Hadi Tonaroğlu: Haydi arılara ev yapalım

Yine naçizane tecrübelerimi aktaracak, tavsiyelerde bulunacaktım ki, yaşamakta olduğumuz bu yangın kabusu tüm duygularımı, planlarımı alt üst etti. Üzüntüm sonsuz muhakkak ki sizler gibi. Diliyorum ki Allah bir daha böyle bir felaketi ülkeme yaşatmasın. Ne var ki; bu makale konumun yangından uzak olması da imkansız…

Şehir makyajında, konaklama tesisi dekorasyonunda peyzaj çok önemli bir yer işgal eder. Şehirlerde bahar ile birlikte her köşe-bucak çiçeklenir, çim alanların sulanması artar. Otellerimizde de aynı şekilde sabah kalktığınızda sizi denizle buluşturma öncesi her taraf envai çeşit bitkilerle renklenir, yeşillenir. Sabahın tadına varır, kahvenizi daha bir haz ile alırsınız. Öyle ki şemsiye altında, o peyzajın ortasında, hatta bir devasa saksının bitki aranjmanı içinde gazetenizi okurken, evinizin balkonunda sizi endişeye sevk eden arının vızıltısı bile o an itibarı ile Fazıl Say resitali gibi gelir. Çünkü tatil denen olgu, huzur, stresten arınma ve relaks olma temeline dayanır.

Yüce yaratanın bizlere sunduğu mavi gezegenimizde de tabiat dediğimiz oluşum da bir anlamda peyzaj çalışmasıdır. Bu tanrısal peyzajda dünya üzerinde iklimlere göre değişiklik arz ettiği gibi ülkemiz içinde de aynı yetişme ortamı sebepli farklılıklar ortaya koyar. Örneğin; Trakya’ya gittiğinizde ayçiçeği tarlaları görmek isteriz. Karadeniz’de yemyeşil çay bahçeleri, fındık ağaçları arar gözlerimiz. Çukurova’mızda pamuk tarlaları, Konya’da buğday tarlalarını fotoğraflarız. Aynı Kalkan ilçemiz, Bezirgan köyünde de gelincik tarlalarını, Burdur / Ağlasun’da lavanda tarlaları gibi… Ege’de de çam ağaçları fotoğraflarız.

Deniz mavisinin yetim kalmışlığıdır bu yangın

 Bakın; İstanbul’dan aracınızla çıkın yola… Aydın, Selçuk ilçesine geldiğinizde farklılıklar gözünüze çarpmaya başlar. Önce aracınızın radyosuna Grek müzik yayınları karışmaya başlar… Devam ettiğinizde önce zeytin ağaçları, sonra incir ağaçları ortaya çıkar. Çine’den aşağı inmeye başladığınızda aracınızın camları açıksa, güneş yeni doğmuşsa  yavaş yavaş çam kokuları sizi sarmaya başlar. Çünkü artık güney-batı Ege lokasyonuna girmişsinizdir. Sakar’dan aşağı süzülürken artık her taraf çam ağaçları ile doludur. Yemyeşil… Taptaze… İşte o anda, örneğin Marmaris’e yaklaştığınızı anlarsınız. Tatil heyecanınız her tarafınızı sarar. O çamlar bile sizin şehir hayatınızdaki stresinizi atmanıza yardımcı olmaya başlar. Akyaka… İçmeler… Armutalan… Hisarönü… Bozburun. Gerilerdeki Çökertme. Artık eskisi gibi değil… Belki de en az 50 yıl olmayacak… Sebep malum yangın! Çünkü hiçbir deniz mavisi, çam yeşili olmadan güzel değildir artık! Yani deniz mavisinin yetim kalmışlığıdır bu yangın.

Seneye bu bölgelere bu coşkular ile gittiğinizde, sabah odanızda uyandığınızda, balkonunuza çıktığınızda yeşilin yerini grinin aldığını gördüğünüzde, bırakmak istediğiniz stres bu sefer farklı bir hüzünle geri dönecek size. Belki de kahvaltının tadını alamayacaksınız. Sabah kahvesi eski tadında olmayacak. Tekne turu bile cazip olmayacak sizin için. Çünkü denizden kaybolan yeşillikler daha çok gözünüze çarpacak… Belki de tekneden çivileme bile yapamayacaksınız yetim kalmış maviliklere…

Ama!

Ama sizlere büyük görevler düşüyor. Artık tatil hobisi olmayanlar bile güney-batı Ege ve Manavgat bölgelerine gitmeli… Böyle bir karar, otelciler için, sizlere çam balı, gözleme satan köylümüz için, denizin yetimliğine destek olmanız için şart! Sizler oralarda olursanız, yeniden ayağa kalkmanın en büyük itici gücü olan moral o bölge insanımızda depolanarak onlara güç verecektir. İnanın insanımızı ayağa kaldırırsak, doğa daha çabuk yenilenmeye başlar. Ben işletmecilerimizin de sizi yalnız bırakacağını sanmıyorum. Onlar zaten iki senedir pandemi ile dibe vurdular. Üstüne bir de bu yangın her şeyi alt üst etti. İnanıyorum ki daha cazip fiyatları size sunacaklardır. Yerli misafirin değeri onlar için daha çok ortaya çıktı. Yabancı misafirlerle bir farkınız kalmayacak artık.

Arılar koloni kurmalı, bizler mutlu olmalıyız

Bu sektör… Yani turizm 1983’den itibaren ülke ekonomisinin kalkınmasının çıkış noktası oldu. Turizm ile ülke ekonomisi döviz girdisi sağladı. Bunlar hep yerlisi-yabancısı, siz değerli misafirler sayesinde oldu. Koca ülkeyi ayağa kaldıran bir sektör, Ege ve Akdeniz bölgelerimizi mi kalkındıramayacak? En azından oralara gidip, yeşilin yerini alan griliği görünce, o olağanüstü orman yeşilinin kıymetini daha çok anlamış oluruz. Belki de döndüğümüzde, mahallemize bir ağaç fazla dikeriz, balkona iki saksı daha ilave ederiz.

Unutmayın, arıların yeşil doğaya… Bizlerin de arılara ihtiyacı var. Onun için doğa bir anda, çabucak ayağa kalkmalı. Arılar koloni kurmalı… Bizler mutlu olmalıyız.

#haditonaroğlu #turizm #yangın #manavgatyangın #marmarisyangın #turizmyangın #tatil

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir