Elvan Karaderili: Turizmin en çok ağırlamasını sevdim

Röportaj: Hatice Ünal Bilen 

Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi. Turizme aşkı, çok küçük yaşlarda ailece yaptığı seyahatlerle başlıyor ilk. Ne zaman ki Bilkent Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitiriyor, sektöre ilk profesyonel adımı da İstanbul’da bir turizm firmasında atıyor. “Hem eşim hem ortağım” dediği Orhan Karaderili ile tanışması ile beraber otel grubunun ilk temellerini attıklarını anlatan Elvan Karaderili, bu yolda eşinin çocukluk hayallerini takip ettiklerini söylüyor ve ekliyor: “Eşimle önce arkadaş, dost, ortak olduk. Sonra hayat arkadaşı olup yatırımlarımıza başladık. Biz yolumuzu önceden belirlemedik, yol önümüze açıldı. Bir şekilde fırsatları değerlendirerek, doğru yolda ilerleyerek büyüdük. Yolun sonunda eşimin çocukluk hayallerine kavuştuk.”

Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Elvan Karaderili ile turizme uzanan yolculuğu ile birlikte grubun pandemi sonrası büyüme stratejisini, turizmde yeni fırsatları ve sektördeki son gelişmeleri konuştuk.

Elvan Hanım, turizmci olmaya nasıl karar verdiniz? 

Aslında turizm hep aklımda vardı. Oldum olası seyahat etmeyi çok seven, farklı yerleri merak eden bir çocuktum. Turizmin ‘turizm’ olduğu bilincine varmadan aklımda turizm vardı. Yani seyahat etmenin, gezmenin, turizm sektörü olduğunun farkında olmadan turizme bir aşkım varmış. Bu arada çocukluğumdan beri hayvansever de bir insan olduğum için, evimizde her zaman kediler, köpekler, civcivler, tavşanlar oldu. Bir apartman dairesinde yaşamamıza rağmen bakmadığımız, beslemediğimiz hayvan kalmamıştı. Bundan dolayı hep veteriner olmak istedim. Tabii veterinerliğin getirdiği zorluklarla başa çıkabilir miyim diye endişe etmedim de değil… 

Bir taraftan da babam hukukçu olduğu için benim de hep avukat olmamı istedi. Anneme göre ise ‘bir dil bir insan’dı… Bu doğrultuda ilk, orta ve lise eğitimimi İngilizce olarak Özel Dost Koleji’nde, geleceğe dair bir karar vermeden tamamladım. Ardından Ankara’da Bilkent Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümünü kazandım ve dört yılda tamamlayarak diplomamı aldım. Bu arada hem turizmden hem de iç mimarlık bölümünden seçmeli dersler de aldım. Bilkent’te sosyal sorumluluk ve yardımlaşma organizasyonlarında görev aldım.Tüm bunların dışında hayvanlarla ilgili elimden gelen her türlü yardım ve organizasyonlarda bulundum.

Unutmadan, üniversiteye girmeden evvel, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne ve ayrıca turist rehberliğine de başvurmuştum. Şimdi anlıyorum ki, o zamanki bilincimle bugünün kapılarını aralamışım. 

Öğrencilik yıllarınızdan hatırınızda neler kaldı, anlatır mısınız?

Üniversitede okuduğum yıllarda (1989-1993) yazları Bodrum’un 4 ve 5 yıldızlı otellerinde çalıştım. Üstelik de babamdan sadece yol parası alarak; her departmanda hem çalışıp hem  tatil yaparak öğrencilik hayatımı geçirdim. O yıllarda İngilizce bilmem büyük bir büyük avantaj oldu benim için. Bodrum’a çoğunlukla yurt dışından turist gelirdi. O aralar turizm, çok karşılaması kolay olmayan bir sektördü. Türk vatandaşlarının 90’lı yıllarda yurt dışına çıkması zordu, maddi imkanı iyi olanlar yurt dışına çıkabiliyordu. Ancak ilerleyen dönemlerde turizm Türkiye’de büyük ataklar yaptı. Kurulan acenteler ve çoğalan havayolları firmalarıyla birlikte daha uygun fiyatlarla hem yurt içini hem de yurt dışını tanıyabilme imkanı sağlandı. 

Mutluluk dağıtmayı ve en çok da ağırlamayı sevdiği için turizme aşık… Dokunduğu her alana değer katan, yenilikçi, vizyoner ve hümanist… Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyeliğinin yanı sıra kadın istihdamına duyarlılığı ile de dikkat çeken Elvan Karaderili, üstlendiği sosyal sorumluluk projeleriyle pek çok insanın hayatına dokunmayı ilke edinmiş bir iş insanı. Pek çokları için ilham veren girişimci bir ruh, bir hayvan dostu ve çocuk hakları savunucusu…

Okul sonrası süreç hangi profesyonel adımlar ve tercihlerle devam etti? Karaderili Şirketler Grubu nasıl doğdu?

Okuldan mezun olduğum sene İstanbul’da uluslararası bir turizm firmasında tatil satış ve pazarlama departmanında çalışmaya başladım. Bu dönemde bu yolda beraber yürüdüğüm hayat arkadaşım ve ortağım olan Orhan Karaderili ile tanıştım. Aslında önce arkadaş olduk, dost olduk, ortak olduk. Sonrada hayat arkadaşı olduk ve yatırımlarımıza başladık. Biz aslında yolumuzu önceden belirlemedik, yol önümüze açıldı. Bir şekilde fırsatları değerlendirerek, doğru yolda ilerleyerek büyüdük. Yolun sonunda eşimin çocukluk hayallerine kavuştuk. Eşimin küçüklüğünden beri bir otel hayali olmuş… Babası (kayınpederim) bir yiyecek içecek  sektörü çalışanı olmasına rağmen eşim hep “Benim otelim olacak” dermiş… Biz de onun hayallerini takip ettik.

“İlk yatırımımızı Kuşadası’nda gerçekleştirdik”

İlk adımları da şöyle oldu, eşimle bir İngiliz firmasında çalışarak sektöre giriş yaptık. Daha sonra kendi arsamızı alarak ilk yatırımımızı 1999 yılında Kuşadası HLC Resort Otel olarak gerçekleştirdik. İlerleyen dönemde 32 apart plus otel olarak başlattığımız yatırımımızı 1.000 yataklı tatil köyüne dönüştürdük. Bunun dışında tabii ki büyüdükçe hayaller de büyüdü. Bodrum’da hep yatırım yapma isteğimiz vardı ve tatlı bir tesadüfle Bodrum’daki arsa karşımıza çıktı. Onu da anlatmak isterim. Akyarlar-Akçabük koyuna bakarken ne kadar güzel diye hayalini kurardık. Koy’da Mio Bianco’nun arsasının satılık tabelasını gördüm. Bir süredir eşim de Bodrum’a gidip gelip orada yatırım yapmak için arsa aramaktaydı. Ben de kendisini aradım. O sırada Kuşadası’ndaydı, hemen geldi, bir gün içerisinde arsayı gezdik. Sanki bizim için hazırlanmış gibi sahipleriyle, ebatları ve bütçesiyle uygun olduğuna karar vererek çok kısa bir zaman zarfında turizmin kalbi olan yatırımımızı yaptık. Mio Bianco ile Bodrum hikayemiz böyle başladı. Daha sonra da denize sıfır üçüncü otelimiz Bodrum Mio Mare’yi de grubumuza kattık.

Resort otelcilikle beraber yatırım rotanızı termale çevirdiniz. Bu alana yönelik çok ciddi yatırımlarınız da var. Termal turizmde nasıl bir ışık gördünüz? Bir demecinizde termal turizmde iddialı olduğunuzu belirtmiştiniz. 

Bizim hayalimiz neden termal? Bizim hayalimiz termal ile turizmi birleştirmekti. 2000’li yılların başına kadar termal turizm sektörü Türkiye’de hak ettiği değeri göremedi, yeterli yatırım yapılmıyordu. Araştırmalarımızda; termal turizmin uluslararası ve yerli turizm açısından potansiyelin yüksek olduğunu, yurt içi ve yurt dışı doğru fuar tanıtımları ile güçlenebileceğini öngörerek termal sektöründe otel yatırımı yapma fikrine sıcak bakmaya başladık. İlk termal yatırımımız Kütahya Emet Termal Resort oldu. İşletmesini devraldığımız otelimiz sayesinde termal yatırım ile ilgili büyük tecrübe kazandık. Bu tecrübeler doğrultusunda; vizyon projemiz olarak anlandırdığımız Yalova Terma City ustalık eserimiz oldu. Yeni nesil termal projemizi ve tüm hayallerimizi burada gerçekleştirdik. Hem lüks konsepte hem tüm sosyal donatılarının olduğu 7’den 70’e her kesimin termal otelde tatil yapmasını hayal ettik. Sadece 50 yaş üstü ve hastalıklar olduğunda akla gelen kaplıca kültürünü biz yeni nesil termal olarak gençleri de termalde ağırlayabilecek bir otel tasarladık. Termal otelimiz sadece iyileşmek için değil, yenilenmek için dizayn edildi. Biz buna ‘yeni nesil termal’ diyoruz. Termal otellerin de “lüks tatil” sunabileceğini gösteren bir tesis geliştirdik. 

Yalova İstanbul’un ön bahçesi. Lokasyonu çok güzel bir noktada. Bursa, İzmir, Körfez bölgelerine yakınlığı, ayrıca her yerden ulaşımı çok rahat bir bölge. Önemli bir husus da tabii İstanbul’a en yakın termal su olma özelliğini taşıyor. Termal sahil turizmi gibi değil, 12 ay hizmet verebiliyorsunuz. 60 bin metrekare alanda, 2.200 yatak kapasiteli, 6 bin metrekare spa ve kür merkezi, vip lounge, kral dairlerimiz, konsept odalarımız, vip terapi odalarımız ve tüm sosyal donatılarımız ile beşinci otelimizi açarak hayallerimizi gerçekleştirdik. 

Dünya, ikinci yılında küresel salgınla mücadeleye devam ediyor. Karaderili Şirketler Grubu yatırımları için 2020 nasıl bir yıl oldu? Pandemiyi nasıl karşıladınız, krizi ne şekilde yönettiniz?

Bizim yıla nasıl başladığımızdan ziyade dünyada olup bitene nasıl ayak uydurduğumuz daha önemli bence. Bizim açımızdan herşey doğru başlamıştı aslında yıllık rutin planlamalarımızı yaptık ama sonrası malum. Bu krizde hemen yeni düzene geçiş yapmamız gerektiğini fark ettik. Deneyimlerimiz ve tecrübeli ekibimiz ile kriz yönetiminde iyi firmalar arasında olduğumuzu düşünmekteyim. 2020 mart ayından itibaren evden çalışmaya geçtik. Öncesinde dijitalleşme için başlattığımız alt yapı çalışmalarımız burada çok işimize yaradı. Tüm iş akışımız değişti ama performansımızda herhangi bir düşüş yaşanmadı. İnsan sağlığına şirket olarak çok büyük önem veriyoruz. Çalışanlarımızın büyük çoğunluğu evden çalışmaya geçti. Sadece ofiste bulunması gereken kişiler yani yönetim kadrosu belirli dönemlerde ofise geliyor. Bunun dışında tüm toplantılarımızı zoom üzerinden gerçekleştiriyoruz.Tabii bu bilmediğimiz, alışık olmadığımız bir süreçti. İlk başta tedirgin yaklaştık ama sonradan performansımızda kayıp olmadığını fark ettik. İlerleyen dönemlerde de evden çalışma modelini uygulamaya devam edeceğiz.

Bundan 22 yıl önce aldığınız yatırım kararları pandemiyle birlikte nasıl evrildi, gelişti?

Günümüz şartlarında beklenmedik olaylar silsilesi içinde bulduk kendimizi. İzlediğimiz filmler gerçek oldu ve hayatın tüm akışı değişti bir anda. İlk günden bu yana önceliğimiz; tüm çalışanlarımızın ve bizi tercih eden misafirlerimizin sağlığını korumak. Pandemi şartları nedeniyle biz de misafir kapasitesi anlamında küçülmelere gittik. Ama bu süreçte fark ettik ki, şimdiye kadar yaptığımız tesislerimizde hep doğru adımlar atmışız. Misafirlerimizin konforu için tasarladığımız geniş arazilerin, büyük tesislerin günümüz sağlık gereklilikleri açısından da ne kadar önemli ve isabetli yatırımlar olduğunu gördük. Biz boş durmayı seven bir şirket değiliz. Tüm çalışanlarımız ‘Yatırımlarımızın üzerine daha fazla neler koyabiliriz?’ düşüncesiyle adımlar atar. Bu durgun süreçte daha iyi anladık ki, en önemli yaşam kaynağımız sağlık! 2021 yılı adımlarımızın en büyüğü, Yalova Terma City Otel’imizin sağlık oteline evrilmesi yönünde oldu. Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen fizik tedavi merkezleri ile görüşmelerimiz çok önemli noktalara geldi. Çok kısa bir süre içinde büyük adımların haberini de sizlerle paylaşacağız. 

Dijital kanallara yönelik yatırımlarınızı biraz daha detaylandırır mısınız?  

Grup olarak son birkaç yıldır dijitalleşme konusuna fazlasıyla eğilmiştik. Ciddi yatırımlar yaptık. Alt yapı çalışmalarımızı dijital çağın gereklilikleri doğrultusunda güçlendirdik ve en önemlisi şirket bünyesinde ekibimizi kurduk. Eskiden daha geleneksel bir yapı içindeydik. AVM’lerde, açık alanlarda tüketiciye dokunmak istiyorduk. Şimdi ise dijital pazarlama alanını kullanarak görünürlüğümüzü, bilinirliğimizi ve marka değerimizi daha üst sıralara taşıyoruz. Yeni potansiyeller oluşturmaya çalışıyoruz. En önemlisi de daha önce bizi tercih eden misafirlerimizin tatil tercihleri ve deneyimlerini geliştirmek için büyük çaba sarf ediyoruz. Mevcut tesislerimizden yazlık tesisleri kullanan müşterilerimize termal, termal müşterilerilerimize de yazlık tesisleri kullandırmaya çalışıyoruz. Aslında biz çeyrek asrı aşan yatırımlar sayesinde mevsim tatili bünyesinde barındırabilen bir firmayız. 

Türkiye ve dünya turizmi için genel bir sektör değerlendirme de yapabilir misiniz? Turizmi önümüzdeki dönemde neler bekliyor? Tatil planları, müşteri eğilimleri ne şekilde yön buluyor?

Tüm dünyada yaşanan pandemi ve buna bağlı olarak gelişen ekonomik yapılanma süreci tüm sektörleri farklı bir oluşumun içine sürüklendi. Turizm sektörü de küresel anlamda bu sıkıntılardan en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Bu çerçevede rutinde ekonomik durumun ve rekabet gücünün belirleyici olduğu dönemlere ek olarak bu dönemde sağlıklı ve güvenli turizm imkanlarını oluşturmanın yut içine ve yurt dışına tatil planı yapanların tercihlerini belirlemekte çok büyük önem taşıyacak. Turizm sektörü eski gücüne kavuşma anlamında kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapmalı, stratejiler geliştirmelidir. Hiç şüphesiz burada her bir ülkenin kendi idari birimlerinin verecekleri destekler çok büyük önem arz edecektir. Tatil planı yapan müşteriler bilinçlendi. Yerli ve yabancı turistler, güvenli turizm belgeli tesisleri tercih ediyor.

Grup bünyesinde kadın istihdamınız ne düzeyde? Bir kadın yönetici olarak bakış açınız nedir? 

Kadınların çalışma hayatında var olmalarının toplumsal gelişmenin olmazsa olmazı olduğunu düşünüyorum. Kadınların iş gücüne katılımı kendi sosyo-ekonomik durumlarını, ailelerini ve çevrelerini geliştirecek ve tüm toplumda etki oluşturacak önemli bir değişim ve gelişimin de öncüsü. Kadın çalışmalı ve üretmeli diye düşünüyorum. Kadına karşı her türlü ayrımcılığa karşıyım. Kadın her sektörde var olabilir.  Şirketlerimizde kadın istihdamını %50- 55 seviyelerinde koruyoruz. Kadın yatırımcı ve yönetici olarak iş alımlarında tesislerimizde kadına verilen istihdamı özellikle takip ediyorum.

Turizmin en çok ağırlama tarafını sevdiğini belirten Elvan Karaderili, “Çünkü ağırlamayı kendim de çok seviyorum. Üniversite zamanlarımda yalnız yaşıyordum. Benimki bir öğrenci eviydi. Arkadaşlarımın kendi evleri olmasına rağmen hep bende toplanırdık, hep ben misafir ederdim.” diyor. Turizmin de aslında bir misafirlik olduğunu anlatan Karederili: “Bir memnun misafir bin mutlu turist demektir. Otele gelen misafirlerimizi mutlu etmek benim için çok önemli. Ağırlamayı da sevdiğim için onları sanki kendim ağırlıyormuş gibi hissediyorum. İşte bu yüzden mutlu olabilecekleri hizmet ve servisler oluşturmaya çalışıyorum.” diyor. Her dokunuşunda ve her hizmetinde insanlara mutluluk dağıtmayı severek turizmi sevdiğini dile getiren deneyimli turizmci, “Çünkü ben mutluluk dağıtmayı seven bir insanım. Tatil mutluluk demektir!” diye de ekliyor. 

Biraz da sizi konuşalım mı? Turizm-otelcilikteolduğu gibi çok farklı alanlarda da aktif ve başarılı bir isimsiniz. Bize işteki ve evdeki Elvan Karaderili’yi nasıl anlatırsınız? 

Esasında çok ayrım yapabileceğimi düşünmüyorum. Çünkü benim mottom önce huzur, sağlık ve sonra da mutluluk. Zaten çocuklarım, evcil hayvanlarım ve çalışanlarımla kurduğum hayatımda bir anne, bir eş, bir işveren kimliğimle varım. Ben ve kızlarım ortak olarak evin menüsünü yaparız, fırsat buldukça çocuklarımla vakit geçirmeye çalışırım, eşim de katılarak sohbet saatleri yaparız. Tabii ki elimden geldiği kadar eve vakit ayırmaya çalışıyorum. Anne ve eş olarak da sorumluluklarım var. Örneğin okullar açıkken çocuklarıma okul dönüşlerinde kapıyı açıp karşılayan ben olmak isterdim.Tabii pandemi döneminde böyle bir şey kalmadı, 24 saat beraberiz zaten. 

“Doğaçlama ve soyut resimler yapmaya başladım”

Bunların dışında işten ve ailemle geçirdiğim zamanlardan hariç geçen sene pandemiyle birlikte doğaçlama ve soyut resimler yapmaya başladım. Çok fazla şekil çizemem. Ama renk karmaşaları, renk cümbüşleri gibi çok keyif alarak yaptığım tablolarım var. Bu süreçte bazı eski sevdiğim şeyleri hatırladım. Çünkü kendime vakit ayırabilme fırsatım oldu. Başında da söylediğim gibi, Amerikan dili ve edebiyatı okudum ama üniversitedeyken iç mimarlıktan ders alırdım. Fakat çizime çok yeteneğim olmadığı için de tam ne olmak istediğime karar verememiştim. Ancak şu anki aklım olsaydı ya da şu dönemde okusaydım belki olurdu. Bizim zamanımızda cetvellerle çizim yapmaya çalışıyorduk. Artık herkes o kadar rahat ki, önüne bilgisayarını alıp istediğini çizebiliyor. Ben tasarlamayı ve yaratmayı da çok seviyorum. Hobilerim var, bununla ilgili minik minik oteldeki bütün atık demirlerden dresuarlar yapıyoruz. Kendi dekorasyonumuzu yapıyoruz. Birkaç arkadaşımla birlikte otelin belirli kısımlarına can katıyoruz, ruhumuzu katıyoruz… Gelen herkes de çok memnun kalıyor. Beni en çok mutlu eden şey de, insanların oturduğu yerdeki hissettiği huzur.

Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyeliği ile beraber iki ayrı derneğin de üyesi olan Elvan Karaderili, Hayat Sensin Derneği ile otizmli ve okul çağındaki çocuklara yardım eli uzatıyor. Şubat 2020’de hayata geçen yedi kişilik oluşumun dışında Karaderili aynı zamanda Nuhgender Derneği’nin de asil kurucu üyesi. Bilkent Üniversitesi’nde okurken pek çok sosyal sorumluluk ve yardımlaşma organizasyonunda görev alan duyarlı iş kadını, insana verdiği değer kadar hayvanlara aynı hassasiyetle yaklaşıyor. Elinden geldiğince Ankara’daki barınaklara destek olan ve çocuklarını da aynı duyarlılıkla yetiştiren Karaderili için azalan değerleri korumak ve kollamak asli görevleri arasında geliyor. Hedeflerin ötesinde önce hayallerin geldiğini anlatan Karaderili, o doğrultuda hadeflerine yön verdiğini ifade ederek, “Çünkü hayal etmek başarmanın yarısıdır, hep buna inanmışımdır. Ben hayallerimi paylaşırım,eşim de onları gerçekleştirebilmek için elinden gelen her şeyi yapar. Biz hem iş hem de eş olarak inanılmaz birbirini tamamlayan bir çiftiz.” diyor.  

Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz? Şimdi ve önümüzdeki dönemde geliştirmeye yönelik projeleriniz, hayalleriniz var mı?

Size yeni otel müjdesi vereyim. Terma City’nin çevre arazisine yapılacak yeni tesisin de müjdesini ilk sizinle paylaşmak isterim. Yeni tesis ile birlikte istihdam sayısı da artacak tabii.  Önümüzdeki dönem için Terma City’den sonra Terma Forest ve Terma Garden adlı iki projemizi hayata geçirmekle ilgili çalışmalarımızı başlattık. Detayları ilerleyen günlerde vereceğiz. Onun dışında kişisel olarak en büyük büyük hayalim, İstanbul’da bir barınak kurmak. Büyük kızım önümüzdeki yıl Amerika’da üniversitede müzikal tiyatro okumaya gideceği için belirli sürelerde onun yanında olmayı planlıyorum. Artık belirli bir yaşa geldik, arkamızda güvenebileceğimiz genç, çalışkan, azimli müdürlerimiz var. Bazı işleri, sorumlulukları da onlara teslim edip uzaktan yönetip kızımla beraber olmayı düşünüyorum.

#elvankaraderili #karaderilişirketlergrubu #iştekadınröportaj #turizmdekadınröportaj #turizm #röportaj

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir