Seher Karakundakoğlu: “Türkiye’de bizim gibi 18 çeşit dünya kahvesi satan yok”

2003 yılında Kemeraltı’nda sadece kaliteli kahve kullanmak, pazarlamak ve müşteri memnuniyetini en üst seviyeye taşımak hedefiyle kurulan Kuru Kahveci İbrahim Bey, bugün dünya kahve sektöründe rüştünü ispatlamış 18 ülke kahvesini Türkiye’deki alıcılarıyla buluşturuyor. Kuru Kahveci İbrahim Bey’in üçüncü kuşak işletmecisi Seher Karakundakoğlu marka yolculuğunu anlattı…



Kuru Kahveci İbrahim Bey’in girişimcilik öyküsü bundan 50-55 yıl öncesine dayanıyor aslına bakarsanız. Köklü kahve markasının üçüncü kuşak temsilcisi Seher Karakundakoğlu’nun anlattığına göre, dede Nurettin Karakundakoğlu, Kemeraltı’nda bir değirmen ustasının yanında çalışıyor o vakitler. Dükkan küçük ama gayret büyük! Değirmenciliğe dair her şeyi kendi başına öğreniyor dede Karakundakoğlu. Ustasının kötü giden işleri o küçük dükkanı devralmak için fırsat oluyor bir bakıma. Eşiyle birlikte çok uzun yıllar çocuklarını ve torunlarını da yolculuğuna katarak bugünlere ulaşmasına vesile olan dede ve babaanneye borçlarını, “Ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Bütün kapıları onlar açıyor.” sözleriyle teslim ediyor genç işletmeci.

Değirmen işinin devralınmasıyla önce değirmenler üretiliyor. Kahve değirmenleri, mısır değirmenleri, çerez değirmenleri derken aslında makineler kahveleri kavuruyor, bazı makineler de öğütüyor. Hikayenin devamında ilk önce kavurma devirmenleri, arkasından da öğütücülere geçiyorlar. Kemeraltı esnaflığı da yetmiyor ve Karabağlar’a geçiyorlar.

Kemeraltı hikayesi başlıyor

Kemeraltı’na gelme serüvenlerinin baba İbrahim Karakundakoğlu sayesinde olduğunu dile getiren Seher Karakundakoğlu, “Babamız değirmencilikten sonra da Türk kahvesini ve dünya kahvelerini aslında Ege Bölgesi ve İzmir’de bu kadar çeşidi hiç görmediği için bu dükkanı kurmaya karar verdi.” diye anlatıyor. Karakundakoğlu’nun 2002 yılında söylediği, “Kemeraltı’na bir kez adımını atan bir daha o adımı geri alamaz. Kemeraltı yaşayan bir efsanedir.” sözünü anımsatan Karakundakoğlu, “Onu o kadar iyi anlıyorum ki, çoğu esnaf hiç değişmiyor. Buranın tarihi kokusu hiç değişmiyor. Burada bir huzur var aslında. Buraya geldikleri zaman dünya kahveleri nedir diye soran oluyor. Ama bilen inanılmaz çok. Çünkü dünya kahvelerini artık herkes biliyor. Ne olduğunu herkes biliyor ve lezzetlerini tek tek ayırt eden müşterilerimiz o kadar çok ki… Onlarla konuşmak çok güzel ama bilmeyenlere anlatmak çok daha büyük bir zevk. ” diye bahsediyor.

“Türkiye’de bizim gibi 18 çeşit dünya kahvesi satan yok”

Türkiye’de kahve gelişiminin halen devam ettiğinin altını çizen Karakundakoğlu, “Kahve Dünyası büyüyor ama maalesef  Türkiye’de bizim gibi 18 çeşit dünya kahvesi satan yok. Arabalı kahveler hariç son olarak müşterinin damak tadına uygun kahveler bulmak için çalışıyoruz.” diyor. Kuru Kahveci İbrahim Bey çatısı altında damla sakızlı, çikolatalı, kakuleli, dağ çilekli ve koyu kavrulmuş kahve ürettiklerini söyleyen deneyimli işletmeci, üretimini yaptıkları kahvelere ilişkin şu bilgileri aktarıyor: “Aslına bakarsanız bizde 18 çeşit filtre kahve var. Ama filtre kahvelerin arasında hepsinin lezzetleri var. Açık kahve, koyu kahve, orta kahve, dengeli kahve… Anlayacağınız günün her saatinde içebileceğiniz kahveler de var. Açık kahvelerimiz arasında El Salvador var, onun bir tık üstü Guatemala var. El Salvador’un daha karamelize bir lezzeti var. Guatemala daha bir şekerli bir lezzeti vardır. Kosta Rika ve Nikaragua ise, sert kahvelerimiz arasında yer alıyor. Nikaragua, koyu karamelizedir. Kosta Rika, daha tropik lezzetlere hakim olan daha üst tarafa doğru çıkan, daha sert kahvelerimizden birisidir.”

Kuru Kahveci İbrahim Bey’in Türk kahvesi seçenekleri arasında ise, doğuda Mırra Kahvesi olarak bilinen çifte kavrulmuş kahvesi öne çıkıyor. Oldukça koyu ve çok sert olan bu kahveyi de talebe göre müşterilerine verdiklerini belirten Karakundakoğlu, Brezilya ve Yemen çekirdeği olarak çok çeşitte ve lezzette Türk kahvesini seçenek olarak sunduklarını dile getiriyor.

Seher Karakundakoğlu, bütün dünya kahvelerinin lezzetinde, kahvenin yetiştiği toprağın geçmiş ürünlerinin de etkisinin olduğunu varsayarak, “Yan tarlada şeftali yetişmiştir ya da bir ananas mango yetişmiştir. O lezzet, o rüzgarla birlikte kahvenin toprağına da gelebiliyor ve o toprak da o lezzette büyüdüğü için kahveyi o kokuyla içiyorsunuz aslında. Öyle büyüdü çünkü.” diye söylüyor.

“Kahve makinelerinde çeşit arttı”

Günümüzde kahve makinelerinin çeşitlerinin arttığına ve sürekli modernize olduğuna da değinen Karakundakoğlu, şimdiki teknolojilerin otomatik olarak çalıştığını belirterek, “Eskiden otomotik değillerdi. Kahveyi atıp başında bekliyorduk, sürekli çevirip çevirip bakıyorduk. O dereceye gelince kahveyi alıyorduk. Ama şimdi kahveyi kuruyorsunuz, profilini ayarlıyorsunuz, kendi veriyor hepsini.” diyor.

“Çikolatamı kendim yapıyorum”

Kuru Kahveci İbrahim Bey, Türk kahve ve filtre kahve seçenekleri kadar el yapımı çikolatalarıyla da dikkat çekiyor. Karakundakoğlu, “Burayı açarken dedik ki, bunun yanına bir şey mutlaka yapalım. Birkaç hocadan ben de bunun eğitimini aldım. Çikolatamı kendim yapıyorum ve hepsi doğal,” diye de ekliyor.

#kurukahveciibrahimbey #seherkarakundakoğlu #kahve #türkkahvesi #filtrekahve #kahvesöyleşi #kemeraltı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir