Konu kişiselleşti!

Standartlaştırılmış ve sürümden kazanmaya odaklı turizm yaklaşımları için yolun sonuna geliniyor. İnsanları cinsiyet, yaş, gelir veya eğitim seviyesi gibi kalıplarla kabaca gruplamak ve turizm arzına bunlara göre şekil vermek artık uygulanabilir bir model değil! Zira kâğıt üstünde “aynı” olan iki insan aslında taban tabana zıt olabiliyor –günümüzde herkes kendi başına bir hedef kitle! Büyük veriye, yapay zekâya ve nesnelerin internetine yapılan yatırımların arkasında da bu gerçek yatıyor. Herkes, herkes hakkında veri toplamanın ve bu verileri ticari başarı için işleyip kullanabilmenin peşinde…

Diğer yandan turistler de kendilerine özel anlık teklifleri ve çözümleri, temel bir seyahat beklentisi olarak kodlama yolundalar. Sadece on yıl önce böyle özel dokunuşlar büyük fark ortaya koyuyordu. Ancak gelecekten korkmamıza gerek yok! İleriyi görebilen tüm girişimcilerimiz için kişiselleştirme konusu büyük ve yeni bir potansiyele işaret ediyor.

Örneğin, teknoloji temelli ve sistematik bir müşteri ilişkileri yönetimine (CRM) sahip olan oteller ve acenteler, gerek seyahat öncesi gerekse de seyahat anı ve sonrası için farklı stratejiler geliştirmekte zorlanmayacaklardır. Bir konuğunuzun portakal suyu sevdiğini bilmek gibi basit bir şey bile, seyahat anında fark oluşturmanızı ve hatırlanmanızı sağlayabilir. Daha ileri bir aşamada, mesela otelinizin internet sitesinden yapılan doğrudan rezervasyonları arttırmak istiyorsanız, ödül vaadi karşılığında kısa bir anket doldurtarak, her bir konuğun özel isteklerine göre terzi işi hazırlanmış tatil paketleri sunabilirsiniz. Bizzat veyahut sektördeki partnerlerinizle hazırlayabileceğiniz bu paketler, konuğun tüm transferlerini, biletleme işlemlerini, odasının ve tesisin sunacağı imkânları, bölgeye özel turlara avantajlı kayıt fırsatlarını ve gün boyu destek hattı hizmetini içerebilir.

Yüz yıl önce insanoğlu, ticari başarının anahtarının çok sayıda ve hesaplı üretim yapmak olduğuna inanıyordu. Neden sonra, üretim bandının değil de ortaya çıkan ürünün önemli olduğu kanısına varıldı. Sonraki dönemde ise büyük satış ekiplerinin kurulmasına şahit olduk. Satıcı, müşteri ile kritik ve nihai bir temas noktasıydı. Sonrasında, sadece omuzlarına yüklenen ürün ve hizmetleri satmaya odaklı ekiplerin yeterli olmadığı anlaşıldı. 360 derece yaklaşımla, pazar araştırması, ürün-hizmet geliştirme ve pazarlama stratejisi kurgulama süreçlerini yönetebilen pazarlamacılar bu noktada ortaya çıktı. Bu dönemi ise toplumsal yaklaşım akımı takip etti. Yapılan iş, hem topluma faydalı hem şirket için karlı hem de müşteri için tatmin edici olmalıydı. Hala geçmiş zaman kipi kullanıyorum çünkü artık doğa hakkındaki endişeler de büyük önem arz ediyor. İnsanı sadece edilgen bir müşteri olarak değil de aktif, kendi kararlarını verebilen bir paydaş olarak görebilmek de diğer bir gereklilik.

İşte tüm bu serüvenin sonunda ulaşılan noktada, kişiselleştirme kalemi de karşımıza çıkmış bulunuyor. Teknoloji temelli, veriye dayalı, kişiye özel ve öznel, anlık, hızlı, duygusal, pratik ve sonuç odaklı yaklaşımların yükselişine hep birlikte tanıklık ediyoruz. Diğer önemli sektörlerde olduğu gibi turizm alanında da bu kaçınılmaz değişime seyirci kalamayız.

ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş İş Geliştirme Müdürü / Onur İlhan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir