Tezer Öner: Planlar umutların ilacı mı?

Nihayet 2019 yılındayız; yepyeni umutlar, beklentiler ve heyecanlarla yılın bu ilk günlerini de tüketmeye başladık. Ben bu defa klasik yıldan ne bekliyoruz yazısı yazmayacağım. Ama yine de ana başlıklarla sektörü yakından ilgilendiren gelişmeler ve bunlara bağlı olarak beklentileri gözden geçirmekte fayda var. Kulağımıza geçen yıldan takacağımız küpelerle süregelen sorunlarımızı da gene ucundan dokunarak yazmakta fayda görüyorum.

Öncelikli olarak İmar Barışı sürecinin uzaması turizmcilerimiz için harika bir haber. Bu fırsatı kaçıran veya kaçırmak zorunda kalanları ikinci bir şansla konuya dahil etmek mümkün olacak. Bilmeyenler için buradan bir kez daha yineleyelim; başvurular 15 Haziran’a, ödemeler 30 Haziran 2019 tarihine kadar uzatıldı. Akıllarda kalan en önemli konulardan biri olan İmar Barışı süreci Türkiye’nin kötü kentleşmesine çare olamayacaksa da en azından hayata geçirilmiş yatırımların ve harcanmış olan maddi kaynakların korunması açısından yatırımcıya destek niteliğinde…

Sayın Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Ersoy’un iki hamlesi şahsen benim sonuna dek desteğimi almış durumda. Bunlardan birincisi ve en önemlisi nitelikli turisti arttırma hamlesi. Bu hamleye bağlı olarak oluşturulan turizmi geliştirme fonu çok mantıklı ve efektif bir hamle gibi görünüyor. Fon iki yıl için 300 milyon dolar gibi bir bütçeyle başlangıç yapacak. İşin güzel yanı, hem devlet hem STK hem de meslek kuruluşlarından geniş katılımlı bir yönetim kurulu ve buna bağlı icra kurullarıyla ortak akıl ve ortak bir bilinçle yönetilecek. Aynı şekilde dar bölgeli turistik kalkınma alanları oluşturmak ve kültürel – turistik zenginliklerden bir kompozisyon yaratarak uzun süreli ve nitelikli turist hedefleyen yönetim çevreleri oluşturmak  da oldukça mantıklı geliyor. Bu aşamada çalışmaların sonuçlarını heyecanla bekliyoruz…

İkinci hamle olarak görülen nitelikli eleman yetiştirilmesi ve turizm meslek liseleri ile otellerin koordineli olarak eğitime katkı vermesi projesini de destekliyorum. Çocukların staj dönemlerinde hem çalışarak deneyim kazanmaları hem de otellerin öğrencilere pratik yapma şansı vermeleri eğitimli personel yetiştirilmesi adına çok önemli hamleler olacak.

Bu noktada hala takıldığım şeyler var. Nitelikli turist dediğiniz zaman bu adam cebinde parası olan ve harcamak isteyen adam demek oluyor. Yani eğlenmek isteyecek. Yani içmek, kumar oynamak ve eğlenirken de güven içinde olmak isteyecek olan adamdan bahsediyoruz. Hala muhafazakar yapımıza işin bu kısmını pek uyduramıyorum. Çinliler veya Ruslar da farklı değil. Avrupalı ve nitelikli turisti istiyorsak bazı şeyleri gözden geçirmemiz gerekecek. Bildiğim kadarıyla turizm meslek liselerinden gastronomi dersleri kalkmış durumda… Barmenlik artık ülkede usta – çırak ilişkisiyle gelişiyor. Şaka gibi! Sayın Bakanımızın da bu durumun farkında olduğunu zannediyorum. Umarım bu iki arada bir derede durumu kısa sürede çözmeyi başarırız.

Ama hedeflerimiz sonuçta doğru… Yeni pazarlar oluşturmak, nitelikli turisti çekmek, eğitim ve hizmet kültürümüzü geliştirmek, pazarlama organizasyonları ve nitelikli karakteristik bölgeler oluşturarak turizm sektörünü bütün bir yıl canlı tutmak ana hedeflerimiz.

İçimizde bu işe karşı şevk ve azim olduğu sürece, hedeflere ulaşmamız zor değil. İmar Barışı, turizm geliştirme planı, teşvikler ve tahsislerle baktığımız zaman hareketli bir 2019 bizi bekliyor. Bu süreçte pazarlama ve satış becerimiz ön plana çıkacak.

Euro ve dolar kurlarındaki dengelenme diğer taraftan da oluşan parite, Türkiye’de tatili cazip kılan bir diğer unsur olmakla beraber eğlence ve güvenlik konularındaki çekincelerle birlikte ülkede kontrolsüz ve başıboş gezen mültecilerin olması özellikle Avrupalı turistler için olumsuz etkenlerin başında geliyor. Unutulmaması gereken örneklerden biri Yunanistan’ın da bu konuda geçen yıl çok ciddi gelir kaybına uğradığı. Özellikle Midilli ve Simi gibi adalarda oluşan durum adaların turist rakamlarına ciddi yansıdı.

Yeni pazarlara yelken açarken dikkat etmemiz gereken konulardan bir diğeri de, gelecek olan farklı kültürdeki misafirlere bizim hizmet sektörümüzün alışık olmamasıdır. Çinli turistle uzun bir teşvik-i mesaimiz olmadı şimdiye kadar. Aynı şekilde nasıl ki Rus turistlerle uyum sürecimiz olduysa Çinlilerle de olacaktır. Ben işletmelerin yerinde olsam, sadece vereceğim hizmetin karşısındaki kültürü tanımak adına en azından müdür bazında yöneticilerimi bu ölü sezonda Çin’e gönderir, bir hafta içlerinde yaşama ve alışkanlıklarını öğrenme fırsatı oluştururdum. Hatta bu arada çeşitli iş bağlantıları da yapar, pazarlama faaliyetlerinde bulunurdum.

Biz oturduğumuz yerden satmayı çok seviyoruz ama dünya koşuyor artık! Değil oturmak veya yürümek koşmaya çoktan başlamamız gerekiyor.

2019’un herkesin isteklerine ve umutlarına ilaç olması temennisi ile mutlu bir turizm sezonu diliyorum…

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir