anlıyoruz. Bu aşamada her zaman olduğu gibi turizm cazibesi olan ülkelerden ziyade turist ve müşteri olan ülkelerin bu tip fuarları organize etmesi de diğer bir ironi. Birgün ülkemizin de hem tarih hem deniz güneş hem de kültür turizmi açısından bir hazine olarak bu tarz büyük bir fuarı organize etmesini bekliyoruz. Üstelik hem iklim hem de konaklama açısından bu tarz bir fuarın güney ve Ege kıyılarında yapılması konaklama ve organizasyon açısından hiç de sıkıntı yaratmayacaktır.

ITB 2018 Berlin rakamlarına bizim açımızdan baktığımızda görünen işaretler olumlu bir hava arz etmektedir. Alman turistler açısından bir önceki senenin iki katı oranında rezervasyon alınmış olmasına ve Türkiye uçuşlarının %70’ten fazla doluluğa ulaşmasına rağmen maalesef henüz 2015 rakamlarını yakalayamadık. Ancak havanın her şeye rağmen olumlu olması ve sektörün yükseliş trendine girmesi bizim için gene de oldukça sevindirici bir haber. Türkiye’nin 54 temsilci 192 firma/stand ile temsil edildiği organizasyonda aslında katılımımızın daha yüksek olmasını beklerdik.

“Türkiye’nin daha fazla domine etmesi ve daha ciddi saldırması beklenirdi”

Katılım konusunda bana ilginç gelen bazı rakamları da paylaşmak istiyorum. Mesela; Çin 65 firma/stand, Hırvatistan 58, Ermenistan 31, Fransa 89, Almanya 1680 (!), Yunanistan 515, İtalya 168, Polonya 79, İspanya 325, İsviçre 88, Birleşik Arap Emirlikleri 214 (!), İngiltere 181, USA 229 stand/firma ile orada boy gösterdiler. Dolayısıyla sıkıntılı bir süreçten geçen Türkiye’nin bu tip organizasyonlarda daha fazla domine etmesi ve daha ciddi saldırması beklenirdi. Polonya, İngiltere ve BAE den çok daha cazip ve potansiyeli çok daha yüksek bir ülke olduğumuz aşikar. Özellikle yaz turizmi rakiplerimiz olan İspanya, İtalya ve Yunanistan bu konuda ne kadar agresif anlayabiliyoruz. Yunanistan gibi kazancının ciddi bir kısmını deniz turizminden sağlayan bir ülke varıyla yoğuyla satış ve pazarlama çabası içerisinde. Kıyı şeridi ve doğası itibariyle hiç de geri kalmadığımız özelliklerimizle hatta çok daha yaratıcı mutfak ve damak tadımızla sanırım hak ettiğimiz pazar payını almadığımız bir gerçek. Bununla birlikte 2017 yılında yakaladığı artışla bir önceki yıl 25 milyon olan ziyaretçi sayısını 30 milyona çıkaran Yunanistan, 2018 yılında da yüksek çift haneli büyüme hedefliyor. Almanya’dan aldığı ziyaretçi sayısını yüzde 18 oranında artırarak 3.7 milyona çıkaran Yunanistan’a dönük erken rezervasyon satışlarının bir önceki yıla kıyasla yüzde 30 artıda gittiği belirtiliyor. Buna sebeplerden birinin de Almanya’dan bizim aldığımız ziyaretçiyi Yunanistan’a kaptırmış olmamız. Yunanistan’ın 2018 yılı tanıtımlarında anakarayı ve daha küçük adaları öne çıkaracağı belirtilirken, görece kısa olan sezonu uzatmayı deneyecek. Yunanistan bu amaçla, Girit, Rodos ve Mora Yarımadası’nı pilot bölge ilan etti. Bu adalarda bulunan oteller, kasıma kadar açık bırakılacak. Bu aşamada en güçlü rakibimizin ataklarına bizim de cevap vermemiz gerekiyor.

“Doluluk – Fiyat paradoksunu iyi ayarlamak zorundayız”

Ama aynı sanat ve sporda olduğu gibi turizm sektörü veya diğer sektörlerin satış ve reklamında da “ağır abi” olmaya devam ediyoruz. Satış yatırım demektir. Yatırım da istihdam demek… Lokomotif bir sektör olarak gördüğümüz turizm bizim için Avrupalı acentelere her şey dahil verilerek kaymağını yedirdiğimiz bir pasta olmamalıdır. Kendi işimizde çırak çıkarsak işin hamallığını yaparken karını başkalarının yemesine de göz yummuş oluruz. Her ne kadar iyi tesislerimiz, mükemmel bir coğrafyamız, çok iyi yetişmiş kadrolarımız olsa da satılan mal en iyi maldır. Önce kendi ürünümüzü satmayı başarmamız gerekiyor.

Doluluk – Fiyat paradoksunu iyi ayarlamak zorundayız. Herkes önce doluluk diyor ama tesisleri doldurup sonra da nereden ne kırparız nasıl kar ederiz derdine düşmemeliyiz. Bu oranı iyi ayarlarsak hem mutlu bir personelimiz, yeterli sayıda çalışanla verdiğimiz kaliteli bir hizmet ve yenileme-yatırım için de kaynak bütçe konusunda bir akçemiz olur.

Türk turizm sektörü bu denge yüzünden çok farklı zamanlarda çok enteresan badireler atlattı. Ayrıca her zaman savunduğum gibi yabancı turist üç kuruşa her imkanı sınırsızca kullanırken bunun acısını kendi iç turizm müşterimizden çıkarmamalıyız. Yatırım konusunda bu iyimser havanın vereceği bir motivasyon oluşacağını düşünüyorum. Eğer bu sene 2015 rakamlarını yakalamayı başarabilirsek bu yaz ciddi el değiştirmeler satın alımlarla birlikte yeni yatırımlar için de bir ara start verilecek gibi geliyor. Bu aşamada biz de dergimizin Yatırım Danışmanlığı Grubu olarak sizlere destek vermeye devam edeceğiz.

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve İşletme Yatırım Danışmanı

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir