Açık hava müzesi kapadokya

Nevşehir-Volkanik dağların günümüzden 26 milyon yıl önce püskürüklerinden oluşan dünyanın en ilginç yer oluşumlarından birine sahip Kapadokya bölgesi, peribacaları ve yer altı kentleri ile oluşturduğu olağanüstü görüntüleri ile her yıl yüz binlerce insanı kendine çekmeyi başarıyor. Yağmur ve kar sularının yanı sıra rüzgar ve erozyonun maharetli bir ustanın elinden çıkmışçasına farklı farklı desen tasarımı kullanarak doğaya işlediği bu büyülü yeryüzü parçası, her mevsimin kendine has tüm özellikleri ile bütünleştirip, ziyaret edenlere
adeta bir rüya alemine sürüklercesine büyük bir zevkle sunuyor. Bölgede yapılan bilimsel araştırmalarla günümüzden 10 bin yıl öncesinde Neolotik dönem ile başlayan insan yaşamı ile bu güne kadar 8 i köklü olmak üzere 20 ye yakın toplumu içerisinde barındıran Türkiye’nin en önemli kültür turizm merkezi konumundaki Kapadokya, insanı hayretler içerisinde bırakan görüntüsü ile adeta dünyanın en önlü ustasından elinden çıkan bir tablo örneğini oluşturmakta insanların belleğinde. Artan ziyaretçi sayısı ile dünyaya açılan bir açık hava müzesi konumundaki Kapadokya bölgesi, her geçen yıl artan turizm hareketliliği ile Türkiye’nin turizm alanında umut bağladığı en önemli merkezlerin de başında gelmektedir. 22 bini aşan yatağı, Jeotermal enerji kaynakları ile Türkiye’nin en önemli jetormal merkezi konumuna ulaşan Kozaklı ilçesindeki şifalı suları ile Kapadokya ,sağlık turizmi açısından
da gerek bugünün ve gelecekte umut bağlanan ender merkezler arasında yerini almayı sürdürüyor.

DOĞA VE TARİHİN BİRLEŞTİĞİ YER
Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır. Kapadokya bölgesi, başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir. Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları’nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik
döneme kadar uzandığı Kapadokya’nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından biridir.

BÖLGE TURİZM AÇISINDAN BÜYÜK BİR ÖNEME SAHİP
Jeolojik devirde Toroslar yükseldi. Kuzeydeki Anadolu Platosu’nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasandağı ve ikisinin arasında kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan
ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı. Peri bacası. Ayrıca bölge günümüzde turizm açısından büyük bir öneme sahiptir. Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin,Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve belli başlı görülmesi gereken yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirmekte.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir