Turizm sıkılacak portakal mı?

Hatırlar mısınız? Eskiden radyonun ajans olduğu ve en önemli haber kaynağının da Fransa kökenli haber ajansı Ajans Frans Pres olduğu dönemlerden kalma çok havalı ve çok da espri kaynağı olmuş kalıplaşmış bir marka tanım… “Ajans Frans Pres sunar….” O zamandan beri medyacı olmak istemişimdir. Vayyy bee… Ajans Frans Pres muhabiri Tezer Öner falan diye hayaller kurmuşumdur.

Ajans’lar acayip çoğaldı. Her sektörde var… Sporcuların var. Oyuncuların var. Haberlerin var. Biz şimdi de sektör için ajans icat ettik. Nedir? Nasıl tanımlanmıştır?

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın kurulmasına ilişkin kanuna göre, Türkiye’nin turizm hedeflerine ulaşması amacıyla imkan ve fırsatlarının dünyada tanıtılması, turizm potansiyelinin tüm yönleriyle değerlendirilerek ülke ekonomisine kazandırılması, turizm yatırımlarının ülke ekonomisindeki payının ve hizmet kalitesinin artırılması için Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kurulacak. Dediler ve kurdular…

Ajans olarak hizmetler tutuyor mu? Ehh evet tutuyor… Peki gerek var mı? Var… Tartışılmaz… Ama… İşte ama deyip başlamak lazım… Yerim dar kısa özetlerle yorumlayacağım…

Devlet tüm şirketlerin en büyük ortağıdır. Çünkü %20 – %35 arası kazançlarımızı düzenli olarak alır. Kar ettiğin sürece onun da payını ödersin. Bu durumda bırakın turizm sektörünü herhangi bir sektörü geliştirmek, satışları arttırmak, üretimini arttırmak ve reklamını yapmak zaten devletin menfaati değil midir? Kesinlikle menfaatidir… Bir ortak olarak onun da taşın altına elini koyması gerekmez mi? Gerekir… Hatta  bir de işin ülke prestiji var ki oraya hiç girmiyorum. Bu durumda turizmde ortalama %1 ek vergi gelmiş oldu… Ee zaten senin görevin olan bir şey ve zaten Kültür ve Turizm Bakanlığı denen bu iş için kurulmuş devlet teşekkülü varken neden bir de ajans kuruyoruz? Buna Yönetim Kurulu lazım, CEO lazım, CFO lazım, müdürler lazım, çalışan lazım, kiralık arabalar lazım, ofisler lazım, maaşlar primler, kiralar, yemekler, toplantılar… Bu masraflar için de %1 daha lazım… Madem bu özgür ve özerk yapısıyla aynı şirket gibi olacak neden zorla ben bu şirkete ortak oluyorum kendi ajansımı kurarım demez mi kimse? Bu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kendi asli görevlerini taşere etmesinden başka bir şey değil! Üstelik masrafını da turizmciden alıyor.

Bu durumda özel şirket kurup masraflarını da herkesten toplayarak sadece “ajans” hizmeti vermek çok enteresan gelmiyor. Devlet teşvikleri falan desem o da olmaz, özel şirket devlet adına söz mü verecek? Devlet plan ve programına özel şirket mi dahil olacak? Peki bir diğer mesele madem bu özel bir şirket statüsünde olacak neden yönetimde ben yokum? Ben de olmak istiyorum! Ya benim sevmediğim biri veya kendi keyfine göre yönetecek birileri yönetime geçerse ben bu adamların maaşını, arabasını, masraflarını neden karşılıyorum?

Özetle… Özelleştirme başka bir şey, devletin asli görevleri yani mesela bir sektörü yönetmek ve yönlendirmek başka bir şey. Bu bana tüm sektörün özelleştirilmesi gibi bir his veriyor.

Sonra başlarız dinlemeye “Ajans Frans Pres” sunar… Bu ajansın pres tarafı sektördeki portakal sıkacaklarına benziyor nedense… Ya da ben çok ürkek yaklaşıyorum diyeceğim ama sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.

Turizm Geliştirme Ajansı’nın sadece maaş alınan bir yer olmaması dileğiyle…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir