İstanbul’a master plan tamam da… Yapısal destek kısmı ne olacak?

Son zamanlarda sürekli duyduğumuz bir şey bu. “Falanca için master plan hazırlanacak”, “filanca için master plan açıklanıyor”. “O sektörün master planı, bu sektörün master planı… Ortalık sürekli master plandan bahsedilen toplantılar veya sektör buluşmaları ile doldu. Plan yapma meselesi yeni bir şey değil. İlk planlama Mustafa Kemal Atatürk sayesinde İzmir İktisat Kongresi ile başladı. Sonra sırasıyla 5 yıllık kalkınma planları, bölgesel kalkınma planları ve sektörel geliştirme planları derken iş daha özelleşmeye ve sektör bazlı stratejik hamlelerle planlamalara gitmeye başladı.

Türkiye, 1970’li yıllardan beri turizm kalkınma planları, master planları veya bölgesel ana planlar gibi birçok planları gördü. Yöneticiler eski planları beğenmedi, yenisini yaptı. Bazıları revize etti. Kimi varlığını bile unuttu, yeniden sanki yokmuş gibi tekrar yaptı. Bazen de bir kurtarıcı gözüyle bakılarak ki ekonomimizin lokomotifi olur kendileri, sanki yeni keşfedilmiş gibi tekrar master plan yapıldı ve muhteşem hedefler konuldu.

Son master planımızda hedefimiz, 70 milyon turist ve 65 milyar dolar gelir yani adam başı 86 dolar konaklama rakamı ile Sayın Bakanımız tarafından açıklandı. Bu tabii ki Türkiye genelinde yapılan çalışma ve Türkiye Turizm Master Planı olarak açıklanan rakamlar.

Peki İstanbul? Türkiye’nin Antalya ve Ege sahillerinden daha fazla kazanması gereken, ekonominin başkenti, tarihin orijin noktalarından biri, kültürel bir dünya mirası sahibi, kongre ve yemek turizmi için paha biçilmez coğrafyası olan nadide yedi tepeli şehrimiz…

Sayın Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu güzel bir hamle ile İstanbul Master Planı hazırlanacağını, bu konuyla alakalı çalıştaylar ve meslek erbaplarından oluşan çalışma grupları kurulacağını, herkesin elini taşın altına koyarak veya yönetimde söz sahibi olarak gerçekten birlikte çalışarak bu işi kotaracağımızı açıkladı. Ben söylediği her sözün samimiyetine inanıyorum ve her türlü çalışma içinde olmaya hazırım. Ancak bu sadece meslek grupları, erbaplar, duayenler ve STK’lar ile olacak iş değil! Devletin de işin içinde olması ve bu uyuma katılması gerekir.

Güvenlik kuvvetlerinden zabıtaya, işletme kontrollerinden tutun da tüm bakanlık müfettişlerine kadar bu bilinçle şehrin hazırlanması, eğitilmesi, denetlenmesi ve bir sinerji oluşturulması gerekir. Bu konuda ilk sıkıntı, yeni gelen konaklama vergisi olacak gibi görünüyor. Tüm dünyada belediyelerin aldığı bu vergi, bizde maalesef hazineye katkı olarak toplanacak. Ha bu arada dünyadaki belediyeler de bu toplanan vergiyi turizm amaçlı kullanıyorlar, o da ayrı bir konu…

Yıllarca yapılan onca master ve ana plandan sonra geldiğimiz noktaya bakarsak, işimiz kolay değil… Taksi şoförlerinden tutun da kişisel hak ve özgürlüklerin kullanımına kadar, sansürden tutun da terör ve şiddet eylemlerine, hatta bölgesel siyasetteki rolümüze kadar turistlerin bugüne dek İstanbul’dan uzaklaşmasına neden olmuş bir dolu “master sorunumuz” var. Bunları çözmeden tarihi yarımadanın kaldırımlarını yenileyip restorasyon yapmak bana hiç te gerçekçi gelmiyor. Nitelikli ve zengin turistin Avrupalı, Japon veya Körfez Ülkelerinden  geldiğini biliyoruz. Avrupalı’nın istekleri ile körfezlinin ki farklı ama herkesi memnun edecek kültürel harmanı barındıran bir ülkeyiz. Sadece bunun bilincinde olup kullanmalıyız.

Umarım bir sonraki “master plan” yapılırken uluslarası ilişkilerimizin ve sosyal yaşam standartlarının ya da özgürlüklerin de düşünülerek bir dünya devleti gibi hazırlandığı bir yaklaşım görürüz.

O zaman sokaklar salaş da olsa buraya herkes gelir merak etmeyin…

Tezer Öner / Agon Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir