İnegöl, yaban mersini ve çilek hasadıyla agro turizme talip

Haber: Hatice Ünal Bilen

Türkiye’de seyahat acentelerinin agro turizm rotalarına bir talip de, Bursa’nın İnegöl ilçesi. Gastro İnegöl Projesi’yle “Gastronomi turizminde biz de varız” diyen İnegöl, meşhur köftesinden sonra yaban mersini ve çilek hasadı turlarıyla da turizmdeki marka değerini artıracak!

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Agro Tarım Projesi kapsamında İnegöl’e hasat inceleme gezisi düzenledi. 4-5 Ağustos tarihlerinde, TÜRSAB ve İnegöl Belediyesi iş birliğinde ve TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanlığı koordinasyonunda düzenlenen TÜRSAB İnegöl Yaban Mersini Hasatı etkinliğine TÜRSAB’ı temsilen Başkan Yardımcısı Ali Bilir, Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın, Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Hasan Eker, Yönetim Kurulu Üyesi Soner Bacaksız, Disiplin Kurulu Üyesi Yüksel Türemez’in yanı sıra yaklaşık 30 acente temsilcisi katıldı.

İki günlük program kapsamında ilk olarak Mobilya AVM’ye kısa bir tanıtım turu yapıldı. Ardından 129 yıllık Besler İnegöl Köftecisi’nde öğle yemeği yiyen acenteler İnegöl Kent Müzesi ziyaretinin ardından İnegöl Tuzla Köyü’nde yaban mersini hasadına katıldı. Şef Tugay Günel’in Patika Cafe’deki pasta yapımı workshopu ve ikramlarıyla devam etti. Program, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’ın da katıldığı, Tarihi Ortaköy Kervansarayı’nda düzenlenen Gastro İnegöl Menüsü gala yemeği ile son buldu.

Programın ikici gününde ise, Kurşunlu kasabasında çilek hasadı yapıldı. Sac İçi Börekçisinde Boşnak böreği ve mantısı tadıldıktan sonra Tabiat Parkı Binicilik tesisleri ve İnesmek mutfağı ziyaret edildi. Ardından Dörtler Kebap Salonu’nda yemek yenildi, İznik kazı çalışması alanı gezildi. Son olarak ise Orhangazi yolu üzerindeki Orhan’ın Yeri’nde davetlilere restoranın meşhur lezzeti, Duvak Tatlısı ikram edildi.

ALİ BİLİR: “İNEGÖL, İNSANLARI PEŞİNDEN KOŞTURACAK BİR MUTFAĞA SAHİP”

İnegöl’ün keşfedilmeyi bekleyen pek çok değerinin olduğuna dikkat çeken TÜRSAB Başkan Yardımcısı Ali Bilir, “İnegöl dendiğinde aklımıza ilk mobilyası gelirdi. Sonra zaman zaman İnegöl köftesini duyardık. Ama Tekirdağ köftesinin biraz daha gerisinde, onun için çok duymazdık. Ama bu gezimizle ilçenin tanınmayı bekleyen birçok değerinin olduğunu gördük. İnegöl’ün çok enteresan bir gastronomisi varmış aslında. Burada gerçekten insanları peşinden koşturacak bir mutfak var.” dedi.

Ali Bilir, TÜRSAB’ın Türkiye’de tarım amaçlı yetiştirilen birçok ürünü Agro Tarım Projesi kapsamında turizm ürünü haline getirmeye teşvik edici çalışmalar içinde olduğunu hatırlattı. İnegöl’ün de yaban mersini ve çileği ile ciddi bir Agro Turizm potansiyeli taşıdığının altını çizen Bilir, “Antep, Afyon, Hatay gibi şehirlerimiz bunu yapmaya başladı. Daha sonra da yapılan fuarlarda, etkinliklerde diğer şehirlerimiz de örnek almaya başladı.” dedi.

Gelecek sezon itibariyle yaban mersini ve çilek hasatlarını acente tur programlarında görmeye başlayacaklarını belirten Bilir, “Nasıl ki insanlar Salda Gölü’ne, lavanta festivaline gidiyorlarsa bu bölgeye de yaban mersini hasadı için gelecekler. İnsanlar hem yaban mersininden yapılan ürünleri deneyimleyecek hem de workshoplarla bu ürünleri kendileri yapacak. Nihayetinde toplayıp evlerine de götürebilecekler.” diye konuştu.

HASAN EKER: “YABAN MERSİNİ, GASTRONOMİ TURİZMİ İÇİN İYİ BİR FIRSAT” 

Agro Turizmin günümüzde yükselen bir trend olduğuna işaret eden TÜRSAB Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Hasan Eker, İnegöl’de yaban mersini yetiştirilmesini gastronomi turizmi için bir fırsat olarak değerlendirdi. Bu alanda gelecek başarının alt yapı yatırımlarına bağlı olduğuna dikkat çeken Eker, belediyelere bu konuda basit ama önemli sorumluluklar düştüğünü söyledi.

Gastronomi turizminde sayıdan çok kaliteye odaklanılması gerektiğini savunan Eker, “Kamusal alanda bu işi yürütenler çok fazla ürün sunmayı bir gastronomik zenginlik veya başarı olarak addediyor. Aslında benim gördüğüm, sayıdan çok kalite.” dedi.

İnegöl köftesi özelinde  değerlendirmelerini sürdüren Eker, “Sen İnegöl köftesini temiz ve hijyenik bir masada sunuyorsan, zamanında servis ediyorsan, lezzetli pişiriyorsan, yanındaki ekmek ve salatasını masaya taze çıkarıyorsan bu yetiyor aslında. Gastronomi turizminin, köftenin yanında iyi bir mantı ya da lezzetli bir erişte yiyeyim diye bir beklentisi yok.” dedi.

İnegöl’ün bu hataya düşmemesi gerektiği uyarısını yapan Eker, uzun vadeli planlamanın da önemine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama  şöyle bir sorun oluyor. Bir gastronomik ürün için büyük emek harcanıyor. Herkes İnegöl’e köfte yemeye geliyor. Artan talep karşısında yeni köfteciler açılıyor. O zaman da lezzet ve hizmet kalitesi düşüyor. Gelen kişi hayal kırıklığına uğramaya başlıyor. ‘İnegöl’e bir daha köfte yemeye gitmem’ diyor. Bunu dedirtmemek lazım.”

“DEVLET STANDARTLARI BELİRLEMELİ VE DENETLEMELİ” 

Hasan Eker, bu hataya düşmemek için Türkiye’de serbest piyasa ekonomisinin çok iyi denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Köftenin gramajından boyutuna, pişirmesinden et oranına, ekmeğinin tazeliğinden garnitürüne kadar tüm standartların devlet elince belirlenmesi gerektiğini kaydeden Eker, “Gastronomi turizminin kriterleri belli olacak sonra da bunlar denetlenecek. Hatta alt taban fiyatı bile belirlenebilir. Çünkü kalitenin de bir maliyeti var. Bu işi gerçekten iyi yapmak isteyenlerin haksız rekabete uğramaması gerekiyor. Devlet standardı koyacak ve denetleyecek.” diye konuştu.

ÖMER KARTIN: “HEM TÜRKİYE HEM TÜRSAB İÇİN YENİ BİR ÜRÜN” 

TÜRSAB’ın Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanlığı öncülüğünde İnegöl’e Yaban Mersini Hasatı ve Gastro İnegöl temalarını görmek üzere geldiklerini belirten TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın, geziye 30’a yakın acentenin katılım gösterdiğini söyledi.

Yaban mersinin hem Türkiye hem  TÜRSAB için yeni bir ürün olduğunu kaydeden Kartın, “Gastronomik bir ürün olarak yaban mersini için ilk kez bir tur  düzenliyoruz. Türkiye’de 3-5 yıldır tarımı yapılıyor. Zevkli bir konu da. O yüzden sadece tarım ürünü olarak görülmüyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi gastronomi turları kapsamında hasadın toplanmasından aynı zamanda tadımının yapılmasına, pasta, kek, dondurma workshoplarıyla ürünün dönüşüm hikayesinden iş yapım tekniklerini öğrenmeye kadar son derece keyifli bir ürün de.” diye konuştu.

Ömer Kartın, yaban mersininin kırsal kalkınmaya katkısının yanı sıra üreticilerine bir yan gelir sağladığını da belirterek şunları söyledi: “Her yörede köylülerin hayatın verimsizliği içinde kaybolduklarını görüyoruz. Onlara düzenli, sürdürülebilir iş imkanı sağlamak gerekiyor. İlla her gün olmak zorunda değil, haftada birgün bile olsa bu bir düzendir. Köylüler bir tur geleceğini bilseler, bunu bir ekmek kapısı olarak  görseler, bu onları köyden şehire bağlayıcı ciddi bir motivasyon olacak.”

“GASTRO İNEGÖL MENÜSÜ BİR ADIM ÖTEYE TAŞINMALI”  

Göç kültürü etkisiyle ortaya çıkan mutfağın kent kimliğine değer kattığını belirterek sözlerini sürdüren Kartın, İnegöl köftesinin de göçün ürünlerinden bir tanesi olduğunu, basit ama çok kullanışlı olan bu lezzeti Balkan göçlerine borçlu olduğumuzu anlattı.

Yine de İnegöl mutfağının sadece köfteyle sınırlandırılmaması gerektiğine işaret eden Kartın, bölgede Boşnak ve Arnavut etkileri gibi Osmanlı, Selçuk dönemi izlerinin de mutfağa etki ettiğini ifade ederek şöyle devam etti: “Dolayısıyla çalışma yapan arkadaşlar Gastro İnegöl diye menü oluşturmuşlar. Ve oluşturulan bu menü de Kadın Kooperatifi İnesmek vasıtasıyla ulaşılabilir bir fiyatla turizme kazandırılmış. Bugüne kadar getirdiğimiz tüm acenteler beğendi. Dolayısıyla İnegöl’ün bu menüyü bir adım daha öteye taşıması gerekli. Şu ana kadar ki iş birlikleri bir pazarlama atağı olarak başarılı. Bundan sonra sonuç görmemiz gerek.”

TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın’ın hayal değil; ulaşılabilir, satın alınabilir sözleriyle aktardığı Gastro İnegöl Menüsü İnegöl çiftetellisi, kestaneli kelem sarma, İnegöl bal kabağı humusu, çıbrıkalı peynir ve ıspanaklı ulevak, İnegöl çorbası, erik yahnisi, İnegöl tepsi mantısı, sütlü kadayıftan oluşuyor. 

IŞIN ÇELEBİ: “YABAN MERSİNİNİ YÖRESELLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ” 

Gastro İnegöl Projesi hakkında bilgiler veren Proje Sorumlusu Işın Çelebi ise, projenin 2018 yılında kırsal mahallelere yönelik saha araştırmasıyla başladığını söyledi. Bölgenin tarihi yapıları ve düğün kültürünün izlerini sürerken İnegöl’ün unutulmaya yüz tutmuş yemekleriyle tanıştıklarını ifade eden Çelebi, “Teyzelerimizden ölçüleri aldık. Restoranımızda reçetelendirdik. Bittikten sonra yapımına başladık. Ardından Alper başkanımızın da verdiği yetkiyle Gastro İnegöl diye bir platform oluşturduk.” dedi.

Yaban mersininin İnegöl’de ekim alanının fazla olduğunu ve bu sebeple  yöreselleştirmeye çalıştıklarını belirten Çelebi, ürünü ekşi mayalı ekmeklerden  zeytinyağlı kelem sarmaya, keşkül ve sütlaç soslarından dondurma yapımına kadar birçok lezzette kullandıklarını söyledi.

11 Mayıs 2021’de ilk lansmanlarını gerçekleştirdiklerini ve “Gastronomide biz de varız.” mesajı verdiklerini dile getiren Çelebi, TÜRSAB İnegöl Yaban Mersini Hasatı ile de bu yeni ürünü gastronomik bir değer olarak ilçe turizmi ve ekonomisine katma yönünde ciddi adımlar attıklarını sözlerine ekledi.

#türsabinegölyabanmersinihasatı #türsab #türkiyeseyahatacentalarıbirliği #gastroİnegöl #inegöl #inegölBelediyesi #inegölköftesi #gastronomi #gastronomiturizmi #gastroturist #ömerkartın #alibilir #hasaneker #ışınçelebi

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir