Turizme Yatırsak Mı, Yatırmasak Mı?

AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO / Tezer Öner

Çok hareketli bir dönemi geride bıraktık. Bu öyle bir dönemdi ki içinde terör olaylarından, sınır ötesi askeri harekatlardan, bir darbe girişiminden, ekonomik sarsıntılardan, çok ciddi bir referandum sınavından geçtik. Bu dönem içerisinde gelişen tüm olumsuzlukların ve ekonomik sıkıntıların artık geride kalmış olmasını umuyoruz. Bir taraftan da referandum sonrası ekonomi ve iş piyasalarında rakamların her geçen gün daha iyiye gittiğine tanık oluyoruz. Bu noktada herkes gibi turizm sektörünün de beklentisi istikrar ve güven ortamı sağlanması yönünde…

Türkiye, sahip olduğu doğal ve tarihi potansiyel ile hem Avrupa hem Uzakdoğu hem de Arap Yarımadası’nın gözbebeği olabilecek durumda ve biz de tüm dünya gibi bu durumun farkındayız. Ancak bizden önce Akdeniz çanağında yapılmış olan bazı hataları da yapmamalıyız. Önümüzde ders niteliğinde görebileceğimiz bir İspanya gerçeği bulunmakta. Her ne kadar sadece Barselona ile çok ciddi bir turist potansiyeline sahip olsa da kıyı şeridinde yaptıkları aşırı yapılaşma ve betona dönmüş sahil şeritleri ile kötü örnek olmaya devam ediyorlar. Zaten İspanya’ya deniz turizmi için giden tüm Avrupalılar ya küçük sahil kasabalarını tercih ediyorlar veya Balear Adaları’nda Mayorka ve İbiza gibi hem eğlence hem deniz turizmini yaşayabilecekleri az yapılaşmış ve korunmuş doğal güzellikleri tercih ediyorlar.

Bu aşamada Türkiye an itibariyle çok enteresan güçlerin etkisi altında. Çünkü hükümet ve son 10 yıllık dış ilişkiler bizi Arap Yarımadası’na yaklaştırmış ve yatırımcıların da ağırlıklı olarak bu bölgeden gelmesini sağlamış olması turizm hareketlerine de etki edecek gibi görünüyor. Arap yatırımcıların her ne kadar ağırlıklı olarak şehir otellerini veya iş turizmini hedef seçmiş gibi görünseler de son yıllarda sahil kesimine de arazi ve otel yatırımı olarak ciddi bir ilgi görmekteyiz.

Bu noktada deniz ve güneş ile çok alakası olmayan Arap yatırımcılar bizim için aslında olağanüstü bir Karadeniz potansiyeli yaratmış durumdalar. Arap ülkelerinin içinde bulunduğu coğrafi etkilerden sonra yayla turizmi, biraz serin ve nemli hava aslında bu bölge insanı için bir nimet özelliği taşımakta. Son zamanlarda Karadeniz bölgesine yapılan ziyaretler gerek işadamı gerek devlet erkanı seviyesinde artarak gelişme göstermektedir. Bu biraz doğal güzelliğin tahribatı konusunda endişe yaratsa da bölge yönetimlerinin ve belediyelerin gerekli önlemleri alabileceği de bir gerçek. Karadeniz misafirperver insanı ile bu yeni turizm yatırımı dalgasını layıkıyla kabul edecektir.

Bu aşamada Türkiye uluslararası denge unsuru olarak her çeşit turist için hem eğlence hem de dinlence, deniz, güneş, tarih ve sağlık turizmi konusunda farklı alternatifler oluşturabilir. Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri maalesef turizm yatırımları açısından bugüne dek hak ettikleri değeri göremediler. Ancak bu dönem bu bölgelerde ciddi bir hareket beklentimiz bulunmakta.

Avrupa ülkelerinden gelen misafirlerimiz için Ege ve Akdeniz hala revaçta ve doğa – tarih potansiyeliyle de en önemli bölgelerden biri. Ancak son iki senede yaşadığımız gerginlikler ve terör olaylarından sonra özellikle İngiltere gibi bazı ülkelerin Türkiye’ye gelecek turist, yatırımcı veya işadamlarına sağlık sigortası yapmaması zamanında Kaş, Kalkan gibi yabancı turistlerin bireysel yatırımlarına merkez olmuş ilçelerde ciddi şekilde yatırımların tekrar satışa çıkarılması durumunu yarattı. Özellikle son 6 aydır Kalkan’dan ciddi oranda İngiliz turistin geri çekildiğini gözlemlemekteyiz. Bu ülkemiz için negatif bir etki yaratsa da sahip olduğumuz niteliklere bakınca istikrar sağlanmasından sonra tekrar yatırımcının geri döneceğini ve kimsenin kolay kolay Türkiye’den vazgeçmeyeceğini biliyoruz.

İstikrar ve güven ortamı sağlanana dek hükümetin ekonomik tedbirler, yatırım teşvikleri ve bölge insanları için bazı sübvansiyonlar uygulaması gerekebilir ki bu zaten şu esnada uygulanan teşvikler haricinde olmak durumundadır. Çünkü iki veya üç sene durgun geçirilecek sezonlar yerli yatırımcı için çok ciddi zararlar oluşturabilir. Bu sebeple lokomotif sektörlerimizden biri olan turizm için sezon henüz tam başlamadan kolları sıvamalıyız.

Bölgesel istikrar ve dış ilişkilerde denge sağlanması ardından Ortadoğu ve Avrupalı misafirlerin kendi ihtiyaçlarına cevap verebilecek özellikte yatırımların olması Türkiye’nin potansiyelini ve turizm gelirlerini 2-3 kat artırabilir. İstanbul gibi iş ve tarih turizmine açık en önemli şehrimizde şu an bile irili ufaklı 1.317 satılık turistik tesis ilanı mevcuttur. Bununla beraber hükümetin turizm yatırımları için uyguladığı teşvik ve destekler de Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgiler dahilinde aşağıda belirtilmiştir;

2009 yılında yürürlüğe giren Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile ülkemizde uygulanmaya başlanılan yeni teşvik sistemi ile turizm sektöründe üç yıldız ve üzeri otel yatırımları; vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti vb. bölgesel desteklerden yararlanacak yatırımlar arasında yer almaktadır. Hazine Müsteşarlığı’nca yayınlanan “Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 1. Yıl Uygulama Sonuçları Raporu”na göre gıda ve içki 565 belge, dokuma ve giyim 389 belge gibi imalat sanayi alt sektörlerinden sonra turizm sektörü 299 belge ile desteklerden yararlanan üçüncü sektör olarak ön sıralarda yer almıştır. Yine aynı raporda yer alan verilere göre turizm sektörü sağladığı 18.280 istihdamla birinci sırada yer alırken “bacasız sanayi” benzetmesinin haklılığını ortaya koymaktadır.

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca;

  • Arazi temini, planlanması vb. işlemler genel olarak bir turizm yatırımın %30 ile 40 arasında bir maliyete tekabül etmektedir. Yatırımların hayata geçebilmesinde önemli rol oynayan arazi tahsisleri ilk yatırım maliyetlerinin düşürülmesinde önemli bir teşvik aracı olarak Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca uygulanmaya devam etmektedir.

Ayrıca Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkındaki Karar ile;

  • Turizm sektörüne İstanbul haricindeki bölgelerde 3 yıldız ve üzeri otel yatırımlarında kurumlar veya gelir vergisine uygulanacak indirim oranları ile toplam yatırımın %10 ile %25 oranında yatırıma katkı oranları ile bölgesel desteklerden teşvik sağlanmaktadır.

Güneşli günler Türkiye…

#Turizm #AGONDanışmanlık #MümessillikHizmetleri #Danışmanlık #Hizmetler #TezerÖner

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir