AB Krizden Çıkışın Formülünü Turizmde Arıyor.
Sıkı vize politikası nedeniyle uğranan kayıp ekonomik Avrupa Birliği’nin gündeminde önemli yer tutmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu, vize politikası nedeniyle yaşanan kaybı mercek altına alırken Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Cecilia Malmström ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Antonio Tajani, düzenledikleri toplantıda alınabilecek önlemleri basın mensupları ile paylaştı.
Brüksel’de düzenlenen basın toplantısında yeni bir ortak vize politikası oluşturulması durumunda Avrupa Birliği (AB) dışındaki ülkelerden AB’yi ziyaret etmek isteyen kişi sayısının artacağı belirtilirken turizmin AB ekonomisine katkısı konusundaki veriler de paylaşıldı.
AB Yılda 46 Milyon Ek Turist Kazanmayı Amaçlıyor
Toplantıda konuşan Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Cecilia Malmström, vize işlemleri nedeniyle Avrupa Birliği’nin uğradığı turist sayısı kaybına ilişkin bilgiler de verdi. Malmström, “Araştırmalar gösteriyor ki potansiyel turist sayısının yüzde 21’i vize prosedürlerinden dolayı AB’ye gelmekten kaçınıyor. Eğer vize işlemleri konusundaki esneklik arttırılırsa Schengen bölgesi yılda 46 milyon daha fazla turisti kazanabilir. Buda hem gelir hem de istihdam hem de daha fazla turist almamızı sağlayabilir. Bu durumda 500 bin ek istihdam olanağı doğması öngörülüyor. İşte bu nedenle kısa ve uzun vadede yasal çerçevede gelmek isteyenleri daha çok çekecek bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Tabii bunu yaparken sınırlarımızı korumayı ve Schengen bölgesinin entegrasyonunu da sağlamalıyız” diye konuştu.
Atılması Planlanan Adımlar
Vize politikasında yapılabilecek değişikliklere de değinen Malmström, randevu için 15 günlük bekleme süresi ve başvurunun 15 gün içinde sonuçlandırılmasının sağlanabileceğini söyledi. Malmström, tüm vize belgelerinin farklı dillerde sunulmasının sağlanabileceğini, çoklu girişe olanak sağlayan vizelerin geliştirilebileceğini söyledi.
Komisyonu Başkan Yardımcısı Antonio Tajani ise vize politikasında ele aldıkları değişikliklere ilişkin bilgi verdi. Tajani, vize politikası konusunda ilk kez bu ölçekte somut adımlar attıklarını belirtirken konuyu sadece güvenlik öncelikli değil aynı zamanda Avrupa ekonomisini geliştirmeye katkı sağlayacak şekilde ele aldıklarını belirtti.
