Cantekin Temizer: “İnsanlar İnemare’ye bayılıyor ama İğneada’yı tanımıyor, öncü olacağız”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

İğneada’nın lüks segment butik konsepti. Yemyeşil doğası ve eşsiz maviliğe uzanan konumuyla misafirlerine sofistike bir konaklama deneyimi yaşatan İnemare Hotel, doğayla iç içe bir tatili lüks detaylar içinde sunuyor. Istıranca Dağları’nın Karadeniz kıyısına bakan Longoz Ormanları’na yürüme mesafesinde, elinizi uzatsanız yıldızları tutacak bir yakınlıkta üstelik de!..


1 Temmuz 2022’den bu yana hizmet veren İnemare Hotel’in Proje Danışmanı 35 yıllık otelcilik geçmişine sahip deneyimli turizmci Cantekin Temizer. İnemare dışında Bluechip Creative Events, Whats go, Crowdsol ve Art of Living House markalarının da danışmanlığını yürüten Temizer ile İnemare Hotel’in detaylarını, gelecek yatırımlarını ve İğneada turizmini konuştuk.

İlk olarak “İnemare” ismi nereden geliyor?

“İne” ismi İne Bey’den geliyor. Bilindiği üzere kendisi 1. Murad’ın subaşısı ve Yıldırım Beyazid döneminin önemli şahsiyetlerinden biri. “Mare” adı da beynelmilel manada deniz kenarı demek. Hedef kitle olarak hem global hem de Türk müşterilere hitap edeceğimiz için “ine” ile “mare”yi birleştirdik. İğneada’nın eşsiz beyaz kumlu plajından ilhamla lobimizde gördüğünüz kum izlerinden muazzam sanatsal duvarlar oluştu. Tamamen rafine ve sofistike bir otel ortaya çıktı. Öyle ki, World Travel Awards, bu yıl otelimizi Türkiye’nin en iyi tasarım ödülüne aday gösterdi. Bu da yeni açılan bir otel için inanılmaz bir başarı elbette ki. Proje tasarım süreçlerini A’dan Z’ye birlikte yürüttüğümüz isim ise, Görkem Volkan. Kendisi olağanüstü başarılı bir kadın mimar. Bodrum’da yaptığı şahane butik projeleri, villaları ve evleri var.

Neden İğneada? Lokasyonu neye göre belirlediniz?

İnemare, büyük bir yatırım. Burada amaç, İğneada’ya öncü bir otel hayata geçirmekti. Öyle olmasaydı belki bu kadar şık ve niş bir tesis inşa edilmez, tiny house konseptinde çok daha basit bir proje gerçekleştirilirdi. Ama yatırımın en başından beri hedefi, Türkiye’de ve dünyada ses getirecek rafinelik, sakinlik ve şıklıkta bir ürün ortaya koymaktı ki aldığımız tepkilerden bu amacımıza eriştiğimizi görebiliyoruz. 1 Temmuz 2022’de resmi açılışımızı yaptığımızda yoğun bir şekilde toplantı gruplarını ağırladık. Tabii toplantı yoğunluk biraz azaldı. Şu an yüzde 65-70 bandında ilerliyoruz.

“İğneada’da İnemare kalitesinde bir tesis yok. Ama eminim ki bizden sonra olacak. Çünkü burası dediğim gibi İğneada’ya öncü bir otel olacak ve diğer tesisler de kendilerini daha yüksek standartlara göre yenileyecek. Misyonumuz, bölge turizmine öncü olmak.”

“İnsanlar İğneada’yı tanımıyor”

İnsanlar İğneada’yı tanımıyor. Otele bayıldılar ama bizim asıl hedefimiz İğneada’da ne yapabilecekleriydi. İğneada sadece Türkiye’de değil, dünyada da yıldız gözlemciliğinin yapılabileceği en iyi destinasyonlardan bir tanesi. Elini uzatsan yıldızları tutacak kadar yakın oluyorsun. İkincisi, kuş gözlemciliği. İğneada’daki kuş çeşidi inanılmaz. 32 kilometrekare alana sahip Avrupa’nın en iyi longoz ormanları burada. Orman kuralları içerisinde trekking, mantar avcılığı, bisiklet ve özel macera turları yapabiliyorsun.

Aynı şekilde İğneada’nın 14 km’ye uzanan kesintisiz bir sahil şeridi de bulunuyor. Mavi bayraklı bir denize sahip burası. Bizim asıl hedefimiz, başarabilirsek, insanları Sarıyer’den deniz yoluyla getirebilmek. Motor yatlarda yoga ve benzeri aktiviteleri ikramlar eşliğinde misafirlerimize sunup, 1.5-2 saat aralığında otelimize getirmek istiyoruz. Bununla ilgili otoritelerle görüşüyoruz. Belki  2 yıllık bir bir zaman süreci içerisinde olacak.

Otelin konseptini ve sunduğu hizmetleri  biraz açabilir misiniz?

Otelimiz 35 odalı. Bunlardan 12 tanesi loft ve loftların tavanı yıldız seyri yapabilmek için camla kaplı. Otel odaları 25 ila 45 metrekare arasında değişiyor. Lobi katımızda denize ve havuza bakan bir kahvaltı salonumuz mevcut. Bir de eylül ayında açılacak “Mazarine”  isimli bir a la carte restoranımız var. Orada da deniz manzaralı 50 kişilik bir toplantı salonu planladık. Hemen üzerinde 250 kişi kapasiteli bir terasımız bulunuyor. Orada İstanbul’dan gelecek günübirlik misafirleri hedefliyoruz.

15 dönümlük arazinin sadece 3 dönümü kapalı alan. 12 dönüm tamamen aktivite alanları olarak planlandı. Bu çim alanda veya havuz başında çok güzel bir düğün olabilir ya da bir 250 metrelik kumsal alanında konser olabilir, davet sahibinin ihtiyacına göre şekillendirilebilir alanlar tasarlamak önceliğimiz oldu. Misafir, bu hizmetlerden faydalanmak için otelde konaklamak zorunda da değil. Bölgede bu kalitede bir tesis yok. Ama eminim ki bizden sonra olacak. Çünkü burası dediğim gibi İğneada’ya öncü bir otel olacak ve diğer tesisler de kendilerini daha yüksek standartlara göre yenileyecek. Burada değişik bir turizm anlayışı hedefliyoruz. Tabii ki burası bir otel, evinizde hissedin mantalitesi gibi değil de gelen misafirler kendilerini rahat hissetsin, keyif alsın ve bir daha, bir daha gelsin istiyoruz.

Biraz önce öncü otel olmaktan söz ettiniz. İğneada’nın turizmde gelişimini engelleyen sorunlar sizce neler, bunlara yönelik çözüm önerileriniz olur mu?

İğneada’nın turizm olarak çok gelişmesi lazım. Dolayısıyla Kırklareli Valiliği, İğneada Belediyesi, kaymakamlık ve diğer idareler ile  Trakya Kalkınma Ajansı gibi destekleyici kuruluşların bölge ihtiyaçlarını karşılamak için hep beraber çalışması lazım. Benim gördüğüm, bölge turizm bakımından çok ihmal edilmiş. Şunu çok net söylüyorum, burası dünyanın cenneti. Dolayısıyla bölgeyi turizme kazandırmak için ciddi bir bölge düzenlemesi yapmak lazım. Çöplerin derli toplu olması, başı boş hayvanların kontrol altına alınmasına kadar burada yaşayan halkın çevre temizliği konusunda eğitimi de önemli bir konu.

Çevre halkı turizme son derece hazır. Neticede hemen hepsi geçimlerini  turizmden kazanıyor. Evlerini kiraya veriyorlar. Gelin görün ki, bölge temizlik ve çöp toplamak konusunda ciddi sıkıntı çekiyor. İğneada, turizm konusunda biraz ileriye gitmek istiyorsa çevre düzenlemesi yapmak zorunda. Bölgede buna destek verecek iş adamları var ama öncelik hakkı Kırklareli Valiliği’nin.

“İğneada, çevre düzenlemeleriyle sınıf atlayacak”

Bakıyorsunuz, İnemare şahane ama çevresi tam bir felaket. Çadır çadır üstüne. Çevresel bakımsızlık had safhada. Yaz geldi, geçiyor, yol yapım çalışmaları, elektrik kazıları hala devam ediyor. Bölgede muazzam bir kontrolsüzlük var. Bakın ben buraya iki buçuk yıldan beridir geliyorum. Bu otel yatırımcının gerçekten büyük emek sarf ederek hayata geçirdiği bir tesis. Ama bir işletmenin tek başına bu tip problemleri çözmeye yönelik etkisi de bir yere kadar.

Bildiğiniz gibi ben İstanbul’da da SITE Türkiye’nin başkanıyım. Evet, İstanbul için de yapılması gereken çok şey var ama İğneada bunun binde birinin ölçeğinde. İğneada bir cennet köşesi. Hani hep deriz ya, “Avrupa’nın elinde olsaydı …” diye. İğneada’nın muhteşem güzelliği Avrupa’nın elinde olsaydı, İtalya’nın  Portofino’su, İsviçre’nin Interlaken’i gibi olurdu. Yani anlatabiliyor muyum? İğneada, doğa, aktivite sporlarının, orman turlarının yapıldığı, insanların Avrupa’dan aktığı bir yer olabilirdi.

Burası Bulgaristan’a 26 kilometre mesafede bulunuyor.  Kapıları açtığınız zaman bütün Orta ve Doğu Avrupa insanının gelebileceği bir yer ama ama çarşıya gidiyorsunuz bir düzensizlik, bir başı boşluk… Oturup da kendim bir beyin fırtınası yapsam, üç ayda neler değişmez ki? Üstelik de çok  büyük paralara da gerek yok. Olay vizyon, eğitim, koordinasyon meselesi. Güç birliğiyle bunun başarılabileceğine inanıyorum. Öyle olduğu zaman da İğneada eminim sınıf atlayacak.

Kimlere hitap ediyorsunuz?

Otelimizde dinginlik arayan, kaliteli ve rafine tatil arayışı olan misafirleri ağırlamayı hedefledik. Ağırlıklı olarak yerli ve yabancı aileleri hedefliyoruz. Çocuk dostu bir oteliz. Eylül ayından itibaren çocuklara yönelik tiny house’larda çeşitli aktivitelerimiz olacak. Bununla birlikte aktivite turizmi için gelecek misafirleri ve şirket toplantılarını hedefliyoruz.

İstihdam sayınız nedir?

İnemare, 12 ay açık bir otel, bunu göz önünde bulundurmamız lazım. Şu anda 35 ila 40 kişi arası çalışanımız mevcut. Temmuz ayı içerisinde bu sayı 50’lere kadar çıkıyor. Ama Ekim ayından itibaren 35-40 lira kadar iniyor. Bazı ana departman müdürleri haricinde istihdamımızı yerel olarak sağlamaya özen gösteriyoruz. Biliyoruz ki turizm insan ile varolur ve  nitelikli turizm personelini yetiştirmek çok büyük emek ve zaman gerektirir. Misafirlerimize de diyoruz ki, “Bazı hatalarımız olduğunda bizi şimdilik hoş görün.”

Sağlık temalı bir otel olmanız sebebiyle sormak isterim, mutfaktaki iddianız nedir?

Trakya inanılmaz çeşitli gastronomik öğelere sahip. İnemare’de önceliğimiz iyi tarım ve hayvancılık uygulamalarıyla üretilmiş yerel ürünleri mutfağımızda kullanmak. Yerli ve yabancı misafirlere hitap ettiğimiz için mini bir dünya mutfağı var diyebiliriz .Burada misafirlerimize, taze ve mevsiminde toplanmış ürünleri servis ediyoruz. Şefimiz Sonay Oğuz, Bolu Mengen’li.  The Ritz Carlton ve Swissotel gibi  uluslararası zincirlerde çalışmış bir şef. Mutfağımızda genç bir ekiple çalışıyor. Yerel lezzetlerle oluşturduğu bir dünya mutfağı servis ediyor. Etlerimiz yine besicilikte ülkemizin yüz akı olan Trakya bölgesindeki ari çiftliklerimizden geliyor. Keza domatesler, biberler, çilekler derken, mevsiminde meyve ve sebzeleri çiftliklerimizden tedarik ediyoruz. Tabii bu olağanüstü bir zenginlik. “Arka bahçede biberini topla menemen yap”.  İnanın burada  kahvaltıda servis ettiğimiz reçellerin hepsi lokal kadın üreticilerden geliyor. Bu yolla onlara da ekonomik katkıda bulunuyoruz.

Bizim mutfağımızın bir özelliği de şu, otelde konaklayan misafirlerimiz bir balık yemek istediğinde dilerse şefimizle limana gidip istedikleri balıkları seçebiliyor. Mazarine işletme hayatına başladığında misafirlerini pek çok  gastronomik deneyimi tatma imkanıyla ağırlayacak. Şunu da ayrıca ilave edeyim, burası alkolsüz bir otel ,aynı zamanda 35 odanın tamamı sigara içilmez odalar. Bu vizyonumuzla misafirlerimize daha sağlıklı ve arındırıcı bir konaklama deneyimi vadediyoruz. Hatta belki ileride bu otelde asitli içecekler bile olmayacak.

Gündemde yeni yatırım planlarınız var mı?

İkinci bir yatırım projesi olarak, 250 dönüm orman arazisinde Neotopia Glamping geliyor. Yaklaşık bir yıl içinde misafirlerini bölgenin eşsiz orman dokusunu deneyimlemeye davet edecek. Proje, ormanın doğal dokusunu bozmadan yerleştirildi. Doğaya saygılı ve çevreci yapılarla, Tiny house, karavan ve glamping çadırlarından oluşan konsept inanılmaz. Bunun haricinde su ormanlarında açık hava toplantı salonları, açık hava spası ve açık hava kütüphanesi ile olağanüstü bir oluşum gelecek.

Açık hava spası da şöyle, yazın ve kışın hizmet verecek bir alan olarak düşünüyoruz. Tabii kış şartları burada zor geçiyor. Ama bizim hedefimiz, kışın dahi gelen misafirlerimize sağlık aktivitelerini ormanı tamamen içlerinde hissettirerek yaptırmak. Elbette kışın etrafınız camla kaplı olacak. Misafirimiz orada full camla kaplı bir alanda, Longoz ormanının güzelliklerini yaşayarak sporunu ya da sabah yogasını yapabilecek. Yine, çocuk dostu olarak kurgulanan bölümler Orman Okulları için eşsiz bir alan sağlayacak. Pek çok outdoor aktiviteyi deneyimleme imkanı sunacak olan Neotopia, aynı zamanda şirket grupları için de ideal. Özellikle de eylül ayından itibaren Longoz ormanlarına su bastığında inanılmaz bir görüntü ortaya çıkıyor. Eminim misafirlerimiz böylesi olağanüstü bir atmosferde sporun tadına daha bir varacak.

#inemarehotel #iğneada #cantekintemizer #röportaj #turizm #tatil #konaklama #longozormanları #neotopyaglamping #aktiviteturizmi #çocukdostuotel #şefsonayoğuz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir