Yaşmak Hotel Collection Genel Müdürü Sevilay Duru: “Otelciliğe tutkuyla bağlıyım”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen Fotoğraflar: Enes Karadayı

Yaşmak Otellerinden Sorumlu Genel Müdür. 2007 yılından beri turizm sektörünün içinde. İş ve özel hayatın en keyifli ortak yanı olarak gördüğü ağırlama ve yemeği yaşamın içinde bir kesit gibi hissettiğinden otelciliğe tutkuyla bağlı olduğunu söyleyen Sevilay Duru ile hayallerindeki yolculuğu ve grup otellerinin yeni dönem rotasını konuştuk.


Sevilay Hanım, Yaşmak Hotel Collection Genel Müdürlüğüne uzanan turizm yolculuğunuz ilk nasıl başladı?

İzmir’de okudum. 1997 Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunuyum. Bugün ise, İstanbul Üniversitesi uzaktan eğitim kısmında sosyoloji okuyorum. Henüz üçüncü sınıftayım. Rahmetli babam devlet memuruydu ve inşaat mühendisiydi. Lise son sınıfta iken emekli oluyordu. Bir ağabeyim ve bir erkek kardeşim var. Babamın hayali, bir aile şirketi kurmaktı. Bu kurgunun içinde köylerde sulama sistemleri kurulumu vardı. Dolayısıyla şirket için, yapı ve sulama mezunu biri lazımdı. Bu kişi ben oldum. Aslında hayalim tıp veya biyoloji okumaktı ama gerçekler beni ziraat fakültesine itti. Neticede evdeki hesap çarşıya uymadı ve ben ziraat fakültesini bitirdim. Ancak babam maalesef işi kurmaktan vazgeçti. Ağabeyimle birlikte restoran açtı. Ben de okulu bitirmiştim ve okuduğum alan çok idealim değildi. İçinde insan ve organizasyon olan bir iş hayalim varken, bir arkadaşımın önerisiyle güzel İzmir’imde özel bir kolejde halkla ilişkiler sorumlusu olarak işe başladım.

Aslında üniversite ikinci sınıftan beri kesintisiz çalışıyorum. Gündüzleri okulda, akşamları yabancı dil kursunda 22:00’a dek öğrenci işlerinde çalışıyordum. Okul bittikten sonra tam zamanlı iş hayatım başladı ve o işten çok keyif aldım. Sürekli organizasyonlar yapıyordum ve basınla çok iletişim halindeydim. Bu vesile ile o dönem Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde sürekli kendimi geliştirmek üzere bazı çalışmalara katılıyordum. Hatta o dönem İzmir’in yerel kanallarından birinde haber spikerliği yapmamı istediler. Ancak televizyonu hiç düşünmedim. O kanala hiç girmeden 2001’e kadar İzmir’de kendi yolumda devam ettim.

“İstanbul serüvenim başladı”

Devamında Ağustos 2001’de İstanbul serüvenim başladı. Tatil ve bir ziyaret için gelmiştim. İstanbul gözümde çok büyüktü ve İzmir’den vazgeçmeyi de asla düşünmemiştim. Bu şehirde kendimi test etmek üzere yine özel bir koleje özgeçmişimi bıraktım. Çok ilginçtir, aynı gün beni görüşmeye davet ettiler ve hemen işe aldılar. Çok şaşırdım tabii ama işi de kabul ettim. Böylece İstanbul serüvenim başladı.

2002’de kariyerimde ne şekilde ilerleyeceğimi düşünürken, o dönem insan kaynakları diye bir meslek patlama yaptı.  Onun üzerine İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları Programını okudum ve ardından kalite yönetim sistemi konusunda kendimi yetiştirdim. 2006 yılına dek kolejde çalıştım ve çalıştığım okul, satılınca ayrılmak durumunda kaldım.  Sonrasında bir yıl kadar tekstilde çalıştım. Çok zor ama müthiş bir deneyimdi. Dünya markalarına iş yapıyorduk. Kısa bir eğitim sonrasında örme grubunun sorumlusu olmuştum. Ancak inanılmaz stres vardı. Zevkli olduğu kadar psikolojik olarak yıpratıcı bir dönemdi. 

O duygu seli içindeyken kendimi keşfetmeye çalışıyordum. Çünkü insan hobisi gibi bir mesleğe sahip olursa başarılı olur derdim hep. Turizmci olmak veya ağırlama sektöründe yani otelcilik kısmında olmak diye adlandırmak aklıma gelmemişti. Ancak ruhumda, hayalimde, bugün yaptığım iş varmış diyebilirim.

“13 yaşımda yemekler pişirip misafir ağırladığımı bilirim”

Ben aslen Mardinliyim. Bizde misafir ağırlamak ve usuller çok önemlidir. Küçük yaştan itibaren buna göre yetiştirildik. Hep büyük bir aile içinde olduk. Yazları 20 torun, dede evi, her öğünde 2 sofra hazırlanması… Kısacası, bizim için aile olmak ve bir arada olmak çok önemliydi. Aslında iletişim trafiği yüksek bir ailede büyüdüm. Annem her şeyi öğretirdi. Ben 13 yaşımda yemekler pişirip  misafir ağırladığımı bilirim. Aslında bu kısımda şunu da eklemek isterim. Ben okuldayken, ev ekonomisi dersimiz vardı. Burada küçük el işi ve terzi işlerine kadar her şeyi öğrenmiştik. Şimdi düşünüyorum da hayatımın her aşamasında o kadar çok şey katmış ki, o dönemler ve aldığımız dersler, tam bir hayat dersiymiş.

Özetle, hep içinde ağırlama olan organizasyon olan bir iş hayal ederdim. Organizasyon şirketi, restoran işletmeciliği gibi… Ve tekrar tekstil dönemime döneyim. Bir pazar günü, Hürriyet  gazetesi İK ekinde Yaşmak Hotels “İnsan Kaynakları Müdürü aranıyor” ilanını gördüm. Akabinde başvurdum ve üç mülakat sürecinden sonra işe kabul edildim. 2007’de, Yaşmak Grubu’nda İnsan Kaynakları Müdürü olarak çalışmaya başladım.

“Turizmin en güzel yanı bence insan! Biz bir hayal satıyoruz. O hayalin gerçeğe dönüşümündeki mutluluğu misafirlerimizin ve bunu sağlayan arkadaşlarımızın yüzünde görmek, bu hizmeti zevkle sunmak büyük mutluluk. Hayatta keşkem yok. Hayalim tıp okumak derdim ama tekrar başlama şansım olsa ve yine ben, eğer ben isem, yine bu mesleği seçerdim ve her açıdan eğitim, deneyim her ne varsa onu yapardım.”

Yaşmak Hotel, o ilk günler için nasıl bir tecrübeydi? Bu deneyimin uzun soluklu bir işe dönüşmesi ne şekilde gerçekleşti?

Benim için zorluydu. Çünkü sektörü tanımıyordum ve İK Müdürü olarak işe başvurmuştum. İşi biliyordum ancak sektörün jargonuna hakim değildim ve bölgeyi tanımıyordum. Ancak bunu aşmak tabii 09-18.00 saatleri arasında çalışarak olmadı. Çok kez sabah başımı ofiste, masamdan kaldırdığımı biliyorum. Herkesle çalıştım. Hep yanlarında oldum, birlikte süreçleri oluşturduk. Biz süreç planlarını, prosedürleri yazdıkça ben işi kavradım ve empati yapmayı, o işi yapan herkesi ve  duygularını anlamaya başladım. Bu bana ne öğretti derseniz? İşin ne şekilde talep edileceğini, anlayışı, hatayı, nasıl, hangi koşullarda tolare edebileceğini? Kimin işi severek veya zorunluluktan yaptığını anlamayı? Nasıl farklı olunabilirliği? Ve en önemlisi yaptığımız işin içinde insan olduğunu öğretti.

Biz insana insanla, insanca hizmet ederek mutlu insanlar olmasına hizmet ediyorduk. Yani duyguları yönetmeyi, öğrenmeyi ve üç maddenin her zaman aklımızda olmasının gerektiğini anlamıştım. Bunlardan ilki işi olabildiğince etkili ve verimli yap. Anla, bağ kur, öngörülü ol, güzel sun, sözünü tut ve markayı yaşat ikincisi. Ve son olarak da,  daha iyi olmak için, sürekli iyileştirme ve sürdürülebilirliğe yönelik şirket kültürü için çabala…

Otelin operasyon sürecine nasıl dahil oldunuz peki?

Otelde işe başladığımda insan kaynakları konu başlıkları belliydi. Ücret yönetimi, kariyer planlama, oryantasyonlar, insan gücü değerleme vb. konular. Kendi sorumluluklarım haricinde operasyona girmem Yönetim Kurulu Başkanımız Sevgili Taner Bey’in deyimiyle burnumu sokmam, kendisiyle yaptığımız otel turu esnasında olmuştu. Yaşmak Sultan Hotel’de geçti hikaye. Tabii renovasyon öncesi eski bir tarihti. Odaları gezerken yatakların üzerinde gördüğüm yatak örtülerinden yatak şalı kullanımına geçişine sebep bir konuşma ve öneri üzerine olmuştu. Çok hoşuma gitmişti. Enteresan bir duyguydu. O dönemde otellerde yatak örtüsü kullanımı vardı. Artık neredeyse hiçbir otelde yok. Bu durum belki o işi yıllardır yapanlar için çok önemli değildi. Ancak 16 yıl önce benim için ilk operasyonel adımdı.

Daha sonra sektörde artık bazı kavramlar yer almaya başlamıştı. Kurumsallık, kalite yönetim sistemi… İlerleyen süreçte,  Taner Bey ve İlker Bey (Yönetim Kurulu Başkan Yardımcımız) bir karar almıştı. Yaşmak Hotels Grubu üç oteli olan bir aile şirketi olarak yönetiliyordu. Ve, kurumsal bir adım atmak istediklerini ifade ettiler. Ben de bu hedefin uygulayıcısı olarak yola çıktım. Tabii danışmanlık desteği aldık. Çok sevgili Yönetim Danışmanımız Sevgili Ömer Erdoğan, benim deneyimine, bilgisine güvendiğim hatta hayran olduğum biridir. Onunla çalışmaya başladık. Günün sonunda bir işletme politikası hazırladık aslında. Dayanağı Kalite Yönetim Sistemi yasaları oldu. Ancak terzi usulü, bir sistem kurduk. “Yaptığını yaz, yazdığını yap” sistemimizi kurmaya ve geliştirmeye gayret ettik. Bu serüven hiç bitmez. Çünkü sistemin ana fikri “Daha İyi” olmaya dayalı… Güzelin ve iyinin sonu olmadığı için “Daha İyi” olma gayreti, hep dahası için, devam etmek zorunda… Kısacası, ben hayalimi kendi işim tadındaki bu işi, bu işletmede yaparak yakaladım. Bunu her yerde yakalayamazdım. Çok şükür şanslıydım.

Bu süreçten sonra turizm kariyerinizi ne şekilde yönlendirdiniz?

Biz 2008-2009 yılında, henüz kendi kulvarımızda ve bölgemizde daha kimse sözünü bile etmezken dediğim gibi, kalite yönetim sistemlerine göre işletme yapımızı kurmaya başlamıştık. Sadece yönetim politikasında değil, gıda güvenliğinde ve çevre yönetim sistemlerinde de adımlar atmaya başlamıştık. Tüm bunlar zorlu bir yolculuktu. Çünkü alışılan bir düzen vardı. Bu durum kişileri konfor alanlarından çıkarmaya, sürekli denetlenmeye, ölçme değerlendirmeye ve sonucunda sürdürülebilir bir sürece zorluyordu. Bu kısım önümde, beni motive eden bir çeşit hedef  gibiydi.

Bu kurumda hedefimiz, sistemi kurmak ve büyütmek olmuştu. Daha sonra o dönemde sistemi kurduk ve başarılı bir operasyon oldu. İlerleyen süreçte ilk terfimi de alarak genel müdür yardımcısı, ilerleyen dönemlerde de grubun genel müdürü oldum. Ve bugün 200’e yakın personel ve altı otel ile yolumuza devam ediyoruz.

Yaşmak Hotel Collection’ı ana hatlarıyla biraz daha detaylandırır mısınız?

Grubumuz bünyesinde beşi Tarihi Yarımada, biri Cihangir Çukurcuma bölgesinde olmak üzere altı otelimiz mevcut. Üç otelimiz butik konseptte tasarlandı. Bir otelimiz dört yıldız standartlarında iken, diğer iki otelimiz ekonomik bütçeli şehir oteli standartlarında hizmet veriyor. Konaklama sektöründe Yaşmak Hotel Collection olarak varlığımız, kurucumuz rahmetli, Sayın Kadir Yallagöz’ün Akşehir Palas Oteli’ndeki ilk adımı ile 1955 yılında Sirkeci’de başladı. Akabinde Yönetim Kurulu Başkan ve Başkan Yardımcımız Sayın Taner Yallagöz ve Sayın İlker Yallagöz’ün girişimleri ile grubun kurumsal büyümesi devam etmekte.

2010 yılına kadar üç otelimiz vardı. 2010 yılında Yaşmak Hotel Collection’ın dördüncü oteli olan Hotel Sultania ilk temalı otel olarak butik konsepte planlandı. Hotel Sultania, Osmanlı Sarayı’nın Harem ve Padişah hanımlarından ilham alınarak tasarlandı ve misafirlerine “Kendini sultan gibi hisset..” sloganı ile  geleneksel hizmetin modern sunumu anlayışı ile bir deneyim yaşatmayı hedefledi. Yaşmak Comfort, 2011 yılında Yaşmak Sultan Hotel’in devamı niteliğinde konforlu ve huzurlu küçük otel olarak faaliyete girdi.

“2017’de değişime hız verdik”

2017 yılında ise, değişim hız kazanmaya başlamıştı. Romance Hotel yenilendi ve yepyeni bir hikaye ile konuklarına kapısını açtı. Romance İstanbul Hotel’in fikir tohumu Osmanlı’da özellikle padişahlar arasında bir gelenek haline gelen “Tılsımlı Gömlekler” oldu. Tılsımlı gömleklerin şifa kaynağı olduğuna, savaşlarda zafer getirdiğine, padişahları ve ailelerini kötülüklerden koruduğuna, onlara mutluluk ve huzur getirdiğine inanılmakta ve her tılsımlı gömleğin kendi macerasını ortaya koyduğu düşünülmekteydi. Modern ve geleneksel mimariyi harmanlayarak dekore edilen Romance İstanbul Hotel misafirlerine her odasının kendine has büyüleyici hikayesi ile romantik ve tarihin içinde bir İstanbul yaşamayı vadediyor.

2019 yılında ise, grubun en yeni üyesi The Soul İstanbul Hotel’I açtık. İleride dünyaya açılıp misafirlerine her şehrin ruhundan bir parça sunmayı hedefleyen bu otelimiz Beyoğlu’nda özellikle levantenlerin yerleşim alanı ve kozmopolit yaşamın sürdüğü Çukurcuma bölgesinde yer alıyor. Bölgenin mimarı olarak nitelenen Georgiades Kardeşler tarafından 20. yüzyılın başlarında tasarlanmış 100 yıllık tarihi binası kadar dekoruyla da semtle bütünleşen bu keyifli otelimiz, kapısından girdiğinizde semtin bir parçası olma tadını misafirlerine hissettiriyor.

Yeme içme hizmetleri konusundaki iddianız nedir?

Otelcilik hizmetimiz devam ederken grubumuz bünyesinde yer alan çok keyifli bir restoranımız da var. Olive Anatolian Restaurant. Tam bir keyif ve lezzet durağı diyebilirim. İstanbul’un kalbi Tarihi Yarımada’da Galata Kulesi’nden Boğaz’a, Gülhane Parkı’ndan Ayasofya’ya uzanan müthiş panoraması ile yerli ve yabancı tüm konuklarını, Türk mutfağının geleneksel lezzetleri ile buluşturuyor, bu keyifli mekan. Adını aldığımız zeytin, sofralarımızın vazgeçilmez başlangıcı. Hazırladığımız ürünlerimizi Anadolu’nun pek çok yerinden özenle seçilen yerel üreticilerden alarak sunuyoruz. Kaliteli, taze ve organik ürünler güvenilir tedarikçilerimizden geliyor. Amacımız, pek çok kültüre ev sahipliği yapmış bu ülkenin lezzetlerini yaşatmak, geleneklerini korumak ve değerli misafirlerimizle bu tatları buluşturmak oldu. Bu bağlamda şu an grubumuz bünyesinde 260 odamız, iki  SPA merkezimiz, iki restoranımız ve güçlü kadromuzla geleceğe yürümeye devam ediyoruz.

Grup otelleri için 2023 yılı nasıl geçiyor? Bir sonraki sene için ajandanızda neler var?

Açıkçası, 16 yıldır öğrendiklerimiz cebimizde kalsın, biz 2015 yılının sonbaharından beri sürekli bir imtihandan geçiyoruz sanki. O dönemde başlayan olumsuz hava 2018’de tam düzelmeye, 2019’da iyice toparlanmaya başlarken 2020 Mart ayında başlayan pandemi ile tüm ezberler bozulmaya başladı. Değişim başladı, insan ve para kavramı değişti ve iş hayatında büyük değişim oldu. Teknoloji hayatımızda idi ancak o da yüzünü değiştirerek seviye atladı. Bugün seyahat edenlerin alışkanlıkları değişti. Artık insanlar lüksün dışında deneyimler arar oldu. Turizmde sağlık, doğa, gastronomi çok hızlı yükselişe geçti. En önemlisi de, tüm bunlarla beraber sürdürülebilirlik kavramı da hayatımıza girdi.

Biz grubumuz bünyesinde pandemi sonrasında tüm diğer meslektaşlarımız gibi  hızlı bir toparlanma içinde olduk. Pandemi boyunca da uzaktan eğitimler ile personeli dinamik tutmaya gayret ettik. Ülkemize ve otellerimize gelen misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlamaya çalıştık. Grubumuzda dört otelimiz seyahatseverlerin yakından takip ettiği ve aldıkları hizmeti yorumladıkları dünyada en çok takip edilen yorum sitesi Tripadvisor’da ilk 25’in içinde yer alıyor.

2022’de grup otellerimizden Romance İstanbul Hotel, dünya dördüncüsü ve Avrupa ikincisi olmuşken, 2023 için yine bizi gururlandırdı ve dünya yedincisi ve yine Avrupa ikincisi oldu. Misafir memnuniyeti ve bağlılığında yakalamış olduğumuz bu büyük başarının böylesine güzel bir ödülle taçlandırılmış olması bizleri ve ödülün asıl sahibi tüm emeği geçen ekibimizi mutlu etti.

“Sürdürülebilir yönetim sistemi kurduk”

Bununla beraber, Kültür ve Turizm Bakanlığımız, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) öncülüğünde turizm sektörleri ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği halinde konaklama tesisleri için, Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı Kriterleri ile turizm sektörünün sürdürülebilir büyümesini temin etmek ve tüm turizm paydaşlarının katılımıyla, ortak bir anlayış geliştirmek üzere üç aşamadan oluşan Sürdürülebilir Turizm Standartları Programı  oluşturuldu.

Sürdürülebilir değer oluşturma anlayışıyla çalışan bir tesis olarak sosyal, çevresel, ekonomik ve kültürel alandaki sorumluluklarımızın farkındalığıyla tüm çalışanlarımızla hareket ederek sürdürülebilir bir yönetim sistemi kurduk. Tüm faaliyetlerimizi temiz bir dünyada yaşayabilmek, gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir hayat bırakmak adına doğal ve kültürel mirasa sahip çıkmak çevrenin korunması, kirliliğin önlenmesi ve iyileştirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, yenilikçilik, altyapı ve iklim eylemi başta olmak üzere diğer tüm sürdürülebilir gereklilikleri ile uyumlu olarak gerçekleştirerek amaçların daimî bir destekçisi olmaya söz verdik. Bu bağlamda, Yaşmak Hotel Collection ailesi olarak, en iyi kalitede hizmet sunmak için gereken kararlılık ve çalışma gücü ile grubumuz bünyesinde bulunan altı otelimizde Sürdürülebilir Turizm Standartlarında üç aşamayı da tamamlayarak sertifikalandırılma sürecini tamamladık.

Tüm bunların yanında, 2023 için attığımız en önemli adım, yine sürdürülebilirliğe bir artı olarak Güneş Enerjisi Santrali kurmak oldu. Şu an Ankara Polatlı’da yaklaşık bir megawatlık bir projemiz devam etmekte. Bu şeklide güneş enerjisinden elektrik üretimi ile tüketimimizi karşılamayı amaçlıyoruz. Kendi alanımızda ise, farklı lokasyonlarda işletmecilik yönünde adımlarımız ve arayışımız devam etmekte diyebilirim.

İstanbul turizmine dair değerlendirmeleriniz neler? Beş yıllık projeksiyonda şehir turizmi ne şekilde gelişir? 

Aslında turizm sadece ülkemizde veya İstanbul’da değil, dünyada da değişmeye başladı. Biz eskiden 3-5 ay sonraki doluluklarımızı çok net ve neredeyse tamamlanmış olarak görürdük. Şimdi artık öyle değil. Bir sonraki ayın %50-60’ı, ikinci ayın %40-45’i, üçüncü ay ve sonrası daha azalan bir oranla doluluklar kendini gösteriyor. İçinde olduğumuz ayı enteresan bir şekilde bazen yüksek oranda doluluklarla kapatabiliyoruz. Tabii özel sezon ve günler hariç. Bunun anlamı, dünyada seyahat etme eğilimi artık hızlandı. İnsanlar son dakika karar verebiliyor. Uçakların çok fazla lokasyona hareketi, seyahati kısa sürede karar alıp, gidilebilir şekle getirdi.

Bununla beraber teknoloji çok fazla gündemde. İnsanlar zamanla yarışıyor. Şu an mobil telefonlardan yapılan rezervasyon sayısı masaüstü bilgisayarlarla rekabet ediyor artık. Hatta bazı ülkeler ve yaş grupları için daha bile öncelikli diyebiliriz. Teknoloji ile misafirlerin beklentilerini analiz edebiliyorsunuz, misafirlere başarılı bir CRM ile konaklamalarına keyifli dokunuşlar yaparak “WOW” efekti için daha bilinçli çaba harcayabiliyorsunuz. Bu değişimle beraber, turizm alanları genişledi. Bunların içinde bizim ülkemiz için en önemlilerinden bazıları gastronomi ve  sağlık  turizmi diyebiliriz. (İçinde estetik saç, diş ve kaplıca başlıkları dahil).

İstihdama bakışınız nedir?

Tabii pek çok gelişimin yanında üzülerek söylüyorum ki istihdam, büyük sorun. Bu noktada geleneksel yönetim metodları artık pek geçerli değil. Ben bu noktada karşılıklı mentorluk yapılarak güzel işlerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bu anlamda öncelikle süreçleri doğru tanımlamak, iyi bir oryantasyon yapmak ve ne istediğinizi net anlatmak akabinde anlattığınızın ne kadar anlaşıldığının geri bildirimini almanız gerekmekte. Ve tabii sonra sorumluluk verip, yollarına rehberlik etmek gerekmekte.

Turizmde tabii, konaklama hizmeti kısmına dair belki nacizane yorumlar yapabiliyorum. Ülkemizde içinde bulunduğumuz konjonktür içinde yiyecek içecek hizmetlerinin artışı ve  genel maliyetlerin yükselişi sunduğumuz hizmetin de kolay satın alınabilirliğini biraz engelledi. Bu da ziyaretçileri alternatif arayışlara itmeye başladı. Bugün ev kiralayarak kalabalık aile veya arkadaşlar paylaşımlı metotlar ile daha uygun konaklama arayışında olabiliyor.

“2007’de işe ilk başladığımda otelimizdeki kadın sayısı bir elin beş parmağını geçmezdi. Çünkü kadınlar da bu sektörde çok fazla çalışmaktan yana değildi. Belki vardiya düzenleri, aile yapıları, tercihler gibi benzeri gerekçeler buna sebepti. Şimdi neredeyse yarı yarıya bir oranımız var. Pek çok kadın yöneticimiz var. Bence kadın olarak sektörde olmak öncelikle nezaketi daim kılıyor, estetiği, ince düşünceleri, merhameti, anaç duyguyu, sabrı, öğretme duygusunu, sahiplenmeyi kısacası yaşamın içinden pek çok değerin varlığını sevgiyle harmanlıyor. Ortak iş birliği, verimliliği ve başarıyı da beraberinde getiriyor.”

Biraz da sizi konuşmak isterim. Bize işteki ve evdeki Sevilay Duru’yu nasıl tanıtırsınız? Otelden arta kalan zamanları nasıl geçirirsiniz?

Her iki Sevilay için önce aile gelir. Özel hayatımda da, iş hayatımda da.. Ayrıca çalışma arkadaşlarımla ilgili de ilk odağım, aile hayatları. Önce evlerinde mutlu olmalarını önemserim. Marazlara gelince, bazen meslek deformasyonları özel hayatımıza ister istemez yansıyor. Organize etme duygusu, sürekli takip, bazı istekleri iletirken karşınızdakine tüm adımları hatta olası beklenmeyen sonuç olursa hemen atılacak adımları anlatmak gibi konularda farkında olmadan davranışlarınıza yansıyor. Aslında sosyal hayatınızdakiler özellikle organizasyon konularında çok rahatlar çünkü birilerinin mutlu olması için gerçek bir gayret harcayabiliyorum. Bu biraz beni yoran bir şey. Ancak mutlu da oluyorum. Çünkü o birileri mutlu oluyor..

Sanırım güzel olan şey, insanı seviyorum. İşimde ve hayatımda her zaman kalbimin sesini dinlerim. Profesyonelliğin içinde kaybetmek istemediğim bazı duygular var. Onlar bence benim iç motivasyonumu sağlıyor. Bir de insan yaşadığı bazı deneyimlerle hayatta kabulü öğreniyor. Bir arkadaşım bir tarihte çok güzel bir cümle söylemişti: “Hayatın bir film olsa bilet alıp izlenmeye değer mi? Böyle düşününce; acısıyla, tatlısıyla, mücadelesiyle, sevinçleri, deneyimleri ve ilkleriyle güzel bir film oldu sanırım. Tabii filmimiz henüz devam ediyor.

Bunun yanında, mesleğim ve özel hayatımın en keyifli ortak yanı ağırlama ve yemek… Hayatımın içinde bir kesit gibi hissettiğimden işime tutkuyla bağlıyım. Misafir ağırlamayı çok severim özellikle yemek yapmayı. Hem Mardinli olmam hem de İzmir’de büyümem sebebiyle mutfağımda güneydoğu ve batı lezzetleri harmanlanmış durumda. İlave olarak, çocukluğumdan beri hiç vazgeçmediğim ve hala alışkanlığımın sürdüğü bir diğer keyfim, pazar günleri saat 10.00’da western film izlemek.

Son olarak ileriye dönük bizimle paylaşmak istediğiniz idealleriniz, hayalleriniz var mı?

Profesyonel anlamda size şunu diyebilirim. İş hayatımda üç farklı alanda çalıştım, aynı alanda hiç iş değişikliğim olmadı. Turizm daha doğrusu otelcilik son kısım oldu. Bu meslek, yapmak istediğim işi, Yaşmak Hotel ailesi ise ait olduğum yeri bana her zaman hissettirdi. Yaşmak Hotel Collection Grubu’nda on altı yıllık çalışma süremde beraber yürüdüğümüz ve pek çok başarıya imza attığımız gibi, zorlu virajları da beraber aştığımız, Sevgili Taner Bey ve İlker Bey ile tüm çalışma arkadaşlarıma çok minnettarım. Bazı duygular vardır, asla maddi karşılığını belirleyemezsiniz. Bu duyguyu yaşamak da sık karşılaşılan bir durum değildir. Benim için kısacası içinde bulunduğum şu an karşılıklı değerlerle yaşanmış ve olgunlaşmış bir iş hayatı şeklinde tanımlanabilir. Sonrasını ben de henüz tam bilmiyorum. Zevklerim ve ilgi alanım değişmediğine göre geleceği galiba biraz akışa bırakacağız.

#sevilayduru #yaşmakhotelcollection #yaşmakhotel #röportaj #iştekadın #turizmdekadın #turizm #kadın #genelmüdür #başarı #kariyer #turizmkariyer #otelkariyer #interview #iştekadınröportaj

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir