Vergisi? İçinde içinde!..

Sevgili turizm yatırımcılarımız ve işletmecilerimiz bu sene vergi indirimi ve destek beklerken birden hükümetten gelen sağlı sollu ataklarla üç gol yemiş bulunuyor. Aslında ülkenin genel durumuna ve ekonomideki rakamlara bakacak olursak, bu ve benzeri yeni vergilerin olacağı aslında gelmeden önce belliydi. Yalnız ceremeyi kim çekecek bunu tartışmak lazım.

İlk gol, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı katkı payından gelmişti. İş kollarına göre farklılık gösterse de ana kalem olan konaklama, eğlence ve benzeri işletmelerden binde yedibuçuk satış rakamı üzerinden katkı payı kondu. Yani ciro üzerinden. İlk söylendiğinde küçük gibi görünüyor ama yüzde 20 kar marjıyla çalışan bir işletme için karından yüzde dörde yakın bir rakam demek.

İşletmeler zaten geçici vergi ve katma değer vergisi ödemelerinde sıkıntı yaşıyorlarken bir de bu golü yediler. Üstüne Thomas Cook ve jeopolitik durumdan kaynaklı sıkıntılar da eklenince tam oldu. Zaten son dört yılda yabancı turist sayısında ve kalitesinde sıkıntı yaşıyoruz, bu gayet açık. Ama destek beklerken bu kontratak golünü yiyince akıllara bizi ajans tanıtacaksa  Kültür ve Turizm Bakanlığı ne iş yapar sorusunu getirdi tabii…

Bu esnada alkol ve sigara bağımlısı yabancı turist, Türkiye’de alkol fiyatlarının neredeyse iki ayda bir artmasına da fena bozulmuş durumda. Eh yerli turist de bozulmadı desem yalan olmaz. Milli içkimiz rakı başta olmak üzere tüm tekel ürünleri neredeyse sistematik olarak her iki ayda bir zam görmekte. Eh gelen turist her ne kadar her şey dahil gelse de işletme bu sıkıntıyı derinden yaşıyor. Yerli turist artık otele rakıyı kaça satıyorsunuz diye sormadan gitmiyor. Herkes bilir ki turistik işletmelerde para alkol ve eğlenceden kazanılır.

Tam bu esnada gelen konaklama vergisi sevgili devletimizin turizm sektörüne karşı sahada hat-trick yapmasını sağladı. Yaz bitmeden üç sıfır öne geçen ve artık sektörü nakavt etmesi kesinleşen devletimizin katma değer vergisi oranı artışı ile dördüncü golü bulup, sahadan ezici bir galibiyetle ayrılmasını bekliyoruz. Ayrıca bundan ciddi olarak da korkuyoruz.

İşin kötü tarafı konaklama vergisi başka ülkelerde de uygulanıyor ama el insaf onlara o kadar çok turist gidiyor ki bu yaz Venedik ve Barselona turist istemiyoruz diye ayaklandı. Eh bize de kusturacak kadar turist gelse biz de yapalım. Tam da bu esnada artık  bunu sağlamak için bir tanıtım ajansımız var. Gözümüz arkada değil. Bu ajansın da masrafını biz çekiyoruz zaten. Bakanlık da artık yapacak bir şeyler. Bir de her otelin kendi reklam ve pazarlama faaliyetleri var. El birliğiyle gelen turiste bütün bu kamburu yükleriz artık.

Sıkıntı şu: Buralar böyle turistten yıkılıyor olsa… Yaz kış “ulan yettiniz be bi gelmeyin de dinlenelim artık” desek… Ha o zaman biz de Venedik, Amsterdam veya Barselona gibi babalanıp çatır çatır vergileri dayayalım. Yok ki… Olsa dükkan senin… Roma vergi koydu, İtalyan Turizm Bakanı protesto etti, “siz bizim turist kaçıran bir ülke mi olmamızı istiyorsunuz” diye… Neden? Çünkü bir de bu vergilerin hepsini Avrupa’da belediyeler alır. Bizde? Elbette ki Hazine Bakanlığı… Sorduğum soruya bak… Avrupa’da amaç ne bu kalabalığın pisliğini, çerini – çöpünü toplamak ve şehri yaşanır kılmak, güzelleştirmek, cazip hale getirmek. Bizde? Sadece para toplamak hazinenin açıklarını kapatmak ve cari açık dengelemek. O zaman turizmci bu vergileri neden desteklesin ki? Adam zaten katma değer vergisi ödeyememiş, bakım onarım gelmiş çatmış, elde para yok, yüzde iki konaklama vergisini şak diye koymuşuz bu seneden ama tüm işletmeler yerleri satmış 2020 için ta temmuzdan. Anlaşmadan geri dönüş yok! Ona da Allah’tan uyandılar da 2020 Aralık ayına dek yüzde bir tahsil edilecek diye ek KHK çıkardılar.

Yani zaten içki, sigara külli olarak vergilendirilmişken, tanıtım ajansı diye bakanlığın faaliyetleri ve masrafları da amorti edilmişken, diğer sektörlerin hataları, üretimden vazgeçmiş bir ülke olmanın faturası, tarım ve hayvancılıktaki büyük strateji hataları, jeopolitik oyunların masrafları neden turizm sektöründen çıkartılır hep hiç anlamam. Bu ülkenin de dağı, denizi, tarihsel ve doğa harikaları bir gün zarar görüp ilgisini kaybederse o zaman bu yükleri yükleyecek bir sektör de kalmayacak.

Ha yüklediniz bari iç piyasa ve yerli turisti muaf tutsaydınız ya. Gavur öyle yapmıyor mu? Sen Amsterdam’a gidince çatır çatır ödüyorsun ama o kendi ülkesinde ödemiyor. Zaten işler ayna, hiç gezesimiz yok. Bir de bu vergiler gelince iyice neşemiz kaçıyor.

Sektörün içinden gelen Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızın bunları görmüyor ve bilmiyor olması imkansız. O yüzden bu konularda Sayın Bakanımızdan biraz daha direnç göstermesini ve desteklerini bekliyoruz.

2019 yaz bitti… 2020’ye Allah kerim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir