Önce içini sonra dışını yapıyorlar…

“Bazısı kütleyi yapar, içine sıkıştırmaya çalışır. Biz önce içini yapıyoruz, sonra dışını. Önemli olan binanın çalışıyor olması…”

Turizme mimari ve iç mekan projeleri üreten sektörün genç ve dinamik ofislerinden Özer + Tulgan Mimarlık, kendisi gibi genç ama tecrübeli iki profesyonel tarafından yönetiliyor. Otelcilikteki deneyimlerini Özer + Tulgan Mimarlık çatısı altında toplayarak, sektörün önemli projelerine imza atan firmanın turizme yönelik çalışmalarını İçmimar Emre Özer ve Mimar Tayfun Tulgan ile konuştuk.

Özer + Tulgan Mimarlık’ı tanıtarak, turizm ve konaklama sektörüne yönelik projelerinden bahseder misiniz?
Emre Özer: Özer + Tulgan Mimarlık, 2007 yılında kurulmuş genç bir ofis. Genç olduğu kadar sektöre hızlı giriş yapmayı başarmış bir ofis de. Turizmdeki ilk işimiz, 2007 yılında başladığımız Hilton Garden Inn Kütahya oldu. Hilton Garden Inn Konya ise birkaç ay sonra projelerimiz arasına girdi. İlk olmalarına rağmen başarılı bir iş çıkardığımızı ve beğeni topladığımızı söyleyebiliriz. Bu başarıda elbette itici güçlerden bir tanesi, mimari ve içmimari faaliyetlerini birlikte yürütüyor olmamız idi. Biz Özer + Tulgan Mimarlık olarak, kendimizi hem mimari hem içmimaride iddialı görüyoruz.

Mimari ve içmimari birlikteliğinin proje için değeri ve önemi nedir, biraz daha açabilir misiniz?
Otellerde içmimari önemli bir unsur. Sonuç itibari ile misafiri görünmeyen konfor özellikleriyle olduğu kadar tasarımı ile de mutlu etmek zorundasınız. Buna bir de fonksiyonelliği kattığınızı düşünün… Bizi farklı kılan özelliğimiz, otel mimarisine başlarken birkaç ay sonraki içmimari tasarımı bile düşünüyor olmamız.

Dışarıdaki durum nasıl peki, projeler ne şekilde yürütülüyor?
Çok basit, işveren bir mimar buluyor. Hatta çok iddialı bir proje değilse yerel bir mimarla bile anlaşabiliyor. Ya da bu işi en çok kim yapmışsa onun kapısı çalıyor. Bu şekilde otelin mimarisi hızlı bir şekilde tamamlanıyor. O arada içmimari sorgulamaları çok fazla yapılmıyor. Sonuçta önemsenen çoğunlukla otelin dış kütlesi oluyor. Sektörde bunun çok sayıda örneği mevcut. İleride doğabilecek problemlerin kaynağı da asıl buradan geliyor.

Bahsettiğiniz sorunlar neler, detaylandırır mısınız?
Oteli mimar yaptığı zaman, -özellikle de otel zincirinin belli olmaması halinde- bina herhangi bir otel
mantığında yapılıyor, fonksiyonlar da ona göre diziliyor. Günümüzde otel kavramı çok değişti, her zincirin kendine özgü bir işleyişi var. Bir zincirde mutfak 400 m2 olabiliyorken, bir başka otelde aynı oda sayısında mutfak 800 m2 gerekebiliyor. Oysa mimar-içmimar ve hatta işletme birlikteliği ile sorunların mükemmele yakın çözülmesi mümkün. Bizim de böyle bir işleyişimiz söz konusu.

Otellere ne yoğunlukta proje üretiyorsunuz?
Tayfun Tulgan: Yüzde 80 oranında yurt içine yönelik oteller yapıyoruz. Bunların içinde İstanbul yaklaşık olarak yüzde 50’lerde. Adana’da Divan, Trabzon,
Samsun ve Çorlu’da Hilton otelleri mevcut otellerimiz arasında. Hilton’un Hampton, DoubleTree ve Garden Inn olmak üzere neredeyse bütün şehir otellerini biz yapıyoruz. Hilton yelpazesi dışında butik otel projelerimiz de bulunmakta. Türkmenistan’da Olimpiyat Köyü oteli olarak yedi yıldızlı bir otel yaptık. Devam eden projelerimizden ise şu örnekleri verebilirim. Şu anda İstanbul Kayaşehir’de Hampton by Hilton var. Otelin birkaç ay içerinde açılması planlanıyor. Esenyurt’ta Hilton Garden Inn olacak. Proje çalışmaları başladı ama inşaatına henüz başlanmadı.

Projeyi neye göre seçiyorsunuz? Müşteri ile çalışma düzeninizi nasıl oluşturuyorsunuz?
Emre Özer: Otelin illaki belli bir tarza sahip olması gerekmiyor. Hatta bunun olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu öyle bir iş ki, hiç ummadığınız bir yerde yüksek verim alabilir ve siz de bundan büyük keyif alabilirsiniz. Yeter ki doğrularınıza yakın olsun, müşteri beklentilerinize hitap edebilsin. Aslına bakarsanız, bizim işimiz biraz da psikologluk. Mimarlık deyip geçmemek lazım… Bizler ev değil otel yapıyoruz ve yatırımcılara da bir dolu para harcatıyoruz. Dolayısıyla müşteriyi iyi anlamak, yapılmak isteneni doğru algılamak ve onları mantık sınırları çerçevesinde yönlendirmek önemli. Tayfun Tulgan: Eğer mal sahibi yasal çerçeve içerisinde proje yapmak istiyorsa geri çevirmiyoruz. Ama kimi durumlarda kararımız olumsuz da olabiliyor. İleride bize problem oluşturabilecek projelerin gerisinde duruyoruz. Bir otelin çevreye duyarlı olması bizim için çok önemli. Siz ufacık bir arazide hiçbir yeşil alan bırakmadan bina yapmak
istiyorsanız, biz zaten o tip projelerde yer almıyoruz.

Yatırımcılarda böyle bir eğilim mi var?
Türk yatırımcılar için önemli olan para kazanmak. Yatırımcı sonuna kadar kullanmaya hatta daha da
fazlasını yapmaya çalışıyor. Biliyorsunuz, kanunda çeşitli açıklar var. Bir çoğunda ruhsatı aldıktan sonra her şeyi yapabilecekmiş gibi bir anlayış hakim. Biz bu tip durumlarda öncelikle karşı tarafı ikna etmeye çalışıyoruz. Bunu sağlayamaz isek, teşekkür edip birbirimizi kırmadan yollarımıza devam ediyoruz. Çizilen bir projenin değişikliğe uğramadan hayata geçmesi bizim için çok önemli. Oteli tasarlarken odak noktalarınız neler oluyor? Emre Özer: Bir otelin mimari ve içmimari projelerini birlikte gerçekleştiriyor isek, önceliğimiz yeşil bina  yapmak yönünde oluyor. Ek masrafa girmeden bir binayı nasıl ekolojik yapabiliriz konusu bizim için asıl odaklanılması gereken konulardan. Güneşten korunma, enerji verimliliği ve tasarrufu noktalarına yoğunlaşarak projeyi şekillendiriyoruz. Üstelik daha otomasyon sistemi kurulmadan binanın tasarımı ile bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

Sonraki aşamalarda eğer müşteri de meyilli ise, kendi enerjisini üretme, atık sularını geri dönüştürme ve yağmur suyunu depoda toplama gibi özellikleri irili ufaklı bütün otellerde uyguluyoruz. Bu müşterilere de çok cazip geliyor. Bir sonraki adımda tasarımsal anlamda binanın yeri, doğal kaynakları ve malzeme kullanımları gibi yerel faktörlere bakıyoruz. Tayfun Tulgan: Bazısı kütleyi yapar, içine sıkıştırmaya çalışır. Biz önce içini yapıyoruz, sonra dışını. Önemli olan binanın çalışıyor olması. Çünkü onun içinde yaşıyorsunuz.

Otel mimarilerinde ve içmimarilerinde iç kültürü yansıtma konusunda ne kadar başarılıyız, bu konudaki düşüncelerinizi de öğrenebilir miyiz?
Tayfun Tulgan: Projelerde kendi kültürümüzü yansıtma konusunda bir sıkıntı yaşamıyoruz. Ancak bazen yatırımcılar biraz abartarak taklide girebiliyorlar. Biz prensip olarak taklide karşıyız.
Bir binanın tıpatıp aynısını yapmak taklitten öte bir şey değil. Önemli olan günümüze uyarlayabilmek.
Geleneksel Türk motiflerini modern yapılar üzerine başarıyla uyarladığınız oranda profesyonelleşirsiniz. Emre Özer: Bu şu açıdan çok önemli. Örneğin biz Konya otelimizde Selçuklu motiflerini esas alarak otelde Konya’ya özgü müthiş bir tat oluşturduk. Yeni bir şey değil belki ama proje içinde bulunduğu şehirle örtüşen hoş bir ambiyansla ortaya çıktı. Aynı şekilde Hilton’un isteği de bu yöndeydi. Her zaman olmalı mı,  tartışılır. Çünkü zaten onun içindeyse belki de farklı bir uyarlamasının yaşatılması daha doğru bir yaklaşım olabilir.

Bir otelin mimari ve içmimari unsurları dolulukları etkileyen önemli bir faktör olabilir mi? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Emre Özer: Bir misafir konaklayacağı otelde öncelikle lokasyon ve fiyatlara bakar. Tasarım ise sonra gelir. Konaklamadan memnun kalınırsa tekrar gidilir. Aslında yüzde 50 lokasyon ve fiyat, geri kalan yüzde 30 fonksiyon ve konfor, yüzde 20 ise tasarımdır. Tayfun Tulgan: İstediğiniz kadar tasarımı beğenin, fonksiyonel değilse siz o otelde bir daha kalmak istemezsiniz. İlk seçim farklı, tekrar seçmek farklı… Esas olan fonksiyon ve işletmedir. Emre Özer: Otelin lokasyonu dışında tüm bu unsurları sağlayan da mimari aslında. İşletme de önemli ama çok göreceli. Fonksiyon dediğiniz şey ise göreceli değil. Çünkü fonksiyon, otel misafirlerine hizmet verilmesini sağlayan asıl olay. Onu da zaten mimar yapıyor. İşletmeci de mimarın hazırladığı alt yapıyı kullanarak oteli çalıştırıyor.

Gündemde yeni turizm-otel projeleriniz var mı?
Emre Özer: Şu anda Diyarbakır’da Hilton’a ait bir
otel yapıyoruz. İçmimarisi bize ait. Önümüzdeki 3-4 ay içerisinde otelin açılması planlanıyor. İçinde bulunduğumuz süreçte Hilton gibi bir markanın Diyarbakır’da otel açması müthiş bir heyecan oluşturacak. Onun dışında görüşmeleri devam eden projelerimiz de mevcut.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir