Asmalara gizlenmiş saklı güzellik Akın Restoran Şişhane’de

Akın Restoran, İstanbul’un tam ortasında, menüsünde yer alan organik ürünler ve geleneksel Türk mutfağının İstanbul yorumuyla lezzet tutkunlarına yeşillikler arasında yepyeni bir mekan vaad ediyor.

İ stanbullu’yu Akın Balık ile buluşturan tecrübenin babadan oğula uzantısı Akın Restoran Nisan ayından bu yana Şişhane’de damak severlere yöresel mutfağın en leziz tatlarını sunuyor. İstanbul’un göbeğinde, asma yapraklarının arasına gizlenmiş bu nadide güzelliği Akın Restoran’ın genç işletmecisi ve sahibi Uğurcan Timur ile konuşuyoruz:

ESKİ KABADAYILAR KAHVESİNDEN RESTORANA

Eski Kabadayılar Kahvesi olarak uzun yıllar İstanbul’da nam salan mekan şimdilerin yöresel sofraların en bilinen adreslerinden biri. 100 yıllık kahvehanenin Galata Spor Lokali’nden sonraki durağı olan Akın Restoran uzun yıllar İtalya’da yaşadıktan sonra bir aile mesleği olan restorancılık hayaliyle yeni kimliğine bürünmüş. Aslen Gemi Mühendisi olan Uğurcan Timur, restoranın açılış hikayesini bize şöyle anlatıyor: “Babam ve ağabeyimin 2000 yılından bu yana Karaköy’de işlettiği bir Akın Balık Restaurant’ımız vardı zaten. Ben İtalya’da 1 yıl boyunca Yakıt Brokerlığı yaptım. Yaklaşık 2 yıl boyunca denizde çalıştım. Bu sayede birçok ülkeyi gezme fırsatım da oldu. Yaptığım işler bana çok fazla heyecan vermediler. Bildiğiniz belli kural ve prosedürlere tabi işlerdi. Oysa ben heyecanlanacağım bir işin peşinden koşmak istiyordum.” Gerçek bir lezzet tutkunu olduğunu ve yeme içmeyi çok sevdiğini söyleyen Timur, sözlerine şöyle devam ediyor: “Gittiğim ülkelerde yeni yemekler yemek ve farklı deneyimler tatmak çok hoşuma gidiyordu. Hal böyle olunca kendi kendime ‘Tamam’ dedim. ‘ Ben de ülkemde bu işi yapacağım.’ O heyecanla da ülkeme geri dönüp yer arayışına girdim.”

“İLK ASMALARINA BAYILDIM”

“İstanbul’da bir mekan açacaksam o yer Karaköy- Şişhane bölgesi olmalıydı. Çünkü dediğim gibi restorancılık bizim aile mesleğimiz. Babam ve ağabeyim 14 yıldır buradalar ve lokasyonun avantajlarını çok iyi biliyorlar. O yüzden işim çok zor olmadı. Sadece kalbime dokunacak özel bir yer bulmalıydım ve asma yaprakları arasına gizlenmiş bu saklı güzelliği keşfettim. Asmalarına bayıldığım bu yer benim hayallerimi gerçekleştireceğim restoranım olsun istedim.” diyen Timur, restorana ulaşımın da çok kolay olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Haliç Metro istasyonu restoranımıza çok yakın. İstenirse Levent ve Maslak hattındaki iş merkezlerinden bile öğlen yemeklerinde kolaylıkla gelinebilir. Beyaz yakalılar öğle yemeklerinde organik ve yöresel tatları deneyimlemek isterlerse mekanımıza kolaylıkla ulaşabilirler. Bu sıcak ve samimi atmosferde rahatlayıp keyifli bir lezzet şöleni yaşabilirler.”

10AĞALARA YAKIŞIR YÖRESEL KAHVALTILAR

Akın Restoran’da güne jazz müzikle başlanıyor. 70 ve 80’li yılların müzikleri ile hareketlendirilen öğlen yemekleri akşamları farklı müzik seçimleri ile devam ediyor. Mekanda aradığınız, özlediğiniz her şey var. Datça, Kastamonu, Antep, Rize ve Sakarya gibi Türkiye’nin özel yörelerinden seçilen ürünlerle hazırlanan oldukça samimi bir menüye sahip olan restoranda damaklara lezzet şöleni ilk olarak yöresel sabah kahvaltısı ile başlıyor. “Ağa Kahvaltımızda Erzurum’un meşhur tulum peynirini, iste kurutulmuş Çerkez peynirini, dağ çileği reçelini, çırpılmış yumurtamızı, ızgarada çevrilmiş pastırmayı hatta Trabzonlu bir teyzeden aldığımız tereyağını tadabiliyorsunuz” diyen Timur, kahvaltının bir diğer özelliği, Isparta yöresine ait elma unuyla pişirilen ekmeği. Ahşap tabağıyla servise çıkan sıcacık ekmekler hem göze hem de damaklara hitap ediyor, orası kesin…

TARHANADAN KURU BİBER DOLMASINA ÖZLENEN HER TAT

Ya öğlen ve akşam yemeklerinde neler sunuyorlar? Uğurcan Timur aynı heyecanla anlatmaya devam ediyor: “Burada unutulan lezzetleri tekrar canlandırdığımı düşünüyorum. Bakır taslarda servis edilen tarhana çorbasından tutun erişte, tavuk kavurması, kuru biber dolması ve un helvasına kadar özlenilen her çeşit tat burada mevcut. Şayet anneniz bu yemekleri yapmıyorsa çok fazla yeme şansınız da yok.” Genç işletmecinin dediği gibi de var.  Akın Restoran’dan çıkan un helvası diğerlerine pek benzemiyor. Datça’nın Knidia Çiftliği’nden özel olarak getirilen keçiboynuzu pekmezi ile tatlandırılmış un helvası deneyimlemeye değer bulduklarımızdan. Mekanda tamamen ahşap ürünler tercih ettiklerini anlatan Uğurcan Timur, tarhana çorbasını da bakır taslarda sunduklarını söylüyor. Akın’daki kaşıklar ise Adapazarı’nın son kaşık ustasının imzasını taşıyor.

KÖYDEKİ EVİNİZ GİBİ…

Biraz da restoranı ve misafirlerine sunduğu lezzetleri tanıyalım istiyoruz. Akın Restoran merdivenleri hemen aştıktan sonra genişçe bir bahçe içinde asma yapraklarıyla karşılıyor sizi. Yeşilin ve mavinin dinginliğine ve sıcaklığına boyanmış mekanın pötikare örtülü masaları 100 yıllık kahve geleneğini de yaşatmak ister gibi karşınızda duruyor. Ahşap masa ve sandalyelerin en samimi eşlikçisi ferforjeler de mekana ayrı bir renk ve güzellik katmış. Restoranın dekorasyonunu tamamen kendi zevkine göre tasarladığını söyleyen genç işletmeci, “Her şey ev haliyle kalsın istedim, buraya gelen insanlar kendilerini İstanbul’un göbeğinde ama köydeki evlerindeymiş gibi hissetsinler istedim. Kışın iç mekanımızda kuzineyi yakıp, üzerinde kestane pişirip, ıhlamur bile kaynatacağız.” diyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir