Tezer Öner: Ha limon sattın ha turizmi pazarladın, ne farkın var ki?

Değerli okuyucumuz, bu ay ne yazsam diye düşünürken aklımdan tesadüfen öyle bir konu geçti ki,  tam da ertesi gün konu aynı bağlamda medyada patladı. Neydi konu? Turizmde pazarlama sorunları ve stratejileri… Basında çıkan örnek neydi peki? Fethiye’de el değiştirmiş olan butik otel yeni yönetimiyle muhafazakar turizm uygulamasına “pat” diye geçince önümüzdeki sezon için rezervasyon yaptırmış ve kapora yatırmış olan İngiliz tur şirketleriyle otel arasında sıkıntı olmuş… (Sözcü Gazetesi 18.01.2020)

Adamlar günde 2 galon bira içerken ve üstsüz güneşlenen eşleriyle gayet neşeli ve parti dolu tatiller yaparken bir anda otelin içkisiz konsepte geçip havuzu harem selamlık olarak bölmesi üzerine rezervasyonlarını iptal ettirmeye ve paralarını geri istemeye başlamışlar… İşin kötüsü bu konu İngiliz gazetelerinde geniş yer bulmuş. Böyle reklamlara da tam ihtiyacımız olan (!) dönemde hem de…

Elbette ki bir yönetim ve uygulama şeklini eleştirmiyoruz. İnsanlar da gayet normal olarak şirketlerini ve yaşam şekillerini kendi inanç ve değerleri ile yönetirler. Ben de kendi şirketimi öyle yönetiyorum. Burada konu ne? Bu değişim o kadar ani oluyor ve otelin bir sonraki sezonu veya alınmış kaporaları gözardı edilerek yapılıyor ki, hakkımızda olumsuz düşünceler ile ne karalama yapsak diye hazırda bekleyen dış mihraklara malzeme oluyoruz. Ayrıca bir otel almak demek sadece bir bina ve manzara almak demek değildir. Bunu daha önce de yazmıştım. O otelin hizmetlerini, doluluğunu, birikmiş müşteri portföyünü, adını, kalitesini satın alırsınız. Aynı şekilde de satmaya başlarsınız. Ani konsept değişikliklerine uygun pazarlama planı ve ona göre de bir CRM operasyonu başlatmanız gerekir. Bu pazarda bugün lahana satmayalım da yerine marul koyalım demek gibi… Halbuki sana alışık olan Ayşe Teyze hep lahanalarını senden alıyordu. Şimdi ne oldu? Ayşe Teyze sana küser. Hatta tüm komşularına da söyler.

Bu tip işler gerçekten ciddi bir geçiş operasyonu ister. Kalp kırmadan hatta kazanarak yapılmalıdır. Bu yapılırken hatta alışık olmayan müşterilere alternatif imkanlar sağlanmalıdır. Bu tip kararların çevresel veya ülkeye etkileri de düşünülmelidir. Sonuçta bu tip değişiklikleri pazarlamak için profesyonel destek alınmalıdır. Genel olarak pazarlama, bizim insanımız için satışın bir şekli olarak algılanmakta. Aslında tamamen farklı bir iş kolu ve çalışma disiplini olmasına rağmen klasik tembelce pazarlama işini acentelere bırakıp oturduğumuz yerden müşteri bekleyerek sanki bir dükkan veya tezgah satışı yapmaktayız. Bu aslında korkunç derece de zararlı bir tutum. Şu an yaz turizmi için geçen yazdan acente anlaşmalarını yapmış olan oteller hariç tam satış zamanı. Çeşitli ülkelerde etkinlikler, fuarlar, reklam ve tanıtım kampanyaları yapılmalıdır. O ülkelerin yerel turizm acenteleri ile çeşitli anlaşmalar ve onları destekleyecek bilgilendirmeler ile piyasa payımızı arttırma çalışmaları yapmak zorundayız.

Bunun dışında pazarlama sadece otel odası satmak demek değildir. Pazarlama yapma işini anlaşmalı turizm acentalarına bırakınca her sene onların verdiği rakamlara boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Aslında otelin kalitesi ne olursa olsun arada bir aracının olması ve o pazarın etkileşiminin aracılara bırakılması kalite ile birlikte fiyat yükseltme şansını elimizden alıyor. İspanya, İtalya ve Yunanistan ile aramızdaki en büyük fiyat farkı sebeplerinden birini bu olarak görüyorum. Çünkü İngiliz, Alman ve Rus seyahat acentelerine bizi manipüle etme şansı veriyoruz. Hele böyle pazarlama hatalarını da yaptıkça ellerindeki kozlar daha da artıyor. Bu noktada otellerin birlikte hareket edebileceği ortak stratejiler oluşturulabileceği ve bazı konularda inisiyatifi ellerine alabileceği bir bilince ihtiyacımız var. Umarım bu yeni oluşum ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı projesini bu anlamda canı gönülden destekliyorum. Bu bağlamda pazarlamayı direkt etkileyen imaj, kalite ve yetişmiş yönetici – eleman problemlerini acilen ciddi şekilde ele almak zorundayız. Unutulmaması gereken en önemli konu, turizm pazarlaması aslında bir hizmet ve vaat pazarlamasıdır. Hayal pazarlar ve gerçekleşmesini sağlamaya çalışırsınız. İşi sadece 20 metrekare oda ve iki yatak zanneden birçok yatırımcının esas mesleğine üzülerek geri döndüğünü gördük bugüne kadar.

Lütfen, gerçek kazancın iyi ve doğru pazarlamadan geçtiğini bilelim. Rahmetli Vehbi Koç’a zamanında biri cebimde 10 TL var ne iş yapayım diye sormuş. Vehbi Bey de 1 TL ile ne iş yaparsan yap ve doğru ve itinalı yap kalan 9 TL ile de reklam ve pazarlama yap demiş. Konu budur. İmajınız ve kaliteniz kendinizi ifade ettiğiniz kadar büyük ve arkasında durabildiğiniz kadar güçlüdür.

Herkese güzel kampanyalar ve başarılı pazarlama çalışmaları dilerim.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir