Ev hanımıyken Şavşat’ı önce yeme içmeye, ardından turizme açtı…

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Artvin Yusufeli doğumlu. 3 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu. 17 yıllık ev hanımlığının ardından Şavşat’ı önce Balık Gölü ile yeme içmeye, ardından Disharo Yayla Evleri ile turizme açan genç ve başarılı bir girişimci Elif Yaşar. Bakanlık’tan tek bir talebi var: Şavşat’ın turizm potansiyelini 12 aya yaymak için daha fazla teşvik ve destek görmek! Bölgesindeki turizm emekçilerini destekleyecek sosyal projeler de var bunun içinde, yerel rehberliğe duyulan temel ihtiyaçlar da!..

Şimdilerde yayla turizmine dönük çalışmalarının yanı sıra bölgesi Şavşat’ı kızaklı turlarla kış turizmine açmaya hazırlanan Disharo Yayla Evleri’nin kurucusu Elif Yaşar ile turizmde yolculuğunu ve gelecek planlarını konuştuk.

Disharo Yayla Evleri, yöre halkına istihdam sağlayan, aynı zamanda yerel ve bölgesel turizme katkıda bulunan çok değerli ve anlamlı bir proje. Yatırım fikri nasıl ortaya çıktı?

3 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğuyum. Babam orman işletmesinde aşçı, annem ev hanımıydı. Orta halli bir aileydik. Aslında 11 yaşına kadar güzel bir çocukluk geçirdim ama o sene talihsiz bir şekilde annemi kaybettim. Onun gidişi ben ve ailem için çok zor bir süreç oldu, genç kızlık zamanlarım zor geçti. Aslında çok başarılı bir öğrenciydim. Hep bir haber spikeri olmak isterdim ama eğitim hayatıma devam etmedim. Çünkü 17 yaşımda eşime aşık oldum ve 18 yaşında eşim Eren Bey ile evlendik. 19 yaşımda kızım Ela dünyaya geldi. Ela liseye gidene kadar 17 yıl ev hanımlığı yaptım. Kızım lise için evden ayrılınca eşimin ve çevremin isteği ve desteğiyle 2014 yılında Balık Gölü’nü işletmeye başladım. Yemek hizmeti veriyordum sadece. Bu beş yıl kadar sürdü. Çevremdeki insanlar bana gelip de, “Elif Hanım, biz burada neden kalamıyoruz, keşke kalacak bir yer olsa” demeleri üzerine bu kararı verdik. Balık Gölü’nün 300 metre aşağısında eşimin yerinin olması da bu fikri hayata geçirmemizi hızlandırdı.Projeyi biraz daha detaylandırır mısınız? Konsepti, hedef kitlesi nedir?

Disharo Yayla Evleri, bir kırsal kalkınma projesiydi. 25 oda ve 60 yatak kapasiteli, tamamı ahşap evlerden oluşan bir bungalov tesis. Bünyemizde hem kafe hem restoran hizmeti veren bir işletmemiz de mevcut. Bu yıl gelen talepler doğrultusunda tesise e yatırımlarımız da oldu. Büyük kamp ateşi yakılabilecek, aynı zamanda da müzik dinlenilebilecek bir alan oluşturduk. Hemen 500 metre mesafede yürüyüş yapılabilen Balık Gölü mesire alanımız var. Volkanik patlamalar sonucu oluşmuş krater gölü orası. Hatta kendin ye kendin pişir formatında bir mesire yerimiz de var. Uzun yıllar işletmiştim, şu an yeniden ihaleye açıldı, hazırlık aşamasındayım. Orayı kamp alanı yapmayı planlıyorum. Çünkü bu bölgeye kampçılar yoğun talep gösteriyor. Özellikle pandemi sonrası bireysel gezi anlayışı daha fazla ön plana çıktı. Kamp ya da karavanla kendi konaklamalarını oluşturmak isteyen insan kitlesi daha da arttı. Biz de bu talebe cevap vermek amacıyla çalışmalarımıza bu yönde hız verdik. Disharo Yayla Evleri çok büyük bir alana sahip olduğu için burada da benzer formatta bir kamp alanı oluşturacağız. Hatta alt yapı çalışmalarına başladık. Tüm bunlara ilave olarak, tesisimizin ön tarafında vadiyi görebilen bir yerimiz de mevcut. Orayı yoga alanı yapmak istiyoruz. Yoga severlerden de bu yönde talepler geliyor.

“Bakanlığın hibesi devede kulak kaldı…”

 Yayla Evleri için toplam ne kadar harcadınız? Ek yatırımlar için ayırdığınız bütçe nedir?

Proje hazırlanma aşamasından bu yana yaklaşık olarak 3.5-4 milyon TL bir bütçe çıkardım. Ek yatırımlar için de yaklaşık 2 milyon TL’yi bulabilir. Ben tabii bu yatırımları hayata geçirirken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kırsal Kalkınma Projesi kapsamında hibe aldım. Bu projenin bakanlıkça üst limiti en fazla 1.5 milyon TL’ydi ve yarısını hibe ediyordu. Tabii biz projeye başladığımızda enflasyon çok yükselince maliyetler bir anda 2-3 katına çıkmış oldu. O dönem verilecek olan hibe için durum güncellemeleri yapılabilirdi. Enflasyon oranında güncellemeler yapılsaydı, daha fazla hibe alabilirdim. Bu durumda aldığım 750 bin TL’lik hibe devede kulak kaldı. Geri kalan tamamını kendi öz sermayemden harcamış oldum. Benim bir girişimci olarak bakanlıktan beklentim, en azından bu aşamada tesisin peyzaj çalışmaları için destek vermeleri. Çünkü buralar çok bakir alanlar ve yayla turizminin önemi ülkemizde daha da artmış durumda. Gelen misafirlerimiz doğanın tam ortasında olmaktan büyük keyif alıyor. Yayla turizmi işini başarabilmek burada çok zor. Dolayısıyla her aşamasında desteklenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Uzun vadeli ve sürdürülebilir turizm açısından da bu çok önemli.Pandemi çalışmalarınızı ne şekilde etkiledi?

Tüm dünyayı saran bu virüs herkesi etkilediği gibi bizi de etkiledi ve maalesef turizm en büyük yarayı aldı. En başında birçok rezervasyon iptali yaşadık fakat yeni normal düzene geçtiğimizde hareketlilik geçen seneki kadar olmasa da en azından idare ettirebilecek ve personelimin maaşlarını ödeyecek kadar canlandı. Elbette ki en büyük etkisi benim gibi işini aşk ile yapan turizmcilerin çok yavaş bir sezon geçirmesi mental açıdan çok zorladı.

Artvin turizminin sahip olduğu en büyük fırsatlar neler? Bölgenin yayla-doğa turizmi potansiyeline ilişkin neler söyleyebilirsiniz?

Bölge turizmi son birkaç yıldır iyi durumda. Çünkü insanların doğaya olan ilgisi her geçen yıl daha da artmakta. Yöremiz insanların bu isteğine fazlasıyla cevap verecek bir potansiyelde. Özellikle benim bulunduğum yerde Disharo’dan başka bir işletme yok fakat yayla turizmi tahmin ettiğimden de popülerleşti. Elbette ki tesis sayısı da zamanla çoğalacaktır. Yayla turizmine dair resmi net rakamlar paylaşamasam da, beş yıldır bu işin içinde biri olarak,  100’lerle ifade edilebilecek bir kitleden sadece benim bölgemde 10 binlere koşuyoruz. Dolayısıyla bölgenin yüksek potansiyelini bildiğim için yeni yatırımların gelmesini ve yatırımcıların da desteklenmesini önemsiyorum. Burada en temel nokta ise, tüm bu süreçlerin bölgenin mevcut doğal yapısını bozmadan yürütmek. Bizim en büyük problemimiz, ulaşım maalesef. Gelen neredeyse tüm misafirler yoldan şikayetçi. Yıllardır gerek işletmeler gerekse gelen misafirler olarak bu şikayetlerimizi yapıyoruz, yapmaktayız… Fakat ne yazık ki şu ana kadar bir sonuç alabilmiş değiliz. En büyük istediğim yollarımızın yapılması.“Sektör emekçileri sosyal projelerle motive edilmeli”

Sektörümüzde işçisinden işverenine kadar tüm emekçilerin motivasyonunu arttıracak sosyal projelerin bakanlıklar tarafından planlanıp uygulanmasını da önemli buluyorum. Turizm sezonluk bir iş ve işçisinden işverenine herkes gece gündüz çalışıyor. Ben istiyorum ki, bu insanlar en azından sezon sonunda hem eğitim alabilecekleri hem de tatil yapıp eğlenebilecekleri bir sosyal projeyle motive olsunlar. Hizmet sektöründe çalışanlar için alanında kendini ispatlamış hocalar tarafından bir eğitim ve beraberinde bir gezi programı oluşturulabilir. Karadeniz’de çalışanlar için Ege-Akdeniz’de bu geziler yapılabilir. Aynı şekilde Akdeniz ve Ege çalışanları için de bölgemize benzer formatta motivasyon gezileri düzenlenebilir. Çalışan verimliliği açısından sosyal projelerin değeri büyük.Artvin halkının turisti ve turizmi algılama şekli nasıl? Bölge halkı turizme, turizmin sosyo-ekonomik, kültürel ve çevresel etkilerini algılamaya ne kadar açık? Şavşat’ta planlı bir turizm gelişim modeli uygulamanın başarı şansı ne sizce?

Öncelikle Artvin halkı çok misafirperver, iş birliğine ve gelişime son derece açık. Sosyal ve kültürel yapısı gereği zaten standartların çok üzerindeler. Gelen turist kitlesinin sosyal ve kültürel yapısına müdahale edebilecek bir bakış açıları yok. Buraya ağırlıklı yerli turist gelse de son iki yıldır başta Almanya, İngiltere, Fransa ve İran olmak üzere yabancı turistin de ilgisi çok yoğun. Dediğim gibi, Şavşat’ta doğa turizminde son yıllarda yaşanan artış bölgedeki yatak ihtiyacını ortaya koyarken ben ve benim gibi hizmet veren işletmeler de bu ihtiyaca bir cevap vermiş olduk. Böylece yatırım yapmak isteyen diğer insanlara bir nevi yol gösterici olduk. Yeri geldi yöresel yemeklerimizi ve köylünün elinden çıkan bal, tereyağı, peynir gibi şarküteri ürünlerini misafirlerimize sunarak yaylada olduklarını daha fazla hissettirdik. Yeri geldi kasap, manav, market gibi bölge esnafı gelen misafirlerden para kazandı. Halk, turizm konusunda yeterli seviyede eğitilir ve desteklenirse bu alanda çok iş birlikçi olabileceklerini düşünüyorum. Bence bu bölgede yerel rehberler oluşturulmalı ve desteklenmeli. Çünkü bölgeyi en iyi bilenler, en doğru anlatacaklar onlar. Bu aslında bakarsanız çok da zor değil. İyi bir eğitim desteğiyle bu işin kolaylıkla çözülebileceğini düşünüyorum.

İşin bir de istihdam boyutu var tabii. Bu noktada bölgeye katkınız ne olmakta?

Bu işlere başlarken en büyük isteğim, yörenin gençlerine ve insanlarına istihdam sağlamaktı. İlk zamanlar tam olmasa da bir sene sonra bu isteğimi gerçekleştirmeye başladım. Yörenin gençlerini yanımda çalıştırdım. Süt, yoğurt, yağ vb. ihtiyaçlarımı daima köylüden tedarik ettim, hatta gelip yağ ve peynir soran insanları da onlara yönlendirdim. Böylece köylüye de destek olmuş oldum. Bunu yaparken kendimi çok mutlu olduğumu fark ettim, aynı zamanda da beni motive etti. Bir diğer hayalim de öğrenci okutmaktı, buna yeni başladım ve umarım daha fazla öğrenciye el uzatabilirim. Ama sizin de bildiğiniz gibi, Türkiye’de hatta dünyada kadın olmak çok zor… Hele de Artvin’in böyle küçük bir yerleşkesinde kadın olmak, bir kadın girişimci olarak bir şeyler başarmak çok daha zor… “Bir kadın girişimci olarak güçlü durmaktan başka çaremiz yok!”

Bunu biraz daha açalım mı? Eşinizin desteğinden bahsettiniz ama bölgenizde bir kadın girişimci olarak karşılaştığınız engeller ve sorunlar nelerdi? Kamu kurum ve kuruluşlarından destek alma sürecinde ne tür tecrübeler yaşadınız?

Lokasyon olarak çok kırsal bir bölgede turizm yapmaya çalışıyorum. Doğal olarak buradaki insanlar sosyo-kültürel yapıları gereği bölgelerinde genç bir kadının turizm gibi geniş kitlelere hitap eden, iletişime dayalı bir sektörde varlık göstermesini yadırgayabiliyor. Bir kadın işletmeci olarak zaman zaman çeşitli suiistimallerle karşılaşabiliyoruz. Bu sadece bölgemiz için de geçerli değil. Dünyanın her yerinde kadın buna maruz kalıyor ne yazık ki. Ataerkil bir bölgede özellikle de bir kadın girişimci olarak güçlü ve sağlam durmaktan başka çaremiz yok. Geçen süreçte kalıplaşmış tabuları yıkmak biraz zor oldu ama bunu başardım. Özellikle de bir kadın olarak bunları başarmak benim için çok değerli ve gurur verici. En güçlü motivasyonum tabii eşim, kızım ve ailem oldu. Her zaman yanımda olup bana desteklediler sağ olsunlar.   Eşim, yapmak istediklerimi yapmam da hiçbir zaman bana engel olmadı aksine hep destek verdi.

Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz? Elif Yaşar iş yapma stili ve hayata bakış açısıyla kendini nasıl anlatır?

Dışarıdan bakıldığında çok güçlü ve çok sert olduğum söylenir. Fakat çok duygusal bir yapım vardır aslında. Bir görünmek zorunda bırakıldığım Elif Yaşar var, bir de olduğum gibi bir Elif…  Üretmeyi çok seven biriyim, disiplinliyim… Bir o kadar da hayalperestim. Yeri geldiğinde çok uç hayallerim de vardır. Disharo da bu hayallerin bir ürünüdür. Yapı olarak misafiri, ağırlamayı seven biriyimdir. Tesisimize gelen misafirlerimizi evlerindeymiş gibi hissettirmek paha biçilmez bir duygudur benim için. Buna ilk personelimle olan diyaloğum ile başladım. Önce onların kendilerini evlerinde çalışıyormuş gibi hissetmelerini sağladım.

Bir kadın girişimci olarak yaptığınız iş övgüye değer. Benim asıl merak ettiğim, yatırımın kadın istihdamına katkısı ve desteği. Sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma için nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan kadınların işgücüne katılımında artış sağlanması önemli nitekim.

Henüz hayallerimin başındayım. Tabii ki daha çok uzun ve keyifli bir yolum olduğunu biliyorum. Öğrenecek ve öğretecek çok şeyim var. Bu yatırımda, bir kadın girişimci olarak da önceliğim, hemcinslerimin istihdamına da katkıda sağlamaktı… Disharo’nun kurulduğu Pınarlı Köyü’nün yaylasında köyümün emektar kadınlarının hayvancılık yaparak ürettikleri et ve süt ürünlerini mutfağımda kullanmak ayrı bir heyecan, mutluluk… Ürünlerinin gelen misafirlerim tarafından talep görmesi, satılması ayrı bir mutluluk… Şunu özellikle söylemeliyim, her sektörde kadın olmak zor ama ben bu zorluktan hiçbir zaman gocunmadım. Zor olan her şey benim için özel, tıpkı annelik ve kadınlık gibi…“Artvin bölgesinde başarılı ve saygıdeğer bir kadın olmak en büyük ödülüm olurdu herhalde. Bir de misafirlerimizin yorum ve mesajlarını okuyarak ‘burada bir Elif Hanım varmış’ diyerek tesisime gelmeleri en büyük ödül…”

Bundan sonrası için planlarınız neler? Gündeminizde yeni yatırımlar, projeler var mı?

Evet, hayata geçirmek istediğim ikinci bir projem daha var. Tesisimin bulunduğu bölge alternatif kış turizmi için çok uygun bir yer. Karı mayıs ayı sonuna kadar barındırabilecek bir iklime sahip. Buranın kışı ve doğası İskandinav ülkelerine çok benziyor, bol miktarda kar yağıyor çünkü. Fakat Şavşat’ta kış turizmiyle alakalı hiçbir girişim yok. Bu anlamda belki de Türkiye’de ilk olacak bir proje hayal ediyorum. Ren Geyiği ve Husky köpekleri getirerek kızaklı turlar düzenlemek, sezonu uzatmak suretiyle kış turizmine adım atmak şimdilerde en büyük hayalim. Bu yatırım da bölgeye katkısının çok büyük olacağını düşünüyorum. Yazın yaşanan insan sirkülasyonunun kışın da devam etmesinin bölgemizde turizmi çeşitlendirmek ve 12 aya yaymak anlamında ciddi katkısı olacak, bundan eminim. Aslına bakarsanız, bununla ilgili resmi prosedür kısmını aştım. Gereken izin ve belgelerimi aldım. Şu an sadece Finlandiya ve Moğolistan’a gidip, hayvanları belirleyip buraya getirmem gerekiyor. Ama tabii gümrük geçişleri çok pahalı. Pandemiden dolayı 2021 kışı bile çok zor. Önümüzdeki yıl sadece o ülkelere gidip hayvan alımı yapabileceğim. 2022 kışı için daha rahat görünüyor. Ancak bakanlıktan destek alabilirsem çok daha hızlı bir şekilde ilerleyebilirim. Gümrükten geçiş vergileri noktasında özellikle destek önemli. Kişisel anlamda da kendimi daha da geliştirmek için bazı planlarım var. Bir örnek vereyim size: bir dil kursuna gidip İngilizce öğrenmeyi, içimde bir ukde olarak yüksek öğrenimimi turizm üzerine yapmayı istiyorum.

#iştekadınröportaj #elifyaşarröportaj #turizmdekadınröportaj disharoevleri #artvinşavşat #artvinturizmi #şavşatgastronomiturizmi #şavşatyaylaturizmi #doğaturizmi #şavşatkışturizmi #kızakturları

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir