Hilton İstanbul Kozyatağı açıldı

Hilton markasının Anadolu Yakası’nda ilk, İstanbul’da üçüncü ana markalı oteli Hilton İstanbul Kozyatağı, 200 milyon Dolar yatırımla 9 Eylül Salı günü kapılarını açtı.

Emay İnşaat AŞ. yaklaşık 200 milyon Dolar yatırımla Hilton markasını Anadolu Yakası’na taşıdı. 9 Eylül 2014 tarihinde kapılarını açan 320 odalı Hilton İstanbul Kozyatağı, oda konseptleri, yeme içme ve dinlence olanaklarının yanı sıra konferans merkezi ve Speedcity Eğlence Merkezi ile bir otelden çok daha fazlasını vaat ediyor. Hilton markasının Anadolu Yakası’nda ilk, İstanbul’da üçüncü ana markalı oteli Hilton İstanbul Kozyatağı’nı en az marka kadar iddialı bir yönetim sergileyen genel müdürü Ergün Demiray ile konuştuk.

Hilton İstanbul Kozyatağı’nı tanıtmadan önce yatırımcı şirket hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

Otelimizin yatırımcı şirketi Emaytaş AŞ. Yüklenici firma Emay, toprak sahibi ise Berzaes. İki şirket bir araya gelerek Emaytaş şirketini kurmuşlar. Ben de bu şirketin genel müdürüyüm.

Otel ne zaman hizmete girdi? Ana temasından, çizgisinden ve oda konseptlerinden bahseder misiniz?

Otelimiz 9 Eylül’de açıldı. Burası tam anlamda bir iş oteli. Bunun yanı sıra toplantılı gruplar ve tatil amaçlı gelen misafirlerimizle de önemli işler yapacağımızı düşünüyoruz. Çünkü lokasyon itibariyle önemli bir konumdayız. Baktığınızda, İstanbul’a çok uzak değiliz hatta tam kalbindeyiz. İki köprüye uzaklığımız yaklaşık 10 km. Bunun haricinde metroya direkt ulaşımımız olmakla beraber Sirkeci ve Kadıköy’e ulaşım
oldukça kolay. Lokasyon avantajımızın dışında gerek iş gerek tatil gerekse toplantı grupları için sunduğumuz farklı hizmetlerimizle de iddialı olacağız. Bu hizmetlerimizden en önemlisi, Speedcity Eğlence Merkezi. 450 m2’lik bir alan üzerinde konumlandırdığımız eğlence merkezimiz bireysel olduğu gibi takım oyunlarına da çok müsait. Orada dileyen gerçek direksiyona sahip formula1 sumülatörlerinde yarışın keyfini sürerken dileyen tek başına kayak yapma imkanına sahip olacak. İstanbul’da ve Türkiye’de bir otel işletmesi bünyesinde ilk diyoruz. Çünkü diğer birkaç otelde gördüklerimiz daha dar bir çerçevede hizmet veriyor.

320 ODALI

Hilton Kozyatağı’nda 23’ü suit, 47’si Executive olmak üzere toplam 320 oda bulunuyor. 1.700 m2 üzerine kurulmuş bir SPA ve Fitness alanımız da mevcut. Maia Grup’a işletmesini verdiğimiz SPA’mızda organik ürünlerle ön plana çıkmak isteyeceğiz. Oradan beklentilerimiz yüksek. Üyeliklere baktığımızda beklentilerin çok üzerinde bir talep olduğu görülüyor. Onların dışında iki adet restoranımız var. Bunlardan Skylight bizim çok önem verdiğimiz 55-60 kişilik bir restoranımız olacak. Ben oranın her gün dolu olacağını düşünüyorum. Lobi katımızdaki Atrium Bar&Restaurant’ı bir markayla pekiştireceğiz. Aynı zamanda bir gece kulübümüz de olacak. Orada hangi markayla anlaşacağımız önümüzdeki ay belli olacak. Özetle, Hilton Kozyatağı’nı biz bir otel gibi görmüyoruz, burası çok yönlü bir yaşam merkezi. Öyle ki buraya gelen dışarı çıkma ihtiyacı duymayacak. Hiçbir misafirimiz sıkılmasın, gelen misafirimiz tekrar gelsin istiyoruz. Misafir memnuniyeti ve devamlılığını Hilton marka olarak sağlıyor zaten. Bizler de hizmet çeşitliliğimiz ve kalitemizle bunu daha da ön plana çıkaracağız.

Bu hizmetler dışında Anadolu Yakası’ndaki diğer otellerden nasıl ayrışacaksınız? Otelin yanı sıra konferans merkezi hizmeti de verecek olmanız sizi ne derece iddialı kılacak?
Anadolu Yakası’nın ciddi ölçüde kongre ve fuar alanına ihtiyacı var. Bölgede iş oteli mantığıyla çalışan, Pazartesi’den Perşembe’ye dolu, Perşembe’den Pazar’a doğru sıkıntılar yaşayan çok sayıda işletme var. Bu bölgede kapalı bir grup almadığınız sürece hafta sonlarını doldurmanız çok zor. Evet, çevremizde çok sayıda otel var. Fakat bizim onlar bizim rakibimiz olamazlar. Bizde firma ayağı çok güçlü olacağı için Pazartesi- Perşembeler’de hem marka hem lokasyonun gücü hem de hizmet kalitesi açısından pazar lideri olacağımızı düşünüyoruz. Bizim bir özelliğimiz de, otelimiz İstanbul’da Hilton İstanbul ve Hilton Bomonti’den sonra üçüncü Hilton markası. Diğerleri Hilton tarafından işletilen oteller. Anadolu Yakası’nda ilk, İstanbul’un da üçüncü Hilton oteliyiz. Bizce bu çok önemli çünkü burada Hilton olarak varız, alt markalardan biri değiliz.

Açıldığınızdan bu yana neredeyse bir ay geçti. Şu an doluluklar nasıl gidiyor? Yılsonu ve gelecek yıl doluluklarından beklentileriniz neler?

Şu an geldiğimiz noktada doluluklarımız yüzde 70. Ama bu bizi aldatmasın. Çünkü Eylül İstanbul için dolulukların artış gösterdiği bir ay. Ekim ve Kasım aylarına baktığımızda yine istediğimiz gibi devam ediyor. Yılsonu itibariyle yüzde 50’nin üzerine çıkacağımızı ön görüyoruz. 2015 yılı doluluk hedeflerimize ilişkin ise beklentimiz yüzde 70’in altına düşmemek yönünde olacak. Bunda fiyat politikamızın etkisi de büyük olacak.

“PAZARI BİZ YÖNETECEĞİZ”

Bizim şöyle bir avantaj ve dezavantajımız var. Hilton Kozyatağı’nda oda sayısı diğer rakiplerden 100 oda daha fazla. Belirttiğim gibi 320 odalı bir oteliz ve bunu da her türlü fiyat politikamızla destekleriz. Burada misafirlerimize 200 odayla doğru fiyat politikası uygulayacağız ama geriye kalan 100 odayı da daha farklı şekilde kullanmak istiyoruz. Gerçekten uygun fiyat neyse onu vereceğiz. Fiyatları da zaten saatlik olarak kontrol ediyoruz. Bizim başka bir otelde göremeyeceğiniz bir Online Manager hizmetimiz var. Amacımız, İstanbul’u dört bölüme ayırarak fiyat analizleri yapmak ve tüm rakiplerimizi analiz etmek. Biz gelen talepler doğrultusunda en doğru fiyatları uygulamak istiyoruz. Bunu yapacağımız gibi kimsenin ne söylediğini de bakmayacağız. Bir bakıma pazarı biz yöneteceğiz, diğerleri de arkamızdan gelecek. İster gelirler, ister gelmezler. Şu anda oda sayımız buna çok uygun. Onlar bizi takip edecekler, biz kimseyi takip etmeyeceğiz. Şöyle ki, markamızın ve lokasyonumuzun gücünü biliyoruz. İyi de bir ekibe sahibiz. Tüm bunları başarmış isek fiyatı da biz belirleyebiliriz. 2-3 aylık açılış dönemini bitirdikten sonra göreceksiniz, bütün herkes bizim verdiğimiz fiyata göre fiyat politikası belirleyecek. Bu sebeple bizim doğru fiyatları veriyor olmamız piyasayı da doğru şekilde etkileyecek.

Pazarı yöneteceğiz derken, tüm İstanbul piyasasından mı bahsediyorsunuz?

İstanbul’un tamamını yönetemeyiz ama alternatif olabiliriz. Biz kaliteyi alternatif bir lokasyonda sunuyoruz. Ben yaklaşık beş yıldır Anadolu Yakası’nda görev yapıyorum. Biz bu bölgeyi anlatırken “Ben Boğaz Köprüsü’nden o tarafa geçmek istemiyorum” diyenlerin şimdi şirketlerini de bu tarafa taşımaya başladıklarını görüyoruz. Bu da bizim için bir avantaj. Burada her şeyi butik bir şekilde servis etmeye çalışıyoruz. Mesela vip taksilerimiz var. Misafirlerimizi sarı taksilerle göndermiyoruz. BMW ya da Mercedes araçlarımızla gönderiyoruz. Bu seviyede İstanbul’un turizmine de bir katma değer kattığımızı düşünüyoruz.

 

Hilton Kozyatağı, yeme içme anlamında nasıl bir hizmet ve servis anlayışı benimsiyor?

Ben yiyecek içecek konusunda piyasanın dışında biraz farklı düşünenlerdenim. Bu şu demek, bana göre porsiyonlar daha küçük ama lezzet ağırlığı yüksek olmalı. Benim anlayışıma göre, bir sepete 30 tane elma koyacağına 3 tane koy, daha şık koy. Elmayı, kiviyi, üzümü birbirine karıştıracağına bir tabağa elma koy, diğerine üzüm koy ama hepsini küçük küçük koy. Mezeleri büyük tabaklarda servis edeceğine küçük tabaklarda servis et diyorum. Benim için görsellik ve algı çok önemli. Siz eğer bir sepetin içinde 30 tane elma görürseniz, isteseniz de istemeseniz de ondan bir tane alır yersiniz. Ama bir tabağın içinde üç tane elma görürseniz, o estetiği de bozmak istemezsiniz. Bırakın da adamın aklı biraz yemekte kalsın.

Otel teknolojiden faydalanma, enerji verimliliği ve çevreye duyarlılık konusunda nasıl bir tavır sergileyecek? Bu konuda Hilton markasının standartlarını biliyoruz ama yönetici olarak sizin de yaklaşımlarınızı merak etmiyor değiliz…

Ben Crowne’da da ilk yeşil yıldız alanlardan biriyim ve bunu gerçekten bir yaşam tarzı olarak görmek istiyorum. Laf olsun diye de değil, bu tavrımı gittiğim her işletmede sürdürüyorum. Binayı nasıl yaptığınız önemli değil. Bina zaten ona uygun yapılmış. Çevreye duyarlı olması gereken, tasarruf sağlayacak olanlar çalışanlardır. Bu yüzden ben personel eğitimine çok önem veriyorum. Otelimizde tüm departmanların harcamalarını kısması ve
tasarruf etmesi üzerine yürütülen bir ‘Sürdürülebilirlik Kampanyası’ mevcut. Otellerde israf konusu odalardan restoranlara, ofislerden teknik alanlara kadar önüne geçilemez bir olgudur. Biz bu sürdürülebilirlik projesiyle israfı en aza indirip tasarrufu maksimize etmeyi hedefliyoruz. Otel personelimizle beraber bu kampanyayı geri dönüşüm kutularından tutun, atık yemeklerin hayvan barınaklarına bağışlanmasına, kullanılmayan alan
şık ve havalandırmalarının kapalı tutulmasından atık maddelerin ayrıştırılmasına kadar her adımda sağlamaya gayret gösteriyoruz ve bu farkındalığı sürdürmekte kararlıyız.

Otel mimarisinde kiminle çalıştınız ve ne tür bir konsept benimsediniz?

Otelin tasarımı da, Avrupa ve Asya kültürlerinin iç içe geçtiği İstanbul’un ruhunu yansıtıyor. Timeless atmosferi ile Hilton’un uluslararası kimliğine hitap ederken stilize edilmiş oryantal dokunuşlarıyla da İstanbul’da olduğunuzu hissettiriyor. Sanat eserlerinin alışılageldik tablo ve heykel formundan çıkarılarak duvar kaplamaları,el yapımı aydınlatmalar ve mobilyalar gibi mimari elemanlar olarak ele alınması otelin mimari kimliğini yansıtan ve oteli diğer otellerden farklılaştıran önemli unsurlardan. Cephesinde ve otelin genel mekan tasarımında çıkış noktası olan diamond/pırlanta formu Asya kıtasının parlayan bu yeni otelinin yansıması olacak gibi görünüyor.

Hilton Kozyatağı, iş ve toplantı amaçlı gelen misafirlere hangi olanakları sağlıyor?

 Otelimizde 2200 m2 bir alan içerisinde 16 adet toplantı salonu bulunuyor. Bu salonların şöyle bir avantajı var, kolonsuz bir balo salonumuz var. Hemen altında beşe bölünebilir aynı büyüklükte bir salonumuz daha var. Üst katta toplantı yapan konuklarımız altta da workshoplar düzenleyebilecekler. Yemek servisleri için de hemen yan tarafta 600-700 m2’lik alanımızı veriyoruz. Bu açıdan otelimizde 10 ila 400 kişi arasındaki toplantılara çok rahatlıkla hitap edebiliyoruz. Bu anlamda 60 kişi kapasiteli bir alan olan Skylight ile yaklaşık 200 kişiyi rahatlıkla kabul edebilen Brasserie de bizim için büyük bir avantaj. Toplantı ve yeme içme olanaklarını aynı blog içinde sunmamız bizi ayrıcalıklı kılıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir