Bu yaz Bodrum’da lahmacun ve ayran kaça satılacak?

Tezer Öner

Sürekli dönüp duran adisyonlar, faturalar, hesaplar… Ve sezon başlarken akla ilk gelen deli sorumuz: “Bu yaz Bodrum’da lahmacun ve ayran kaça satılacak?”


İlk açıklanan rakamlar, sonra gelen artışlar… Pilajların giriş ve konaklama fiyatları ve nihayetinde sonuç: Bodrum’a giren araç sayısı 48 saat içinde 35 bin adet. Bu bayram tatilinin rakamı. Evet normal bir zaman değil ama sonuçta gerçekleşmiş bir rakam mı evet kesinlikle gerçek. Bu rakama hava yoluyla gelen veya otobüsle, tekneyle gelenleri de ekleyince Bodrum gene adım atılacak yer bulunmayan bir tatil beldesine dönüverdi.

Biraz işin psikolojisine ve elbette görünmeyen kısmına bakmakta fayda var. Öncelikle tüm Türkiye’nin yatak kapasitesi 2 milyon değil. 1,7 küsürlerde… Bu ne demek? 85 milyon kişilik bir ülkede (bu sayılabilen kısmı) 2 milyon kişi demek sadece toplam nüfusta %2,3 demek… Ülkede zaten 26 milyarder, 983 bin milyoner var. (bu da kayıtlı olan kısım) Buna yabancı zengin turistleri ve gizli zenginleri de ilave edelim. Rahat rahat %5’i bulduk mu? Bence bulduk…  Bir de milyoner olmayan ama rahatça gezebilen veya tatilini istediği gibi planlayabilen en az %10 var mı? O da var. Toplamda zengin addedebileceğimiz en az %15 toparlayabiliyoruz.

Rakama vurunca bu 12.750.000 kişi gezebiliyor demek. O yüzden bu kitlenin bırakın tamamını yarısının yarısı hareket ettiğinde ülke otoyol, restoran ve turizm kapasitesi olarak dolup taşıyor.  Siz de diyorsunuz ki “Ya kardeşim her yer dolu, ülkede sıkıntı falan yok. Millette para gani…” O işte öyle olmuyor.

Şimdi gelelim 750 TL’ye lahmacun, 35 bin TL yemek hesabı sorunsalına… Önce bu tip mekanların çok az olduğuna dikkat çekelim. Yani bu rakama hizmet veren işletme sayısı (bunu sadece içimden geldiği gibi örneklemeye çalışıyorum, bir temeli yok) toplamda 10 bin işletme varsa 100 tane yoktur. Yani %1 bile etmez. Neden peki? Neden bir lahmacun bu kadar pahalı?

Öncelikle insanın özüne inmek lazım. İnsan denen yaratık bir kere rekabetçi, limitlerini ve sınırlarını zorlamayı seven, savaşçı, kavgacı ve kendi egoları olan bir canlı. Bu her alanda geçerli. Neden olimpiyatlarda hep biri rekor kırsın diye bekleriz. Herkes 100 m’yi 10 saniyede koşsun işte neyimize yetmiyor. Değil mi? Neden her F1 arabası geçen senekinden daha hızlı olmalı? Her konuda geçerli. Abi ben midye dolmayı 80 tane yerim… Yeme! Derdin ne? 30 tane yiyince de doymuyor musun? Demek ki neymiş biz sınırlarımızı zorlarız. Para harcarken de zorlarız. Bir el çantasına 25 bin EUR veya bir kol saatine 100 bin EUR neden veririz? Çünkü verebildiğimizi görmek isteriz.

Biri de sizin verebiliyor olmanızı manüple etmek için o saati muhteşem yapar ve ondan sadece 100 tane yapar. Böylece bu ürünle o 100 kişiyi ayıklamak için bahane oluşturmuş olur. O 100 kişi de saati koluna takarak olimpiyatlarda altın kazanmış gibi gezer. Çünkü onların etrafındaki bir çevre bunu büyük bir takdir ve kıskançlıkla alkışlayacaktır.

Bu işte Bodrum’da yaşanan olayın içsel çözümlemesidir. Bu tip mekanlar iyidir. Sınırlarımızı gösterir. Lahmacun 15 bin TL de olsa emin olun o zirveyi yeterince zorlayacak insanlar olacaktır. Biz de yeni rekorları alkışlayacak olan çevreyi oluşturmaya devam ederiz. Bu konuyu ne destekliyorum ne de karşısındayım. Çünkü bu varoluş içinde geliştirdiğimiz insani özelliklerimizden biridir. Olmaya devam edecektir. Bunu ne sosyal görgü ne din ne de ideoloji ile yok edemezsiniz. Çünkü insanoğlu mutlaka rekabet edecek başka bir ölçme sistemini mutlaka bulacaktır. Kıskançlık 7 ölümcül günahtan biridir ama içimizi kemirmeye ve bizi motive etmeye devam edecektir. Egoları olan bir canlı türüyüz biz.

Anadolu’da bir laf vardır. “İstanbul’dan gelen eşek 40 gün at gibi gezer”. İşte bu da benzer bir şeyi anlatır. Daha fakir sınıfın kullandığı bir tanımlamadır. İstanbul zamanında sosyete ve kalite ifade ederdi. Dolayısıyla birinin Anadolu’ya gidip tüm zaafları ve defektleri ortaya çıkana kadar egolarıyla kendine bir paye çıkarmasını ve zamanla törpülenip normal insan haline gelmesini anlatır. Yani hepimizin içinde olan bir psikoloji bu…

O yüzden ben her sene merakla beklerim, bu seneki rakamlar nasıl olacak diye… Bu hadi gideyim ben de para harcayayım anlamında değil elbette ama ülkemin yüksek sosyetesinin limitlerini anlamam için gereken bir ölçü sistemidir. Böyle ölçümlere ihtiyacımız vardır. Hem toplumsal farklılıklarımızı görmek adına hem de zorladığımız sınırları görmek anlamında…

Dileğimiz bu seviyede ego gösterisi yapacak nüfus oranının %15’ten %85’e çıkmasıdır. Bu sene olmadı seneye inşallah.

#tezeröner #bodrum #lahmacun #yaz #2023 #fahişfiyat #lahmacunfiyat #gastronomi

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir