Sunset Cruises İşletme Yöneticisi Sezen Akyazı:“Turizmde şanslı kadınlardanım”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Aslen Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü mezunu. Turizm sektörüne geçişinde en kritik destekçisi, İTÜ İşletme yüksek lisansı esnasında kendisini teşvik eden ekonomi hocası. Sunset Cruises İşletme Yöneticisi Sezen Akyazı’nın kimyadan turizme/yüzer tesis işletmeciliğine dümen kırmasında bir aile işletmesi olarak Başardılar Turizm’in de etkisi sonsuz şüphesiz…

Turizmi kendini gerçekleştirebileceği değerli bir alan olarak gören, bunun yanı sıra pek çok sivil toplum kuruluşu birlikteliğiyle de sektörel gelişimini pekiştiren Akyazı ile sektöre giriş hikayesini, yüzer tesis işletmeciliğine dair hedeflerini ve gelecek planlarını konuştuk.

Aslen kimya bölümü mezunusunuz. Ama sizi Boğaz’daki yüzer tekneniz Sunset Cruises ve üyesi olduğunuz I-MICE Derneği’ndeki aktif kimliğinizle tanıyoruz. Kimyadan turizme, yüzer tesis işletmeciliğine nasıl dümen kırdınız? Bu kariyeri ne tür bir eğitimle inşa ettiniz?

Ülkemizde yapılabilecek belki de en güzel işi yapıyorum, turizm sektöründe olduğum için çok memnunum açıkçası. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun olduktan sonra iş hayatıma Eczacıbaşı Baxter A.Ş.’de başladım. Fakat buradaki kariyerimi sonlandırarak turizm sektörüne geçmiş olmaktan dolayı pişman olduğum bir anı hatırlamıyorum.

Bu geçişteki kritik destekçim, İTÜ’de işletme yönetimi üzerine yüksek lisans yaparken beni teşvik eden ekonomi hocamdır. Kendisi işi sebebiyle sürekli kongrelere, konferanslara katılırdı ve üzerine sohbetler ederdik. “Bak bu işi organize edenler de turizmci, senin ilgin var. O halde bitirme projen kongre turizmi olsun” dedi ve beni daha önce hiç duymadığım bir alanın içine bıraktı. Bir kimyagerin işletme yönetimi yüksek lisansı bitirme projesinin “Kongre Turizmi” olması çok manidar, ilahi bir dokunuş gibi.

Bildiğim kadarıyla Başardılar Turizm markasıyla bir aile işletmeniz de var. Sektöre ilk göz kırpışınızda bu sağlam temellerin de etkisi olmuştur mutlaka?

Turizmin bir parçası olarak faaliyet gösteren bir aile işletmesinde büyümüş olmak elbette konuya dair ilgimi daima canlı tuttu. “Misafir ağırlamak, müşterinin işletmeden memnun ayrılması, hareketli ve monotonluktan uzak bir hayat, diğer sektörlere göre eğlenceli bir işle iştigal etmek” turizmin en çekici yönleridir bana kalırsa. Ben yüksek lisans tezimi hazırlarken ülkemiz kongre turizm alanında gerçekten başarılı dönemler geçiriyordu. Hem şehirler sıralamasında İstanbul hem de ülkeler sıralamasında ülkemiz ilk 5 hatta 10’un içindeydi. Cazip bir alandı açıkçası, gelecek vadediyordu. Ekonomik dalgalanmaları henüz yaşamadığımız dönemlerdi. Kendimi gerçekleştirebileceğime inandığım bir alandı ve öyle de oldu diye düşünüyorum. Ülkemizde ve dünyada yaşanan tüm sorunlara rağmen yine de çalışıyoruz, kaliteli organizasyonların parçası oluyoruz. Bu beni inanılmaz motive ediyor. Her şeye rağmen iyi gittiğimizi düşünüyorum.

Başardılar Turizm’deki ilk görev tanımınız neydi?

Şirketimizdeki ilk görev tanımım müşteri ilişkileri sorumlusu oldu. Eczacıbaşı’nda satış bölümünde çalıştığımdan dolayı bu konuya yabancı değildim elbette. Bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra kendi işletmemizde işe başlamayı tercih etmemin sebebi de biraz budur. Çalışma hayatını görmek, müşteriyi tanımak, bir hizmet sağlayıcı veya satışçı olarak müşteri beklentilerini öğrenmek, iş arkadaşlarını tanımak ve süreçleri yönetmek. Hangi sektörde olursa olsun, bu konuların ortak başlıklar olduğunu düşünüyorum ve özel sektörde geçirdiğim iki yıl bana bu konularda fikir edinme şansı tanıdı.

Turizme bir aile işletmesinde başlamak, fırsat mı, kayıp mı oldu sizin için?

Babam işletmemizin başında, titiz bir kişidir. Müşteri memnuniyetini çok önemser. Kendisinin kullanmayacağı hiçbir şeyi tekneye sokmaz, bu bazen bir gıda ürünüdür bazen de bir tekstil ürünü. Müşterilerine daima yapabileceğinin en iyisini sunmak ister. Kendisinden öğrendiğim en önemli öğütlerden biri budur diyebilirim ve bana daima son derece geniş, özgür bir çalışma alanı açmıştır. Yapılması gerektiğini düşündüğüm değişiklikler, yenilikler… Bunlar her neyse hep yapmıştır, yaptırmıştır. Babamla çalıştığım için çok şanslıyım.

“Müthiş keyifli bir iş yapıyoruz. İstanbul Boğazı’nda çalışmak, her an bu güzelliğe şahit olmak gerçekten büyük bir şans. Yaptığımız işi çok seviyoruz ve bu yüzden de işimizi iyi yapıyoruz.”

 

Sunset Cruises hikayesi nasıl başladı peki? Bu alanda sunduğunuz hizmetler neler?

Öncelikle söylemeliyim ki, müthiş keyifli bir iş yapıyoruz. İstanbul Boğazı’nda çalışmak, her an bu güzelliğe şahit olmak gerçekten büyük bir şans. Yaptığımız işi çok seviyoruz ve bu yüzden de işimizi iyi yapıyoruz. Tabii ki diğer taraftan çok kırılgan bir sektör olduğunu da sektöre girince gördüm. Ülke ölçeğinde veya global ölçekte yaşanan her sorundan önce turizm camiası etkileniyor, özellikle de pandemi sürecinde.

Birçok meslektaşım gibi biz de bir yıl aralıksız işletmeye kilit vurduk. İnanılmaz zor bir dönemdi, umarım tekrar yaşanmaz. Çok şükür ki hiçbir çalışanımızı işten çıkarmadan bu süreci atlatabildik, birikimleri kullandık, kredi çektik. Ardından 2022’de müthiş bir toparlanma oldu, dalgalanan ilginç bir sektör gerçekten. Heyecan sevenler için birebir. Tabii ki biz de artık stabil döneme geçmeyi ve standart bir düzende ve iş akışında çalışmayı hedefliyoruz.

2024’e hangi hedeflerle girdiniz? Yılı ne şekilde kapatmayı öngörüyorsunuz?

Bu yıl için şunları iletebilirim; ülkemizde yaşanan pahalılık elbette bizleri de fazlasıyla etkilemekte. Yurt dışından ülkemize gelmeyi düşünen misafirler için Türkiye’nin pahalı bir destinasyon haline gelmesi sebebiyle, yurt dışı gruplarında talep azalması bekliyoruz açıkçası. Ağırlıklı acentelerle çalıştığımızdan bu dönemde biz de verdiğimiz teklifte ısrarcı olmadan müşterimizle orta yolu bulmaya çalışarak, azami seviyede iş almaya çalışacağız.

 

Yüzer tesis işletmeciliğinin ülkemizdeki gelişimi üzerine neler söyleyebilirsiniz? Yüzer restaurantçılıkta trendler nereye doğru gidiyor?

Deniz turizminin bir parçası olan yüzer tesis işletmeleri sayısının İstanbul özelinde her geçen gün arttığını gözlemliyoruz. Günümüzden yaklaşık 35 yıl önce faaliyete başlayan ilk işletmelerle Boğaz’da bu sektörün temelleri atıldı. Yerli ve yabancı turist sayısındaki artış, zamanla kurumsal firmaların etkinlikleri için teknelere yönelişi sektörümüzün gelişimine katkı sundu. Yüzer tesis işletmeciliği; yeni tekneler ve yeni nesil işletmecilerle her geçen gün büyüyen bir alan olmaya devam ediyor.

Boğaz’da birbirinden farklı konseptlerde çalışan tekneler var elbette. Kimisi göz yoruyor, kimisi göze hitap ediyor. Zannederim ki birbirinden farklı müşteri & alıcı kitlesine göre ürünü Boğaz’da bulabiliyorsunuz. Biz, acentelerin kurumsal gezilerine talip olduğumuzdan işletmemizi bu yönde geliştirmeye devam ediyoruz.

Tekne çabuk yıpranan bir ürün olması sebebiyle her yıl mutlaka yenilenmeye ihtiyaç duyar. Yeniliklerimizi yaparken müşteri beklentilerini karşılayacak şekilde sade ve şık trendlerde kullanılan ürünleri tercih etmekteyiz. Bu bazen bir servis tabağıdır, bazen bir minder ya da masa üstü aydınlatmadır. Ufak gibi görünen bu detaylar müşteri ile aynı dili konuştuğunuzu gösteren dokunuşlardır bana kalırsa. Her davette kendimi bir misafir yerine koyarak, o gözle ortama ve işleyişe bakarım. Bu bize objektif olma imkanı sağlıyor.

Bu alana yönelik yatırımlar yeterli seviyede mi?

Yatırımlar için kobi destek programları oluyor ama hem şartların uygun olması hem de sıra gelmesi konuları epey uzun süreçler. Daha yakından takip edilse mutlaka destek göreceğimiz alanlar yakalanabilir fakat biz şimdiye kadar yaptığımız her yatırımı kendi öz sermayemizle gerçekleştirdik.

Yüzer Restaurant kategorisinde sektöre kazandırdığınız bir markanız daha var. Eventable Banquet nasıl doğdu, anlatır mısınız?

Mutfakla daima yakından ilgilenen biriydim. Pandemide kendimize ayıracağımız çok vaktimiz oldu ve ben bu boş dönemi fırsat bilip iki yıl üst üste MSA-Mutfak Sanatları Akademisi’nde eğitim aldım. İlk yıl “Profesyonel Yiyecek & İçecek İşletmeciliği” eğitimini tamamladım. Hızımı alamayarak ikinci yıl bu kez “Profesyonel Aşçılık” eğitimimi tamamladım. Müthiş keyifli zamanlardı! İnsanın sevdiği işlerle meşgul olması ve bir de üzerine kazanç sağlaması büyük bir lütuf olmalı! Bu vesile ile çok kıymetli şefler tanıdım, hocalarımdan hikayelerini dinledim ve birbirinden yetenekli arkadaşlarım oldu. Onlardan bir tanesiyle catering alanında çalışmak üzere birlikte yürümeye karar verdik.

Eventable Banquet markasının ortağı ve şefi Gülsemin Turan, hem yol arkadaşım hem ortağım. Onunla bir arada olmak büyük şans. Çalışmalarımızda butik bir anlayış benimsedik, özellikle çalışmaktan keyif alacağımız işleri tercih ediyoruz. Çünkü mutfak böyle bir alan, zor, fiziki ve mental güçlülük isteyen bir iş. Layıkıyla yerine getirebilmek için üzerine son derece titizleniyoruz. Mutfak bir sanat gibi, kişilerin önce gözüne sonra damağına hitap edebilmeli. Catering işini yaparken mümkün olduğunca yerel üretimi desteklemek ve satın almalarımızı bu doğrultuda gerçekleştirmek, kullandığımız ekipmanlarda atık yönetimini gözetmek ve mümkün olduğunca az atık üretmek, israfı önleyecek miktarda üretim yapmak gibi önceliklerimiz bulunmakta.

Outside cateringe yönelik çalışmalarınız ve hedefleriniz neler?

Bizler de sektörün bir parçası olarak yenilikleri kendimize rehber alıyoruz. Hem tekne mutfağında olsun hem de outside catering çalışmalarımızda yemeğiyle, sunumuyla ve ekipmanıyla önce göze sonra damağa hitap eden menüler sunuyor ve müşterilerimizin yüzünde oluşacak o memnuniyet gülümsemesini görmek için bekliyoruz. Ne mutlu ki, görüyoruz da.

Menülerinizde Türk mutfağına ne kadar yer veriyorsunuz?

Yeme & içme sektörü elbette globalden etkilenen bir alan. Hangimiz pizzayı ya da taco’yu sevmeyiz ki? Menülerimizde, talep doğrultusunda yurt dışı mutfaklarından ürünlere yer verdiğimiz gibi, Türk mutfağından örnekleri de sıklıkla kullanıyoruz. Son zamanlarda, yeni nesil şeflerle ülkemizde alınan Michelin Yıldızı sayısı hızla artmakta. Yıldız alan restoranlara baktığımızda, Türk mutfağından klasik reçeteleri modern bir tarzla sunduklarını ve uluslararası düzeyde bir zevke hitap eder hale getirdiklerini görüyoruz.

Bunların her biri, ülkemizin gastronomi alanındaki gelişimi adına yaşanmış harika gelişmelerdir. Neticede turizmi destekleyen müthiş bir tarafı da var. Gastronomi ile turizm iç içe geçmiş ayrılmaz parçalardır diye düşünüyorum. Bu iki alanı birlikte geliştirmek ve yenileştirmek ülkemizin gelişimi adına büyük bir ivme sağlayacaktır.

Sizi biraz daha yakından tanıtmak isterim. Öncelikle bir yönetici olarak nasıl bir kimyaya sahipsiniz?

Ben çalışanlarımızı bir müşteri gibi görürüm. Neticede kendileriyle bir alışveriş yapıyoruz, hizmetlerini satın alıyoruz. Üstelik işletmemizin yüzü onlar, müşteriyle en yakın teması yapan kendileri. Müşterinin teknemizden veya catering verdiğimiz etkinlikten memnun ayrılmasını istiyorsam, benim de çalışanımı memnun etmem gerekir diye düşünüyorum. Bu sadece ücretle olacak bir konu değil, bana kalırsa. Çalışanın sunduğu fikirleri ve önerileri dikkate almak, çalışanın emeğine saygı göstermek, yeri geldiğinde inisiyatif almasına izin vermek ve kişisel gelişim fırsatları sağlamak eski bir çalışan olarak beni memnun ederdi. Benim çalışanlarımı da memnun eder diye düşünüyorum. Ben bu konu başlıklarına dikkat ederek yönettiğimi düşünüyorum ama elbette yönetici Sezen Akyazı’yı onlara sormak lazım.

“Turizm derneklerine üye oluşum benim için yepyeni bir dünyanın kapılarını araladı. Meğer turizm dünyasının kalbi burada atıyormuş. Üyesi olduğum her bir derneği bir okul gibi görüyorum, dikkatli gözler için bu kaçınılmaz bir durum. STK’cılık faydalı olabilme alanı, böylece müthiş bir duygusal tatmin yaşıyorsunuz. Diğer taraftan ise sektörel anlamda güncel kalma ve yenilenme alanı. Daima yeni haberler, trendler, yaşanan sorunlar ve çözümlerle ilgili güncellendiğiniz, yeni fikirlerle geliştiğiniz bir alan. Bu gelişimi sadece sektörel bilgilerle de kısıtlayamayız.”

Turizmde çok farklı şapkalara sahip bir isimsiniz. STK iş birliklerinizden ve varsa katkı sağladığınız sosyal sorumluluk projelerinizden bahseder misiniz?

Turizm derneklerine üye oluşum benim için yepyeni bir dünyanın kapılarını araladı. Meğer turizm dünyasının kalbi burada atıyormuş. Derneklere ilk adım atışım, tekne organizasyonları alanındaki kıymetli sektör büyüğüm, çok sevdiğim Altan Tuzluoğlu sayesinde olmuştur. Kendisinin teşvikiyle ve referansıyla SITE Turkey Chapter üyeliğine kabul edildim. MICE sektörünün büyük oyuncularıyla aynı masa etrafına ilk oturduğumdaki heyecanımı unutamam.

Ardından bir yıl sonra I-MICE -Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği’ne başvurumu yaptım. İlk dönem sivil üye, sonraki dönem icra kurulu üyesi ve şimdiki dönemde de genel sekreterlik göreviyle üyeliğim devam ediyor. Yönetim kurulu üyelerimize ve başkanlarımıza bana duydukları güven hasebiyle her zaman müteşekkir oldum. Turizm camiasının yakından tanıdığı ve bildiği üzere I-MICE, kurulduğu günden bugüne MICE sektörü için fayda üretmeyi kendisine misyon edinmiş bir dernek. Hem tedarikçi üyeleri hem MICE acenteleri ve üye otelleriyle sektörün belki de en çok üyeye sahip derneği. Bunun yanı sıra dernek çatısı altında turizm öğrencilerine destek olmayı da Akademi Komitemiz ile birlikte kendimize iş edindik ve bunun için çalışmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

“Üyeliklerim ardı ardına geldi”

Çok yakın zamanda Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Turizm Fakültesinde 200’ü aşkın öğrencinin katılımıyla gerçekleşen MICE Turizm Paneli düzenledik. Amacımız, henüz okul sıralarındayken turizm öğrencilerine MICE’ı anlatmak ve sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli çalışanları turizm sektörüne kazandırmak. İş Başvuru linkimize ciddi bir ilgi gösterdiler ve 100’e yakın staj, part time iş başvurusu geldi. I-MICE Akademi Komitesi olarak doğru bir iş yaptığımızı düşünüyorum.

Sonraki üyeliklerim ise ardı ardına geldi. Bu biraz referanslar vesilesiyle, biraz aktif çalışmalarımızın görünmesi, iyi bir şeyler yapma & faydalı olma ile ilgili konuları dert edinmek gibi sebeplerle oldu diye düşünüyorum. Örneğin Muğla’da çıkan büyük yangınlarda çok aktif çalıştık. Turizmciler bu konuda inanılmaz bir seferberlik yürüttü. Ne mutlu ki bana, tamamen kurumlardan bağımsız bu sivil oluşumun içinde yer alma fırsatım oldu ve o dönem kişisel çevremiz ve turizm camiasıyla müthiş iş birliktelikleri yürüterek yüzbinlerce liralık yangın söndürme ve kişisel korunma malzemesini bölgeye ilettik. Yangınlardan Sonra bir vesileyle bir grup turizmci bir araya geldik ve ortak dertlerimiz olduğunu gördük. Bu ortak dertler bizi Turizmde Sürdürülebilirlik Derneği TUSDER’e taşıdı. Kurucu üyeler arasında olmaktan büyük gurur duyduğum üçüncü derneğim TUSDER’e böylece kavuştum.

Yeni haber ise SITE Turkey Chapter Yönetim Kurulu’na ve SKAL İstanbul üyeliğine kabul edilmemdir. SITE Turkey Yönetim Kurulu Üyeliği de benim için bir milat açıkçası. Kıymetli başkanlarımızın daveti beni inanılmaz onurlandırdı ve mutlu etti. Faydalı olabilmek adına çalışmalarım elbette devam edecek. SKAL İstanbul üyeliğine kabulüm de yine benzer dönemlere denk gelir. Ömrünün çok büyük bir bölümünü turizm alanında geçirmiş, bu kadar tecrübeli sektör büyükleriyle bir arada olmak benim adıma büyük bir şans ve motivasyon.

Tüm bu oluşumların mesleki ve kişisel gelişiminize etkileri neler olabilir?

Üyesi olduğum her bir derneği bir okul gibi görüyorum, bu dikkatli gözler için kaçınılmaz bir durum. STK’cılık faydalı olabilme alanı, böylece müthiş bir duygusal tatmin yaşıyorsunuz. Diğer taraftan ise sektörel anlamda güncel kalma ve yenilenme alanı. Daima yeni haberler, trendler, yaşanan sorunlar ve çözümlerle ilgili güncellendiğiniz, yeni fikirlerle geliştiğiniz bir alan. Bu gelişimi sadece sektörel bilgilerle de kısıtlayamayız.

Birçok farklı disiplinden gelmiş profesyonelle, hiçbir ast üst ilişkisi gütmeden tamamen gönüllülük esası ile çalıştığınızdan dolayı insan ilişkileri yönetimi, empati, ego yönetimi, takım çalışması vb. birçok önemli ve değerli konuda ister istemez gelişim sağlıyorsunuz. Burada uyum sağlamak zorundasınız. Aksi halde zaten barınmak pek de mümkün değil. Herkes sahip olduğu kendine özgü renkle bu büyük tabloya uyum sağlıyor ve değer katıyor, bence harika bir birliktelik!

İş hayatının dışında ev ve özel yaşantısıyla Sezen Akyazı’yı nasıl anlatırsınız?

Evliyim, 8 yaşına yaklaşan haşarı bir oğlum var. Bir de kısmetse haziran ayında doğmasını beklediğimiz ikinci bir oğlum olacak. Sağlıkla ve keyifle yaşadığım her anın tadını almaya çalışan ve bunun kıymetini bilen biriyim. Farkındalığım bu anlamda çok yüksek çünkü biliyorum ki hayat zor, ülkemiz yaşanması kolay bir yer değil. Hele artık hiç değil! 100 yıl önce kazanılmış onca zaferden sonra bu ülkede yaşamaktan her şeye rağmen büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum ve hayat şartlarımın kıymetini biliyorum. Umarım halkça daha refah zamanlara kavuştuğumuz günleri görme fırsatımız olur.

Turizmde kadın olmak üzerine neler söyleyebilirsiniz? İş dünyasında kadın olmanın sunduğu fırsatlar/ fırsat eşitsizlikleri neler sizce?

Turizm birçok meslekte olduğu gibi cinsiyetten azade bir meslek. Dışa dönük, insanlarla iletişim kurmayı seven, ülkesine katkısını bu yolla sunmak isteyen, hareketlilikten hoşlanan herkes için uygun bir sektör diye düşünüyorum. Ben o bildiğimiz iş hayatında kadınların yaşadığı klasik ayrımcılık, manipülasyon sorunlarını bu alanda yaşamadım. Eczacıbaşı’nda çalışırken de yaşamamıştım açıkçası. Belki de şanslı kadınlardanım. Ama saydığımız olumsuzluklar belki bu sektöre özel olarak yaşanmıyordur. İnsan ilişkilerinin bu kadar gelişimine odaklı bir sektörde cinsiyet ayrımcılığı çok tuhaf olurdu.

Bundan sonra yapmak istedikleriniz, hayalleriniz, projeleriniz neler?

Üniversiteye geri dönüp mesleğimi bir de eğitimle taçlandırmak istiyorum açıkçası! Turizm İşletmeciliği Bölümü okumayı inanılmaz istiyorum. Üstelik bu bölüm bir de Boğaziçi Üniversitesi’nde olursa benim için unutulmaz anılar arasına girer. Daha sonraki büyük hedef ve hayalim ise, ilerleyen zamanlarda Ege tarafında, dernek üyelerinin de butik işlerini rahatlıkla göreceği şahane, otantik bir konaklama mekanı sahibi olmak. Hatta Gülsemin Hanım ile birlikte bunu yapmayı çok istiyoruz. Kimbilir, hayat bu…  Neden olmasın?

#sezenakyazı

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir