Alaylı değil, mektepli! Demet Uğur ile söyleştik…

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Fotoğraflar: Hakkı Günerkan

 Demet Uğur, turizmci bir ailenin ikinci kuşak ferdi, Kıdan Turizm A.Ş.’nin de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. 22 yaşından beri bu sektörün içinde. Otelciliğe ilk adımı Alanya Galeri Resort Otel’in ön büro departmanında atan Uğur, tabiri caizse “yönetici doğulmaz, olunur” savının en başarılı örneklerinden biri. Azimli, çözüm odaklı, üretmeyi seven ve bir miktar da duygusal, aidiyet duygusu gelişmiş bir yönetici o.

Şu sıralar hummalı bir çalışmayla İstanbul Bayrampaşa’da ilk şehir otelini açmanın heyecanını yaşayan Demet Uğur ile hazırlıklarda son aşamaya gelinen Lionel Hotel’de bir araya geldik; turizme başlangıç hikayesinden yöneticilik anlayışına, Lionel Hotel’den turizmci grubun yeni yatırımlarına kadar her şeyi konuştuk.

Bu röportajımızda…

Demet Hanım, turizmci bir aileden geliyorsunuz. Otelcilikteki yol hikayenizi anlatır mısınız, nasıl başladı bu yolculuk?

Ailem 20 yıldır turizm sektöründe faaliyet gösteriyor. Onun öncesinde uzun yıllar inşaat sektöründeydik. Bundan 20-25 yıl önce güneydeki turizm yeni hareketlenmeye başladığında babam Özel Kıdan güneyle ilgilenmeye ve bir yatırım düşünmeye başlıyor. Onun üzerine arazi beğeniyor, inşaatını yapıyor ve 1996 yılında Alanya’da Galeri Resort Hotel’i açıyor. Tesis geçen zaman içinde büyüyor ve ihtiyaçlar doğrultusunda metrekarelerini artırarak bugünkü konumuna geliyor.

Otelin açılışı benim üniversite sınavlarıma denk geliyor. Ben Marmara Üniversitesi’nde İşletme bölümünden 2000 yılında mezun oldum. Turizm-otelcilik değil, işletme okudum. Hedefim de oydu zaten, şu anda da onu yapıyorum. Bildiğiniz üzere otelcilik uygulayarak yapılan bir iş. O sebepten hiçbir zaman eksikliğini duymadım. Üniversite süresince yazları vaktimin büyük bir kısmını otelde geçiriyordum. Tabii o zamanlar şimdiki gibi değil, bir nevi misafir sanatçı gibiydim. Ardından okulum bitti; kısa bir dönem sonra yabancı dilimi geliştirmek için yurt dışına çıktım. Dönüşümle beraber İstanbul’da kısa bir süre farklı bir sektörde deneyimim oldu.

İlk iş tecrübem turizm değil, basın yayın sektörü oldu. 2001 yılında şu an İstanbul’un en popüler dergilerinden birinin satış departmanında çalıştım. Benim için bambaşka bir sektördü ama dediğim gibi çok kısa sürdü. Çok geçmeden de ailemin yanına dönerek, Galeri Resort yönetiminin içinde aktif olarak rol almaya başladım.

Galeri Resort Otel’deki ilk iş tecrübeniz neydi?

Henüz 22 yaşımdaydım ve ilk olarak ön büroya girerek resepsiyonda bir shiftin sorumluluğunu aldım. Genelde örneğine pek rastlanmaz… Ama ben bizzat turizm sektörünün kalbinde, ön büroda başlamayı tercih ettim. Orada aktif bir şekilde görev almam kariyerimde belirliyici rol oynamıştır. Hatta bugün hala ara ara o bilgilerimden ve deneyimlerimden beslenirim. Aynı şekilde empati yönümü de geliştirmem de etkili olmuştur.

Mevzu bu iken şunun da özellikle altını çizmek isterim, turizm sektöründe faaliyet gösteren aileler ikinci veya üçüncü kuşağı yetiştirirken mutlaka çocuklarına bir veya birkaç departmanın sorumluluğunu aktif bir şekilde vermeliler, kişiler görev almalı. Çünkü bunun hem empati gelişimine katkısı çok büyük hem de konuya daha kolay adapte olup, ısınıyorsunuz.

2

“Kendimi keşfettim”

Otelde iki sezon boyunca tam zamanlı çalıştım ve yaptığım işi çok sevdim. Bu bir keşif yolculuğuydu aynı zamanda. Çünkü her bir adımında kendimi turizmin neresinde görmek istiyorum arayışlarıyla keşfediyordum. Samimiyetle söylüyorum, otelcilik benim seçtiğim bir iş kolu değildi. Bir aile mesleğiydi. Fakat zamanla turizmden keyif alarak ve verimlilik oluşturarak bu sektörü çok sevdim… İnsanlarla iletişim kurmayı çok sevdim… Yabancılarla iş yapmak bana öteden beri çok keyifli gelmiştir zaten. Hatta o vesileyle yabancı dilimi geliştirmek için bir Almanya tecrübem oldu. Onun öncesinde de bir süre Amerika’da bulundum.

Bu keşif yolculuğu kendinize ve sektöre dair size daha başka neler öğretti?

Bu yolculuk esnasında çözüm bulma ve işletmeye yön verme noktasında çok etkili olabileceğimi farkettim. Resortte ilk yıllar daha çok sahadaydım. Misafirlerle sohbet ederek geribildirimler alıyordum, hizmete yön veriyordum. Alanya’daki otelimizin hizmet kalitesini hızla geliştiren en çok da bu misafir sohbetleridir. Ve de benim işimin en sevdiğim yönü… Bu sohbetlerden her anlamda çok beslendim, geribildirimlerle hizmeti geliştirdik, repeat misafirlerimizin oranını artırdık, kişisel gelişimimi de, yurt dışı kararlarımda da bu vesileyle sağlamış oldum. Daha sonra misafir ilişkileri departmanını kurduk ve kadroyu hep koruduk. Bugün hala en büyük esin kaynağımız misafirdir.

Şunu da söyle söyleyeyim, biz o dönem bir yıl içinde hizmeti geliştirerek yüzde 85-90 misafir memnuniyetine ulaştık. Son 8-9 yıldır ise pazarlama , satış departmanında ve operasyonda aktif görev almaktayım. Zaman içerisinde kendimi en çok verimli bulduğum ve keyif aldığım konunun pazarlama ve iç operasyon olduğunu keşfettim.

Turizmci bir ailenin çocuğu olmanın avantajları ve dezavantajları nedir diye sorsam, cevabınız ne olur?

İçinden, damarından yürünsün isterim, yukarıdan değil. Mümkün mertebe yöneticilik mevki işin damarından gelmeli ki, görev yeterince özümsenmeli, keyifli bir hal almalı… Turizm zaten son 25 yıldır kendi dinamikleriyle gelişen, kendi yağıyla kavrulan bir sektör. Biz de Kıdan Turizm A.Ş. olarak bu şekilde yol aldık. Hedefimiz daima üzerine daha iyisini koymak oldu. Bu süreçte dünyadan rol modellerimiz de oldu. Bence bu çok önemli bir nüans. Sadece turizm-otelcilik sektörü için de değil…

Her ne işle meşgul oluyorsanız, işinizin nabzını global ölçekte tutmalısınız. Ben konuma hiçbir zaman salt Türkiye perspektifinden bakmadım. Dünyadaki otellerin knowhow ı da benim için değerlidir, onları incelerken feyz alırım.  İşinizde rekabet gücünüzü belirleyen önemli bir yaklaşımdır bu.

Bu arada sizi biraz daha yakından tanıtmak isterim. Bir kadın yönetici olarak iş yapma stiliniz, çalışma prensipleriniz nelerdir?

Azimli biriyim; yönetici doğmadım ama öğreniyorum. Çünkü ya doğulur ya öğrenilir. Ben sonradan öğrenenlerdenim. Çünkü duygusal bir yapıya sahibim ve zaman içinde hem duygularımı yönetmeyi hem de yöneticilik vasfımı geliştirmeyi öğrendim. Şimdilerde o yönümün avantajlarını bile görüyorum diyebilirim. Aidiyet duygusunun oluşmasında manevi yönümün rolünü fark ediyorum., kurum içinde biziz-ekibiz gibi  kavramların varlığını  görüyorum, bu da tabi mutlu ediyor.  Dolayısıyla artık daha da iyi bir yönetici olma yolunda yol aldığımı düşünüyorum. Deneyim ve öğrenim bitmez ,sonu yoktur tabii  bu arada.

Onun dışında iletişimi destekleyen bir yönetim anlayışım var. Çalışanlarımızla birlikte kararlar alır, birlikte uygular ve elde edilen başarı ya da başarısızlığı birlikte göğüsleriz. 20 yıldır turizm sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Bizim işimiz her iş gibi ekip işi, buna çok inanıyoruz. Tüm çalışanlarımızla varız ve beraber kotarıyoruz. Yönetimde de ekibiz. İşimizde birbirimizi tamamlıyoruz; görev dağılımımız var ancak aynı zamanda her birimiz birbirmizin sağ koluyuz; yani birbirimizin görevini gerektiğinde üstlenmekte geri durmayız.

Turizmde kadın çalışan olmak nasıl bir duygu, anlatır mısınız?

Turizmde kadın olmak çok yönlü düşünebilme becerisi ve misafirperverliği bir araya getiriyor. Kadın işinde işinden, evinde evin düzeninden, kendi düzeninden, çocuklarının yetiştirilmesinden sorumlu. Bunların hepsini bir arada yürüten kadın turizmde de tek yönlü değil, çok yönlü görebilme ve aynı anda birçok süreci yönetebilme becerisine sahip oluyor.

Kadının özel hayatındaki diğer sorumulukları iş hayatı için engel teşkil ettiği kanısıyla hareket edilebiliyor ve erkek yöneticiler daha fazla mevki edinebiliyor. Çalışan kadını koşullar işi ya da evi konusunda bir tercih yapmak zorunda bırakmamalı. Sektörü tepe noktalarında kadınlar hala oldukça az oranda temsil ediyor. Gelişmiş ülkelerde kadın yönetici ve çalışan sayısı gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla.

3

İş kadını kimliğinize bir de anne olmayı eklersek, iş hayatıyla özel yaşamınızı nasıl dengeliyorsunuz?

Çocuktan önce boş zamanlarımı daha çok seyahat etmeye ayırırdım. Son yıllarda seyahet yine en sevdiklerimden ancak yoğun iş temposundan dolayı hafta içi geç vakitte evde olabiliyorum. O sebeple haftasonu aileme tam zaman ayırmaya ve hep beraber olabileceğimiz  etkinliklerde olmayı tercih ediyoruz.

Onun dışında belirli dönemlerde farklı ilgi alanlarım olabiliyor. Bir dönem trekking yapıyorum. Bir dönem çok sık seyahat ediyorum. Her kış kayak yaparım. 20 yıldan fazladır kayak yapıyorum ve hayatta en fazla keyif aldığım uğraşlardan biri.. Fotoğraf çekmeyi ve resim yapmayı da çok seviyorum, her ne kadar şu sıralar çok zaman ayıramasam da…

Biraz da Lionel Hotel İstanbul’dan bahsedebilir misiniz? Otelin ana konsepti, hedef kitlesi nedir? Açılışı için hangi tarihleri öngörüyorsunuz?

Oteli ekim ayı içerisinde açmak istiyoruz. Lionel’in oluşumunda dersimize çok çalıştık. Bir otel olarak tercih edilme nedenlerimizin altını sağlam doldurarak, Lionel otel’i geliştirdik. Çünkü artık fark ortaya koyan ve misafir odaklı; misafirin ne istediğini bilen hatta misafirin henüz farkında olmadığı ihtiyacına yönelik hizmet veren tesisler önde ve başarılı olacak. Biz de devamlı  bunun peşindeyiz.

Lionel’de değer yaratmak üzerine kurulu bir hizmet anlayışı olacak. İş ya da tatil amaçlı gelen herkes kapıdan girdiği andan itibaren konakladığı süre boyunca kendine gösterilen saygıyı, ilgiyi, hizmet kalitesini, mimarideki zerafeti,  belirgin bir şekilde  görecek ve hissedecek. Misafir odaklı hizmet anlayışımız  en kıymetli değerimiz. Otelin hemen hemen her noktasında bizlerin büyük titizlikle çalışıp tek tek belirlediği uygulamaları oldu. Lionel’de misafirlerimizi  ağırlamak için heyecanlanıyoruz.

Lionel, ailenin Alanya’daki resort yatırımından sonra İstanbul’da hizmete açacağı ilk şehir oteli. Konsept, lokasyon ve destinasyon farklılıkları ile ilgili olarak ne tür bir strateji benimsediniz?

Resort ve şehir otelciliğinden ayıran en büyük özelliği misafirlerinizin beklentileri… Resortte dinlenmeye , eğlenmeye , güneşten ve denizden yararlanmaya gelen , zamanının büyük bir kısmını tesis içerisinde geçrien bir profili ağırlarken,  sehir otelciğinde asgari sürede konaklama ve kahvaltı alıp ,otelde  günün  üçte birini geçiren bir profil söz konusu.  Bu sebeple sehir otelciliğnde birim saat başına düşen konaklatma ve hizmet verme kaliteniz  çok mühim,  otele adım attığı dakikadan itibaren otelle ilgili değerlendirilme süreciniz hızla başlamış demektir.

Resortte konaklama süreleri oldukça uzun , herşeydahil konseptte tüm gün devam eden yoğun bir operasyon var. Şehir otelciğiliğinde konaklama süresi resorte göre çok daha kısalıyor, giriş çıkışlar çok sık ve fazla. Her ikisinin de farklı dinamikleri var. En temel ortak nokta misafir odaklı bir anlayışla hizmet verdiğinizde  her ikisinde de adınızdan bahsettireceğiniz.

Lokasyon seçiminde ana kriterleriniz neler oldu?

Bayrampaşa konum olarak İstanbul’un kıymetli bir noktasında. Hem şehir merkezine hem de hava yoluna ulaşım olarak oldukça pratik bir noktada bulunuyor. Birkaç yıl içerisinde en gözde lokasyonlardan biri olacağına çok inanıyoruz. Bölge bir süredir kentsel dönüşümde ve çehresi çok hızlı değişiyor. Dolayısıyla bizler de yatırımımızda önceliği lokasyona verdik. Bayrampaşa’yı hem şehri yaşamak isteyen hem de iş amaçlı gelen  misafirlerin tercih edebileceği bir nokta olarak belirledik.

 Gündeminizde yeni hedefler, projeler var mı?

Son yıllarda yaşanan olaylar o kadar içimizi yakıyor ki hayallerimiz  anlamını yitiriyor. Uzun vadeli projeler, planlar iyice anlamsız görünüyor. İçimiz yansa da görevimizin üzerimize düşenleri yapmak olduğunu düşünüyorum. Geleceğe yatırım yapmaya,  üretmeye devam etmeliyiz  Bu sebeple projelerimize sahip çıkmalı peşlerinden gitmeye devam etmeliyiz.

Biz turizm sektöründe daha da büyümeyi hedefliyoruz. Bunun için şu an çok erken ama bir zaman sonra yine İstanbul ya da Avrupa’da bir otel daha açmak istiyoruz. Ama bir hırsla değil; yolumuzda sağlam adımlarla ilerlemek istiyoruz. Yeni yatırımlar için acelemiz yok, ancak farklılıklar yaratma tutkumuz var.

Evet, zor bir dönemden geçiyoruz , yatırımımıza başladığımız günlerde tablo böyle değildi. Her yaşanan olayın ağırlığını yüreğimizde hissettik, yitirilen canların yanından turizmin bahsi olmaz… Ancak ülkemize ve geleceğe inacımız çok yüksek. Bahsettiğm gibi bize düşeni en iyisi ile yapmak bu dönemde en doğru yaklaşım olacaktır inancındayız. Projedeki her şeyi bütünüyle hayata geçiriyoruz. Bunun orta ve uzun vadede olumlu dönüşleri olacağını çok iyi biliyoruz.

Son olarak aile otel işletmeciliğiyle bir hayalinizi gerçekleştirdiğinizi söyleyebilir miyiz yoksa önünüzde başka hayalleriniz de var mı?

Kişisel hayalim işimde büyük birikimler, değerler yaratmak. Sonra da ülkeme ve insanlığa sürekliliği olan katkılarım olmasını çok arzu ederim.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir