Metex Design – İçmimar Müge Aybek: “İçmimaride doğru diye bir şey yok”

Türkiye’de herhangi bir zincire bağlı olmayan yatırımların içinde bazen kaybolduklarını anlatan İçmimar Müge Aybek, “Otel sahibi ya da işletmesi çok klasik ya da ağdalı işler yapmaya kalkıştığında o zaman biz kayboluyoruz. Çünkü Metex Design’ın kendine has bir tarzı ve yorumu var. Biz çok klasik işler yapmaktan hoşlanmıyoruz” diyor…

Bu ay, yurt içi ve yurt dışında başarılı içmimari çalışmalarıyla nam salmış Metex Design’ın başarılı İçmimarı Müge Aybek ile birlikteyiz. Aybek ile İstanbul Haliç bölgesinin merakla beklenen yatırımlarından Mövenpick Hotel Golden Horn’u ve Metex Design’ın güncel projelerini konuştuk.

İstanbul’da otel yatırımlarına her gün bir yenisi ekleniyor. Artan bu yatırım trafiğinde Metex Design hangi yeni projeler üzerinde çalışıyor, biraz bahseder misiniz?

Ben 6 aydır Eyüp’de Haliç’in kıyısında, işletmesi Mövenpick Hotels’e, yatırımı Akgel Grup’a ait olan Mövenpick Hotel Golden Horn’un çalışmalarını yürütüyorum. Biz sadece projenin içinde varız, dış mimarisini ve müteahhitliğini Loft Architecture yapıyor. Proje büyük ölçüde tamamlandı, şu an odaların mobilyaları yerleşiyor. Binanın dışı da tamamen kapandı.

Mövenpick Hotel Golden Horn, hem Haliç bölgesi hem de İstanbul için çok özel bir proje. İstanbul’un güzel bir burnunda, önünde yeşil bir alan var. Bahçesi çok büyük değil ama oldukça verimli. Dışarıdan müşteri alabilecek bir kafesi de mevcut.

Oda içmimarisine İstanbul’un, özellikle Haliç bölgesinin özelliklerini yansıtmaya çalıştık. 140 odalı, çok güzel bir çalışma. Otel tahmin ediyorum, Eylül 2014 gibi kapılarını açacak.

Konu, oda içmimari dekorasyon tercihlerine gelmişken, sormak isterim, sizce oda içinde kullanılan tablo, fotoğraf ya da benzeri objeler bir şehrin iç kültürünü yansıtma konusunda yeterli olabilirler mi? Bir şehrin dokusunu, kültürünü yansıtmak sizce bu objelerle ne kadar mümkün olabilir?

Bence yeterli çünkü çok fazla eskiyi hatırlatacak detaylar pek de gerekmiyor. Odalarda İstanbul’un fethi sırasındaki çapalar ve zincirlerden örnekler kullandık. Tablolar ve haritalarla zenginleştirdik. Kullandığımız zincir çok özel mesela; tam yuvarlak bir zincir değil.

Yeni bir otelde sadece esintiler alabiliyorsun. Bunu yapmak bizim için daha doğru bir yaklaşım oluyor çünkü modern bir otel yapıyorsunuz. Mövenpick Golden Horn, bir kongre, aynı zamanda iş oteli olacağı için Ürgüp, Göreme mağaraları gibi çok abartılı nostaljik bir içmimari tarzı benimseyemezsiniz. Onu ancak renklerle, desenlerle, kumaşla verebilirsiniz; biz de tam olarak bunu yapmaya çalıştık.

Projenin dış mimarisi ve müteahhitliğini Loft Architecture’nin yaptığını söylediniz. Otelin içmimari çalışmalarında dış mimari ekiple ne tür bir paslaşma içerisinde oluyorsunuz? Ya da şöyle soralım, içmimari ve dış mimari koordinasyonunun proje için değeri nedir, bu tür bir koordinasyonu sağlamak her zaman mümkün müdür?

Aramızda paslaşmalar oluyor tabii. Zaten biz Loft Architecture ile başka projelerde de birlikte çalışmıştık. Birbirimize çok uzak değiliz. Loft aynı zamanda müteahhitlik de yaptığı için proje yerleştirme konusunda zaten koordinasyonlu olmak zorundayız.

Proje içi ve dışında illaki de koordinasyonu sağlamak gerekli midir derseniz, olursa iyi olur. Ama zaman zaman bunu başaramadıklarımız da oluyor tabii.

Bir sorum da proje süreçlerinde yatırımcı-mimar ilişkileri üzerine olacak. Şüphesiz her proje istenilen şekilde yürümüyordur. Bu konuda siz en çok hangi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Genelde yatırımcı ya da işletmeciden gelen doğru brifler de beraberinde doğru işleri de getiriyor. Ama gelin görün ki, içmimaride doğru diye bir şey yok! Yabancı işletmelerin zaten kendilerine göre yerleşik sistemleri, standartları var. O işler daha kolay yürüyor. Herhangi bir zincire bağlı olmayan bir yatırım söz konusu olduğunda kayboluyorsunuz. Yatırımcı başka bir tarafa çekiyor. Bu durumda onlara doğruları aktarmaya çalışıyoruz. Sonra ikisini örtüştürecek bir hale getiriyoruz. Aksi takdirde proje yürümüyor zaten, bir noktada tıkanıyor.

Metex’in hem içini hem de dışını birlikte yaptığı projeleri de var. Gezi Hotel Bosphorus ya da City’s Nişantaşı bunlara iki örnek. Bütünü yapmak, içini ve dışını tek elden çıkarmak daha kolay oluyor tabii.

En çok da projenin hangi detaylarında kayboluyorsunuz?

Otel sahibi ya da işletmesi çok klasik ya da ağdalı işler yapmaya kalkıştığında o zaman biz kayboluyoruz. Çünkü Metex Design’ın kendine has bir tarzı ve duruşu var. Biz çok klasik işler yapmaktan hoşlanmıyoruz.

İç binadaki detaylar bizim için çok önemli. Duvara astığınız tablodan koyduğunuz heykele, kapı kolundan yerde kullandığınız halılara kadar her bir tercihiniz projedeki başarınızın da bir yansımasıdır. Burada yatırımcının tercihleri kadar projeyi gerçekleştiren tasarımcı grubun da imzasını taşıması gerekir. Metex sektörde içmimari konusundaki uzmanlığını pek çok başarılı projesiyle ortaya koymuş bir firmadır. Bu yüzden yaptığımız projeler de bazen o imzayı net bir şekilde görmek, bazen de kendi tarzımızın dışına çıkmak istemeyiz. Tabii bu da projeye göre farklılık gösterebiliyor.

Mövenpick Hotels’le nasıl bir uyum yakaladınız, süreci anlatır mısınız biraz?

Bundan 12 yıl önce Makyol’a Mövenpick Hotel İstanbul’u da yapmıştık. Doğal olarak Mövenpick’in standartlarını zaten önceki çalışmalarımızdan iyi biliyoruz.

Mövenpick Golden Horn’da da biz kendi tasarımlarımızı önerdik, numunelerini yaptık, Mövenpick’ten geldiler, onayladılar. Onlar daha çok otelin mekanikleri konusunda müdahaleci oldular, iç dizayna zaten çok karışmıyorlar. Bizim otelcilik yanımızın güçlü olması büyük bir avantajımız elbette.

Bahsettiğiniz proje dışında İstanbul ya da Türkiye’de odaklandığınız başka oteller de var mı?

Bodrum’da Mandarin Oteli yapıyoruz, Vedat Aşçı’ya ait, haziran sonunda bitmesi planlanıyor. İçinde villa ve beach kulüplerin olduğu çok kapsamlı bir proje.  Daha önceden Vedat Aşçı’ya Maçka’da Armani Residenceleri yapmıştık. Bu projede de devam edelim istedi.

Güneşli’de yatırımı Saray Alüminyum’a ait olan bir DoubleTree by Hilton Oteli var, onu bayağı toparladık. Güneşli bölgesi otel yatırımları açısından çok aktif. Onun da haziran sonu gibi bitmesi planlanıyor.

Galata’da Balıklıhan’a başladık, işletmesi The House Otellere ait olacak. Yine o bölgede yatırımı Yılmaz Ulusoy’a ait olan bir otel yaptık. Onların da The House Oteller ile anlaştığını biliyorum. Florya bölgesinde Akvaryum’daki Marriott Otel yine bizim projemiz. Adana Sheraton’u yeni bitirdik, mayıs sonunda açılacak. İstanbul Harbiye’de Öztanık Grubu’na ait olan Kervansaray Otelin çalışmaları da sürüyor.

Yeni projelerle beraber renovasyon çalışmaları da yapıyoruz. Antalya Lara’daki Titanic Oteli  biz yapmıştık. Otelin tamamen renove ettik.

Yurt dışı projelerimiz de sürüyor. Tanzanya’da Zanzibar Otelin iç mimarisini biz yapıyoruz, yeni aldık. Üsküp’te bir Hilton Otel var. Metex olarak yurt içi ve yurt dışında aktif olarak otel projelerimizi sürdürüyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir