Ömer Kartın: “Avrupa’nın diline yeni doladığı bleisure’ın merkezi olabiliriz”

Haber: Hatice Ünal Bilen

“Türkiye, bleisure turizmi için ideal bir ülke. Çünkü leisure ülkesiyiz. Zaten yıllarca deniz, kum, güneş sattık. Otellerimiz buna çok uygun. Avrupa’nın diline yeni doladığı bleisure’ın merkezi olabiliriz”.


Turizmde bir “bleisure”dır gidiyor. “B”sini kaçıranlar için ilk duyuşta çok tanıdık bir kelime aslında. “Eğlence ve keyif amaçlı seyahatler zaten bizim işimiz” diyenleri bu gruba dahil edelim. Diğer tarafta Avrupa’nın sektörel terminolojisine sahip olanlar için çok bilindik bir olgu. “İşin aslı Türkiye’de bleisure’ı bilen biliyor, bilmeyen bilmiyor” diyen İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği (İSATAG) Genel Sekreteri Ömer Kartın ile geçtiğimiz ay GlobeMeets etkinliğinde bir araya geldim. Hazır da TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, o günkü konuşmasında turizmde bleisure’ın önemine dikkat çekmişken, bu konuyu biraz daha irdelemek, deneyimli turizmcinin görüşlerine de danışmak istedim…

“Bleisure, Türkiye’de çoktandır yapılıyor”

Ömer Kartın, “Avrupa’nın yeni keşfettiği bir olgu” olarak ifade ettiği bleisure’ı en kestirme haliyle “business-leisure”ın bileşimi olarak tanımladı ilk olarak. Hatta bu olgunun Türkiye’de çoktandır var olduğunu, keşfedildiğini, ülkemizdeki MICE turizminin neredeyse bleisure temelli yapıldığını söyledi. Sonra ülkemizdeki bayi toplantılarının aslında MICE turizminin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu anlattı. Bayi toplantılarının az miktarda toplantı, büyük oranda leisure amaçlı yapıldığını kaydeden Kartın, genellikle Antalya ve Tayland gibi keyif yerlerin tercih edildiğini söyledi. “Götürülen kişilere bir ödüldür, başarının bir ödülü olarak takdim edilir ve o leisure olarak yaşanır. Çok fazla MICE aktivitesi yapmazdık. Avrupalılar biraz bundan sıkıldı. Toplantılardan sıkıldılar ve azalttılar” diye belirtti.

“Türkiye, bleisure için ideal bir ülke”

Türkiye’nin bleisure için ideal bir ülke olduğunun altını çizen Kartın, “Çünkü leisure ülkesiyiz. Zaten yıllarca deniz, kum, güneş sattık. Otellerimiz buna çok uygun. Üstelik de bu beş yıldızlı otelleri yaparken toplantı temelli inşa ettik. Bakarsanız, hepsinin muazzam toplantı salonları var. Dolayısıyla Avrupa’nın yeni diline doladığı bleisure’ın merkezi olabiliriz” dedi.

2022’den beri bleisure turizminin konuşulduğunu hatırlatan Kartın, pandemi sonrasında insanların yeni trend arayışlarına girdiklerini ve MICE’ın da kendine yeni bir yol aradığını belirtti. Kartın şunları söyledi: “MICE çünkü komplike bir iş. Pek çok toplantı, teknik yapı, altyapı, mükemmelliyetçilik ister. Biraz stresli bir iş. Leisure’ın stres atma yönü fazla tabii. Böyle olduğu için genelde her MICE’ın  sonunda muhakkak yemek, gala, etkinlik şeklinde leisure kısmı yapılırdı. Ama bunu da Avrupa’da küçük çapta yaparlardı. Artık bunu neredeyse yarı yarıya yaptıkları için adını bleisure olarak tanımlıyorlar.”

“İş seyahatleri de bleisure kategorisine giriyor”

Business-triplerin de bleisure kategorisine girdiğini ifade eden Kartın, şöyle devam etti: “Bunlar da iş seyahatleri. Diyelim ki 8 kişilik bir iş takımı bir ülkeye gidiyor. İş görüşmesi yapıyor. Bunun sonunda da onların motivasyonları için, iki gün de dinlenmeleri için firmanın ekstra kalmalarını, konaklamalarını sağlamak. Bu da bleisure’a giriyor. İş seyahatleri de şöyle olur: Örneğin Türkiye’den Almanya’ya makine almak üzere bir fuara gidiyorsunuz. Fuarın sonunda da iki gün spa’da dinlenebilmelerini düşünün. Personelin de moral motivasyonunu güçlendirme, eğlenme, geldiği ülkenin tadını alma. Çoğu zaman Almanya’daki fuarlara giderler, ne yemeğini yiyebilir ne eğlencesini yaşayabilir ne de keyfini sürerler. İşte insanlar bunu da görebilsinler diye eklenen bir kısım var. İlla büyük boyutlu devasa toplantıların olması gerekmiyor. Küçük çaplı iş toplantılarına da bunu eklemek mümkün.”

“Bleisure’ın en iyisi, İspanya”

Ömer Kartın, Avrupa’nın bu keşfinden sonra bleisure pazarında şu anda en iyilerin Yunanistan, Fransa, İtalya ve İspanya gibi Güney Avrupa ülkeleri olduğunu söyledi. İçlerinde önde gidenin ise İspanya olduğunu belirten Kartın, öte taraftan bleisure’ın dünyadaki pazar büyüklüğü ve yarattığı ekonomik değeri ile ilgili açıklama yapmaktan kaçınarak şu ifadeleri kullandı: “Bu çok iddialı olur, bunu söyleyen de çok iddialı olur. Çok yeni bir şey. Bir yıldır konuşulduğu için bir ülkenin bir pazar payı alması birkaç yılı alır. Sürdürülebilir olmalı ki, o pazar ölçülebilsin. 1-2 yılda ölçümü doğru olmaz.”

Kartın, Türkiye’de aslında bleisure’ı iç dinamiklerle, iç MICE turizmiyle yapıldığını, ne var ki adını bleisure olarak genişletmediğini kaydetti. Hatta yurt dışından bununla ilgili eleştiriler aldıklarını anlatan Kartın, “Siz MICE’ı biraz leisure ile karıştırıyorsunuz diye söylüyorlardı Şimdi onlar aslında bize söylediklerini kendileri yapar oldu” dedi.

“MICE’da en büyük sorun, nitelikli eleman eksikliği”

Güney Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’nin avantajlı bir konumu olduğu görüşünde, Kartın. MICE konusunda çok güçlü firmaların olduğuna ve otellerin de kendilerini geliştirdiklerine dikkati çeken Kartın, “MICE demek iyi eleman demek” dedi ve sektörün önündeki en büyük engelin de eleman eksikliği olduğunu vurguladı. “MICE’ın olmazsa olmazı budur. Alt yapımız da çok iyi, binalar iyi. Ama iyi eleman olmadığı zaman bunu tamamlayamazsınız. Türkiye’de bunu çok hızlı tamamlamamız gerek. İspanya, Yunanistan ve İtalya bizim çok önümüzde.” diye belirten Kartın, Türkiye’de pandemiye kadar yetişmiş elemanın var olduğunu, ne varki salgın krizi sebebiyle çok ciddi bir kayıp verildiğinin altını çizdi. Kartın en ciddi kaybın ise MICE turizminde yaşandığını söyleyerek, sektörün çok hızlı bir şekilde yenilenip, insanlara sevdirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

“O yüzden hep birlikte çalışacağız” diyen Kartın, bunun yolu olarak da şu önerilerde bulundu: “Nasıl çalışacağız? Gençlere sevdirmek iki türlü olur. Bir, gelecek ve kariyer planlamasını güzel yaparız. İki, başlangıçtan itibaren para ile birlikte eğlenceli ve keyifli bir yaşantıyı hissettirerek.”

“MICE’ın önemini 2000’lerden sonra fark ettik”

Türkiye’nin MICE turizmini 2000’lerin başından beri farklı bir dünya olarak algıladığından söz eden Kartın, “2000’lere kadar biz MICE’ı aslında çok profesyonel  yapmıyorduk. Bir şirketin alt departmanı gibi görüyorduk. Başlı başına bir yapı olduğunu 2000’lerden sonra fark ettik. Biz dünyadan belki 20 yıl daha geriden başladık.  Ama kısmen bence 2020’lere kadar yakaladık. Pandemi tekrar bizi biraz daha geri attı. Şimdi o boşluğu umarım 2-3 yılda tekrar doldurursak Avrupa’nın iyi bir MICE destinasyonu olacağız. Bleisure’da olacağız en azından.” şeklinde konuştu.

“Bleisure pazarının %30’una sahibiz ama %10’unu alıyoruz”

Ömer Kartın, Türkiye’nin bleisure pazarında kapasite olarak Güney Avrupa’nın %30’una sahip olduğunu belirtti. “Güney Avrupa’nın %30’u az değil. Bugün ben %10’unu alabildiğini düşünüyorum. İspanya, İtalya ve Güney Fransa’nın çok güçlü olduğunu biliyorum. Özellikle büyük toplantılarda, kongrelerde ve konferanslarda çok güçlüler. Biz %30’una kadar çıkabiliriz. Özellikle bleisure olgusunu insanların beynine sokup biz size toplantının üstünde mutluluk da vadediyoruz şeklinde yapabiliriz bunu da.” diyen Kartın, “Bunu biraz iddialı söylersek mutluluk olarak da tarif edebiliriz” diye sözlerini tamamladı.

#ömerkartın #bleisure #bleisureturizmi #leisure #leisureturizmi #turizm #businessleisure #isatag #globemeets #türsab #firuzbağlıkaya

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir