Yeşim Topalhan: “Turizmin en çok dinamik ve kendini yenileyen yapısını seviyorum”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen – Fotoğraflar: Enes Karadayı

Gorrion Hotel Istanbul’un Genel Müdürü. Aslen fen-matematik kökenli. Turizmle güçlü bağlarını kuran, işin matematiksel yönü kadar sosyal ilişkileri kuvvetlendiren dinamik yapısı da. 90’lı yılların başında turizme resort otelcilikle girişini yapan, yurt içi ve yurt dışı açılış tecrübeleri ile kariyer yolculuğunun ana yapı taşlarını oluşturan Yeşim Topalhan bu sayımızın iş’te kadın konuğu…

Gorrion Hotel Istanbul Genel Müdürlüğüne uzanan turizm yolculuğunuz nasıl başladı? Bu işi yapmak için nasıl bir eğitim aldınız?

Üniversiteye hazırlık dönemlerimde bu meslek bizler için yeni yeni popüler olmaya başlamıştı. Dürüst olmak gerekirse ben hiç de öyle çocukluk hayalimdi diyemeyeceğim. Lise eğitimimi fen-matematik bölümünde tamamladım. Bizler hep mühendis ve doktor olmanın daha öncelikli olduğu konusunda bir bilinçaltı kodlaması ile eğitildik. Ben de doktor olmanın bana daha yatkın bir meslek olduğuna karar vermiştim. Üniversite sınav tercihleri yapılırken çok değer verdiğim bir öğretmenimin yakını o dönem İzmir’de lüks kategori konumunda olan Efes Oteli’nde çalışmaktaydı. Kişilik özelliklerimden dolayı bu alanda çok başarılı olabileceğimi düşündüğünü söylemişti. Mutlaka bir tercihimin de bu alanda olması konusunda ısrar etti.

Ben de kırmamak adına 9 Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Turizm İşletmesi ve Otelcilik bölümünü seçeneklerime ekledim. Sınav sonuçları açıklandığında kaderimin bu alanda şekilleneceği belli olmuştu. Derslerin hem matematiksel hem de sosyal ilişkileri kuvvetlendiren yanı beni her geçen yıl biraz daha turizme bağladı.

İlk profesyonel iş tecrübeniz ne oldu?

Okul döneminde staj hayatıma biraz geç başladım. İlk profesyonel iş hayatım Kuşadası Fantasia Otel’de (1990- bölgede yeni açılmış ve profesyonel bir kadronun açılış yaptığı) resort otelcilikle başladı. Önceleri matematiğe yatkınlığım nedeni ile muhasebe biriminde çalıştım. Bu bölümün de çeşitli alt birimlerinde görev aldım. Ancak diğer otel bölümlerini tanıdıkça insan ilişkilerim ve muhasebe bilgimi birleştirebileceğim ön büro departmanından daha keyif alabileceğimi gördüm. O tarihten sonra da operasyonun içinde buldum kendimi. Hem yeni kültürler ile iletişimde olmak hem de yabancı dilimi geliştirip İngilizcemi kullanabileceğim harika bir alandı. Her misafir ile ayrı ayrı ilgilenmenin, güleryüzlü servis verme ile birçok aksaklığı bile sorunsuz çözümlemenin keyfini almak önemli bir deneyim oldu. Sonraki aşamalarda hep kendi iş bilgime birer tuğla daha ekleyerek, nasıl daha başarılı olabilirim üzerine odaklandım. Farklı diller konusunda eğitim almak, kişisel gelişim ve iletişim üzerine kitaplar okumak gibi… Bunların her biri kariyer yolculuğumda yapı taşlarım oldu.

Bu süreçten sonra turizme hangi pozisyonlarda devam ettiniz?

Ege bölgesinde farklı resort tecrübeleri ile ön büro müdürlüğü ve son otelimde de satış ve operasyondan da sorumlu bir pozisyonuna ulaştım. Bir süre sonra tüm yıla yayılmış bir düzeni olan iş oteli konseptini de deneyimlemek istedim. O dönemde İstanbul’da Intercontinetal Otel’in yeniden açılacağını, projede mimar olarak çalışan kuzenimden öğrendim. Başvuru yapmak istediğimi söyledim. Kendisi de benim ilgili kişilere ulaşmama yardımcı oldu. 1996 yılında Intercontinental Istanbul grubun açılış kadrosuna dahil oldum. İlk açılış otel tecrübesini burada deneyimledim. Yurt dışından gelen profesyonel bir ekip ile açılışı yaptık. Benim için ikinci bir okul bitirmiş kadar bir bilgi ve tecrübe edindiğim 10 yıllık bir serüvendi.

Sonrasında Memorial hastanelerinde Otelcilik Hizmetleri Koordinatörlüğü biriminin oluşturulduğunu bir arkadaşım vasıtası ile öğrendim. Hastane hizmetlerinde verilen servisin daha iyi bir hale gelmesini sağlayacak otelcilik deneyimli ve hizmet bakış açılı bir yönetici arayışları vardı. Benim için de hem farklı bir tecrübe olacağı hem de çocukluk hayalim olan sağlık sektörü içinde bulunma deneyimi fikri çok cazip geldi. Yaklaşık iki yıl bu alanda hizmet verdim. Bana hem kişisel olarak hem de iş deneyimi olarak çok farklı bir bakış açısı kazandırdı.

“Türkiye’nin ilk açılış kurgusunda yer almak önemli bir deneyimdi”

Sonrasında Kempinski Grubu’nun ilk defa Türkiye’de rezidans ve ofis işletmesi üzerinde bir yapılanma içinde olduğunu öğrendim. O dönemde bu işi kurgulayan sektörün deneyimli yöneticilerinden kurulu bir ekip işe başlamıştı. Ben de ekibe operasyon kısmının kurgulanması ve yönetimi anlamında katıldım. Otel ve hastane deneyimi sonrasında, lüks segmentte bir yaşam ve çalışma kurgusunun oluşturulması hizmet sektörünün üçüncü alanıydı. Bu anlamda Türkiye’deki ilk açılış kurgusunda bulunmak oldukça deneyim kazandırıcı bir dönem oldu. Bu iş modeli ile Kempinski bünyesinde direktör olarak Pekin’de de iki yıl boyunca görev yaptım.

Pekin’deki görevimin süresinin dolmasına yakın ünlü bir Uzakdoğu zinciri olana Mandarin Oriental Grubu’nun Bodrum’da hem otel hem de rezidans projesi gündemdeydi. Yine bir açılış tecrübesi ve farklı bir grup içinde deneyim kazanmak konusunda heyecanlandım ve Bodrum Mandarin Oriental’ın açılış süreci ve işletilmesinde iki yıldan fazla bir dönem çalıştım. Merkezleri farklı kıtalarda olan bu açılış tecrübeleri bana ülkelerin bakış açıları, lüks ve hizmet beklentileri konusu da çok farklı deneyimler kazandırdı.

“İstanbul’u özlediğim için şehre döndüm”

Ailemin İstanbul’da olması ve İstanbul’u özlemem nedeni ile yeniden şehir hayatına geçiş yapmak istedim. Kempinski Maçka Armani Residences Müdürü olarak geri döndüm. Ardından uluslararası zincirlerde edindiğim tecrübemi bir yerli zincir olan Divan Grubu ile paylaşmak ve kendi kültürümüze entegre etmek için grubun Bomonti’deki rezidansında yönetici olarak ekibe katıldım.

Bir süre sonra Emaar Grubu’nun İstanbul’da oluşuma başladığı rezidans ve ofis kısmından sorumlu direktör olarak bir teklif aldım. Daha önce deneyimlemediğim bir zincirde fırsat oluşması ve oldukça büyük bir kompleks içinde bir oluşum deneyimlemek adına kabul ettim. Bir yıl kadar da orada çalıştım. Otelcilik sektöründe çalışan arkadaşlarımla buluşmalarımızda hep hizmet sektörünün otelcilik kısmındaki dinamik yapısı konuşuluyordu. Ben de yeniden otelcilik hayatına adım atmayı planlarken yollarımız Divan Grubu ile yeniden kesişti. Divan İstanbul City’de Otel Müdürü olarak teklif aldım. Bunun benim için otelcilik hayatıma yeniden geçiş fırsatı sağlaması nedeni ile hemen kabul ettim. Pandemi dönemi gibi risk yönetimi konusunda en üst düzeyde bir döneme denk gelen bir dönüş yaşadım. Bana birçok alanda farklı katkılar sağlayan bir dönem geçirdim. Koç Grubu içinde iç eğitim ve gelişim konusunda oldukça dolu bir süre geçirdim. Ancak pandemi süreci biraz yorucu geçti. Bir süre dinleme ihtiyacı hissettim.

“Turizmin en çok dinamik ve devamlı kendini yenileyen yapısını seviyorum. Farklı kültürlerin harmanlanarak bambaşka serüvenlere dönüşebilmesini ve bunun insanlarda oluşturduğu pozitif etkileri deneyimlemeyi ve deneyimletme kısmını seviyorum. Özellikle Pekin’de yaşadığım dönemde Avrupalı öğrencilerin Çin’e gelip staj yapmalarına tanık oldum. Sanırım, keşkem daha genç yaşlarda farklı ülke ve kültürleri, o ülkelerde kalarak deneyimleme şansını neden zorlamadığımdır. Atalarımız ‘Çok gezen mi çok okuyan mı bilir’ demişler ya. Ben de gezip görmenin, deneyimlemenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

Gorrion Hotel Istanbul ile nasıl tanıştınız?

Aslında Gorrion Hotel’in inşaatı öncesinden başlayarak hep bir fikrim vardı. Turizm Koordinatörümüz Adnan Bey ile üniversiteden sınıf arkadasıyız. Kuruluş öncesi dönemlerinde hep hayalleri hakkında konuşurduk. Açılışı benim hem yurt dışı ve hem de İstanbul dışında bulunduğum dönemlere denk geldiği için bir dönem takip edememiştim. Ama hem konsept hem de kalite odaklı kurulum sürecinden haberdardım. Adnan Bey, beni bir öğle yemeğine davet etti. Sonrasında bahsettiğim dinlenme sürecim kısa sürdü. Ben yine kendimi iş hayatında buldum. Otelin konsept oluşumunda gösterilen hassasiyet, kalite odaklı oluşu benim de içinde bulunmama vesile oldu.

Oteli biraz tanıtır mısınız? Konsept, yeme içme, konaklama, lokasyon ayrıcalıkları neler?

Gorrion Hotel Istanbul’un içine adım attığınız an itibarı ile bölgeden daha ayrıcalıklı bir havası olduğunu hissediyorsunuz. Özellikle Atatürk Havalimanı’nın açık olduğu dönemlerde oldukça yoğun bir iş temposu ile dolan otelimiz şimdilerde fuar dönemlerinde ve diğer aylarda iş insanları, tur serileri ve sağlık turizmi için gelenleri ağırlıyor. Açılıştan beri misafirlerimizin rahatlığı ve kendini evinde hissedeceği bir atmosfer oluşturulmaya çalışmış. Biz de ekip arkadaşlarımızla bu atmosferin devamlılığını sağlamaya çalışıyoruz. Hem personelimizin gelişim ve eğitimi hem misafirlerimizin devamlılığı için her gün neyi daha iyi yapabiliriz diye araştırıyoruz.

252 odadan oluşan otelimizde hedefimiz; bulunduğumuz konumda nefes alabileceğiniz bambaşka bir ortam oluşturmak. Bu nedenle iç ve dış mekanlarda sıcak tonlar kullanılmış, her katımızda İstanbul’un ayrı bir semtini yaşatmaya çalışıyoruz. Rahatlık ve damak lezzetinin öncelikli olarak hafızalarda kalacağı bir konaklama deneyimi konusunda tüm ekip arkadaşlarımla yeni fikirler üretiyoruz, deneyimliyoruz.

Otel için geçtiğimiz ve bu yılın doluluk karnesi nasıl? Yılı ne şekilde kapatmayı öngörüyorsunuz? Bir sonraki sene için ajandanızda neler var?

Ekibe 2022 yılı ortalarında, pandemi sonrasında dahil oldum. Bu dönem oldukça yoğun tempolu bir yılı tamamladıktan sonra 2023 yılında gerçekleşen ve ne yazık ki üst üste yaşanan olumsuzluklar nedeniyle aynı verimi yaşayamadık. 2024 yılı için daha umutlu bir planlama yaptık. 2022 yılına yakın bir verimlilik beklentisi içerisindeyiz. Farklı tatların, geliştirilmiş hizmet anlayışının da destekleri ile tüm misafirlerimize güzel deneyimler yaşatmayı planlıyoruz. Bu yıl otelimizin 10. yılını kutlayacağız. Bu anlamda rakiplerden geri kalmamak adına oda içinde bazı yenilemeler yapıyoruz.

Gorrion Hotel ismini ve hizmet anlayışını farklı şehirlere taşımak adına bazı projeler ile görüşüp genişleme konusunda planlamalarımız gündemde. Bununla birlikte sürdürülebilirlik kapsamında kendi mutfak ürünlerimizi dikey tarım ile kendimiz üreteceğimiz bir projemiz var. Çok yakın dönemde üretime başlamayı planlıyoruz. Bu da karbon ayak izine katkı sağlarken, diğer taraftan salata ve yemeklerimizin lezzetinde taze koparılmış ürünler kullanacağımız için büyük fark olacağını düşünüyoruz.

İstanbul turizmine dair değerlendirmeleriniz neler? Beş yıllık projeksiyonda şehir turizmini nerede görüyorsunuz?

Zengin tarihi dokusu, kültürel çeşitliliği ve canlı atmosferiyle İstanbul, küresel seyahat sevenler  için ilgi çekici bir destinasyon. Ayasofya ve Sultanahmet Camii gibi şehrin ikonik simgeleri, dinamik ve güncellenen tatlar ile yeme içme ortamı şehrin cazibesine katkıda bulunuyor. İstanbul’un turizmi her geçen yıl yeni, çeşitli düzenlemeler ve gelişmelerle büyüyor, gelişiyor. Her yıl milyonlarca ziyaretçi çekiyor ve hem ülke hem de şehir için önemli bir ekonomik itici güç oluşturuyor.

Önümüzdeki beş yıl içinde, mevcut olumlu eğilimler göz önüne alındığında, şehir turizminin sürekli büyümeye hazır olduğunu biliyoruz. Şehrin Avrupa ile Asya arasında bir köprü görevi gören stratejik konumu, devam eden altyapı projeleri ve yeni girişimler ile birleştiğinde ziyaretçi sayısının artması devam edecektir. Ulaşım, konaklama tesisleri ve teknoloji entegrasyonunda beklenen iyileştirmelerin devamlılığı genel turist deneyimini iyileştirmesi mutlaka sağlanacaktır. Beş yıllık bir zaman diliminde şehrin turizm konusundaki gelişimi, mevcut trendler ve faktörlere dayalı olarak önemli bir dönüşüm geçireceğine inanıyorum. Altyapı konusundaki geliştirmeler tabii çok önemli. Belediye ve özel sektör iş birlikleri ile altyapı iyileştirmeleri, ulaşım olanaklarını artırılmalı. Bu, ziyaretçilerin rahat bir şekilde seyahat etmelerine ve konaklamalarını daha iyi planlamalarına olanak tanıyacaktır.

“Pazarlama ve tanıtım ülkemizin çok geç hamle yapıldığı bir alan”

Pazarlama ve tanıtım çalışmaları ne yazık ki ülkemizin çok geç hamle yapıldığı bir alan. Şehrin turistik cazibesini vurgulayan etkili pazarlama kampanyaları, hedef kitlelere ulaşarak turistlerin ilgisini çekmemiz gerekiyor. Dijital platformlar, sosyal medya ve uluslararası etkinliklere katılım gibi modern pazarlama stratejileri bu konuda çok önemli. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çalışmalarına kesintisiz devam etmesi global anlamda bilinirliğimiz açısından çok büyük katkı sağlayacaktır.

Kültürel ve etkinlik odaklı turizm anlayışını benimsemeliyiz. Kültürel etkinlikler ve festivaller ile turizmi çeşitlendirebilir. İstanbul’un tarihi, kültürel alanları ve sanatı, gastronomi konusundaki gelişim ve çeşitliliği vurgulayan etkinliklere daha fazla odaklanarak ilgiyi artırmalıyız. En önemlisi de sürdürülebilir turizm uygulamaları. Çevre dostu turizm uygulamalarına geçiş, hem şehrin doğal güzelliklerini korumaya yardımcı olabilir hem de sürdürülebilir turizm açısından olumlu bir imaj oluşturmaya devam edecektir. Tüm turizmciler olarak bu bizim ülkemizin istediğimiz seviyeye gelmesi için gelecek nesillere borcumuz olarak görüyorum.

Küresel olaylara ve krizlere karşı hazırlıklı olmak, şehrin turizm sektörünü koruma açısından kritik önem taşıyor. Son dönemde yeniden sıkça gündemde olan deprem konusu bizleri hep negative yönde etkiliyor. Güçlü kriz yönetimi stratejileri geliştirmek hepimiz için çok önemli. Akıllı şehir teknolojileri ve dijital inovasyonlar, turist deneyimini iyileştirebilir. Örneğin, sanal rehberlik uygulamaları, online bilgi ve rezervasyon sistemleri ziyaretçilere daha etkili bir şehir keşfi sağlayabilir. Hızlı değişen dünya trendlerine uyumu yakalayabilirsek, beş yıllık projeksiyon içinde İstanbul’un dünya üzerindeki pek çok merkez noktadan daha iyi bir pozisyona geleceğine inancım tam.

“Turizm sektörü kadınların daha yatkın olduğu bir sektör. Özellikle otelcilik kültürümüzdeki evde misafir ağırlama kısmının geliştirmiş hali gibi. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kadınlardan oluşurken, ne yazık ki çalışan kadın oranı aynı oranda değil. Hem ülkemizde hem de küresel olarak kadının çalışma hayatındaki başarısının gözlemlenmesi ile sektörümüzde de kadın istihdamı konusunda ivme yükseliyor. Şirketler özellikle kadın istihdamına öncelik vermeye çalışıyor. Ancak halen cam tavan sendromu ile karşılaşılan durumlara rastlıyoruz. Kadın ve erkek çalışanlar arasındaki maaş ve iş güvencesi farklılıklarının eşitlenmesi, kadınların çalışma koşulları, özellikle çocuklu annelere bakımı gibi konularda esneklik ve destek verilmesi, şirketlerin ve kuruluşların cinsiyet eşitliğini desteklemek için uyguladıkları politika ve programlarını geliştirmeye  devam edilmesi ile her geçen gün kadın çalışan sayısının artacağına inanıyorum. Bu konuda biz kadın yöneticilere büyük rol düşüyor. Turizm sektörü geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Kadınlarımızın çeşitli kariyer seçeneklerinden yararlanmalarını sağlayabiliriz.”

Bize işteki ve evdeki Yeşim Topalhan’ı nasıl tanıtırsınız? İş yaşamınızdan kalan zamanları nasıl geçirirsiniz?

Meslek hayatında uzun süre çalışma sonrası işiniz karakterinize, karakteriniz de işinize yansıyor. Sektörümüz 7/24 yaşayan dinamik bir iş temposuna sahip. Ben Başak burcuyum. Burcumun mükemmeliyetçi ve titizlik kısmını tamamen yansıtıyorum. İş ve özel hayatımda devamlı öğrenme odaklı ve yeniliklere açık dinamik bir yapım var. Misafir memnuniyetine odaklı ve öğrendiklerini ekibi ile paylaşmayı seven bir lider olduğumu söyleyebilirim. Kendime ve ekip arkadaşlarıma hedef koymayı seviyorum. Hedeflerimize birlikte ulaşmanın çok farklı bir hazzı var.

İstanbul’un trafik ve yoğun ortamında özel hayatınıza ayrılan kısım ne yazık ki gün geçtikçe azalıyor. Ruhsal ve bedensel dinginliğin korunabilmesinin sağlığımıza etkisi büyük. Bu nedenle düzenli yoga yaparak ve açık hava yürüyüşlerini tercih ederek bunu desteklemeye çalışıyorum. Farklı kültürleri tanımak, seyahat etmek, değişik lezzetleri deneyimlemekten büyük keyif alıyorum. Hobilerim arasında okumak var; hatta yeniden üniversite hayatına dönerek ders çalışmak ve sınavlara girmek var. Halen İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olarak devam ediyorum. Zihni dinamik tutuyor.

Son olarak ileriye dönük planlarınızdan da bahseder misiniz?

Aslında en büyük hayalim, işim ile bir sosyal sorumluluk projesini birleştirerek tüm deneyimlerimi faydaya dönüştürmek. Belki yaş aldıkça, belki de aile büyüklerimizin özellikle pandemi döneminde yaşadığı zorlukları ve yanlızlaşmanın verdiği etkiyi gözlemledikten sonra bu proje üzerinde odaklanmaya başladım. Çocuklarımız için oyun grupları, sosyalleşeceği alanlarda onları bir araya getirerek keyif almasını sağlıyoruz. Anaokullarına gönderip yeni bilgiler öğrenerek, arkadaşları ile mutlu bir çocukluk geçirmelerini önemsiyoruz. Benzerini belli yaş aralığındaki aile büyüklerimiz için neden yapmıyoruz? Özellikle mobilitelerin azaldığı dönemlerde daha da yanlızlaşıyorlar. Arkadaşları ile yüzyüze görüşebilme şansları azalıyor. Kültürümüzde huzur evlerine gitmek, ailenden koparılmış ve dışlanmışlık algısı veriyor.

Hayalim; aynı evde yaşayan aile büyüklerimizi işe giderken güvenle bırakabileceğimiz ve aynı yaş grubu ile bir arada vakit geçirebilecekleri ve sohbet edebilecekleri bir kulübe bırakıp, iş çıkışında da eve birlikte dönebileceğimiz bir ortam oluşturmak. Gün içinde çeşitli eğitimler, ortak oyunlar, kitap kulüpleri, sinema günleri vs. ile dolu dolu bir gün geçirebilecekleri bir merkez veya merkezler olmalı. Akşamları neler yaptıklarını torunları ile paylaşabilecekleri, enerjilerini yükseltecek bir ortam oluşturmak istiyorum.

#yeşimtopalhan #gorrionhotelistanbul #iştekadınröportaj #turizmdekadın #turizm #röportaj #başarı #kariyer #otel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir