Ne alakası var diyebilirsiniz. Bilirsiniz meşhur bir Bermuda Şeytan Üçgeni vardır. Gemiler uçaklar falan kaybolur ve izine rastlanamaz bir daha… Hah işte bu yaz Ege’de bizim Şeytan Üçgeni de turistleri, dolayısıyla turizm gelirlerimizi ve beklentilerimizi yok edecek. İzini de bulamayacağız…
Bu üçgenin sac ayakları neler diye baktığımız zaman da gayet açık şekilde görüyoruz ki; birincisi döviz kurunun düşüklüğü, yani enflasyona karşı gelir düşüklüğü, ikincisi Yunan adalarına kapıda vize, üçüncüsü de bölgesel savaş tehdidi. Tek tek ele alalım o zaman halimiz nicedir?
Dolar/euro kuru konusunda elbette devletimizin bir bildiği vardır. Planlı şekilde enflasyonla mücadele kapsamında bir kontrol mekanizması uygulanıyor. Bunu anlıyoruz. Ancak; bu döviz kurları ile yabancı turistler için cazibe merkezi olmaktan çok uzaklaştık. Çünkü yurt içindeki enflasyon ve doğal olarak işletmelerin bu enflasyon karşısında tedbirli fiyat uygulaması sebebiyle yiyecek-içecek fiyatları, konaklama masrafları ve seyahat harcamaları korkunç boyutlara ulaştı. Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde döviz cinsinden yediğiniz yemek fiyatı Türkiye’deki muadilinden ucuz hale geldi. Hem de kur farkı olmasına rağmen. Bu durumda Akdeniz’e sahili bulunan ülkeler bizim işletmelerimize karşı inanılmaz bir avantaj elde etmiş durumda. Bunun yanı sıra hadi turist geldi diyelim. Bu kurlarla alacağımız paranın da bir kıymeti yok. Bu kurlar ile işletmelerimizin ve sektörün kârlılığının konuşulması neredeyse imkânsız halde.
Bu yetmezmiş gibi bir de komşunun adalarına vize kolaylığı yaptık. Sayın Yunan Başbakanı ilk turist kafilesini bizzat karşıladı. Birlikte sirtaki yaptılar. Adam sirtaki de yapar hatta bu ballı anlaşma için zeybek bile öğrenir. Dün bir televizyon programında Sakız Adası’nda restoran sahiplerinin Türkçe ders aldıklarını anlattı. Diğer içteki Yunan adalarının yönetimleri ve belediyeleri hükümete biz de vize kolaylığı isteriz diyerek bayrak açmış durumda! Neden? Çünkü hepimiz biliyoruz ki azıcık parası olan ve bunu harcamaya niyeti olan yerli turistimiz de Bodrum -Marmaris fiyatlarından bezmiş durumda ve bu sene bunun intikamını alacaklar… Hepsi Yunan adalarında tatil yapacak… Maalesef otellerimiz az buçuk Rus (ki o da şüpheli), biraz İranlı veya az buçuk Arap turistle yazı geçirmeye çalışacak… Orta direk yerli turist zaten 3 yıldızın üzerini rüyasında görüyor…
Son olarak da çok fazla yazmaya gerek bile yok! Savaş ve bölgesel çatışma tehditleri maalesef bizi de çok etkiliyor. Uzun yıllardır ne Türkiye ne de Ortadoğu şöyle bir oh çekip arkasına yaslanamadı. Bunun etkisi olan Suriyeli, Afgan ve diğer sığınmacılar hem güvenlik tehdidi hem de gelecek Avrupalı turistler için çok büyük bir rahatsızlık sebebi… Şahsen bu yaz bu kadar büyük kültür farkıyla o sahil beldelerinde ne tatsızlıklar olacağını düşünemiyorum bile… Böyle bir riski hem de kendi paramla yaşamak ister miyim? Kesinlikle ben bile istemem… Çözümü var mı? Yok… Çünkü hepsi serbestçe istediği gibi geziyor içeride. Bu ortam sadece sahil beldelerini değil, İstanbul gibi büyük şehirleri ve Gaziantep, Urfa, Mardin gibi kültür ve gastronomi turizmine ağırlıklı olarak bel bağlamış şehirleri de vuruyor.
Sonuç olarak bu yaz için “işte halimiz pür melalimiz” budur. Bu üçgen içinde yok olacak olan turisti bulup getirecek kahraman sektör temsilcilerimize canı gönülden başarılar diliyorum. Turizm Tanıtım Ajansı da bu çetrefilin içinden nasıl başarıyla çıkacak bilemiyorum gerçekten. Çözüm üretmek gerekiyor da hangi kısmını nasıl çözeceğiz bu kadar kısa zamanda, Allah bilir.
İşletmelerimizin ve otellerimizin başlarının çaresine bakması gerekecek. Bu yazı kârlı ve başarılı geçirmek için herkes kendi çözümlerini üretmek zorunda. Yaz sonunda da artık ölen öldü kalan sağlar bizimdir diyeceğiz sanırım. Umutsuz bir yazı oldu farkındayım ama ben buradan bakınca böyle görüyorum. Farklı gören varsa beri gelsin…
Herkese bol kazançlı ve başarılı bir sezon diliyorum.
#tezeröner #türkiye #turizm #gelir #bermudaşeytanüçgeni #ege #kapıdavize #yunanadaları #2024 #yaz #tatil #turist #savaş
