Ne yatırım ne inşaat ne jeoloji! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Tezer Öner /Agon Danışmanlık

Hiç unutmuyorum. Bundan sanırım 17 sene öncesiydi… Endonezya, Tayland ve Bali kıyılarında tsunami olmuştu. Hatta konuyla alakalı bol ödüllü bir sinema filmi de yapılmıştı. Binlerce kişi yaşamını yitirmişti. O yıl bu felaketi yaşadıktan sonra çok istememe rağmen yıllarca eşimi o bölgeye götürmeyi başaramadım. Çünkü özellikle de Hollywood yapımı bir filmle de korku desteklendiği için (her ne kadar yaşanmış hikâye de olsa) eşim hiçbir şekilde bu konuda tam olarak ikna olmadı.


Felaketlerin hafızalarda kalıcı etkileri vardır. Güzel bir anıyı çok çabuk unuturuz ama yaşadığımız bir felaket hiçbir zaman unutulmaz. Uzaktan şahit olsak, sadece televizyonlardan izlesek bile toplumsal ve insancıl etkileri uzun yıllar sürer.

Deprem ve benzeri felaketlerin insan yaşamına olan negatif etkileri yanında elbette turizm sektörü açısından da olumsuz izleri uzun yıllar boyunca taşınacaktır. Özellikle basında fazlaca ön plana çıkarılan otel enkazları özellikle yurt dışından gelecek hassas bünyelerde haklı olarak bir çekince oluşturmuştur. Özellikle yurdumuzun büyük bölümünün deprem riski altında olduğu gerçeğini de düşünerek, bu konuda ekstra hassas önlemlere ihtiyacımızın olduğu da bir gerçektir. Türk milletinin ne kadar misafirperver olduğunu ve bu konudaki hassasiyetimizi düşünerek içinde bulunduğumuz durumu yönetmemiz de zorlaşmaktadır. Deprem kurtarma faaliyetleri için yurdumuza gelen yabancı ekiplere perişan olmuş haldeki insanlarımızın çaylarını, yiyeceklerini ikram ettiklerini fazlasıyla gözlemledik. Bu haldeyken bile misafirine bu kadar içten davranan bir toplumun misafirlerinin kılına zarar gelmesine izin vermeyeceğini düşünmek çok da zor değil. Ancak bu esnada karşımıza çıkan kayıplarla oluşan tezat hepimizi ziyadesiyle üzmekte ve hatta utandırmaktadır.

Büyük otel zincirleri veya komplekslerinde inşaat hassasiyetinin üst düzeyde olduğunu mantık çerçevesinde düşünebiliyorum. Özellikle yabancı yatırımcının bu konuda daha hassas olduğunu da varsaymak mümkündür. Fakat olan, küçük ve orta işletmelerde yapılan yatırımlara olmaktadır. Yatırım maliyeti ve düşük bütçeyle maksimum kapasiteyi zorlamak adına verilen tavizler veya ihmaller hepimize çıkan acı bir faturaya dönüşmektedir.

Bu sebeple hedeflerimizi koyarken ve bu hedeflere yürürken yatırım- insan – kazanç üçgeninde kenarların eşit olmasına dikkat etmek zorunda olduğumuzu söyleyebiliriz. İnsani değerlerin her ne şart olursa olsun ön planda olacağına ve millet olarak hassas değerlerimize bir zeval gelmemesine, ayağımıza taş değmemesine özen göstererek kazanç ve yatırım dengelerimizi tekrar değerlendirmek zorundayız.

İnanıyorum ki bu felaket son olmayacak ama bizim artık bazı konularda ciddi kararlar almamızı sağlayacak son afet olacak. Bundan sonra ne yatırım ne inşaat ne jeoloji ne de yerleşim konularında eskisi gibi davranmayacağız ve eski alışkanlıklarla devam etmeyeceğiz.

Acı tecrübeler ve can acısıyla alınan dersler bedeli çok yüksek olmakla birlikte unutulmayacak ve yıllarca hafızamızda yer edecek. Bu zamana dek yapılan yanlışların bu acı dönemden itibaren düzelmesini ummaktan başka çaremiz yok…

Güzel günlerin gelmesini dileyerek, saygılar sunuyorum.

#tezeröner #deprem #türkiye #turizm #inşaat #yatırım #otel #afet #2023 #kahramanmaraş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir