Tam bir STK sever: Tülay Akın Ergincan

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Etkinlik sektörüyle tanışıklığı, nikah şekeri siparişleriyle başlıyor ilk. Derken ‘iyi niyetle çıktığı’ bu yolda girişimci ruhunu kurucu ortaklıklarını da üstlendiği TCA MICE, Tülay’ca Organizasyon ve Medicamap markalarıyla adeta bir başarı hikayesine dönüştüren Tülay Akın Ergincan, tam bir STK sever de!

YEPUD Başkanlığı ile birlikte Skal International Ankara Kulübü, TOBB Kreatif  Endüstriler Meclisi, Emel Uslu Atik, Eğitim, Uygulama ve Araştırma Vakfı, Ankara Genç İş İnsanları Derneği, Başkent Lions Kulübü, Kadın İşveren ve Sanayiciler Derneği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ve LÖSEV’de de aktif görev alan Ergincan ile turizm-etkinlik sektörüne girişini, YEPUD çatısı altındaki projelerini ve kariyer hedeflerini konuştuk.

Bir tarafta TCA MICE, Tülay’ca Organizasyon, Medicamap kurucu ortaklıkları… Diğer tarafta YEPUD Başkanlığı ve daha pek çok sivil toplum kuruluşu üyeliği. Çok şapkalı iş insanlarından birisiniz. Nasıl başladı bu yolculuk?

Ankara doğumluyum. Çocukluk ve gençlik yıllarım Başkent’te geçti. Hayalim, Ankara Üniversitesi Radyo TV bölümünde okuyup ana haber spikeri olmaktı. Ama işletme fakültesini bitirip organizatör olduğum için de son derece mutluyum. Dünyada işini severek yapan, saatine bakmadan çalışan şanslı iş insanlarındanım. 17 yaşımdan beri profesyonel hayatın içindeyim. Lise son sınıftan itibaren hem okudum hem çalıştım. 19 yaşında “Kayra” isimli bir oğlum var. Bu yıl İrlanda’ya ekonomi okumaya gidecek. Oğlumla işim birlikte büyüdüler diyebilirim.

“Her başarılı kadının arkasında bir erkek ve bir hikaye vardır”

 Profesyonel hayata girişiniz nasıl oldu?

Okuldan mezun olduğum yıl hemen evlendim ve iki yıl çalışmadım. Evliliğimdeki maddi baskıcı tutum, beni para kazanmaya itti ve evde ne iş yapabilirim diye düşünürken nikah şekeri yapmaya başladım. O kadar çok sipariş almaya başladım ki evimin bir odasını atölyeye çevirmek zorunda kaldım. Bir nikah dairesi ile anlaşarak onların tüm siparişlerini hazırlıyordum. Modellerimi o kadar beğenmişlerdi ki, başka kimseyle çalışmadılar. Oğluma hamile olduğum tüm süreç nikah şekeri yaparak geçti. Büyüyen karnımı masa niyetine kullanıyordum.

7 yıl süren evliliğim bittiğinde 4 yaşındaki oğlumla yeni bir hayat kurmak zorunda kaldık. Sıfırdan bir düzen, sıfırdan bir iş hayatı beni bekliyordu. İyi niyetle çıktığınız her yolun sonu güzelliklerle buluşur. Beni de çok şükür, çok zorlandığım süreçlerin sonunda güzel mucizeler bekliyordu. Aralıksız 10 yıl hiç tatil yapmadan, gece gündüz demeden büyük emekler vererek yaptığım işim bugün Ankara’nın en iyi firması ödülünün sahibi. Ankara’da ilk Hint düğünü organizasyonunu düzenleyen ve aynı zamanda sayısız teşekkür plaketinin de sahibi. Yani demem o ki, “Her başarılı kadının arkasında bir erkek ve bir hikaye vardır”.

Etkinlik sektörüyle nasıl tanıştınız?

Etkinlik sektörüyle etrafımda evlenirken benden destek isteyen yakınlarım sayesinde tanıştım. “Nikah şekeri yanında davetiyemi de tasarlar mısın?”, “Düğünümle de sen ilgiler misin?” diyen tüm akrabalarım ve arkadaşlarım ilk denemelerimdi. Bizim sektörümüzde sonradan gördüm ki, bu işi yapan herkes başkalarının yanında çalışıp işi öğrenip daha sonra kendilerine firma kuruyor. Bense tamamen düşe kalka kendi başıma öğrendim diyebilirim.

İlk dükkanım eşimin mevcut ofisinde bana verdiği bir köşeydi. Sonrasında kendime ana cadde üstünde bir ofis tuttum. Sıfırdan bir düzen kurarak kendimi nasıl tanıtabilirim derken ünlü bir alışveriş merkezinde stand açayım dedim. Ne kadar doğru bir karar olduğunu tüm sezonu orada doldururken gördüm. Bir depo tutarak kendime malzeme yaptırmaya başladım. İlk sezonumda birbirinden farklı etkinlikler yaptığım için her işte farklı malzemelere de sahip oldum.

İşimi severek, samimiyetle ve titizlikle yapmam müşteri memnuniyetini beraberinde getirdi. İyi referanslarla yıllar geçti. Bugün sadece referansla çalışan bir firma konumundayız. İşimiz dışarıdan bakıldığında herkes tarafından “ne kadar keyifli” sözleriyle tanımlanır. Halbuki içine girdiğinizde en özel günlerini üstlenmek ciddi sorumluluk ister. Hem sizin hem de tüm ekibinizin aynı titizlikle çalışması gerekir. Çok şükür, biz bunu sevgili Ali, Cem ve Esra başta olmak üzere arka plandaki yüzlerce çalışan kahramanımızla başardık.

“İşimi severek, samimiyetle ve titizlikle yapmam müşteri memnuniyetini beraberinde getirdi. İyi referanslarla yıllar geçti. Bugün sadece referansla çalışan bir firma konumundayız.”

TCA MICE, Tülay’ca Organizasyon, Medicamap markaları nasıl doğdu?

Tülay’ca Organizasyon, daha önce de bahsettiğim gibi etrafımda organizasyonlarına destek verdiğim kişilerin isteği üstüne 2005 yılında kuruldu. İlk etapta daha küçük çaplı organizasyonlar yaparak deneyimlerimizi büyüttük. TCA MICE, 2018 yılında kurumsalı ayırmak istediğimizde, çok önemli bir kurumsal markada 10 yıl çalışmış olan Hande Özkan ile dostluğumuzu iş hayatına da taşımak arzumuzla kuruldu. TÜRSAB belgesi alarak A sınıfı seyahat acentası olduk. Kamu kurumları ve özel sektörde toplantı, kongre ve lansmanlar düzenlemeye devam ediyoruz. Sağlık turizmi tarafında da Medicamap markamızla hizmet ediyoruz. Ankara Gazi Hastanesi içindeki uluslararası hasta ofisini işletiyoruz.

“Sağlık turizmi saç ekimi, estetik ve diş tedavileriyle sınırlandırılmamalı”

Sağlık ve MICE tarafını biraz açalım isterim. Ülkemiz sağlık turizminde gelinen nokta nedir?

Medikal turizmde ülke olarak, nitelikli tıbbi kadrolarımız ve yüksek teknoloji donanımlı hastanelerimiz ile potansiyelimizin Avrupa’dan daha yüksek olduğuna inanıyorum. Avrupa’nın, pandemi sonrası sağlık profesyonellerimize yönelik yüksek ücret, bluecard ve greencard teklifleri bunun göstergelerinden biri. Son 10 senedir kamu ve özel hastanelerimizin teknoloji ve yeniden yapılanma atılımları ile dünya genelinde ön sıralara yükseldik.

Bu nedenlerle sağlık turizminin saç ekimi, estetik ve diş tedavileri ile sınırlandırılması algısının medikal turizm kapsamında nitelikli tedavi hizmetlerinin uluslararası pazarlama faaliyetlerini geri planda bıraktığını düşünüyorum. Yüksek bütçeli tüm cerrahi işlemler, organ nakilleri, onkoloji tedavileri vb. yüksek başarı oranı ile lokomotif olabileceğimiz alanlarda da uluslararası pazarlama faaliyetlerinin dünya pazarındaki pasta payımızı olumlu yönde etkileyeceğine inanıyorum.

MICE tarafında neler oluyor? Pandemide ağır hasar alan sektörün tam toparlanması sizce ne kadar sürer?

Pandemi ve depremden olumsuz etkilenen sektörümüz, çok sancılı süreçlerden geçmesine rağmen Türkiye hala en fazla tercih edilen destinasyonların başında geliyor. Geçen hafta Ticaret Bakanlığı Hizmet İhracatı Genel Müdürlüğü Sağlık ve Seyahat Dairesi ile yaptığımız bir toplantıda MICE sektörünün destek kapsamına alınacağı bilgisi bizi çok mutlu etti. Maalesef ki ülkemizde yaşanan tüm olumsuzluklar ve olağanüstü durumlarda ilk etkilenen, ilk yasaklanan, son açılan sektör bizim ki. Pandemi sonrası dünya genelinde seyahat hareketlerinde yaşanan canlanma ile birlikte 2021 ve 2022 yıllarında yaşanan olumlu ivme, 2023 yılında da hedefleri yukarı taşıdı. 2024 ise daha çok bir test yılı… Birkaç hafta önce açıklanan tasarruf tedbirleri ile kamu tarafında birçok etkinlik yine iptal edildi.

Sektörün şu an en önemli problemlerinden biri, enflasyon ve hızlı fiyat değişimi. Pozitif senaryoda ziyaretçi sayılarında neredeyse tam bir düzelme öngörülüyorken, negatif senaryo enflasyonun GSMH üzerindeki büyümeyi daha fazla baskılayacağını hesaplayarak tam düzelmenin 2026 yılından önce olması beklenmiyor.

“Tam bir STK sever olabilirim”

İş hayatınız gibi STK görevlerinizle de yoğun bir saha çalışmasındasınız. YEPUD Başkanlığı nasıl gidiyor? Derneği tanıtarak, projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Tam bir STK sever olabilirim. 2020 yılında pandemi döneminde üyesi olduğum YEPUD’un aynı yıl Ankara temsilcisi, ikinci yıl yönetim kurulu üyesi, geçtiğimiz yılda da başkanı seçildim. Yaratıcı Etkinlik Planlama ve Uygulama Derneği (YEPUD), 2006 yılında etkinlik sektöründe kurulan ilk dernek. Etkinlik organizasyonu hizmetlerini geliştirmek, profesyonel bakış açısı ile yapılabilmesine olanak sağlamak, sektörü yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek, gerçekleştirilecek organizasyonlara destek olmak, dernek üyelerine iç ve dış ek pazarlar sağlamak veya mevcut pazarlarını geliştirmek amacıyla kurulan bir derneğiz.

Pandemi üyelerimizi fazlasıyla olumsuz etkilediği için pandemi ve sonrası en büyük çabamız üyelerimizin ayakta kalmasını sağlamak, üyeler arası ticareti geliştirmek için üye buluşmaları ve B2B etkinlikleri artırmak oldu. Ayda bir birbirimize daha fazla destek olmak için bir araya gelmeye çalışıyoruz. En büyük arzumuz, derneğimize üye markaların değerlerine değer katmak, dünyaya açılma, uluslararası statüde temsil edilmesini sağlamak, bu destinasyonu eskisinden daha parlak hale getirmeye katkı sunmak.

Ticaret Bakanlığı Yaratıcı Endüstriler ve Uluslararası Hizmetler Başkanlığı ile yaptığımız görüşme sonrası yurt dışında çalışmak isteyen üyelerimiz için dosyalarını hazırlıyor ve destek olmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan sektörümüze kalifiye personel yetiştirmek için yapacağımız sertifika program için de büyük çaba gösteriyoruz. Eylül ayında lansmanını yapmak gibi de bir hedefimiz var.

YEPUD’un dışında farklı STK üyeliklerinizin olduğunu biliyorum. Onlardan da bahseder misiniz biraz?

YEPUD dışında; Skal International Ankara Kulübü’nde Genel Sekreterim. TOBB Kreatif  Endüstriler Meclisi Üyesiyim. Emel Uslu Atik, Eğitim, Uygulama ve Araştırma Vakfı’nda Başkan Yardımcısıyım. ANGİAD (Ankara Genç İş İnsanları Derneği) Sosyal Komite Başkanıyım. Başkent Lions Kulübü Kurucu Üyesiyim. KAİSDER (Kadın İşveren ve Sanayiciler Derneği) Kurucu Üyesiyim. TÜKD (Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği) Üyesiyim. Aynı zamanda LÖSEV gönüllüsüyüm.

Bu yoğun iş temposu içinde sivil toplum faaliyetlerine ekstra zaman ayırmak kolay olmasa gerek?

Toplumsal bilincim ve sorumluluk duygum çok yüksek sanırım. Zaman yönetimimi de iyi yaptığımdan her şeye vakit bulabiliyorum. Sosyal sorumluluk kapsamında eğer bu işi yapıyorsam ve böyle bir misyonum varsa ülkem için de elimden geleni yapmam gerekiyor diye düşünüyorum. Diğer taraftan kimsesiz çocukların etkinlikleri LÖSEV için yaptıklarımı ise işimin zekatı olarak düşünüyorum.

“Kadın olmanın dezavantajını yaşamadım”

Etkinlik sektöründe kadın olmak üzerine neler söyleyebilirsiniz? Bağlı olduğunuz dernek yapılanmalarında kadın istihdamına yönelik çalışmalarınız neler?

Bir kadın olarak sektörümün hiçbir dezavantajını yaşamadım diyebilirim. Kadın olmamızın işimize ve sektörümüze katkısı ise oldukça fazla bence. Daha detaycı olmamız, etkinlik sektöründe daha fazla kadının var olmasını gerektiriyor. İçinde var olduğum sivil toplum kuruluşlarıyla kadın istihdamı, eğitimi, girişimcilik kampları ve toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili birçok farklı projemiz oldu. Eğitim, Uygulama  ve Araştırma Vakfı olarak da her yıl 81 ilden hiç şehrinden çıkmamış, Anıtkabir’i görmemiş 81 genci Ankara’ya getiriyoruz. Gençlerle görüşmeye ve bir ihtiyaçları olursa destek vermeye devam ediyoruz.

Bir diğer projemiz ise, köy okullarına götürdüğümüz çocuk festivalleri. Geçtiğimiz iki yıl Diyarbakır ve Mardin’deydik, görmeniz lazımdı. Gerçek çocuk sevinci, gerçek çocuk gülmesini sadece oralarda yaşayabilirsiniz. Her gidişimizde müthiş duygulu anlar  geçiriyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ise, “8 Mart – 8 Kadın – 8 Hikaye” temalı etkinliğimiz Ankara Ticaret Odası ev sahipliğinde gerçekleşti.

“Bir kadın olarak sektörümün hiçbir dezavantajını yaşamadım diyebilirim. Kadın olmamızın işimize ve sektörümüze katkısı ise oldukça fazla bence. Daha detaycı olmamız, etkinlik sektöründe daha fazla kadının var olmasını gerektiriyor.”

Biraz da sizi konuşalım isterim. Bize işteki ve evdeki Tülay Akın Ergincan’ı nasıl tanıtırsınız?

Evdeki Tülay; düzenli ve programlıdır. Evdeyken  oğlumla vakit geçirmeyi, zaman buldukça yemek yapmayı çok severim. Aynı zamanda korkularımın üstüne gitmeyi de sevdiğim için çok korktuğum kedi  fobimi yenmek için 2 aylık bir kedi sahiplendim. Şimdi 3 yaşında “Naz” isimli bir kedi kızım var. Onunla vakit geçirmek de büyük bir huzur benim için. İşteki Tülay’ı da ekibe sormak lazım tabii ama çok hareketli olduğumuz için sürekli farklı yerlerde, farklı deneyimlerin içinde buluyoruz kendimizi.  Heyecanımız, işimize olan tutkumuz, her yeni ve farklı bir işte yaşadığımız mutluluk yıllar geçse de hiç değişmiyor. 2024 yılına kadar ofisimiz, dört katlı-bahçeli bir villaydı. Pandemi ve depremden sonra Ankara’nın en iyi markalarından biri olan Divan Otel’in içine taşındık. Pandemi döneminde iş ve görüşme yapma şeklimiz çok değişti. Zoom toplantıları hayatımızı kolaylaştırdı. İş neredeyse keşif ve toplantı da orada oluyor. Dolayısıyla ofiste geçirdiğimiz zamanlar çok azaldı.

İşteki beni anlatmaya devam eder isem; Sakin yaradılışlı, çalışkan, azimli, özenli ve uyumlu biriyimdir. Sakin olmamın yaptığım işe katkısı çok büyük oldu tabii. Bizim tarafta müşteri toplantıları oldukça uzun sürer. Detay bilgi vermeyi ve tecrübeleri aktarmayı sevdiğim kadar dinlemeyi de iyi bilirim. Uzun uzun dinlerim, öncelikleri ve hassasiyetleri anlamaya çalışırım. O nedenle birçok müşterimizden “Buraya geldiğim için çok mutluyum, çok rahatladım, psikolog gibisiniz” cümlelerini çok duydum. Son zamanlarda haftada iki gün tenis oynuyorum. Bir saat boyunca hiçbir şey düşünmeden sadece topu izlemek müthiş terapi oldu benim için. Diğer taraftan sevgili iletişim koçu Özgür Aksuna yaşam koçluğumu yapıyor, ondan da çok şey öğreniyorum.

Ekip ruhunuz nasıl peki?

Tüm ekip her daim çözüm odaklıyız. Sorun elbette olabilir ama önemli olan, hızlıca çözüme odaklanmak diye düşünürüz. Bazen arka planda öyle olmayacak şeyler olur ki, davet sahiplerine hiç yansımaz bile. Asıl görevimizin bu olduğuna inanırım hep! Etkinlik alanı kurulumu, dekoru, müziği, tekniği elbette önemlidir. Ama asıl önemli kısım, soğukkanlı ve sakin bir yapıyla alanda çözüm üretmek ve akışı maksimum titizlikle takip etmektir.

 Bundan sonra neler olsun istiyorsunuz hayatınızda?

İleriye dönük iş planlarımız, kurumsal alanda ilerlemek ve hayalini kurduğumuz sağlık otelini açmak üzerine. Kişisel hedefim ise, aldığım her görevi layıkıyla tamamlamak. Sektörümüz dilerim, hak ettiği değeri hem global alanda hem de devlet düzeyinde bulur, çok daha fazla destek görür. Etkinlik sektörünün kadınlara her zaman ihtiyacı var. Lütfen cesur olsunlar ve korkmasınlar. Dediğim gibi yeter ki niyetiniz iyi olsun, yolun sonu mutlaka güzel olur.

#ElifAkınErgincan #TCAMICE #TülaycaOrganizasyon #Medicamap #stksever #turizm #etkinlik #yepud #yaratıcıetkinlikplanlamaveuygulamaderneği #iştekadın #turizmdekadın #sağlıkturizmi #miceturizmi #başarı #kariyer

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir