Taksim Otelciler Platformu Genel Başkanı Barış Türer, turizmin nasıl ‘taksim’ edildiğini yazdı

İstanbul’un turizm merkezi Taksim’den herkese merhaba!

Turizm ne durumda, otellerin durumu nasıl diye soranların, arayanların, bir umut ve kıvılcım bekleyenlerin sayısı, işin aslı sektörün tamamı. Taksim’den çıkalım yola…

Çok iyi hatırlıyorum ki, yakın geçmişte otelin yoğunluğundan bir gördüğümüz misafiri bir daha göremez iken; şimdilerdeyse o yoğunluğu özlüyoruz. Otel overbook olmasın diye ön büro ve satış departmanlarının birbirine girdiği günler dün gibi. Çok geçmedi bu yazdıklarımın üzerinden iki sene evveliyatından bahsediyorum. Peki ya İstanbul’un Avrupa başkenti olduğu sene? Hatırlayanınız vardır… Kruvaziyer gemileri sıra sıra dizilir, havalimanına giren çıkan turist otobüsünün çetelesi tutulamaz, Taksim ve Sultanahmet meydanlarına iğne atsanız yere düşmezdi…

Peki ya şimdi? Turizm son demlerini yaşıyor gibi dursa da 1999 depreminden sonra ki inşaat sektörünün ayaklanması gibi turizm de kalkıp tekrar koşacak, bu bir gerçek. Ancak günümüz gerçeklerini de görüp, ona göre aksiyon alınması da gerek elbette ki… Avrupa ülkeleri kendi içlerindeki sıkıntılar sebebiyle komşu ülke ziyaretlerine bile gitmezken, bu pazar misafirlerinin Türkiye’ye gelmelerini beklemek; tamamen kendi açımızdan hayal kırıklığı olacaktır. Bu anlamda Orta Doğu, İran ve Rusya pazarlarına daha fazla sarılıp, memnuniyet ve talep karşılığı konusunda çıta yükseltmek; pazar sürekliliğini ve misafir yüzdelerini artırmada büyük rol oynayacaktır.

Uzak diyarlardaki pazarlara tanıtım elbette ki önemli ve gerekli lakin en azından şu kritik dönemleri atlatana kadar bizi tercih eden komşularımızdan “daha ne kadar fazla yararlanabiliriz?”i düşünmek ön planda olmalı. Haberlere bile konu oldu, geçen sene gecelik oda fiyatlarının 200 Euro iken günümüzde 40 Euro olduğu… Doğru mu? Doğru! Bu çöküşten dolayı kapanan onca otelin olduğu, bu sektörden ekmek yiyen onca emekçi ve profesyonelin işsiz kaldığı gerçeğini de eklemeliyiz. Ayrıca insanların sektörde işsiz kalma korkusuna yol açan bu etkenler olduğu sürece, sektör değişikliğine giden birçok emekçi ve profesyonel isim sebebiyle hizmet kalitesinin düştüğü, giden profesyonelin yerinin doldurulamaması, birçok yatırımın düzgün yönetilememesi sebebiyle ivme kaybettiği bir gerçek.

Her yeni günde birçok dinden, dilden ve birçok ırktan nefes alıp verenlerin ayak bastığı bir yer burası. İstiklal Caddesi’nin girişinde ayak üstü ıslak hamburger yiyenleri de, tarihi binaların çatı katlarına konumlandırılmış lüks restoranlarda kadeh tokuşturanları da aynı karede görebilmek de gayet olağan. Ne gündüzünün farkı var gecesinden, ne de kışının farkı var yazından. Farklı bir yapı, farklı bir dokunuş var gibi sanki her metrekaresinde Taksim’in. Kendi içerisinde kimi zaman üzülen kimi zaman da sevinen bir marka oldu Taksim. En acı sahneler de, en tatlı sahneler de oynandı bu karede. O kadar özel ve değerli bir adı var ki; çatısı altında yer aldığı Beyoğlu’nun da önüne geçerek, bu çatının üzerine oturtturulmuş bir baca misali ön planda durdu her zaman.

Günümüzde değer görmediğini düşündüğüm belki de farkına dahi henüz varılmamış onca değerli yapı ve esere ev sahipliği eden gizli bir tarih bahçesi burası. Bu bahçeyi daha da canlandırmak ve renklendirmek için, çalışmalara başladık ilk aşamada. Ne var dedik Taksim’de? Tarihi, tarihçesi nedir burasının? Neden Taksim diyerek başladık sıfırdan. Öncelikli hedef belirledik kendimize, bu yapıların bir haritasını ve tüm ayrıntılarını çıkartmayı. Her yapının ve değerin ulaşılabilir ve bilinirliğini arttırmadan öte, çekiciliğini arttırmayı önemsedik.

Biz? 27 Mayıs 2015’de büyük bir inanç ve azimle, algı ve isim değeri hali hazırda yüksek olan Taksim adına daha fazla değer katabilmek için “Taksim Otelciler Platformu”nu kurduk. İnançlı ve genç bir ekiple çıktık biz bu yola. Üst jenerasyonlarımızın söylediklerine göre dinamik bir ekip oluşturmuşuz. Hedefimiz fayda üretmek oldu ilk günden bu yana. Bu fayda “Taksim’in değerini artırmak” ile başlayıp; kültürel etkinlikler ile turizm ve otel profesyonellerini bir arada toplamak, istihdam sağlamak, sektörel sertifika eğitimleri düzenleyerek sektöre yeni kanlar eklemek gibi maddelerle uzayıp gidiyor. Kısa bir sürede canlandırdığımız ve sonuçlandırdığımız başarılı çalışma ve projelerle, sağladığımız ve takibini daima sürdürdüğümüz istihdam oranıyla bu denli sözü geçen ve dinlenen; gün be gün artan üye ve takipçi sayımızla Taksim’i bir marka olarak geride bırakarak, ötesine geçtiğimiz, Türkiye’nin 7 bölgesinde de bilinen, merakla takip edilen ve destek talep edilen bir oluşum olduk.

Öteye gidelim… Kıbrıs, Gürcistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Orta Doğu gibi ülkemize ve kültürümüze yakın komşu ülkelerimizde görev alan kendi vatandaşımız olan profesyonel dostlarımız tarafından da aranılıp, sorulan bir marka olduk.

Tüm emekçilerimize sevgi ve saygılarımla…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir