Reha Tartıcı: “Tersine göçü başlatamazsak, yarın çok geç olacak”

11 ilimiz başta olmak üzere tüm Türkiye’yi derin üzüntülere boğan depremin üzerinden koca bir üç ay geçti. O büyük yıkımla birlikte bölgeden göç eden göç edene. Kültürel hafıza için, yerel ürünlerin sürdürülebilirliği için, çocukların ve bölgenin geleceği için artık tersine göç için çalışmalıyız. O da ancak kalıcı çözümler ve sürdürülebilir destekle mümkün. Tersine göçü başlatamazsak, yarın çok geç olacak!


Ülkemizde yaşayan her altı kişiden birinin doğrudan etkilendiği deprem felaketinden sonra çok ciddi bir göç yaşandı. Milyonlarca kişinin bölgeden ayrıldığı göçün çok farklı nedenleri var tabii. Bunlardan en ağır basanı, büyük ölçüde yıkıma maruz kalan kent merkezlerinden uzaklaşmak isteği. Depremzedeler haliyle hayatta kalma mücadelesinin bir parçası olarak, çok sayıda risk barındıran afet bölgelerinde yaşamak istemiyor. Felaket sonrası deprem bölgesindeki yaşam koşullarının zorluğu da bir diğer neden. Dördüncüsü ve belki de en önemlisi afetzedelerin hem evlerini hem iş yerlerini hem de işlerini kaybetmiş olmaları.

Depremin üzerinden neredeyse üç ay geçti ve acılar hala çok taze. Buna rağmen çok büyük bir yaşam ve ayakta kalma mücadelesi vermeye de devam ediyorlar. Ülkemizin başına gelen bu büyük yıkım sebebiyle bir mücadele biçimi olarak başvurulan göç, pek çok risk ve belirsizliği de içinde barındırıyor şüphesiz.

İnsanların, şartlar düzeldikçe veya imkânlar oluştukça ayrıldıkları yerlere dönecekleri tahmin ediliyor. Bu nedenle yaşanan göç şimdilik geçici olarak değerlendiriliyor. Ancak yaşam şartlarının elverişli hale gelmesinin çok uzun süreye yayılacağını da biliyoruz. Bu yüzden ortada hala süregelen bir belirsizlik söz konusu.

Yaşanan büyük göçün etkileri henüz tam olarak hissedilmese de, olası etkilerini ve neler olabileceğini tahmin ediyoruz. Kuşkusuz akla ilk olarak kültürel hafızanın kaybolması geliyor. İkinci sırada bölgeye can veren üreticilerin geri dönmemesi sorunsalı var. Üçüncü olarak da, bölgenin ve ülkemizin geleceği çocuklarımızın ne yapacağı var.

Tabii ki olası etkiler bunlarla da sınırlı değil! Daha yüzlercesini sıralayabilirim. Malum, felaketin etki alanı tarif edilemeyecek kadar geniş. Fakat aklıma ilk gelen üç olası etki bile bölgenin yaşadığı depremden daha fazla hasar verecek boyutta.

Niye mi? Şayet bölgeden göç edenler yurtlarına geri dönmezse, giderken kurtarabildikleri eşyalarının yanında götürdükleri kültürel hafıza yok olacak. Üreticiler geri dönmezse, bölgeye özel ürünler kaybolacak. Çocuklar geri dönmeyip başka bir şehirli olarak büyürse bölgenin geleceği yok olacak. Bu yıkım ve kayıp 6 Şubat’ta yaşanandan daha büyük ve yıkıcı değil mi? Kesinlikle çok daha yıkıcı ve telafisi mümkün olmayacak boyutta. İşte bu nedenle, ilk günden beri yapılan yardım ve desteklerin sürdürülebilir olması gerektiğine dikkat çekiyorum. Bu yıkıcı etkileri ortadan kaldırmak adına yapılan ve yapılacak olan çalışmaların sonuçlarının kalıcı olmasına dikkat çekiyorum.

Çünkü kalıcı çözüm ve sürdürülebilir destek olmadan, bölgeden yaşanan göç tersine çevrilemez. Tersine göçü başlatamazsak ileride çok pişman oluruz. Bu sebeple de tersine göçün başlaması için biz de çözümün ya da desteğin parçası olmak durumundayız. Kısacası elimizi taşın altına koymalıyız. Peki bunu yapmak o kadar kolay mı? Hayır, hiç kolay değil. Ama başarmak da mümkün. O yüzden hepimizin oturup düşünmesi ve sonrasında üzerine düşeni yapması gerekiyor. İlk günden beri bölge için seferber olan gastronomi dünyasının isimsiz kahramanları da sürdürdükleri yardım çalışmalarını aralıksız olarak devam ettirmeli. Şüphesiz bölgenin buna çok ihtiyacı var. Ve uzun bir süre daha da olacak.

Bu yardım çalışmalarının yanında bölgenin gastronomik değerlerinin ve kültürünün kaybolmaması için kalıcı ve sürdürülebilir projeleri de hayata geçirmeliyiz. Hem de hiç vakit kaybetmeden! Çünkü zaman çok hızlı geçiyor. Kısacası yarın çok geç olacak!

#rehatartıcı #deprem #göç #tersinegöç #kahramanmaraş #gastronomi #gastronomiturizmi #afet #hatay #antep

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir