Onur İlhan: “Avlular geri gelecek”

Türk mekânsal tarihinin en kritik öğelerinden biri olan avlular, küresel yapı tiplerinin kentleşmede hâkim olmaya başlaması ile usulca gözden kaybolmuşlardı. Halbuki rahmetli Sedad Hakkı Eldem ve Cengiz Bektaş’ın kapsamlı çalışmaları, avluların bizim yaşantımızdaki somut ve soyut rollerini açıkça ortaya koymaktadır. Bakıldığında, konar-göçer köklerimiz ve yaşamın gelip geçiciliğine dair manevi inancımız, bizleri doğa ile ayrılmaz bir bütün olmaya doğru itmektedir. Bunun içindir ki içgüdülerimiz hep bir ağaç gölgesi arar. Avlular ayrıca kültürümüzün mahremiyet ve tevazu odaklı kısmına da tamamen uymaktadır. Evin doğal ışık ile aydınlanan odaları avluya açılır; aile kendi içerisinde hayat bulur. Yapılarda dışa dönük tasarım, süsleme ve heybet, bu toprakların sonraları tanıştığı ve ne yazık ki etkisinden bir türlü çıkamadığı bir yaklaşımdır.

Pandemi süreci ve teknolojinin inanılmaz gelişimi, bizlere avluları geri getirmek için bir kapı aralıyor. Zira günümüzün yoğunluk odaklı kentleşmesinin, evlerinin, kamusal ve ticari yapılarının nasıl bir kırılganlık yarattığını net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Bu kırılganlığı büyük ölçeklerde ve verimli bir şekilde çözebilecek teknolojik araç-gereçlere de artık sahibiz. Elimizdeki bu imkânları doğru kullanırsak, toplum sağlığı ve mutluluğu açısından da büyük kazanımlar sağlayabiliriz. Avlu merkezli sürdürülebilir yapılaşma da bu sürecin vazgeçilmez bir parçası olabilir.

Sürdürülebilir kalkınma, ekonomiyi, toplumu ve çevreyi birbirlerine tamamen bağlı sacayakları olarak kabul etmekte ve bunların arasında uzun vadeli ve eşitlikçi bir denge kurmayı hedeflemektedir. Avlu merkezliliğin gerek konutlarda gerekse de turizm yapılarında tüketici teveccühü ile ticari geri dönüş oluşturacağı, artan yaşam kalitesinin toplumun faydasına olacağı ve doğayı tekrar hayatlarımızın merkezine almamızın ekolojik sürdürülebilirliğe katkı sağlayacağı aşikardır. Her açıdan bir kazan-kazan…

Üç sacayağını avlu olgusu etrafında topladığınızda, yeni ve güçlü bir küresel yatırım ekosisteminin de içerisine girmiş oluyorsunuz. Etki yatırımı olarak adlandırılan ve ülkemizde yeni yeni duyulmaya başlansa da orta vadede 1 trilyon Dolar küresel hacme ulaşması beklenen bu duyarlı ekosistem, geleneksel finansman ve işletme metotlarının hayli tıkandığı şu günlerde bir can suyu olabilir. Etki yatırımcısı, ticari hedeflerinin yanı sıra toplum ve çevre için de faydalı işler yapmak ister. Bu istek, benzer düşüncelere sahip gerçek ve tüzel kişilerde karşılık bulur ve etki yatırımı fonları her geçen gün daha da büyür. Şu an dünyada her biri milyarlarca Dolar etki yatırımı temelli varlık yöneten pek çok fon şirketi bulunmaktadır. Belli mi olur, belki de aslında hiç unutamadığımız avlularımıza tekrar kavuşurken bir yandan da alternatif yatırım modelleri ile işlerimizi dengeleme ve büyütme fırsatı yakalarız. En büyük sorularımızın cevabı kolektif belleğimizde saklı. Yüzümüzü iç dünyamıza, sevdiklerimize ve doğaya döndükçe, bu cevaplara ulaşabilme şansımız da bir o kadar artacaktır.

#turizm #yatırım #avlu #ekosistem

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir