Sütaş, Doğu ve Güneydoğu’da Yatırıma Hazırlanıyor

Bursa Karacabey ve Aksaray’da üretim yapan Sütaş, teşvikin uygulandığı Doğu ve Güneydoğu’da yatırıma hazırlanıyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, sütün bereketiyle bugünlere geldiklerine inandıkları için başka sektörlere yatırımı düşünmediklerini belirtiyor.

Hükümetin açıkladığı yeni teşvik paketi, yatırımcılar için özellikle 6. Bölge’de sigorta primlerinin 10 yıl süreyle devlet tarafından karşılanması ve yatırımın yüzde 50’sine, OSB içinde ise yüzde 55’ine kadar vergiden muaf tutulması gibi çok cazip şartlar sunuyor. “Sütün bereketini ve iyiliği yaymak için bu fırsatı kaçırmayacağız.” diyen Sütaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Bursa Karacabey ve Aksaray’daki yatırımın ardından 6. Bölge’de yer alan Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir şehirde yeni bir tesis kurmayı hedefliyor. İnşaat, turizm ve enerji gibi diğer grupların ilgi gösterdiği sektörlere ise mesafeli. Çünkü aile olarak sütün bereketiyle bugünlere geldiklerine inanan Yılmaz, “Sütaş ailesi de bu misyonu üstleniyor, bu yüzden de başka alanlarla ilgilenmiyor ve sadece süt ve süt ürünlerine odaklanıyor. Çok para kazandıracağını da bilsek başka bir alana yatırım düşünmüyoruz. Biz aile olarak Sütaş’ın bizdeki varlığını bir ’emanet’ olarak görüyoruz.” ifadelerini kullanıyor.

Arazi seçiminde Bingöl-Muş civarında birkaç alternatif öne çıkarken; Yılmaz’a göre Elazığ, Tunceli, Erzincan ve Bitlis gibi birçok ili içine alacak yatırımla, bölgede hayvancılık ve sütçülüğün lokomotifi olacağını söylüyor. Teşvik paketinin her alanda yatırımı özendirdiğini söyleyen Yılmaz, şu safhada arazi bulmakta zorlandıklarını ifade ediyor. Henüz yatırımın hangi noktada yapılacağına karar vermediklerini, çalışmaların sürdüğünü anlatan Yılmaz, bulunacak yerin lojistik, hayvancılık ve insan kaynağı açısından uygunluğunun önemini vurguluyor. Zaman’ın sorularını cevaplandıran Sütaş’ın patronu Yılmaz, altı yıldır sektörde pazar lideri olan Sütaş’ın, başarısını devam ettirebilmesi için daha fazla üretime ihtiyacı olduğunu anlatıyor ve bu noktada yeni yatırımın önemine de dikkat çekiyor: “Doğu’da yapılacak yatırım, sadece bölgedeki hayvancılık gelirinin yükselmesine katkı sağlamayacak. Bir yandan Trabzon’dan Gürcistan’a kadar, diğer taraftan Kuzey Irak’a kadar etkili olacak. İhracat tarafında da bize yardımcı olacak. Biz şu anda oralara ufak tefek ihracat yapıyoruz ama ürünleri Karacabey ya da Aksaray’dan gönderiyoruz. Bu yeni projenin bize oralarda ciddi üstünlükler getireceğine inanıyoruz. Çevremizde süt ürünleri üretemeyen ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verecek kabiliyetimiz var. Onların bizim üzerimizde komşuluk hakkı var. O tesisle bu sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.”

Makedonya, Avrupa kapısını açacak

Sütaş, Avrupa pazarına girmek için de fırsat kolluyor. Burada yer almasına yardımcı olabilecek ortaklık tekliflerine de açık. “Avrupalılar daha çok Türkiye pazarına girmek için bizimle ortak olmak istiyor.” diyen Yılmaz, lider oldukları iç pazarda yabancı ortaklığa sıcak bakmıyor. Ancak Anadolu’nun leziz süt ve yoğurtlarını Batı’ya götürmeye kararlılar. Bulabilirlerse ortakla, yoksa tek başına bu hedefe ulaşacak cesaretleri olduğunu ifade ediyor. Makedonya’daki girişimlerini de buna örnek olarak gösteriyor. “Üsküp’te kurulmuş ama işletilmemiş, atıl durumda bir süt fabrikası var, bize teklif edildi. Onu alma girişimimiz var. Sütaş’ın doğal lezzetiyle inşallah Balkanlar’ı tanıştırmak istiyoruz. Orada Sütaş’ı şemsiye marka olarak kullanabiliriz. Balkanlar’a yapacağımız yatırım bizim için önemli bir tecrübe. İnşallah bize daha büyük adımlar atmamız için cesaret verir.” diyor.

Yılmaz, okul sütü projesi kapsamında 7 milyon 200 bin çocuğa süt dağıtılmasını, ‘Türkiye’nin geleceğine yatırım’ olarak değerlendiriyor ve projeyi zarara uğratacak ya da durma noktasına getirebilecek yorumları tehlikeli ve yanlış buluyor. Kampanyayı bir görev olarak değerlendirdiklerine dikkat çekiyor ve okul sütünü yetiştirebilmek için fabrikalarındaki kapasitelerin büyük çoğunluğunu buraya ayırdıklarını, bu yüzden bazı ürünlerin üretimini azalttıklarını vurguluyor. Sütten zehirlenmenin çok zor olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Çocuklar, iki yaşından sonra süt içmeye ara verirse ve çok uzun zaman süt içmezse, tekrar içmeye başlayınca sindirim problemi yaşanması normal. 3-4 gün içtikten sonra bünye buna tekrar alışacaktır ve bunlar ortadan kalkacaktır. Zehirlenme olmadığı da sonradan açıklandı. Biraz daha dikkat etmek lazım bu haberleri verirken.”

Gelecek dönem TÜSİAD başkanlığına aday olmayı düşünmüyorum

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) başkanlığı gündeme geldiğinde, öne çıkan isimlerden biri Muharrem Yılmaz. Şu anda dernekte başkan yardımcısı olan Yılmaz, önümüzdeki dönem başkanlık için aday olmayacağını söylüyor. Başkanlığın tam mesai gerektirdiğini ifade eden Yılmaz, “Ben eli işin içinde bir adamım, Sütaş’ta yapmak istediğim çok şey var.” diyor. TÜSİAD’ın İstanbul sermayesi olarak görülmesine itiraz eden Yılmaz, artık sermayenin Anadolu’su, İstanbul’u olamayacağını, Türkiye iş dünyası diye bir gerçeğin var olduğunu dile getiriyor. 28 Şubat sürecinde TÜSİAD’ın muhtıraya seyirci kaldığı yönündeki eleştirilere ise, “Demokrasi raporunu hazırlayan TÜSİAD değil mi?” sorusu ile cevap veriyor. Yılmaz, yeni anayasa ile ilgili umudunu muhafaza ettiğini belirterek, “Mutabakatla hazırlanacak bir anayasa toplum için önemli. Bu Meclis, yeni anayasayı yapmak için elverişli. Bu fırsat kaçmamalı.” diyor.

‘Yoğurtta domuz jelâtini kullanıyor’, ‘Sütte antibiyotik var’ gibi ardı ardına gelen haberler yüzünden tüketicinin kafası karışık. Yılmaz, bu noktada, markalı ürünleri tüketmenin önemine dikkat çekiyor: “Biz markalarımıza büyük yatırımlar yapıyoruz, geleceğimize bu kadar yatırım yaparken hiçbir markalı ürün hileli üretim yapmaz.” Yılmaz, süt ve süt ürünlerinde yüzde 45 gibi yüksek bir oranda kayıt dışılığın hâlâ önemli bir mesele olduğunu kaydederek, markasız ürünlerden uzak durulması gerektiğini belirtiyor. Sektörün gelişmesi için kayıt dışılığın azaltılması gerektiğini vurguluyor. Türkiye’nin, kişi başına 160 litre olan süt tüketimini gelişmiş ülkelerde olduğu gibi 300 litre seviyelerine çekmesi gerektiğini belirtiyor.

Sütaş’ın patronu Muharrem Yılmaz, güne mutlaka süt içerek başlıyor. Gün içinde ayran içiyor ve atıştırmalık günde bir kutu meyveli yoğurt yiyor. Genç-yaşlı herkese süt ve süt ürünleri tüketmeleri için çağrıda bulunuyor. Sütün üretilmesinden doğan bereketin yaygınlaşması halinde toplumun daha müreffeh seviyeye çıkacağını ifade eden Yılmaz, ‘kendini sanayici değil, sütün hizmetkârı’ olarak değerlendiriyor.

(Zaman)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir