Oya Zingal: Toplu yemek sektörü, normalleşmeyle doğru orantılı büyüyecek

Röportaj: Hatice Ünal Bilen
Mresco Türkiye Group bünyesinde 2016 yılından bu yana toplu yemek ve catering hizmeti veren Üç Öğün markası, Ağustos 2021 itibariyle Lezzet Fabrikası adıyla yoluna devam ediyor. Türkiye’nin önde gelen kurumsal firmalarına taşıma yemek ve yerinde üretim hizmeti sağlayan firmanın faaliyet kollarını, kadın üreticilere desteğini ve Türkiye’de toplu yemek üretiminin geleceğini Mresco Türkiye Group CEO’su Oya Zingal ile konuştuk.

Lezzet Fabrikası’nın hikayesinden bahseder misiniz? Hizmet alanlarınız, kapasiteniz nedir?

Mresco Türkiye Group bünyesinde 2016 yılından bu yana toplu yemek ve catering hizmeti veriyoruz. Üç Öğün ile sektördeki varlığımız uzun yıllara dayanırken, yatırımlarımızı ve dönüşüm sürecimizi geçen sene yeni marka ismimizle taçlandırdık. Ağustos 2021 tarihinden bu yana, endüstrinin getirdiği standartlaşmaya karşı el emeği, deneyim, beceri ve ustalığın ön plana çıktığı artizan hizmet anlayışımızı Lezzet Fabrikası markası altında devam ettiriyoruz.

Lezzet Fabrikası olarak Türkiye’nin en önde gelen kurumsal firmalarına taşıma yemek ve yerinde üretim hizmeti sağlıyoruz. Mutfak projelendirme ve kurulum aşamalarında müşterilerimize her türlü desteği sağlayan bir çözüm ortağı konumundayız. Ayrıca ziyafet catering hizmetleri de ürün yelpazemizin bir parçası.

İçdaş, Eczacıbaşı, Bursa Teknik Üniversitesi, Piri Reis Üniversitesi gibi referanslarımızla geniş bir sektörel yelpazeye, 600’e yakın personelimizle yılda 10 milyon öğün yemek sunuyoruz. İstanbul’da son teknolojiyle donatılmış, günlük 50 bin kişi kapasiteli yemek fabrikamız ve Bilecik’te bulunan butik mutfağımızdan  kurumsal müşterilerimize hizmet veriyoruz.

Üretim ve yönetime bakış açınız nedir?

Müşteri ihtiyaçlarını daima önceleyen bir bakış açısıyla ve butik bir anlayışla üretim yapıyoruz. Büyüyen üretim kapasitemizle beraber bu butik anlayışı kaybetmeme ayrı bir önem veriyoruz. Bizi müşterilerimiz için özel kılan ve rakiplerimizden farklılaştıran en önemli noktalardan biri bu. Sürekli gelişime odaklı, dinamik bir yapıyız.

Sürdürülebilirliği temel alan, iyi, temiz ve adil gıda bakış açısıyla üretim yapıyor ve tedarik süreçlerimizde aynı bakış açımızı muhafaza ediyoruz. Hizmet kalitemizi en yüksek seviyede tutmak için ürün tedarikinde çok hassasız. Üretim modelimiz mutfakta sıfır atık felsefesine dayanıyor ve tüm lokasyonlarımızda Atık Yönetim Sistemini uyguluyoruz. Atık gıdaları miktar ve atık çeşidine göre sınıflandırarak kompost olarak değerlendiriyoruz.

Hedef büyüttüğümüz bir dönüşüm sürecine liderlik ediyorum. Hedeflerimizi gerçekleştirebilmenin en önemli koşullarından birinin mutlu ve motivasyonu yüksek çalışanlarla hizmet üretmek olduğuna inanıyorum. Huzurlu ve konforlu bir işletme yapısı çerçevesinde, lezzetli ve sağlıklı yemeği üreten, adil fiyat politikası uygulayan, işini tutkuyla yapan personeliyle öne çıkan bir işletme olarak sektörde birçok yeniliğe imza atmayı amaçlıyoruz.

Gelecek hedeflerinizde neler var, ağırlıklı hangi alanlarda büyümeyi amaçlıyorsunuz?

Hem toplu yemek hem de event catering  anlamında hedef büyüttüğümüz bir dönemdeyiz. Yakın zamanda kurumsal kimliğimizde yaptığımız yenilik aslında bizim için sadece bir makyaj değil. Bunun ötesinde; iş süreçlerimizi, hizmetlerimizi ve sosyal projelerimizi de içine alan bir yenilenme sürecindeyiz.

Event catering alanında fark oluşturan, alışılmışın dışında lezzetler ve sunumlar için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Yakın dönemde pandeminin etkisinin azalmasıyla  büyük bir hareketliliğin yaşanacağını öngördüğüm bu alanda birçok yeniliğe imza atmayı hedefliyoruz. Anadolu’nun nitelikli yerel ürünlerinin modern bir anlayışla sentezlendiği, lezzet çıtası yüksek, hikayesi ve derinliği olan menüler oluşturduğumuzun müjdesini vermek isterim.

Kadın üreticilere destek verdiğinizi biliyoruz. Sosyal sorumluluk projelerinizden de biraz bahseder misiniz?

Sosyal ve çevresel hassasiyetleri gözeten bir markayız. Hem kendi projelerimizi kurguluyor hem de çok sayıda sosyal sorumluluk projesine destek oluyoruz. Mutfaklarımızdaki atık gıdanın bir bölümü hayvan barınaklarına yollanıyor.  Ayrıca mutfağımızdan çeşitli hayır kurumlarına yemek gönderimi gerçekleştiriyoruz.

Geçtiğimiz yıl itibari ile, üretimde kullandığımız malzemelerin tedariki yolu  ile Anadolu’nun ilham veren kadın üreticilerine destek sağlanıyor. ‘Mutlu Cuma’ eadı verdiğimiz bir uygulama başlattık ve bu kapsamda her ayın son cuma günü, seçilen  “nitelikli” bir gıda ürünü ile toplu yemek menülerinde rastlanmayan çok  özel bir menü oluşturuluyoruz. Tabldot yemek hizmeti verdiğimiz kurumsal firmaların çalışanlarına rutinin dışında, keyifli bir yemek deneyimi sunulurken, menüdeki ana ürünü kadın kooperatiflerinden temin ederek kadın üreticilere destek sağlamış oluyoruz.

‘Mutlu Cuma’ projesini maliyet kaygısından uzak olarak, kadın emeğini güçlendirme perspektifiyle kurguladık. Amacımız, toplu yemek menülerinde özel menüler ve sunumlarla müşterilerimizi mutlu ederken bir yandan da ülkemizdeki tarımsal üretimin en değerli unsurlarından olan kadın kooperatifleriyle bu sıkıntılı süreçte güç birliği yapmak, pandemi sürecinin yıkıcı etkilerini aşmalarına yardımcı olmak. Projemizi, Anadolu’nun bereketli topraklarında yetişen yerel ürünlerle ilgili ve sağlıklı, temiz, adil gıda prensibiyle üretim yapan kadın kooperatifleri hakkında farkındalık oluşturulması açısından da çok önemsiyorum.

Şimdiye kadar, Geyve Ayva Çiçeği Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kadın Kooperatifi’nden ayva, Kastamonu Sarı Konak Kadın Girişimciler Kooperatifi’nden kestane, Urla Kadın Kooperatifi’nden enginar, Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nden nohut, Urfa Agro Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatif’nden Karacadağ pirinci ve Kozan Hanımeli Kooperatifi’nden tarhana tedarik ederek Mutlu Cuma menülerini müşterilerimize sunduk. Projemiz hey ay farklı bir ürünü odağına alarak ve kadın üreticiler ile devam ediyor.

Ülkemizdeki toplu yemek sektörü için neler söylemek istersiniz? Pandemi sonrası süreç ve mevcut ekonomik koşulları göz önüne aldığınıza sektörün gündemindeki en önemli sorunlar  nelerdir?

Toplu yemek sektörü Türkiye’de özellikle sanayileşmenin artmasına paralel olarak büyüyen bir sektör. Sektörün pandemi öncesi dönemde yaklaşık 30 milyar TL ciro büyüklüğüne sahip olduğunu ve yaklaşık 150 bin çalışanı istihdam ettiğini biliyoruz. Yerli ve yabancı yatırımcıların dikkatini çeken ve giderek büyüyen bir potansiyel söz konusu.

Ancak elbette küresel pandemi sektörümüzü doğrudan ve derinden etkiledi. İş yerlerinin büyük ölçüde kapandığı, toplu yemek hizmetlerinin yapılamadığı, her türlü davetin iptal olduğu bir dönemden geçtik. Normalleşme elbette zaman alıyor. Maliyet artışları birçok sektör gibi bizlerin de gündeminde. Özellikle gıda fiyatlarındaki normalin üzerindeki artış bizleri doğrudan etkiliyor. Sözleşmeli iş modelimiz dolayısıyla, kar marjımızı korumak çok zor. Pandemi sürecinden bağımsız olarak, toplu yemek sektöründe yıllardır en büyük sorunun kayıt dışı üretim ve buna bağlı oluşan haksız rekabet olduğunu da ayrıca belirtmek isterim. Koşullar zorlu olsa da, sektörümüzün normalleşme ile doğru orantılı olarak  büyümeye ve gelişmeye devam edeceğini öngörüyorum. Çok dinamik, rekabetin yoğun olduğu bir sektör olduğunu söylemeliyim.

#mrescotürkiyegroup #üçöğün #lezzetfabrikası #oyazingal #röportaj #topluyemeksektörü #eventcatering #mutlucuma #kadınüreticileredestek #pandemi #gıda #yemeiçme

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir