Tarkan Akyüz: “Turizmin başına da benim gibi birleştirici biri lazım”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen Fotoğraflar: Hakkı Günerkan

Üzerinden tam sekiz yıl geçti. 2012 yılında, Laleli bölgesinin sayıda 30’u aşmayan oteli ‘Birlikten Kuvvet Doğar’ deyip Laleli Otelciler Platformu çatısı altında bir araya geldi. İki senenin ardından, Grand Ant Hotel’in sahibi Tarkan Akyüz platforma oy birliğiyle başkan seçildi. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) şemsiyesi altında, ‘platform’ vurgusuyla çalışmalarını sürdüren Laleli Otelciler Platformu; bu geçen sürede ‘turizmde birlik olma’ duygusunu öyle güzel yaşattı ki, bu model, benzer arayış içindekilere de güçlü bir alternatif  oldu.

Old City Otelleri Platformu Başkanı Tarkan Akyüz’ün anlattığına göre, o dönem Levni Hotel’in Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay da Sirkeci-Sultanahmet  bölgesi için benzer bir oluşum arayışındaydı. 27 Ocak 2020 tarihi itibari ile resmen kuruluşunu duyuran Old City Otelciler Platformu, tam da bu süreçte, Karacabay’ın, Platform Başkanı Tarkan Akyüz ve Başkan Yardımcısı Ayhan Hacıbektaşoğlu’na “Arkadaşlar biz Sultanahmed Otelciler Platformu’nu kurmak istiyoruz. Lakin siz bu işi sekiz yıldır çok başarılı bir şekilde götürüyorsunuz. Tarihi Yarımada’da herkes ayrı bir telden çalarsa birlik ve beraberlik olmaz. Gelin birleşelim, platformu yine siz yönetin ama Sultanahmet ve Sirkeci’den de yönetime isimler katalım. Bu birlikteliği büyütelim” teklifiyle ilk temellerini attı.

Tarkan Akyüz’ün ifadeleriyle; gücünü platform içi demokrasiden, yönetime, üyelere ve duayenlere olan saygısından alan Laleli Otelciler Platformu, bu defa da çizgisini bozmayarak, Karacabay’dan gelen cazip teklifi önce yönetime, hemen ardından üyelerinin kararına sundu. Antik Otel’de gerçekleşen oylamadan çıkan kararla Laleli-Sultanahmet-Sirkeci üçgeninde büyük Old City birleşmesini başlattıklarını söyleyen Tarkan Akyüz, yeni oluşuma dair sorularımızı şöyle yanıtladı:

Old City Otelciler Platformu resmen kuruldu. Laleli’den sonra Sirkeci ve Sultanahmet bölgeleri de dahil olmak üzere tüm yarımadayı bünyenize katmışken, neden ısrarla platform? Resmileşmeyi düşünmüyor musunuz?

Kesinlikle düşünmüyoruz çünkü dernekçilik çok zor bir iş. Bildiğimiz birçok dernek kapandı. Muhasebe işleri çok zor, Türkiye’de aidat toplamak çok zor, bir sekretaryanızın olması lazım. Bunların her biri ayrı bir masraf. Biz, Türkiye Otelciler Birliği’nin şemsiyesi altında bir platformuz. Zaten bir derneğimiz var, TÜROB’a bağlıyız. Resmi işlerimiz olduğu zaman onları devreye sokarak resmi görüşmelerimizi yapabiliyoruz. O yüzden de hiçbir zaman dernek olmayı ve resmileşmeyi düşünmedik. Biz Laleli’yi 8 yılda Tarihi Yarımada’ya çıkardık. Önümüzdeki 8 sene bize neler getirir, bilemiyoruz. Fakat başarılı gidiyoruz. 8 yılda 40 otelden 150 otele geldik. Merdivenleri yavaş yavaş tırmanıyoruz. Ama 150’den 400 otele çıkınca bununla baş edebilecek miyiz korkusu da yok değil içimizde. Ama yine de asla resmileşmeyeceğiz. Özellikle de ben başkanken, benim yönetimim mevcutken bunu yapmayacağız. Ha ben başkanlığı bırakırım, sonraki yönetim resmileşir, orasını bilemem.

Platformun 2020 planlamalarında neler var? Bu yılki hedeflerinizden bahseder misiniz?

Laleli Otelciler Platformu olarak da en büyük hedeflerimizden bir tanesi, personel eğitimiydi. O dönemde bize bağlı tüm otel personeline Bakanlık  sertifikalarını kazandırdık. Yeni dönemde de önceliğimizde bu var. Sultanahmet ve Sirkeci otelleri için bu önemli eksikliği görüyoruz. Her iki bölge için de sertifikalandırma çalışmalarına ağırlık vereceğiz. Online sitelere çok fazla komisyon ödüyoruz, onlara karşı da birleşerek mücadelemizi sürdüreceğiz. Bakıyorsunuz, Hilton gibi uluslararası zincir bir marka, booking’e yüzde 10 komisyon ödüyor. Biz ise yüzde 20 ödüyoruz. Şayet 400 otel olursak, bizi kaybetmeyi göze alabileceklerini düşünmüyorum. Komisyon oranımızı yüzde 10’a kadar indirmeyi planlıyoruz.

400 otele ulaşmaktan bahsettiniz. Old City birleşmesiyle sayı ne oldu? Yıl sonu hedefiniz nedir?

Tarihi Yarımada’da, Topkapı’dan Sirkeci’ye kadar olan bölgede 1.500 otel var. Yıl sonu hedefimiz 400. Şu an bünyemizde 150 otel bulunuyor. Yaklaşık 100 kadar otel de hazırda bekliyor. Aydın abinin şu an açıklayamayacağım sektörde çok konuşulacak bir projesi var. Onu da eklersek, üye sayımız bir hayli artacak. EMITT Fuarı’nda da “Bizi de platforma sokun” diyenler oldu. Diyarbakır’daki arkadaşlarımız geldi mesela. Öyle güzel şeyler yaşadık ki… Ama tabii biz Tarihi Yarımada’nın dışına çıkamıyoruz. Tabii platformumuzun şöyle de bir özelliği var, misal bünyemizdeki otellerden birinde çalışan bir arkadaşımız yarımadanın dışına çıktı, onu kendimizden koparmıyoruz.  WhatsApp grubu üzerinden iletişimimiz aynen devam ediyor. Kazanılmış hakkı kaybettirmiyoruz, bu çok önemli bizim için. Platformumuz, küçüğe sevgi, büyüğe saygı formülüyle işleyen bir yapıya sahip. Rahmetli babam emniyet müdürüydü. Çok despot ve sert bir adamdı. Ama sağ olsun çocuklarını da sosyal ve saygılı yetiştirdi. Biz de platform olarak bu prensiplerle hareket ediyoruz. Bizde herkesin fikri sorulur. Bakıyorum kimilerinde yönetimin bile fikri sorulmuyor. Başkan ne derse o oluyor. Mesela İhsan Türkus bizim duayenimizdir. Sürekli fikrini aldığımız kişidir.  Haftada 1-2 defa mutlaka yönetim olarak toplanır,görüşlerini alırız. “Keşke bütün otellerimiz kadın olsa da hepsini üye alabilsek”

Gördüğüm kadarıyla erkek egemen bir platformsunuz. Kadın üye sayınız nedir? 

Yönetimde 4 kadın üyemiz var. Yiğitalp Otel’den İkbal Yiğitalp ve kardeşi Tuğba Yiğitalp, Oran Otel’den Zeynep Oran ve Régie Ottoman Hotel Istanbul’un Genel Müdürü Hatice Özcan aramızda. Belirttiğiniz gibi, dışarıdan çok erkek egemen görünüyoruz ama bölge otellerimizdeki işletme sahipleri ve genel müdürleri ağırlıklı erkek olduğu için böyle. Keşke bütün otellerimiz kadın olsa da hepsini üye olarak alabilsek…

Sonuç olarak bizim amacımız, Tarihi Yarımada’daki gücümüzü daha da arttırmak. Çünkü güç birliği oluşturursanız; belediye başkanının karşısına 120 otel yerine 400 otelle çıkarsanız, resmi olun olmayın, sizi her türlü dinlemek zorunda. Tabii siz ne kadar büyürseniz, adınız da o kadar duyulacak. Biz platform olarak resmi olmadığımız için şu anda bazı kapılar yüzümüze kapalı. Ne zaman ki, kurumlar, kişiler gücümüzü fark edecek, işte o zaman bize de kapılarını açacaklar.

Platformun resmi gücü TÜROB. Sultanahmet ve Sirkeci bölgeleriyle de Tarihi Yarımada’da hatırı sayılır bir rekabet gücü elde edecek gibi görünüyorsunuz. Peki bu dönemde oluşum olarak sektöre, belediyelere ve bakanlığa mesafeniz ne olacak?

Bugün (dün) saat 15.00’te Fatih Belediyesi ile toplantımız var. Old City Otelciler Platformu olarak kendimizi tanıtacağız. “Laleli’ydik, Old City olduk” diyeceğiz. Kendimizi yavaş yavaş tanıtarak yolumuza devam edeceğiz. Esasında tanıyorlar da. Fatih Belediyesi Turizmden Sorumlu Başkan Yardımcısı Zeynep Başar, Laleli’yken bizimle çok ilgilendi ve desteğini esirgemedi. Bugünkü belediye ile olan toplantımızda da bölgesel sorunlarımızı dile getireceğiz. Yarımadadaki dilencilere, seyyar satıcılara, tinercilere ve park sorununa bir çözüm bularak bölgemizi daha turistik ve güvenli hale getirmek istiyoruz. İnşallah bu sorunları birlikte oturarak çözeceğiz. Şu ana kadar yarımadada bizim gibi bir oluşum olmamış. Olanlar da yok olup gitmiş. Biz 8 senedir büyüyerek gidiyoruz. Sektörümüzdeki gücümüzü arttırırsak, yavaş yavaş bu sorunları birlikte aşacağımızı düşünüyoruz.

Valilik ile ilişkileriniz nasıl? İstanbul’un Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı bir kadın bildiğiniz gibi.  

İstanbul’un uzun zamandır Turizmden Sorumlu Vali Yardımcısı erkekti. Dediğiniz gibi ilk defa bir kadın vali yardımcısı geldi. Bunu da bölgemiz için bir şans olarak görüyorum. Hülya Kaya Valimiz ile 1-2 yerde tanışma, sohbet etme fırsatı buldum. Kendisi son derece sempatik, düzgün biri. Sohbetimiz esnasında bize değer verdiğini gördüm. Yeni vali yardımcımıza güveniyorum. Platform olarak da birlikte güzel işlere imza atacağımızı düşünüyorum.

Bakanlık da tanıyor mu sizi? Gerçi çok yeni kuruldunuz ama Bakan Ersoy’u ziyaret etme şansınız oldu mu?

Bakanlık bizi şu anda hiç tanımıyor. Dediğim gibi basamakları ufak ufak tırmanarak çıkacağımız bir süreç var önümüzde. Önce belediyedir, valiliktir, onlara kendimizi tanıtacağız. Arkasından illaki bakanımızın da yanına gideceğiz.“Bakan Ersoy’dan istediğimiz performansı yakalayamadık”

 Söz bakandan açılmışken, Mehmet Ersoy’un çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Bakan Ersoy ile dernek olarak da 2-3 defa görüşmeye gittim. İlk başta çok sevindik. Çünkü turizmin en altından en üstüne kadar gelmiş, taşımacılıktan  otelciliğe her kademesini yaşamış, her konuyu hepimizden çok daha iyi bilen bir isim tabii. Ataması açıklandığında umutlarımız çok fazlaydı. Fakat istediğimiz performansı yakalayamadık. Belki de engelleniyor, belki de istediklerini yapamıyor. Açıkçası ben böyle düşünüyorum. Benim bakandan beklentim çok yüksekti. Dediğim gibi, Bakan  Ersoy taşımacılığı iyi biliyor, taşımacılıkta büyük sorunlar yaşıyoruz. Uçağı, otobüsü, konaklamayı iyi biliyor. Yani turizmin A’dan Z’ye her şeyini biliyor. Ben eskiden Uludağ’a seyahate giderdim. Murat Ersoy ile Mehmet Ersoy iki kardeş Ataköy’den sabahın dördünde otobüsleri kaldırır, evlerine giderlerdi. Ben o günlerini biliyorum. Çok çalışkanlardı. Dedim ya, umutlarım çok fazlaydı ama kendilerinden beklediğimiz performansı maalesef yakalayamadık.

Bakanlığın konaklama vergisi ve katkı payıyla ilgili çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Otelini kim pahalıya satıyorsa, onun vergi vermesi lazım diye düşünüyorum. En başta bakın reklam tanıtım vergisi çıkardılar, itiraz etmedik. Evet, ülkemizin reklama ihtiyacı vardı. Bir de ben çok gezen bir insanım. Özellikle şunu da dile getirmek istiyorum, dünyanın her yerinde, o ülkedeki en güzel yerlerde Türk Hava Yolları’nın reklamı var. Roma’da geziyorum, “Roma’dan Maldivler’e Türk Hava Yolları ile gidin” reklamını görüyorum. Türkiye reklamı yok. Ben 4-5 yıldır bu Türkiye reklamına rastlayamıyorum. “İstanbul’a, Antalya’ya Türk Hava Yolları ile gidin” reklamı yok. THY bu reklamı yapmıyor ama Türkiye de yıllardır kendi reklamını yapmıyor. Bunun sebebini bilmiyorum. Belki bununla ilgili bir reklam bütçemiz yoktur. Evet, biz buna karşı çıkmadık, yüzde biri kabul ettik. Ama ikinci bir vergi getirmeleri… Yani hala belirsiz… Kimden alacağız, ne yapacağız, biz mi yöneteceğiz, acentelerden mi yoksa müşterilerden mi alacağız, çok belirsiz.

“Konaklama vergisini yüzde hesabıyla ödeyen ilk ve tek ülkeyiz”

TÜROB, geçtiğimiz cumartesi yine toplantıya gitti ama istediklerini alamadılar. Biz Avrupa’ya gittiğimizde, kişi başı gecelik diyelim ki 2-3 euro. Bu bedeli ödersiniz. Ama ben şimdi yüzde biri müşteriden almaya kalkarsam, benim Türkiye’deki acentemin, Avrupa’daki acentemin fiyatları ortaya çıkacak. Bu yanlış bir anlayış. Yüzde olayı yanlış bir anlayış. Peki nasıl olmalı? Önceden dediler ya, beş yıldızlı otellerde günlük kişi başı 15 lira, 4’lerde 9 lira, 3’lerde 6 lira, bu olması lazım. Bizim kaça aldığımızı, kaça sattığımızı, acentenin kaç para kar koyduğunu müşterinin bilmemesi, anlamaması lazım. Böyle bir saçmalık dünyada yok.  Kişi başı bir ücret olması lazım. Bu şekilde gidilirse çok daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Niye Avrupa’da olanı biz kendi ülkemizde uygulayamıyoruz, onu da anlayabilmiş değilim. Dünyanın hiçbir yerinde biz konaklama vergisini yüzde olarak ödemiyoruz. Bu da Türkiye’de ilk ve tek.

“İngilizler bu zihniyetle devam ederse, seneye EMITT’e kesinlikle katılmayacağız”

 Biraz da EMITT’i konuşalım mı? Fuarın en çok ses getiren stantlarından biri oldunuz. Fuar nasıl geçti?

EMITT’te toplamda yaklaşık 17-18 salon olması gerekiyor. Ama bu sene 4 holdü. Çok iyi hatırlıyorum, 14-15 hollere kadar giderdik. Ne oldu derseniz, EMITT’in işletmesini İngilizlere verdik. İngiliz Hyve Group da sizin turizminizi, fuarınızı baltalamak için elinden geleni yaptı. Siz ki, turizmin en önemli fuarını İngilizlerin eline verirseniz, onlar da sizi baltalamak için elinden geleni yapar. Bakıyorsunuz, İran dahil olmak üzere Amerika’nın ambargo koyduğu pek çok ülkeye ambargo koymuşlar, fuara katılmalarına izin vermemişler, engellemişler. Evet kiralamışlar, satın almamışlar ama istediğini almış, istediğini almamış. Kalkıp bize de “Ben sizi Old City Otelciler Platformu olarak almıyorum” diyebilirdi. Çünkü güç onların elinde. Biz neden en önemli fuarımızı İngilizlerin eline veriyoruz ki? İngiliz bize hiçbir zaman dost olmadı ki! Hayat boyu dostu olmadılar ki! Dost olmadıkları için de EMITT’i sağ olsunlar 16 hollerden 4 hollere kadar düşürdüler. Seneye eğer İngilizler bu zihniyetle devam ederse biz kesinlikle katılmayacağız. Bunun kararını aldık. Kendi başka fikirlerimiz var. Fuar yapmayıp, kendimiz bir şeyler yapma planımız var. TÜROB da bununla alakalı bize yardımcı olacak. Yardımlarını bekliyoruz, alacağız da inşallah. Biz Old City olarak kendi fuarımızı, kendi workshop’umuzu yapacağız. “EMITT’i, Old City Otelleri kurtardı”

EMITT değerlendirmesine gelirsem; bu sene EMITT Fuarı’nı Old City Otelleri kurtardı. Gerçekten mütevazı davranmayacağım, fuarı biz kurtardık. Seneye fuara katılırsak, “Sizi biz kurtardık” diye karşılarına çıkacağız. Eğer fuara katılacaksak ona göre masaya oturacağız. Dediğim gibi, bu konuda İngilizlerle pek muhatap olmak istemiyoruz. Ama olur da katılacak olursak, kendi planımızı başaramazsak, bir sonraki sene için bir plan var kafamızda. Başaramazsak tabii yine EMITT’e katılmak zorundayız ama karşılarına farklı bir şekilde çıkacağız. Çünkü fuar vardır, içindeki stanta değer katar, stant vardır o fuara değer katar, biz o fuara kesinlikle değer kattık. Tabii, öncelerde muntazam her sene ‘en iyi ekip ödülü’nü biz kazanırdık. Bunu kaldırmışlar, bu da bizi üzüyor. 20- 30 liralık plakettir. Biz orada bu başarıyı elde ettiysek ödülsüz kalmamalıydı diye düşünüyorum. Fakat dedim ya, İngilizler fuarı baltalamak için ellerinden gelen her şeyi yapıyor.

“Old City platformunun en büyük avantajlarından biri, EMITT’teki toplu satın alım ve çoklu fuar katılımı konusunda oldu. Geçen seneki stantımız 46 metrekare iken, bu yıl 88 metrekare yer aldık ve fuara 56 otel olarak katıldık. Böyle bir stantı bir otel olarak almaya kalkarsanız, bunun maliyeti 100 bin lira civarıdır. Biz otel başı 2000-2500 lira para vererek böyle bir stant sahibi olabildik. Çok güçlü bir iş birliği vardı aramızda. Türkiye tarihinde, zincir oteller haricinde, hiçbir stantta 56 otel bir araya gelmiş değil. Bu da bizim için bir rekordur. Acenteler stant ziyaretleri esnasında aynı anda 56 otelle görüşme fırsatı yakalayabildi.”

“Turizmin başına da benim gibi birleştirici biri lazım”

Benim gözlemim, bu yılın açılış toplantısı da zayıf geçti. Kimi mesleki örgütler vekaleten temsil edildi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Vallahi yanlış anlamayın ama oraya da birleştirici biri lazım diyelim o zaman. Ben nasıl gerçekten birleştirici biriyim, turizmin başına da benim gibi birleştirici bir isim lazım. Kavgayla olmaz bu işler. Turizm Bakanı’nın Firuz Bağlıkaya ile kavga etmesi, onun onunla kavga etmesi… Bunlar turizmi baltalamaktan, zarar vermekten başka bir sonuç doğurmaz. Ortaya birleştirici birilerinin çıkması lazım. Herkes herkesin kuyusunu kazmaya çalışıyor, herkes birbiriyle kavgalı. Biz Old City olarak böyle şeylere alışkın değiliz. Bizim hiç kimseyle küslüğümüz yok, herkesle barış halindeyiz. Bakın bizim Old City’de birbirimizle rekabetimiz asla yok. Bu 150 otelken de böyle, 400 otelken de böyle olacak. Birbirimize  fiyatları sorduğumuzda net fiyatları veriyoruz. Bu kadar dürüstüz. Biz bu platformda, bu sevgiyi, dostluğu yakaladık. Ama Taksim’i dinliyorum, böyle bir şey yok. Old City’den başka biri bunu başaramadı, bizde rekabet yok.

Fuara yansıyan önemli karelerden biri de, İstanbul dışındaki turizm meslek lisesi öğrencilerinin stantınıza olan ilgisiydi. İstanbul’daki öğrencileri pek göremedik ama.

Mersin Turizm Otelcilik Lisesi’ni komple 50 kişi olarak otelimde ağırladım. Batman Üniversitesi’ni de yeni otellerimizde ağırladık, destek verdik. Konaklatmadıysak bile ikramlarda bulunduk. İstanbul’dan bu sene talep gelmedi. Her sene Old City Otelciler Platformu olarak Selahattin Eyyubi’ye maddi manevi destek veriyoruz. Bütün öğrencilerine Tarihi Yarımada’da ön staj aldırıyoruz. Selahattin Eyyubi Turizm Meslek Lisesi’nin stajyerlerini otellere ben yönlendiriyorum. Bu görevi bana verdiler ve yemek yarışmasına katılacaklarsa maddi yardımda bulunuyoruz, eksikleri varsa onları gideriyoruz. LÖSEV’e, Değer Otizm Derneği’ne destek veriyoruz. Sosyal sorumluluk tarafımız çok fazla. Ben 3-4 derneğe birden üyeyim, hepsine de yolluyorum mesela. Toplanan en büyük para her zaman Old City’den oluyor.

“Çinlilerin yerini dolduracak bir pazar bulmamız lazım”

Turizmde Corona virüsü gündemi en meşgul eden konulardan biri. Virüs, Tarihi Yarımada bölgesindeki otelleri etkiledi mi?

Bu bölge, Çinlilerin pek rağbet etmediği bir bölge. Ama Laleli Crowne Plaza Otelimiz var. Laleli’nin en değerli otellerinden bir tanesi. Dorak Holding’e ait biliyorsunuz. Bu otelimizde ara ara Çinliler konaklama yapıyor. Normalde bölgede Çinli turiste pek rastlamayız. Dorak Holding’in otellerinde rastlarız. Onların da uçakları iptal olduğu için şu an Çinliler gelmiyor.

Bu konu fuarda da konuşuldu, TÜROB’ta da konuşuldu, Çinlilerin yerini dolduracak bir pazar bulmamız lazım. Evet, Dorak Türkiye’ye iyi sayıda Çinli turist getiriyordu. Şu anda onların yerini dolduracak bir pazar arayışı içerisine girdik. Kendi bölgemizde olmasa bile Dorak bu işe girdi. Çinliler’den geliş gidiş yok. Fakat bu bize artı olarak yansıyabilir. Çine turist olarak gidenler veya alışveriş için gidenler, bize gelebilir. Yine bizde konaklayabilir. Corona virüsü evet dünyada turizmi biraz etkileyecek, bizi de muhakkak etkileyecek ama bir artı olarak yansıyabilir diye içimizde bir düşünce var.  Önümüzdeki yaz sezonunda bitene kadar değerlendirebiliriz diye düşünüyorum. Yansımaları bu yaza yansıyacak Bu bize artı olarak da yansıyabilir, eksi olarak da yansıyabilir, net göremiyorum.Son olarak sizden 2019 yılı değerlendirmesiyle birlikte bu yıla ilişkin tespit ve öngörülerinizi de alabilir miyiz?

Old City olarak konuşursak; 2018’de kişi sayısı yüksek, gelirimiz azdı. 2019’da kişi sayısı azaldı ama gelirimiz arttı. Sonuç olarak istediğimizi elde edemedik. 2019’a ise hızlı bir başlangıç yaptık. Oteller nisan ayında 30 gün boyunca doldu

Hiçbir otelde yer yoktu. Bir rehavete kapıldık, “Tamam, 2019 dolu geçecek” dedik. Ama maalesef nisan ayından sonra istediğiniz dolulukları yakalayamadık.

“Otelimde Ortadoğulu istemiyorum”

 Bu sert düşüşü neye bağlıyorsunuz?

Nisandan sonra tabii önümüzde bir Ramazan vardı. Belki Ramazan’dan önce yüklendiler. Ondan sonra ne oldu, ne bitti bilmiyorum. Ama bildiğiniz gibi Ortadoğu ile aramız geçen sene iyi değildi. Suudi Arabistan Kralı “Türklerin kahvesini bile içmem” dedi ya, ondan sonra gelmediler. Geçen sene otelimde Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Sırbistan gibi Balkan ülkeleri ve münferitlerle yoluma devam ediyorum. Açık konuşmak gerekirse, inanın çok mutluyum. Daha az para kazanıyorum ama mutluyum. Huzurlu bir otelcilik yapıyorum. Otelimde Ortadoğulu istemiyorum. Çünkü çok pisler, otelimi yıpratıyorlar, diğer müşterilere rahatsızlık veriyorlar, yüksek sesle telefonda konuşuyorlar, pijama ile kahvaltıya iniyorlar. Bu sebepten Ortadoğulularla çalışmaktan hiç keyif almıyorum. Bu sene asla ve asla mecbur kalmadıkça otelime Ortadoğulu grup sokmayacağım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir