WOW Istanbul Hotels&Convention Center “Kongre Merkezi Genel Müdürü” Zeynep Peker

“Ben aslında İstanbul’u seviyorum, kongre bahane… Kentin kokoreçini de, pamuk şekerini de, trafiğini de seviyorum. İstanbul’u pazarlamak için şehrin kokusunu, dokusunu sevmek gerek önce. Yoksa binayı çok yaparsınız. O binayı severek işletmezseniz, kendinizden bir şeyler katmazsanız gelir ve giderler, o kadar!”

Zeynep Peker, kongre turizminin başarılı kadın yöneticilerinden. Tuttuğunu koparan, çalışkan ve kararlı. İstanbul’da düzenlenen birçok dev organizasyonun altında onun imzası var. Buna rağmen ismini kurumun önüne geçirmeyecek kadar hadli, söylemleri ile iddialı iddiasız, kongre sektöründe uzun yıllar boy gösterecek kadar cesur ve azimli! Hayallerine sahip çıkacak kadar gözü kara biri, Zeynep Peker. Kariyer defterinde hammadde üretmek de var, kamyon tamiratı yapmak da, fuardan fuara gezmek de var… WOW Istanbul Hotels&Convention Center “Kongre Merkezi Genel Müdürü“ Zeynep Peker ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Zeynep Hanım, bize biraz kendinizden söz eder misiniz? Turizmde WOW Istanbul Hotels&Convention Center “Kongre Merkezi Genel Müdürlüğüne” uzanan zaman yolculuğunuz nasıl başladı ve devam etti?

Lise eğitimimi Fevziye Mektepleri Vakfı Özel Işık Lisesi’nde tamamladım. O günlerde en büyük hayalim babamla birlikte çalışmaktı. Ailenin en büyük kızıydım, erkek kardeşim yoktu. Hani babanızın bir erkek evladı olmaz da siz hep onun yanında olmak istersiniz ya işte ben o misyonu kendi kendime aşılamışım. Yoksa bana bir şey söyleyen yok! Bu heves ve hayallerle yolum Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümüyle buluştu. Okulumu bitirdim. Tabii her ne kadar babamla çalışmanın büyük hayaliyle yaşıyor olsam da , babam önce beni yanına almak istemedi. O dönemde döküm ve sondaj sanayine hammadde üretimi yapıyordu.

Babanızla bu kadar çok çalışmak istemenizin sebebi neydi? Sonuç itibariyle bir kadın için döküm ve sondaj sanayinde çalışmak çok da keyifli olmasa gerek…

Babam çalışılması çok keyifli, muhteşem bir adamdır. Bir baba olarak onu çok seviyorum. Ama onun dışında iş anlamında da son derece sorumluluk bilinci yüksek, öngörülü ve sağduyuludur. Bu yüzden benim hayatımda bambaşka bir yere sahiptir. Evet, bir kadın için hammadde üretimi yapan bir fabrika çok keyif verici olmayabilir ama ben o işi yapmaktan büyük zevk aldım! Yeri geldi hammadde ürettim, kamyon tamiratı yaptım, yeri geldi fuarlarda günlerce taban çürüttüm. Bir erkek çocuğunun yapacağı şeyden belki çok daha fazlasını yaptım. Ben sektörün o bölümünde pişerek bugünlere geldim. Dolayısıyla babamla çalışmak, kariyerimde önemli bir aşama olmuştur.

Sonra ne oldu da, sanayiye noktayı koyup, turizmle yollarınızı buluşturdunuz?

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin açılışının yapılmaya hazırlanıldığı günlerden birinde, hiç unutmam Milliyet Gazetesi okuyorum. İç sayfalarda Lütfi Kırdar’ın o zamanki genel müdürü, “Türkiye Turizmle Tanışacak!” diye çok iddialı bir söz söylemiş, gazete de onu başlığa taşımış. Benim de kız kardeşim bahsettiğim genel müdürünün asistanı ile eski bir iş arkadaşı. İngilizce bilen personel arandığı bilgisi bana bir şekilde ulaşıyor ve 1996 yılında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde göreve başlıyorum. Kariyer yaşamımın Lütfi Kırdar ile olan bölümü de bu şekilde başladı

O günlere dair hatırınızda kalanları biraz paylaşır mısınız bizimle? Lütfi Kırdar sizin de kariyerinize geçecek önemli başlıklar oluşturdu mu?

Benim hiçbir zaman iddialı cümlelerim olmadı. Zira ben turizmin çok iyi bir ekip işi olduğuna inandım hep. Bu işte birbirinize kenetlenmezseniz hiçbir zaman verimli sonuçlar alamazsınız. Ben iddiamı söylemlerle değil; işimle, sektöre kattığım değerlerle koymak isterim. Nitekim Clinton’ların İstanbul’a geldiği AGİT Zirvesi… O dönemin First Lady’si Hillary Clinton’dan şahsıma armağan edilen yaka iğnesi… “Bu işi bir kadınla yapmış olmaktan büyük gurur duyuyorum” diye hala kulaklarımda çınlayan övgü dolu sözleri… Bunlar işimi iyi yaptığımın en önemli göstergesi ve motivasyonudur benim için. Lütfi Kırdar’da tam 10 yıl çalıştım. O dönem Lütfi Kırdar, İstanbul’da tek kongre merkezi idi. Türkiye’nin ilk büyük oditoryumu, sahnesi güzel, sofitası güzel, daha ne isteyeyim diye düşünürken tabii ki bundan sonraki kariyer hayatımda WOW İstanbul’da MNG gibi büyük bir grup bünyesinde çok daha büyük işlere imza atacağımı bilmiyordum. Lütfi Kırdar, o dönemlerde Türkiye’nin değişen yüzüydü. Ben kongrenin ne olduğunu ilk orada öğrendim, orada törpülendim, bileylendim.

WOW İstanbul ile birlikte ilklere imza atmak ve İstanbul’u kongre turizminde WOW ile birlikte başarıya taşımak ise bambaşka bir heyecan. Gecenin 2’sinde evinize dönüp, sabahın 7’sinde aynı heyecan ve istekle kaç gece çalışabilirdiniz, bir düşünün. Ben, yoğun iş temposu sebebiyle yıllarca ailem ile Ramazan’da iftar sofralarına beraber oturamamış bir kadınım. Ama birgün olsun hayıflanmadım, söylenmedim. Benim en büyük sorunum, iş yoğunluğu değil, rutine dönen iş temposudur.

Bu da Zeynep Peker’in kariyerinde bir devrin daha kapanacağının sinyaliydi sanırım.

Tam da öyle. “Benim bir ailem var, artık çalışma hayatını bırakayım” dediğim noktada Lütfi Kırdar’daki kariyerimi bitirme kararı aldım. Bir süre çalışmayacak, ailemle geçiremediğim zamanları telafi edecektim. Fakat ben bırakmak istesem de iş peşimi bırakmadı. WOW Istanbul’un inşaatı sırasında tanıştığım bir dostum, benimle çalışmak istediğini söyledi. İş yine kontrolümden çıkmıştı ve ben kendimi önce MNG yönetiminin önünde sonra WOW Istanbul Hotels&Convention Center’ın şantiyesinde buldum. 15 Ocak 2007’den bu yana da WOW İstanbul’un bir parçası olarak kongre turizmine hizmet vermeye devam ediyorum. Kongre turizminin öncü markası olarak kabul edilip benimsenmiş bir WOW İstanbul’da çalışmak büyük bir keyif. Kendimi şanslı hissediyorum.

Kariyer tablonuza baktığımızda, hep bir açılış, üretim öncesi deneyimler var. Tesadüfler mi yoksa tercihler mi, bu konuda neler söylemek istersiniz?

Ben oldum olası işin mutfağında çalışmayı sevdim. Bu, kişiye çok iyi bir planlama yeteneği katıyor, öncelikle onun altını çizeyim. WOW Istanbul’un açılışından bugünlere, kurmuş olduğum ekip ile birlikte İstanbul’un kongre turizmindeki yükselişinde aktif rol oynarak ulusal ve uluslararası birçok önemli kongreye imza atmak bambaşka bir deneyim oldu benim için.

İşin şantiyesinde olmak bir kadın olarak zorladı mı sizi?Bu işi başarmanın püf noktalarını nasıl anlatırsınız?

Son dönemde kadının sektörümüzdeki ivmesi çok arttı. Çünkü kadın erkekten çok daha fazla çalışır… Kadın başladığı işi bitirir… Kadının feminen dokunuşları yaptığı her işe estetik katabilir… Erkek tamirat yapar, arkasını karısı toplar… Erkeklerin bitirdiği her işin altında yine bir kadının imzası vardır. Kadın tüm bu özelliklere sahiptir ama cesur olması hele de bu sektörde, kaçınılmaz bir gerekliliktir. Siz kendi yapacağınız işin sonuçlarına katlanabilecek cesarete sahipseniz, doğru olduğuna yüzde yüz inanıyorsanız her zaman kazanırsınız. Kazanmanın diğer önemli faktörü ekip ruhunu oluşturmaktır. Büyük bir operasyonu, yöneticisi olduğunuz ekip ile birlikte planlamaktan bahsediyorum. Ekibinizi iyi tanıyacaksınız, yapmak istediğiniz işi çok iyi bileceksiniz. Departmanlar arası iletişim çok önemli. Operasyon, Servis, Satış , Pazarlama…Kısaca tüm departmanlar motivasyon içerisinde aynı dili konuşmalı, başarıya odaklanmalı. Bir zincirin halkaları gibi bu yaklaşım ekip içinde dalga dalga yayılmalı. Turizm dünyasında kongrelerin başında hep kadın yöneticiler var. Sektörle etkileşiminizi, diğer kadın meslektaşlarla iletişiminizi merak etmiyor değilim. Haliç Kongre Merkezi Genel Müdürü Handan Boyce, ICVB Genel Müdürü Elif Balcı Fisunoğlu gibi başarılı kadın yöneticiler olarak sektörde çıtayı daha yukarılara taşıyoruz diye düşünüyorum. Her ne kadar rakip gibi görünsek de ihtiyacımız olduğunda birbirimizi arayabiliyor, destek olmamız gerektiğinde birbirimizden yardımlarımızı esirgemiyoruz. Her şeyden önemlisi her birimiz İstanbul’un kongre turizminde yükselişi daha iyi konumlara gelmesi çabasıyla çalışıyoruz.

Kongre turizminin gelişimine dair düşüncelerinizi de alabilir miyim? İstanbul’u dünya klasmanında nasıl konumlandırıyorsunuz?

Ben daha birlik halinde çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz ekonomik yatırımların ileriye dönük izdüşümlerini takip ediyoruz. Yatırılan paranın geri dönmesi ve şirketin kar etme beklentisi önemli bir nokta. Burada biraz egoyla misyon çakışıyor gibi geliyor bana. Misyonumuzu gerçekleştirmek için ICVB’nin desteği şart. ICVB bu işi fazlasıyla yapıyor. Daha fazla neler yapılabiliriz noktasında örnekle gösterebileceğimiz birtakım çalışmalar, ataklar var. İstanbul’un 3 ayrı bölgeye bölünmüş olması önemli bir sorun. Şehir turizmi downtown (Sultanahmed), Taksim ve havaalanı olmak üzere üç bölgeye ayrılmış. Ancak İstanbul’u kongre ve toplantı olanakları, konumu, kültürel, tarihi güzellikler beraberinde bir bütün olarak tanıtabilmek önemli bir ayrıntı.

İSTANBUL’U SEVMEK LAZIM

Önemli hususlardan bir tanesi de, konaklama hizmeti. İstanbul’da sadece beş yıldızlı otellere değil; 3 ve 4 yıldız gibi farklı segmentlere de ihtiyaç var. İstanbul’daki kongre ve toplantılara sadece üst düzey yöneticiler gelmiyor. Şehir otelciliği alanında farklı segmentlere hitap eden tesisleri de işletmeye açmak lazım. İstanbul’u dünya turizminde en üst sıralara taşımak için yapılacak o kadar çok şey var ki. Ben aslında İstanbul’u seviyorum, kongre bahane… Kentin kokoreçini de, pamuk şekerini de, trafiğini de seviyorum; Sultanahmet’te dolaşmayı da, Galata’da balık yemeyi de seviyorum. Burası başka bir dünya… Bu işi layıkıyla yapmak için önce İstanbul’u sevmek lazım. İstanbul’u doğru biçimde tanıtabilmek için için şehrin kokusunu, dokusunu sevmek gerek…

Bu perspektifle, WOW Istanbul Hotels&Convention Center’ı kongre turizmine katkıları açısından nasıl değerlendirirsiniz?

İstanbul’da aynı alan içerisinde 5 yıldız ve 4 yıldız olmak üzere 2 otel ve kongre merkezi birarada kurulan tesisler arasında ilk öncü tesis WOW İstanbul’dur. 635 odası 34 toplantı salonu 6500 kişi kapasitesi ile kongre turizminde farklılık yaratan bir tesisiz. Türkiye’nin en büyük kolonsuz toplantı salonuna sahibiz. 5 dakikadan daha kısa sürede açılabilen mobil oditoryuma sahip kongre salonu sektöründe bir ilk olarak yine WOW’Istanbul ‘da bulunmaktadır. Fuar merkezi ve havalimanına en yakın noktadayız. Metro istasyonu tesisimizin hemen önünde yeralmaktadır. Bütün bu anlattıklarımdan da anlaşılacağı gibi, kongre turizmi açısından; teknik donanım, toplantı ve konaklama imkanları, lokasyon avantajı gibi gereken bütün unsurlara sahibiz. Bugüne dek ulusal ve uluslararası birçok büyük organizasyona ev sahipliği yaptık, çok büyük gruplarla çalıştık. Dünya Yüzme Şampiyonası’nın ev sahibi idik. Misafirlerin yüzde 99’u otelimizde konakladı. Biz yalnızca kongre için burada değiliz. Üst başlığımız bu, alt başlığımızda ise misafirperverlik var. Misafir memnuniyetini önemseyen bir tesisiz. Misafirlerimize daha iyi hizmet anlayışı ile 2013 yılının son çeyreğinde tesisimizi yenilemeye başladık. WOW Istanbul olarak yenilenen yüzümüz ile misafirlerimiz ağırlamak ve memnuniyetlerine tanık olmak bizim için çok önemli.

Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz?

Aslında bugüne kadar Nato Zirvesi, Dünya Mimarlar Zirvesi, Dünya Yüzme Şampiyonası, UEFA Kupası Devir Teslim Töreni gibi birçok büyük organizasyonun içinde bir şekilde yer aldım. Catherine Deneuve, Sophia Loren, Roger Moore Shirley Bassey ve daha adını sayamayacağımız birçok sanatçı ile çalışma şansına sahip oldum. Paris Orkestrasını’da dinledim, La Scalayı’da… Kültürle de yaşadım, kongre ve sporla da… Tek bir hayalim vardı, o da 2020 Olimpiyat ateşini İstanbul’da yaşamaktı. Ne yazık ki Türkiye o organizasyonu kaybetti ve bu beni çok üzdü. Şu an sadece takvimimizde Avrupa Futbol Şampiyonası var.

Peki kendinize, özel yaşamınıza, ailenize dair hayalleriniz, hedefleriniz yok mu?

Elbette var. Oğlum gemi inşaat mühendisi olmak istiyor. Ona ait bir hayalim var, Onunla birlikte İtalya’ya gitmek istiyorum. Kızım psikolog olmak istiyor, ona ait planlarım var. Kendime gelince, belki bir 10 yıl sonra Bodrum’da ayaklarımı uzatıp arada bir denize girebilirim. Küçük bir otel ya da pansiyon işletebilirim. Şirince tarzı bir yerde ya da Altınoluk’da… Ama denize yakın, sakin ve daha sade bir hayatla…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir